Politikacılardan kimilerinin...

Tilkiden öğrenecekleri bile olabilir.

Politika kuramcılarının piri olan,

Machiavelli’nin... öğretileri gibi !

Machiavelli... 500 yıl önce yaşamış, İtalyan hukukçusu ve diplomatıydı.

Prens adlı eseri... Makyavelizmin temelini oluşturuyordu ki, halen de... geçerliydi !

Hani diyordu ki... iktidara gelmek için her vaadi yapın. İktidara gelince isterseniz

o vaadlere boş verin...

Yeni şeyler söyleyin. Nasıl olsa onlara da inanacak... yeni kitleler olacaktır !

Zaten şimdi bile pek farklı değil ki...

Ne varki, o zaman her söylenenleri

depo edecek bir arşiv sistemi yoktu.

Oysa, hele de şu son günlerde...

Örneğin Fetö için... bir zamanlar gazetelerde yazdıklarını da çıkarıp,

yazanın önüne koyuyorlar,

Bir güzel de... benzetiyorlar !

Şimdilerde... yine daha çok klasik,

Böl parçala yönet... yöntemleri, geçerli !

Bunun için de strateji değil, taktik önemli.

Zira,strateji büyük ölçekli ve uzun zamanlı oluyor. Taktik ise, küçük ölçekli ve kısa zamanlı oluyor. O nedenlerle de,

Devlet adamı daha stratejik...

Siyaset adamı daha taktik oluyor !

Tilkilerle ile ilgili çok öyküler anlatılır...

Ve, Kurnaz bir taktisyen olarak bilinir !

Robert Greene’nin ‘ iktidar ‘ kitabında, zamana da uygun bir Hint masalı vardır : Çaylaklar Kargalar ve Tilki...

Çaylaklar ve Kargalar oturdular...

Bir anlaşma yaptılar :

Ormanda bulduklarını... yarı yarıya paylaşacaklar !

Bir gün bir ağacın altında bir tilki buldular.

Avcılar tarafından yaralanmış, çaresiz çaresiz yatıyordu. Çevresinde toplandılar...

Kargalar : biz tilkinin üst tarafını isteriz, dediler...

Çaylaklar : biz de o zaman alt kısmını alırız, dediler...

Tam anlaşmışlardı ki... Tilki birden atıldı :

Ben, çaylakların kargalardan her zaman üstün olduklarını düşünmüştüm... dedi !

Bu anlamda da, beynimin ve de narin şeylerimin bulunduğu başımı alırlar sanırdım...

Çaylaklar : evet... çok doğru söylüyor.

Biz tilkinin üst kısmını alacağız dediler.

Kargalar : hiç de değil... daha önce anlaştığımız gibi, üstünü biz alacağız diye direttiler.

Ben alacağım... sen alacaksın derken,

Aralarında büyük bir savaş çıktı...

İki tarafta büyük kayıplar verdi, geride kalanlar ise, zar zor da olsa... kaçtı !

Tilki orada bir kaç gün daha kaldı.

Ölü çaylak ve kargalarla bir güzel beslendi. Gücünü topladı iyileşti !

Oradan ayrıldı...

Yolda şöyle düşündü :

Güçlüler savaş ederse... zarar eder.

Zayıflar barış derse... kar eder !

Doğru da... Şimdiki dünyada,

Kimseye bağlanmadan da, olmuyor,

Çekişmelerin üstünde kalınamıyor.

Dağılan Yugoslavya’daki gibi...

Sürüden ayrılanı... kurt kapıyor !

Bir zamanlar Genel Başkan Yarımcısı idi.

Hep ve halen de... Genel Başkanlık hayali kurar, uzun uzun bildiriler çıkarır, sık sık da demeçler verirdi...

Sorumlu makamda iken...

Kimileri için, kaçacaklar der vade biçer, tarihini bile günlü söylerdi de... Ne oldu ?

Şimdi de diyorki...

İttifaka gerek kalmayacak şekilde,

Partiyi iktidar yapmak mümkün...

Bu söylem iyi tabii... İstenen şey bu da,

Konjoktürel bakıldığında... sanki ütopya !

Oysa, bugün iki karşıt birlik var :

Biri homojen... ve tek başlı sayılır !

Biri heterojen... ve çok başlıdır.

Homojen güç, güç sarmalındadır.

Heterojen güç, güç harmanında !

Çaresi yok şimdi, çok başlı olmalı da,

Harmana da, bir “Kurnaz” bulmalı !

İyi Pazarlar...