8 Mart dünya kadınlar günü dolayısı ile kadın hakları ve cinsiyet ayrımcılığına dair tartışılacak pek çok konu vardır.  Sanırım kadın haklarının erkek haklarının gerisinde olması sorununun, her tarihi dönem için geçerli gerekçeleri olmuştur. Örneğin, Avrupa aydınlanmasının, Hristiyan dininde yaşanan reformist akım ve yeniliklerden sonra başladığı hatırlanırsa, ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. Ortaçağ’da kurulan cadı mahkemeleri ve kadın yakmaları, aslında klisenin başlattığı kadın avcılığıydı. Keza, cahiliye devrinde yeni doğan kız çocuklarının diri diri gömülmesi, kadın cinsine karşı ayrımcılığın ve acımasızlığın her toplum ve dönemde gerçekleştiğine dair başka bir örnektir.

Peki kadın cinsi bu kadar vahşet ve zulme tarih boyunca neden maruz kalmış ya da kurban olmuştur? Neden bu kadar çok korkulur kadından? Yeni doğmuş minicik bir bebek neden diri diri toprağa gömülür? Ortaçağda; kadının doğurganlığından kaynaklanan üreme gücüne karşı duyulan korku ile cahiliye devrinde; kız çocuğu sahibi olmaktan duyulan utanç duygusu, sebeplerden bazıları olarak gösterilir. 

Ya günümüzde? Bence günümüzde kadına karşı yapılan ayrımcılık, acımasızlık, vahşet, ve adaletsizlik belki biraz daha farklı şekillerde fakat benzer sebeplerden ötürü devam etmektedir. Kadının okuması, iyi bir eğitim alması, iş hayatında başarı kazanması kısacası güç sahibi olması erkekleri tedirgin etmektedir. Kadının güç sahibi olması; istemediği bir erkeğe ömür boyu katlanmak zorunda kalmaması manasına da gelmektedir çünkü... Kadının güç kazanması ikitidara ortak olması anlamına da gelmektedir ki bu erkeklerin çoğunun işine gelmez... Özellikle silah baronlarının! Kadınının toplumsal yaşamın bütün alanlarında söz sahibi olması, ev işlerinin de erkekler ve kadınlar arasında bölüşülmesini zorunlu kılacaktır. Bu, Ortadoğu kökenli bir çok erkeğin yanaşmayacağı bir sorundur.

Oysa erkekler bu kadar gereksiz korku yaşayacaklarına, kendilerini kadın hakimiyetine bir teslim etseler, yaşam onlar için daha güllük gülüstanlık olacak! Mesela, boşanmada kadının ekonomik durumu daha iyiyse, kadın kocasına ve çocuklarına nafaka ödeyecek. Kadın doğum yaptığında, en az altı ay erkek de doğum izninden yararlanacak. Evin ekonomik işlerinden sadece erkek tek başına sorumlu olmayacak. Büyük bir ihtimalle savaşlar daha da azalacağından erkekler daha az ölecek. Anneler gelecek nesillere daha eğitimli ve donanımlı çocuklar yetiştirecek.

Ne dersiniz erkekler, Havva anamızı günah keçisi olmaktan kurtarmaya değmez mi? Ben derim ki kadınların gücünden korkmayın. Onların gücünden yararlanın. Zira, gelişmiş ülkelerin istatistiklerine bakıldığında; kadına toplumsal hayatta tanınan haklar açısından ve kadınların toplumsal hayatta edindiği yer açısından, en önde gelen ülkeler olduğu görülecektir. Cennet anaların ayakları altında ise uygarlık ve ilerleme pekala kadınların omuzları üstünde olacaktır!