Gönül Soyoğul
Hayvan sevenler (aslında) insan sevmiyor (mu)
30 Nisan 2014 Çarşamba

Keşfettiğimde Radikal’in 2. sayfasında yazıyordu.
Tarzı, dili, bakışı kesinlikle farklıydı. Saçma sapan ‘bu da yazılır mı’ denilen konuda bile (kendi ifadesiyle) öyle laflar topaçlıyordu, öyle uzun ‘aaaaa’lamalar çektiriyordu ki insana, tiryaki demek hafif kalır, müptelası olup çıktım.
Eğlenceli, muzip, çıkıntı, arızalı, başına buyruk, laf cambazı, kelime sihirbazı, zeka küpü, laf çakma kraliçesi… Ve daha bi dolu sıfat uydurdum her bir yazısını okuduğumda.
Yazdıkları bazen yüreğimin yağlarını eritip  ‘oh ellerine sağlık, mis gibi çırpıştırmışsın’ dedirtti. Bazen öyle dağınık bir ruhun izdüşümüydü ki harfleri, anlamak için bir daha, bir daha okuttu.
Bazen laf soktuğu kimi insanların yerine kendimi koyup üzüldüğüm, ‘bu kadarı baya ağır kaçmış’ dediğim de olurdu; ‘başkalarını böyle didikleyen, kendine neyliyor acep’ diye düşünüp onun için iç geçirdiğim de… Muzipliğine/hınzırlığına gül gül öldüğümse çok.
Her halükarda okumaktan hiç vazgeçmedim, yazı günlerini hep sabırsızlıkla/iştahla bekledim.
 
Radikal Gazetesi. Boşluk. Tekrar Radikal. Tekrar boşluk, Taraf Gazetesi ve tekrar boşluk…
Araya sığdırdığı -varsayalım ana yemek- kitapları olsa da günlük yazı keyfinden –varsayalım bir çeşit atıştırmalıktan, çerezden, ara sıcaktan, tatlıdan vesaireden- mahrumduk epeydir.
Neyse ki, geçici de olsa kavuştuk.
Perihan Mağden’in o sivri dilli köşelemelerini, ‘Tehlikeli Temayüller’ adıyla bir solukta yalayıp yuttuk. Haliyle özlem giderdik.
Kavuşmanın tadıysa… Hala damağımızda/dimağımızla.
 
‘Sahibinden sıfır kilometre yazılar’da 26 köşe yazısı paylaşan Mağden’in yazıları, kitabın arka kapağındaki tanıtım gibi sahiden.
“Her zamanki gibi dobra, zeki, sakınmasız, keskin, samimi,
Her zamanki gibi DÜZEN’e kinli.
Her zamanki gibi ‘sek’, kendine has, Perihanmağdence,
Üstelik sıfır kilometre…
Küçük detaylardan anekdotlardan yola çıkıp kapısına dadanan bir kediden boğucu ikili ilişkilere,
İlle-de-doğurması-gereken-kadınlardan,
Milletçe mankafalaşmamızın nedenlerine açılıyor.
Son model mirasyemezleri,
Hayatı bize dar eden taksicileri,
Popüler kültürün yaratıklandırdığı yeni nesli,
Kutsal Annelik Dikenli Tacını başından çıkarmayanları,
Ya da Fazla İltifat ve Alakayla İğdiş Edilmiş Oğulları anlatıyor.
İçinde boğulduğumuz kesintisiz kast toplumunu,
Ve hakikat sevmezliğin gönüllü müritleri olma halimizi deşifre ediyor.
Ama en önemlisi, tüm bunlardan kaçınma yollarını,
Sinsice gözden ırak tutulan ferah mı ferah diğer seçenekleri gözler önüne seriyor yazılar…”
 
‘Hayvan Sevenleri Anlama Kılavuzu’ başlıklı bir yazısı var ki mesela… Belki bin kez aklımdan geçmiş, ne zaman kedi/köpek bilumum hayvana aşırı sevgi gösteren (ki zaman zaman kendimi de bu kategoriye dahil bulduğum) insanlarla karşılaşsam kafamı kurcalamış bir düşünceden yola çıkmış Mağden:
“En sonda (sindire sindire/alıştıra alıştıra) söylemem gerekeni de en başta söyleyeyim. Hazır olun.
Hani ‘Hayvan seven, insan sever’ diye bir reklam sloganı, manyağa bağlamış hayvanseverleri şeker ve tatlı göstermek üzere icat olunmuş bir hatalı tabela var ya: Doğru değil o.
Hayvan sevenler insan sevmiyor!
Ya da: giderek daha az, daha sevmeye başlıyorlar insanları. Doğrusu bu.
Belki de her insanın içinde (aynen 1 Azap Kotası olduğu üzere) bir Sevgi Kotası var. O kotayı ziyadesiyle hayvanlar için kullanıyorsan, diğerlerine (mesela: insanlara) pek bir yer kalmıyor.”
 
Bir zamanlar hayvanlar için endişelenenleri ‘bu kadın kafayı kedi-köpekle çizmiş. Dünyada onca yoksulluk varken’ gibi klasik kokoz düşüncelerle yargılamaktan; kızının köpeği olduktan sonra “bazen yolda eğilip de bir köpeği severken ay ağzımın suyu akacak şimdi” diye endişelenmelere sürüklendiğini yazan Mağden’in şu sözü (hayvanseverseniz tabi) hanginize yabancı:
“Kesinkes hayvanları sevip, beğenip bağlandıkça insanlardan soğuyorsunuz. İnanın bana.”
 
İnsanları sevmekten vazgeçmeseniz de… Zulüm arttıkça, yalan yumurtlayanları, zalimliklerinin, kabalıklarının, yüzsüzlüklerinin, arsızlıklarının, nobranlıklarının dibinin olmadığını habire habire gördükçe…
Giderek insanlardan/insanlıktan soğuduğunuzu düşünmüyor musunuz siz de zaman zaman? Ve hayvanlara daha fazla yaklaştığınızı, eskisinden daha fazla sever/düşünür olduğunuzu? Hele de bu bıktırıcı/kahredici/içinizi oyucu gündemde, kendinize kaçacak, azıcık nefes alacak bir yudumluk yer ararken…
 
 
Hani küçükken az bulabildiğimiz için bitmesin diye zamana yayarak azar azar yediğimiz çikolata ya da muz ya da kiraz gibi tıpkı… Bitmesin diye azar azar okuduğum Tehlikeli Temayüller’in sonuna geldim. Son lokma “O da beni kıskanıyo!” olsa da favorim, ağzımda uzun süreli tat bırakan bu yazıydı.
Bir de “Babalık Miti: Kadınla Gelen Kadınla Gider mi?” köşelemesi.
‘Aman bırak o manyak kadını’ diyenlerdenseniz ki var öyleleri de; sakın ola elleşmeyin bu kitaba.
Yok, benim gibi takipsever olup özlemişlerdenseniz şayet, ya da hiç takılmamışlardan;
Otobüste, metroda, doktor bekleme odasında şahane gidiyor yazılar. Etrafınızdaki kaba kalabalıkları görünmez/duyulmaz/umurunuzda bile olmaz kılıyor.
“Gaste köşeciliğinde kaçınılmaz olarak insanı burnundan yakalayan, gündemin içinden çıkamama halinden” azade tuttuğu için ‘Tehlikeli Temayülleri’ ayrıca sevdiğimi de not düşeyim bizim gasteci camiası yararına…
 
 
         

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Böyle mi olacaktı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva