Gazeteci büyüğüm Engin Uğur Ağır’ın TRT İzmir Kent Radyosu’nda hazırlayıp sunduğu “İzmir Çeşitlemeleri” programına konuk oldum. İzmir’deki hava kirliliği, insan sağlığına olan zararları ve alınması gereken önlemleri ele aldık. 

TRT’nin iki yıl önce “Kentini dinle, Kendini dinle” sloganıyla büyük kentlerde başlattığı kent radyosu herkesin sesi olmaya başladı. Soğuk havaların artmasıyla  birlikte İzmir’i saran hava kirliliği konusunda istatistiklere dayanan bilgileri kent yöneticilerine aktardık. 
Örneğin, 18 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformu içinde yer alan TORAKS (Türkiye Göğüs ve Solunum Hastalıkları Uzman Doktorları)  Derneği’nin araştırmasına göre Türkiye’de her yıl 2 bin 879’u kömürlü termik santral kaynaklı olmak üzere yaklaşık 29 bin insanın, hava kirliliğinden hayatını kaybettiği aktardım.

Amerika’nın en seçkin üniversitelerinden Harvard, İtalya’da yaşayan 2 bin kişi üzerinde yaptığı araştırmada fosil yakıtların (odun, kömür, fueloil) yanmasıyla ortaya çıkan küçük parçacıkların havaya karışması sonucu insanlarda kalp hastalıkları ve felç riskini artırdığını ortaya çıkarmış.
İzmir’in jeotermal kaynaklar açısından oldukça zengin olduğunu, 150 bin konutun jeotermal ile ısıtılabilmesi mümkünken sadece 31 bin 600 konutun yararlandığını, 120 bin konutun daha jeotermal ile ısınabileceğini anlattım.

Yine kömüre oranla daha masum olan doğal gaz kullanımında İzmir’in yüzde 50 hakkını, hizmetin kapısına kadar gelmesine rağmen kullanmadığını söyledim.
Bu noktada yerel yönetimlerin vatandaşlara doğal gaz kullanımını özendirmeleri ve teşvik etmeleri gerekiyor önerdim.

Temiz hava için önerilerde bulundum
“Kaliteli, ısıl değeri yüksek ve daha az hava kirliliğine neden olacak yakıtlar kullanmak, doğalgaz ve jeotermal enerji kullanımını artırmak, sıcak su üretimi için güneş enerjili ısıtma sistemlerini tercih etmek, binalarda ısı yalıtımı yapmak, ortam sıcaklığını gereğinden fazla yükseltmemek, kömürü, karbondioksit gazını  emme özelliğinden dolayı kireç tozu ile birlikte yakmak, kaloriferlerin eğitimli kişilerce yakılması, her yıl periyodik bakım yaptırılması, bacaların zamanında temizliği, kömür depoları ve kaloriferli apartmanların denetim altına alınması ile kalitesiz yakıt kullanımını engellemek, mümkünse doğalgaz dönüşümlerini sağlamak, şehirdeki yeşil alanları genişletmek, enerjiyi verimli ve tasarruflu kullanmak, toplu ulaşımı kullanmak, motorlu taşıtlarda katalizörlü egzoz kullanmak, bacalarda filtre kullanmak, enerji verimliliği sağlayan teknolojileri kullanmak, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak”

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BELGESEL OLUYOR
National Geographic Channel; dünya çapında 164 ülkede, 27 dilde ve 290 milyonun üstünde evde izlendiği belirtiliyor. Dünyanın geleceği için önemli bir çalışma yürütüyor. Merkezi Washington'da bulunan dünyanın kar amacı gütmeyen National Geographic Cemiyeti’nin araştırma, koruma ve eğitim ilkelerine tamamen bağlı olarak hizmet veren National Geographic TV Kanalı, küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişikliğinin yolaçtığı zararları belgesel haline  getiriliyor. İklim değişikliğinin, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Anadolu topraklarındaki etkilerini inceleyen belgesel, üç bölüm olarak ekrana gelecek. 45 dakikalık birinci bölümde 21’inci yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ve Orta Asya bölgesinde küresel iklim değişikliğinin etkilerine en çok maruz kalacak ülkelerden biri olan Türkiye’nin meseleyle yakın ilişkisi anlatılacak. Halit Ergenç, Ezgi Mola, Ozan Güven ve Serenay Sarıkaya, ‘İklim Meselesi’ belgeseli için bir araya geldiler. National Geographic kanalında yayınlanacak belgeselde, iklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri mercek altına alınacak. Oyuncular, kanala özel olarak çekilen yapım için İstanbul, Artvin, Konya ve Zonguldak’a giderek farklı mekanlarda kamera karşısına geçti.