Sanayi devrimiyle ortaya çıkan Dünya düzeninde taşların yerine oturması çok kanlı oldu.

İki Dünya savaşı ile çizilen yeni sınırların ve ulus devletlerin ortaya çıkışı, sanayi toplumunun modern zamanlarını başlattı.

Fakat yeni başlangıçların kabul görmesi, kitlelerin ikna edilmesi hiç kolay olmadı. Kuzey Avrupa’dan Akdeniz’in doğusuna kadar faşist yönetimlerin iktidara geldiği yeni çağın şafağında, Rusya ve Doğu Avrupa’da da otoriter yönetimler iktidardaydı.

Hal böyle olunca, geçen yüzyılda, Lenin’in anti emperyalist cephesi ve Batı’nın anti faşist uyanışı, emperyalizme ve faşizme karşı solun demokratik mücadelesinin ilham kaynağı oldu.

21. yüzyılın ikinci yarısında, sanayi devriminin getirdiği değerler sisteminin çöküş ve insanlığın dijital çağa geçiş alametleri zuhur etti.

Bu yüzyılda ise, bildiklerimiz anlamını yitiriyor, ezberler bozuluyor.

Batı ve Doğu Bloku, yeni Dünya düzeninin ruhuna uygun paylaşım kavgasını başlatalı hayli zaman oldu. Şimdi de vites yükseltiyorlar.

Ancak, olan biteni ve değişimi okumak konusunda isteksiz davranan sol, geçen yüzyıldan kalan ezberle durumu idare etmeyi tercih edince, kapitalist sistemin ahvalini sol cenahta konuşmak hayli zorlaştı.

“Oyunun kuralları değil, oyun değişti.” TÜSİAD’ın düzenlemekte olduğu Dijital Türkiye Konferansı’nda kullandığı başlık.

Bunun anlamı; Burjuvazi, değişimi nasıl okumak gerektiğini biliyor.

Ve bu koşullarda, yeni Dünya düzeni kurulurken burjuvazinin değişime öncülük etmesi kuvvetle muhtemel.

Ne yazık ki sol fena halde yalpalıyor.

Küreselleşen kapitalizmin hücrelerimize kadar nüfuz ettiği koşullarda, sığ emperyalizm ve faşizm muhabbeti sadece ve sadece gerçek durumun bilgisinden uzaklaşmayı ifade ediyor.

Üstelik, toplumlar güvenlik arayışı içinde otoriter yönetimlere yönelirken…

Irak ve Suriye’den sonra Ukrayna kriziyle tırmanmaya başlayan paylaşım kavgası, efendilerin kitleleri hizaya getirmek için gösterime soktuğu büyük kanlı gösteriyle hemhaldir.

İki kutuplu Dünya ve nüfuz alanlarının yeniden belirlenmesi, nasıl bir değişime karşılık geliyor, konuşmak lazım. Dünya ahvalini konuşmak için de yeni bir dile ve bakış açısına ihtiyaç var.