Engin ÖNEN
Devrim günlerinde aşk
30 Eylül 2019 Pazartesi

“İsyan Günlerinde Aşk” Ahmet Altan’ın romanı biliyorum… Bizimki bir taşra hikayesi…

En devrimci yıllarımız. 12 Eylül arifesi. Devrim olacak, bu kesin. Hem de silahlı mücadele ile. Başka türlü egemen sınıfı devirmek mümkün değil. Urla’da lise yıllarımız. Fraksiyonlar arası slogan tartışmaları gırla. Hepimiz devrimden yanayız ama bir türlü yöntemde ve Türkiye toplumu analizinde anlaşamıyoruz…

Yatılı okuyoruz. Çeşme, Seferihisar ve Karaburun’da henüz lise yok. Yarımada çocukları bir aradayız. Örnek Öğrenci Yurdu… Sahibi Münevver Teyze... Biraz Adile Naşit’i andırırdı. Ama gözlüklü, bilmiş ve özgüvenli bir kadın…

Ben de o yıllarda devrimci kimliğimle tanınmaya başladım. Bazı öğretmenlerim bu yüzden özel bir ilgi duyuyor. Bazıları da “Aman oğlum dikkat et” duyarlılığında. Felsefe öğretmenimiz Selma hoca, “Aman yavrum bunlar kıyarlar. Kendinize dikkate edin” uyarısında… Yaşar Sönmez hocamız edebiyat ve kompozisyon dersinde benim yazdıklarımı özene bezene okuyor överek. Bazıları bundan hazzetmiyor…

Kargaşa günleri. Çatışmalar, tutuklamalar… Tam o dönemde Urla’da bizim gruptan bazı abilerimiz tutuklandı bir baskınla. İster istemez beni de bir korku aldı. Adım geçer mi? Tedirgin olmamak mümkün değil. Ama serde devrimcilik var. Ne gelirse başa, sorun değil…

Felsefe dersindeyiz. Edebiyat ile birlikte kendimi en iyi hissettiğim ders yani. Hırant Dink’in tabiri ile “Güvercin tedirginliğindeyim”. Gözüm lisenin bahçe kapısında. Ve sanki beklediğim an. Komiser ve iki polis kapıdan giriyorlar. Sermin (sınıf başkanımız, dobra, yaman bir kızdı) ile göz göze geldik. “İşte seni almaya geliyorlar, gördün mü?” dedi. Benim de yorumum aynı aslında ama dur bakalım…

Selma hoca ders anlatmaya devam ediyor, olup bitenlerden habersiz. Ve üç beş dakika sonra kapı çalıyor. Nöbetçi öğrenci, öğretmenimize beni ve Uğur Avcı’yı müdür beyin çağırdığını söylüyor.

Olayı anlayamıyorum. Tamam, beni çağırabilirler ama Uğur’un işi ne. Uğur, Çeşmeli arkadaşımız. Apolitik biri. Onun ne işi var?

İkimiz birlikte müdür odasına giriyoruz. Lise müdürümüz, aynı zamanda tarih öğretmenimiz. Makul ve hoşgörülü biri... “Bakın çocuklar, komiser bey sizin için gelmiş” diye açıklama yapıyor. Söz komisere geçince de bize bir kız ismini soruyor. Tanıyoruz ama bu kadar. Meğer kız evden kaçmış. Bıraktığı mektupta benim ve Uğur’un da adı geçiyormuş. Bunları duyunca öyle bir rahatladım ki sormayın…

Komiser ifadeleriniz alacağım, karakola gidelim diyor. O özgüvenle ben itiraz ediyorum. “Birazdan sınavımız var gelemeyiz…” derken, araya müdür giriyor. “Merak etmeyin komiser bey ben öğleden sonra onları karakola gönderirim.”

Sınıfa dönüyoruz ama olayı nasıl açıklayacağız ve öğleden sonra ne yapacağız? Selma hoca soruyor, biz de söylüyoruz. “Sizin de boyunuza bakıp bir şey sanmışlar” deyip, sevecen bir şekilde dalgasını geçiyor. Ya da bizi rahatlatmaya çalışıyor…

Dersler bitiyor yurda dönüyoruz. Yurt sahibemiz Münevver teyzeye gidip durumu anlatıyoruz. “Teyze, karakola sen de gel bizimle. Şimdi bunlar döverler vb.”

Münevver teyze birden yavrularına sahip çıkan bir kartal gibi. Sert ve tepkili. “Ben onların canına okurum size dokunurlarsa. Sürdürürüm onları buradan.”

Yurdumuz şimdiki sanat sokağında bir Rum köşküydü. Karakol Babacan mahallesindeydi. Münevver Teyze’nin iki yanında yürüyoruz. Karşıdan bir kadın geliyor. Ama sıradan biri değil. Sermin’in ablası... Bütün Urla bilir. Namlı bir güzel. Belki Kaymakamlıkta çalışıyor, onu bile bilmiyorum. Ama oradan Postane sokağına kadar, O’nun geçişi bir olaydı. Bütün esnaf geliş gidiş saatlerini bilirdi adeta. Yolu bizim yurdun önünden de geçtiği için biz de bilirdik…

Münevver teyze bana döndü, “Engin bu kaçan kız böyle biri mi bari?” demez mi? Hiç beklemediğim bir soruydu. Ama yanıtım net oldu. “Teyze böyle biri olsa ben karakola seni çağırmam ki…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çocuk yaşında assolist oldu!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gazeteci titizliğinden çıkan bir roman
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Sorun, sadece seçmenin öfkesi mi?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva