Kemal ARI
Biri Kemal, biri İsmet…
28 Kasım 2022 Pazartesi

Artık, her şey kafalarda şekillenmişti:

Anadolu…

Başka çare yoktu.

Tek çözüm, Anadolu’da görülüyordu…

Kiraladığı evde, yakın silah arkadaşlarıyla görüşmeler yapmış; kimi zaman kendisi onları ziyaret etmiş, yurtsever subayların destek vermesiyle, milleti örgütleyerek, işgalcilere karşı bir bağımsızlık hareketine girilmesi gerektiğini düşünüyordu. Zaten, Anadolu’nun işgal girişimlerine karşı kaynadığı haberleri kulaklarına kadar gelmekteydi. Bir “ulusal diriliş” yaşanıyordu. Sultan ve Halife, İtilaf ve Hürriyet Cemiyeti ile Damat Ferit’in elinde bir oyuncak durumuna düşmüştü. 

Hayır, hayır… Ondan bir çare geleceğini düşünmek yanlıştı.

O günlerde Süleymaniye’nin sokaklarından birinde gizli bir görüşme daha yaptı. Gittiği ev hoş bir evdi. O eve yöneldiğinde, hiçbir davete gerek kalmadan doğrudan kapıyı çalabileceğini biliyordu. Yas içindeki İstanbul’da, sanki puslu, yapış yapış bir hava her yanı sarmış gibiydi. Süleymaniye’nin arka sokaklarında kapısını çaldığında kendisini karşılayacak arkadaşının gülümseyen yüzüyle karşılaşacağını biliyordu. O’nun samimiyetinden, kişiliğinden, yurtseverliğinden hiçbir kuşku duymuyordu. Derken, aradığı evi buldu. Kapıyı çaldı. Evde hizmetçilik yapan bir kız koşarak geldi ve kapıyı açtı. 

Mustafa Kemal; gülümseyen bir yüzle, İsmet’i soruyor ve onun ziyaretine geldiğini söylüyordu. 

Hizmetçi kız koşarak içeri girdi. İsmet’e,  Mustafa Kemal Paşa adlı birinin kendisini ziyaret için geldiğini haber verdi. İsmet Bey sabahın erken saatlerinde kapısına gelen konuğunu karşılamak için henüz hazır değildi. Yeni kalkmış, giysilerini henüz giymemişti. Mustafa Kemal Paşa gibi yakından tanıdığı, uzunca zamandır gizli gizli temas kurduğu birinin karşısına bir asker gibi çıkmak gerektiğini düşünüyordu. Hızla giyinmeye başladı. 

Bu arada kapıya koşan hizmetçi kıza Mustafa Kemal Paşa, kendisinin salona alınmasını; İsmet’i orada beklemek istediğini söyledi. Konuğun bu isteğini yerine getiren hizmetçi kız, onu evin salonuna aldı. Mustafa Kemal Paşa, nasılsa salona geçip, beklemeye başladığında, İsmet’in de hazır olup geleceğini düşünüyordu. 

Derken salonun kapısı açıldı. İsmet, cin gibi gülümseyen gözleriyle Mustafa Kemal Paşa’ya bakıyordu. Bir yandan paşasını öpüyor, öte yandan; “Ne haber; bu ne baskın?” diye şaşkınlığını belirten sorular soruyordu. Kemal, İsmet Bey’i kucakladı. İsmet’in onca oturup, bir kahve içmelik an yaratmasını rica etmesine karşın Kemal, zamanının çok dar olduğunu ve gitmesi gerektiğini söylüyordu.

Gitmek ha!

Nereye? Nasıl?

Kemal, Anadolu’da görevlendirildiğinden söz etti. 

Kendisine verilen görevin ne olduğunu anlattı.

Kendisine verilen görev; evet… 

Ancak, ya onun yapmak istedikleri?

İsmet Bey’le ve kimi başka asker arkadaşlarıyla sık sık görüşerek, neler yapılabileceğini değerlendirirken, İsmet Paşa’yla göz göze geliyorlardı.

Gözler, kimi zaman sözlerden çok daha etkili biçimde duyguları anlatmak için etkiliydi. Çok konuşmasalar da; Anadolu’da neler yapmak istediklerini biliyorlardı. Mustafa Kemal Paşa, arkadaşı İsmet Paşa’nın ellerini tuttu, avuçlarının içine aldı. Gülümseyerek, ayrılması gerektiğini söyledi ve ayağa kalktı. İsmet Bey, hala ellerini avucu içine alıp, muhabbetle sıkmakta olan paşasına yine gülümseyerek; “Biraz daha konuşsaydık” diyebildi.

Yok, yok; hayır! Tedbirli olmak her zaman önemliydi. Adım adım izlendiklerini; subaylardan kuşkulanan jurnalcilerin her an hükümete jurnalde bulunduklarını biliyorlardı. Gizli örgütün kendisini izlediğinden kuşkulanan Mustafa Kemal Paşa, bir iki gün daha İstanbul’da kalacağını; bu süre içinde olabildiği kadar birbirleriyle görüşmemek üzere tedbirli olmasını rica etti. Bu yalnız İsmet Bey’e karşı değil, İstanbul’da kaldığı süre içinde buluştuğu arkadaşları için yöneldiği bir durumdu. İsmet Paşa, konuğunu uğurlarken; artık ne yapacağını biliyordu…

Önce Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya gidecek; İsmet bir süre daha İstanbul’daki kritik görevinde kalacak ve Mustafa Kemal Paşa’dan; “Gel!” haberini bekleyecekti… 

Bu haber geldiğinde; İsmet Anadolu’ya koşacak ve Mustafa Kemal Paşa’yı o günden sonra 1920 yılının sonlarında Anadolu’ya koşup geldiğinde, İstasyon binasında görebilecekti…

İki kişi…

Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Polis kurşunu ile ölen ilk üniversiteli!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Sorun, sadece seçmenin öfkesi mi?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva