Geçen hafta -bu yıl ikinci kez- Makedonya’nın Kalkandelen (Tetovo) ve Arnavutluk’un İşkodra kentlerindeydim, dostlarımla beraber… Bu iki kentin ortak özelliği Osmanlı kimliklerinin altında Bektaşiliğin de olması…

Açıkçası Sersem Ali Baba (Harabati Baba) Tekkesi ve Evrenosoğlu Camiilerinde olmak çok huzur verdi ama asıl Hacı Bektaşi Veli’nin felsefesinin aydınlık ışığında olmaktan büyük mutluluk duydum. Her fırsatta bu yolculuğa çıkmak isterim…

Neden mi? Barışa, dostluğa, sevgiye, kardeşliğe inanan Hacı Bektaş Veli'yi ve O'nun insan sevgisine dayanan evrensel düşüncesini anmak için o güzel coğrafyalarda olmak gerçekten benzersiz bir duygu…

Seyahatlerde dostlarıma söylüyorum: Bir ülkenin gelişmişliği, yalnız bilim ve teknoloji üretmesiyle değil, tarihini ve kültürünü biçimlendiren değerlere sahip çıkmasıyla da ölçülür. Uluslar, çağdaşlık yarışında kültürel zenginlikleri ve bu alanda evrensel uygarlığa yaptıkları katkılarla başarılı olabilirler.

Biz Türkler,  binlerce yıldır oluşan zengin kültürüne ve bu kültürü oluşturan değerlere sahip çıkmış, bunları gelecek kuşaklara aktararak yaşamasını sağlamışız. Bunu Makedonya’da, Arnavutluk’ta, Bosna Hersek’te hissetmemek elde değil…

Emin olun Ahmed Yesevi, Mevlâna, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli gibi düşün adamlarının öğretileriyle yaşatıldığı bir coğrafya Balkanlar…

İnsancıl düşünceyi temel alan felsefeleriyle Anadolu'nun ve Balkanların barış ortamının temellerini atan bu Selçuklu kökenli aydınlanmacılar, Anadolu aydınlanmasını yüzyıllar öncesinde başlatmışlardır.  Onların kültürleri ve inançları bir arada tutan düşünceleri evrensel nitelik taşımaktadır.

Sevgili kardeşim Mehmet Çakır, Hacı Bektaşi Veli’nin hayatını Sersem Ali Baba Tekkesinin kabul portikosunda bize anlattı. Ben de Hacı Bektaşi Veli’nin derin insan sevgisinin ürünü olan mesajlarının  bugün dünyanın en büyük sorunlarından olan şiddetin sona ermesinde ve tüm dünyada barışın, dostluğun, kardeşliğin egemen olmasında etkili olabilecek zenginliğe ve derinliğe sahip olduğunu vurguladım. İnsanı temel alan bu barışçı felsefenin dünyaya yayılması uygarlıklar arasındaki çatışma olasılığını azaltacaktır. Hele her zaman patlamaya hazır bir el bombası gibi duran Balkanlarda ne kadar da önemli bu düşünce…

İnsanlık 1789’dan beri öğrendi: Ancak evrensel değerler taşıyan ve kendilerini yenileyebilen düşünceler, canlılık ve etkinliğini yitirmeden çağları aşabilir.

Hacı Bektaş Veli'nin insanı temel alan, sevgi, barış ve hoşgörünün yüceliğini her şeyin üstünde tutan düşünceleri, yenilikçi ve gelişimci nitelikleriyle bugün de geçerliliğini korumaktadır. 

Hacı Bektaş Veli, siyasal ve ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir ortamda, felsefesini geniş kitlelere ulaştırabilmiş, dile getirdiği sevgi, dostluk, yardımlaşma ve barış gibi evrensel değerler kısa sürede benimsenmiştir.

Anadolu'da Türk dili ve kültürünün korunmasına büyük önem veren Hacı Bektaş Veli, tüm Anadolu ve Rumeli'yi dolaşarak gelenek ve göreneklerimizi özümsemiş, bu zenginlikleri öğretilerinde kullanmış, düşünceleri ve yaşam felsefesiyle gönüllerdeki saygın yerini almıştır.

Bilgi ve bilimin ışığında, doğruluk, dürüstlük ve çalışkanlık üzerine kurulu bir yaşam sürmeyi, eşitliği ve herkesin birbirine hoşgörüyle yaklaşmasını öğütleyen Hacı Bektaş Veli'nin, evrensel iletileri günümüze kadar ulaşmıştır.

Hacı Bektaş Veli'nin, insan sevgisine, hoşgörüye ve barışa dayalı, geniş kitleleri etkileyen düşünceleri, farklı inançların ve grupların odağı durumundaki Anadolu'da toplumsal kimlik ve birliğin oluşmasına ve sürdürülmesine önemli katkı sağlamıştır.

Bilime inanan, insana sevgi duyan, bilgisizliğin yenilmesine büyük önem veren Hacı Bektaş Veli, “Yolumuz ilim, irfan ve insan sevgisi üzerine kurulmuştur” sözüyle düşüncesinin özünü yalın biçimde anlatmıştır. Ne mutlu anlayana…