Derin siyaset der ki; “Yeni iktidara karar verilmeden seçim olmaz!” Siyaset, akıl gözüyle izlendiğinde derin yapıların, lobilerin, kimi güç merkezlerinin çok etkili olduğu görülür.

Şöyle ki;

Önce derin yapılar yeni iktidar üzerinde uzlaşır, sonra seçime karar verilir.

Erken veya zamanında yapılacak seçim takvimi Yüksek Seçim Kurulu tarafından ilan edildikten sonra sıra oy kullanacak ahalinin ikna edilmesine gelir.

Seçim takviminin 60 gün olduğuna bakmayın. Bu daha erkene de alınabilir…

***

Siyaset erken seçimi zorluyor. Ak Parti ise ser verip sır vermiyor. Bu ketumluk neyi gizliyor?

Erken seçimi mi yoksa baskın seçimi mi?

Belki de, Sayın Erdoğan’ı tekrar cumhurbaşkanı yapacak koalisyon arayışlarını!

***

Gelelim sürpriz gelişmeye!

Ak Parti, bu günlerde normali deniyor! Girişimlerinden yeni bir hükümetin çıkmayacağının farkında. Ancak, bu sonuçlar, Sayın Erdoğan’ın pes edeceği anlamına gelmiyor.

Asıl büyük kozun kapağı açılmak, üzere! Belki de açıldı!

Gün boyu CHP ve Kılıçdaroğlu güzellemeleri yapılıyor. Bu hezeyanlar kamuoyunu körleştirmiş olabilir.

Sayın Erdoğan, MHP ile hareket ettiği sürece “normal koşullarda” yeni bir koalisyon kuramayacak; bunun da farkında.

Geriye tek ve en güçlü seçenek kalıyor:

Ak Parti – CHP koalisyonu!

 Hatırlayanlar bilir, Sayın Ahmet Davutoğlu‘nun, CHP ile kurmayı düşündüğü koalisyon, Sayın Erdoğan’dan işaret alan parti içi bir yapı tarafından engellenmişti.

CHP, istikşafi (!) görüşmelerle oyalanmış 45 günlük süre dolunca da otomatik olarak erken seçime gidilmişti. 

***

Siyasette gün gelir eldeki bütün imkanlar kullanılır, “doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı” deyimiyle önümüze yeni sürpriz seçenekler sunabilir.

Hiç akılda yokmuş gibi duran Ak Parti – CHP koalisyonu, tek çıkış yolu olarak düşünülebilir.

Küçük bir sorun dışında her şey yolunda gidecek gibidir:

Mayıs 2010’dan beri şahsen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na, kurumsal olarak da CHP’ye yapılan siyasi nezaket sınırlarını aşan eleştiriler, Haziran 2015 ile Kasım 2015 arasındaki alaylı koalisyon görüşmeleri ile rencide edici boyutlara vardırıldı.

Ak Parti ve Sayın Erdoğan’ın CHP’ye karşı yürüttüğü olumsuz tavır 2021 yılında da sürdürülüyor.

CHP’nin bunları ve açılan davaları hatta davaların nasıl sonuçlandığını unuttuğunu sanmayın. Unutması da çok zor!

Ancak siyasette bile, kırılmış kalplerin şifa bulması zor olsa da imkânsız değildir.

O zaman istikşafi görüşmelerinin tam zamanı!

Şimdilerde dikkatle bakarsak, Oğuzhan Asiltürk gibi Saray’ın emin adamlarının, Kılıçdaroğlu’na yakın isimlerle görüşmeler yaptığını görüp, düşünebiliriz.

Ahmet Davutoğlu’nun yürüttüğü Ak Parti - CHP koalisyon görüşmelerinin 6 yıl sonra tekrar başlatılmasına şaşırmamalı!

***

Acaba CHP ne düşünüyor, kritik soru bu!

Ak Parti’nin iktidara hava gibi su gibi ihtiyacı var.

CHP’nin ise yok!

CHP’nin, 20 yıllık Ak Parti iktidarının hesabını sorabilecek tek parti olduğu düşünülürse, Sayın Erdoğan’ın CHP’ye büyük tavizler vermesi bizleri şaşırtmamalı. Anayasa değişikliğinden, başbakanlığa kadar…

Devletin yüksek bürokrasisindeki değişikliklerden 25 yıllık kamu-özel ortaklıklarının devletleştirilmesine kadar…

CHP’nin yapmak istediği her değişikliğin yapılmasına olanak sağlayacak bir dizi görüşme yürütülebilir.

Cumhur ittifakı ile Millet ittifakı, milli koalisyon etrafında bir araya gelebilir…

Cumhurbaşkanlığı’nda kalma karşılığında Sayın Erdoğan CHP’ye “ne istiyorsan söyle” aşamasına gelecektir.

CHP, hayır dedikçe tavizlerin büyüklüğü, siyasi sınırları bile zorlayacaktır.

CHP’nin ikna olmakta zorlandığı temel soru ise şu olacaktır:

Yasaları, kendi çıkardığı anayasayı, hatta uluslararası anlaşmaları uygulamayan Ak Parti ve Sayın Erdoğan, koalisyon protokolüne sadık kalır mı?

Bu kadar yaşanmışlıktan sonra Erdoğan’a nasıl inanalım, diyecektir.