Berivan KAYA/EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON’a yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında "ihaleye ve edimin ifasına fesat karıştırma" ve "nitelikli dolandırıcılık" suçlamasıyla haklarında dava açılan 11’i tutuklu, 65 sanık bugün üçüncü kez Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda ifadelerin verilmesi sürüyor.
ÖDÜLLENDİRMEK İSTEDİK
Önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, savcılık mütalaası sonrası ifadesini verdi. Soyer ilk olarak belediye şirketlerinin işleyiş konusunda bilgilendirmede bulundu. İZBETON ve İZENERJİ’nin diğer şirketlerden farklı olduğunu dile getirdi. Yönetim kurulunda yer alan isimlerin farklı dallardan olmasıyla ilgili olarak da, “Tüm belediye şirketlerinde bu durum böyledir. Sanat yönetmeni, başhekim yardımcısı gibi isimlerin ödüllendirilmesi ve gözlerinin burada olması sağlanır” dedi.
Suçlamalardan biri olan geçmiş tarihli kararın alınması ve yönetim kurulunun genel müdüre yetki vermesi ile ilgili olarak ise, “İZBETON yönetim kurulu üyeleri bana güvenerek imza attı, sorumluluk bana aittir” dedi.
BİZ DOKTOR DEĞİLİZ
Soyer şunları söyledi:
Bu salonda mağdur, mağdur müdafileri, sanık ve sanık müdafileri var. Burada herkes mağdurdur. Mağduriyetler, inşaatların durdurulmasıyla olmuştur. Bir sanık bir siyasi çatışma arasında kaldık dedi. Belediye meclisinde biz bu konuları detaylı tartıştık. Ama şu an en muhalif olan bile içeride olmamızdan oldukça üzgündür. Bu kadar mağduriyetin yaratılmasına neden olan bir iradenin sağlıklı insanlar tarafından gösterileceğine inanmıyorum. Biz doktor değiliz. Ben bunu tıp bilimine bırakıyorum. Avukat Nilgün Hanım bize yalancı dedi. Ona bu sözü iade ediyorum. Hak aranacak yer burası değil, hukuk mahkemesidir. Sayın başkan bizi bu ağır yaftadan kurtarın” dedi.
Tunç Soyer’in avukatı İsmet Köymen, “Belediye kooperatiflere önderlik yapmaya geldi. Bu sistemin hukuka aykırı olması mümkün değil. Durdurulmasaydı belki tamamlanacaktı. O zaman bu yargılama yapılacak mıydı? Danıştay kira yardımlarının incelenmesini istemiş. 2012’den beri hak sahiplerinden arsa alınmış. Kira yardımı nasıl yapılmasın? İzBB, İZBETON’dan teminat almış. İZBETON ise kooperatiflerden teminat almış. Ticari faaliyeti zarar unsuru olarak izah etmek mümkün değil. Heval Savaş Kaya’nın imza yetkisi var. Sahte tarih atılmamış ki. Bu sözleşmelerin tamamı 15 gün içinde belediyeye bildirilmiş. Tunç Soyer dolandırıcılık suçuyla bir araya getirilemez” dedi.
Avukat Murat Aydın ise savunmasında, “Biz bir torba ile boğuşuyoruz. Suyun ıslak olduğunu 3 gündür anlatmaya çalışıyoruz. Torbada 7 tane rapor var. Bu raporlar dava taraflarıyla birlikte yazılmış. Yani suçtan zarar gören kurum düzenliyor. Temsil ağırlama bu davaya raft edildi. Dolandırıcılık suçuyla ilgili günlerdir. Makale okuyoruz. Bu suçun oluşması için mağdur iradesinin fesada uğraması gerekir. Kimi kandırdılar? Bu işin arkasında İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketiyle vardır. Bununla gurur duymaktadır. Hamasete gerek yok. İzBB hala bu işin sahibidir. Protokoller yapılmaya devam ediliyor. Sayıştay bu kadar önemli bir kararı yönetim kurulu ile birlikte alınması gerektiğini söylüyor. İZBETON bu kararı yerine getirdiği için yargılanıyor. Davanın davacısı kendi davası için nasıl rapor düzenler? Bu yap-sat sözleşmesi değildir. Kooperatif böyle çalışmaz. Yeri yapan üyelerdir. Kooperatif üyeleri işin sahibidir. Kimi kandırmışlar? Kim kaçmış? Bilmiyoruz. İzBB burada ve inşaatları yapacağını söylüyor. İZBETON ve kooperatifler burada. Kim kimi dolandırdı? Şov olsun diye dolandırıcılık yapılmaz. Kime menfaat sağlamışlar? 3. Şahıslar kim? Hangi rakamı esas alarak zarar açıklayacaksınız? İddia makamının uydurduğu rakamı mı söyleyeceksiniz? Kira yardımı İzBB meclisinde oybirliği ile geçti. İnsanlara verdiğimiz odunda mı dolandırıcılığa girecek? Fayansçıyı ve muslukçuyu sanık olarak getirdiler. İddia makamı zorluk içinde. Hile kastı olduğu söylendi. Soyer, Kaya ile birlikte en başından beri dolandırmaya mı karar vermiş? Akla ziyan bir iddianame. Uygun nedensellik bağı yoksa suç oluşamaz. Gecikmeleri suç unsuru sayacaksak pandemiyi, ekonomik krizi ne yapacağız? Bürokratik engellemeler ne olacak? Bu mahkeme yeni kuruldu. Siz de yeni atandınız. Müvekkilim gözaltındayken sulh ceza hakimleri dosyayı tartıştı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı bu dava için toplantı yapıp kimlerin tutuklanacağını tartıştı. Heyet 2’ye bölündü. Duruşmaya az zaman kala sizi atadılar. İddia makamı 3 satır mütalaa açıkladı. Gerekçe yok” dedi.
ALLAH KULU MU BUNLAR?
Avukat Özkan Yücel ise, “Dolandırıcılığa ilişkin eylem aradık ama bulamadık. 2016’da yerinde dönüşüm denen yerde uzlaşı olmuş, kira ödemeleri başlamış. Soyer döneminde değildi. İhalelere çıkılmış. Soyer döneminde de çıkılan yok. Halkı seviyorsan başka yol bulmak için çaba harcarsın. Kendisi denetlemiş, çaba harcamış kooperatif modelini geliştirmiş. Soyer’in hangi eylemi insanların kandırılmasına yol açmış? Yoksulun uygun fiyata konuta ulaşmasının yolu kooperatiflerdir demiş. Bunu yaptığı için mi kandırmış? Soyer müteahhitleri ortadan kaldırmayı amaçlamış. Yeni yönetimin durdurduğu tarih 1 yıldan fazla oldu. İhaleye çıkıldı ve inşaatlar için 1,5 yıl süre verildi. Durdurulmasaydı o inşaat bitmiş olacaktı. İnsanlar evine ulaşsaydı bu uygulama olacak mıydı? Çevre, Şehircilik il müdürlüğü yazı yollamış. Bakanlık belediyeye kreş açma diyor. Süt dağıtma diyor. Allah kulu mu bunlar? İl müdürlüğü yazısında bakanlık yazısı var diyorlar. Her çıkan işimi yapmak istiyor ama bana dur dediler. İyi de kazanan nerede?” dedi.




