Popülist olmadım, olmayacağım

KOCAOĞLU: Yok. Bu konunun üç ayağı var; biri idari, ikincisi Kentkart, üçüncüsü ihaleyi alan bu son firma. Bunlardan kimde zafiyet varsa onun hesabı sorulacağını söyledim.

KOCAOĞLU: Nasıl ilgilenmeyeceksin? Mutlaka gidip el koymamız gerekiyordu. Zaten bana göre belediye başkanının en önemli görevi kriz anında ne yapacağına karar vermek, yönetmek. Yoksa rutin işleri belediye kadroları yapıyor. Ama gecikiyor, ama zamanında oluyor. Çark dönüyor. Belediye hizmetleri belediye başkanı olmadan da dönüyor bir şekilde. Ama kriz anında Başkan ya da adına ne dersen de, lider de, yönetici de... Duruma el koyar.

KOCAOĞLU: Şimdi o firma suçlu demek, bu firma suçlu demekle olmuyor. Buna yargı karar verecek. Biz günlük kayıplarımızı, her şeyi tesbit ediyoruz. Bilirkişinin zaten tespitleri var. Biz ESHOT’ta 5 – 6 gece sabahladık.

KOCAOĞLU: Önemli olan sıfır hata ile tahsilat yapmak, ondan sonra zaman içerisinde sistem eski durumuna gelecektir.

KOCAOĞLU: Rücu edeceğiz. Yargı kime karar verirse ona rücu edeceğiz.

KOCAOĞLU: Şu anda idari olarak bir zafiyet tesbit etmedim. Bunu süreç içinde göreceksiniz. Bu yazılım işleri kapalı bir kutu. Yazılım 16 yılda bu hale gelmiş. Şu suçlu, bu suçlu diye bir şey yok. Hepsi bilirkişilerin tespitleriyle ortaya çıkacak. Davada olan bir konuyla ilgili aşırı yorum yapmak temsil ettiğimiz makam açısından doğru değil.

KOCAOĞLU: Binali Bey’e değil, Zeki Ergezen’in Bayandırlık Bakanı olduğu dönemdi. Kordon yolu gündeme gelmişti, Kordon yolunu yapmanız mümkün değil demiştim. Bakan Bey ile bir konuşmada önümüzde Alsancak’ın da haritası vardı. “Bu bölge transit yol güzergahı değil” dedim. O ara aklıma geldi, “Eğer bir şey yapacaksanız karşı kıyıyı birleştirin. İzmir’e bu kadar para harcayacaksanız tüp geçitle karşıyı birleştirin. Bu İzmir’in problemini kökünden çözer” dedim. Çiğli – Üçkuyuları birleştirince bir ring oluşturuyorsunuz.

Ben o gün de, bugün de aynı noktadayım. Burada iki şey tartışılıyor. Doğal güzelliği bir köprü ya da viyadükle bozma alttan git diyenler var, bir de böyle bir köprüyü sanat eseri gibi gören şehir plancılar, mimarlar, sanatçılar, politikacılar da var. Bu ayrı bir tartışma konusu. Esas itibarıyla körfez bu kentin en büyük zenginliği. Projenin iç körfezi bozmaması lazım. Biz bir taraftan Büyük Körfez projesi ile kanal yapalım diye müracaat etmişiz. Körfez sirkülasyonunu etkilememesi şartıyla projeye karşı değilim.

Bir de her iki tarafta da birinci derecede doğal sit var. Hem İnciraltı tarafında var, hem de Çiğli tarafında sulak alanda sitten geçiliyor. O zaman bu proje yapılacaksa tamamen derin tünel ile yapılmalı. Sit alanlarına dokunma, tamamen alttan geç. Bir de tünelin üst kodu en az 20 metre olmak zorunda. Limana büyük gemilerin girmesi için minimum 16 metre derinlik gerekiyor. Bu proje de minimum 20 metre alttan gidecek şekilde projelendirilirse hiçbir itirazımız olmaz, savunuruz da dedik. Konu bundan ibaret.

KOCAOĞLU: Atatürk OSB ile Sasalı’nın arasından girdiğiniz noktayı koyduğunuzda tüpten geçip havaalanına, Denizli istikametine gitmesiyle kuzey ve güneyin birleşmesinden bahsediyoruz. Ayrıca projede raylı sistem, yani toplu taşıma da var. Bu proje yap-işlet-devret yoluyla yapılacak. Tabi öncelikle fizibilitesi yapılacaktır. İzmir’in ulaşımıyla ilgili geleceği dar boğazı yansıtan ekonomik ve büyüme similasyonu yapmak lazım. Ondan sonra geleceği noktayı görüp ona yetişecek şekilde planlamanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bu projenin de bu süreci takip ederek ihaleye çıkıp alıcı bulacağını düşünüyorum.

KOCAOĞLU: Konak Tüneli’ne biz baştan da karşı çıkmadık. Konak Tüneli’nde planları da Büyükşehir olarak biz onayladık.

KOCAOĞLU: Geçtim tabi, güzel. Biz zaten karşı çıkmadık, bize zemin etüdsüz plan yapın dediler. Biz zemin etüdsüz yapamayız dedik. O zaman bize bir zemin etüdü getirdiler ve biz planı yaptık.

KOCAOĞLU: Üst geçit yapmak bir şey değil. Ne Büyükşehir için, ne de Karayolları için bir şey değil. Tüneli yapan kendisi, milletin buradan geçtiğini gören kendisi, bunu buraya kadar getirip de sonrasını bırakacağım gibi bir tutum, dayatmada da kendisine mahsus. Yapacaklar, şimdi ihaleye çıkacaklar.

KOCAOĞLU: Projeyi bize getirin görelim, oraya estetik bir şey yapılsın diyoruz.

KOCAOĞLU: Efendim ÇED süreci devam ediyor. Burasının ön ÇED’i alındı. İhaleye çıkıldı, çalışma devam ediyor. Bu süreç neden yaşanıyor? Bizim bugüne kadar dayatmacı bir yönetim tarzımız olmadı. Söylenenler bilinmiyor değil, o rapor bilinmiyor değil. Yasaklanan bir bölümü de yok. Raporu hazırlatan İZSU. Süreç devam ediyor ve bu rapor herkesin elinde var. Zaten bu rapora göre değerlendirilecek. Bu zeminde burada bu tesis yapılmaz diye birşey söz konusu değil. Çıkan rapor ona göre tedbir almak, ona göre projelendirilmesi için zaten  yapılması gereken bir çalışma.

KOCAOĞLU: Herkes bir şey söyleyecek, biz de onu saygıyla karşılayacağız. Burada da bir handikap yok. Bu raporun gizlendiği gibi bir ifade son derece yanlıştır.

KOCAOĞLU: Burada hepsi doğru, hepsini anlarım. Ama “Başkan bize yer bulun desin, biz de yer bulalım” lafını anlamam. Evsel atıkların bertarafı konusu ortaya çıktığında Yamanlar’a eski milletvekilleri de karşı çıktı, İl Başkanları da karşı çıktı. Gelin yeri beraber bulalım diye bangır bangır bağırdık. Kentin altıyla üstüyle ilgilenen meslek odası da bir kamu kurumu. Madem böyle bir şeyi biliyordu, madem yeri bulmuştu niye daha önce söylemedi, niye göstermedi?

KOCAOĞLU: Neden söylemedi...Niye benim sormamı bekliyor?

KOCAOĞLU: Ben hiçbir şey anlamadım. Hiçbir şey anlamadım. Öncelikle amacı anlamadım. Böyle bir lafın arkasındaki niyet nedir onu anlamadım. Ben Murat Bey diyip giderim.

KOCAOĞLU: Her zaman kontaktayız. Rapor dün çıkan rapor değil ki.

KOCAOĞLU: ÇED yok daha. Bir evrak hazırlıyorsun, ön ÇED izni alıyorsun. Sonra ona dayanarak ÇED ihalesine çıkıyorsun. İhaleyi yaptık, çalışma devam ediyor. Geçen gün basında yer alan “Yer bulurum” lafı en basit ifadeyle şık değil. Gazeteye ilan mı vereceğiz, bangır bangır yer arıyoruz. Yer bulduysan neden söylemedin?

KOCAOĞLU: Kuzey de de arıyoruz, Güney’de de arıyoruz. Her yerde arıyoruz. Kim bulursa bulsun, akıl akıldan üstün.

KOCAOĞLU: Arkadaşlar Harmandalı’nda zaman zaman yangın çıkıyor, Çiğli ilçe de gidip orada açıklama yapıyor. Harmandalı Çevre Bakanlığı’nın standartlarına göre düzenli depolama alanı. Burası vahşi depolama alanı değil. Bacaları çakıldı, orada metan gazı problemi yani Ümraniye problemi yok. Allah korusun, düzenli depolama alanı olduğu ve önlemler alındığı için orada öyle bir problem yok.

KOCAOĞLU: Efendim bu ne siyasete girer, ne ticarete girer. Millete bir kaşık suda fırtına yaratarak korku salmak, bilmem nerede su 30 santim yükseldi diye olay yapmak... Bunlar iş değil, doğru da değil. Kimsye de yakışmaz. Bizim başkasının elinde olmayan nedenlerinden ötürü siyasi söylemimizi duydunuz mu? Böyle şey olur mu?

KOCAOĞLU: Harmandalı’da rezerv alan var. Orada problem şu, Harmandalı Büyükşehir Belediyesi sınırları dışındayken planlama yetkisi belde belediyesindeydi. Belde belediyesi Harmandalı koruma alanın içine kadar konut imarı veriyor. Dolayısıyla kooperatifler de çöp kalkacak diye oralara konut yapıyor. Ve adamların burnunun dibinde kalıyor şimdi. Harmandalı’nın kalkma nedeni o. Başlangıçta oraya imar verilmese...

KOCAOĞLU: Sen bir tepeye bakıyorsun, arkasında koskoca alan var. Orada şu anda çöp dökülen yere bakıyorsun. Orada şu anda çöp dükülen alandan kat be kat fazla çöp dökülebilecek alan var diyorum. Ama dökmek istemiyoruz.

KOCAOĞLU: Evet ordayım. Dört tane yapmak lazım. Bergama ve Ödemiş tarafında daha küçük bir tesis, bir kuzeyde bir de güneyde istiyoruz. Biz yer arayışlarımızı sürdürüyoruz.

KOCAOĞLU: İhtiyaç olduğu müddetçe devam edecektir. İhtiyaç varsa olacaktır.

KOCAOĞLU: Hayır, sadece Daire Başkanlarıyla konuştum.

İNCİRALTI’NI BAKANLIK PLANLIYOR

EGEDESONSÖZ: İnciraltı ile ilgili planlama ne aşamada?

KOCAOĞLU: İnciraltı planlaması doğal sit olduğu için Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndaydı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na geçti. Turizm lejantı olduğu için Kültür Bakanlığı’nın da görüşü alınıyor. Bizim burada yaptığımız çalışma sonuçlandığında da İzmir kamuoyuyla paylaşacağız.

EGEDESONSÖZ: Büyükşehirin hazırlığı tavsiye niteliğinde bir çalışma mı?

KOCAOĞLU: Bizimki sadece tavsiye niteliğinde. İnciraltı’nın doğru planlanmasının İzmir’in ve ülkenin kalkınmasında önemli bir kaldıraç olacağına inanıyorum. Planın nasıl olacağı, yoğunluğu, işlevi zaten uzunca bir süredir tartışılıyor. Biz de bilimsel bir temele oturtmak için çalışıyoruz. Kısa bir süre sonra çıkarız toplantılarla kamuoyuna sunarız.

EGEDESONSÖZ: Koalisyon hükümetinde her kurumun kenti planlayabildiği ortamın değişmesini istemiyor musunuz?

KOCAOĞLU: Bizim 11 senedir yaptığımız hatta Ahmet Piriştina zamanından başlayan Kordonyolu vs. gibi projelerde belediye başkanları İzmir’in, İzmirli’nin genel kabul göstereceği hassasiyetleri nazarı dikkate alarak kenti yönetirler. Bu planlamada da, yapılacak projelerde de böyledir. İhtiyaçları da ona göre sıraya koyarlar. Biz tabi ki İnciraltı’nı konuşurken İzmir’in hassasiyetlerini göz önüne alarak bir görüş vereceğiz. Ama ufak tefek şeylerde bir problem çıkartmanın bir faydası yoktur. Aşırı bir yoğunluk olursa bu sefer tek hakkımız olan yargı yoluna müracaat ederiz.



GREV KAPIDA

EGEDESONSÖZ: Toplu sözleşme görüşmeleri sürüyor. DİSK ile başınız dertte mi? Yüksek Hakem’e mi gideceksiniz, ne olacak?

KOCAOĞLU: Yo değil. Greve gidecekler, giderlerse greve gidecekler.

EGEDESONSÖZ: Peki sorun ne? Sosyal demokrat belediye olunca beklenti daha mı büyük oluyor?

KOCAOĞLU: Sosyal demokrat belediye olunca yüzde 9 enflasyonda yüzde 16 veriyor. Yüzde 7 iyileştirme veriyor. Yüzde 80’e yakın iyileştirme veriyor. O da işçi tarafından genel kabul görmüyor. O zaman sosyal demokrat belediye başkanı da tü kaka oluyor.

EGEDESONSÖZ: Siz baştan beri adalet vurgusu yapan bir başkansınız. Aynı işi yapan iki şoförün birbirinden farklı maaşlar alması bitirilemiyor mu?

KOCAOĞLU: Bitirilecek. Süreç içinde bitirilecek. Şişirilmiş toplu sözleşmelere herkesi çekip belediyeyi iflas ettirerek eşit işe eşit ücret verilemez. Kimsenin onu verecek gücü yoktur. Örneğin atıyorum diyelim ki bizim vereceğimiz yüzde 5 zam. Eskilere yüzde 3 verelim, yenilere yüzde 7 verelim diyoruz. Efendim ona da ver, ona da ver diyorlar.

EGEDESONSÖZ: Toplu sözleşme imzalandıkça fark toparlanacak dediğiniz zaman uzuyor...

KOCAOĞLU: Uzayacak tabi. Çünkü ilk rakam, rakam değil. O ilk rakamla belediyeyi götürmek mümkün değil. Enflasyon düşmeye başladı, işçide ve sendikada alışkanlık yüzde 70-80 zam, onu aşağıya çektik ama enflasyonun üstünde bir müddet ben de verdim. Enflasyon belli bir yere oturuncaya kadar testiyi kırmadan götürmek için biz de bir strateji uyguladık. Ama bugün her şey yerli yerine oturmuş durumda.

BİZ SON SÖZÜ SÖYLEDİK

EGEDESONSÖZ: Çalışan sayınız nedir?

KOCAOĞLU: Bizim 22 bin direkt çalışanımız var. Güvenlikçilerle birlikte daha fazla. Biz Büyükşehir olarak yatırım yapıyoruz, benim de param yeterli değil. Burada benim kazandığım para yeterli diyen var mı? Bizde Türkiye’nin ekonomik koşulları ve bütçe şartlarımız dahilinde davranıyoruz. İşçiye de iyileştirme yapıyorum. Yüzde 14 ile 16 arasında zam verdik. Ortalaması 15 gelir. Enflasyon nedir? Yüzde 9 küsur. Ne vermişim? Yüzde 70 iyileştirme. Bunu imzalamıyorlar, imzalama. Greve gideceğim. Buyur git... Başka çare yok. Biz son söyleyeceğimizi söyledik. Kendilerine de bildirdik.

EGEDESONSÖZ: Arada kaç fark kalıyor?

KOCAOĞLU: Sendikalarla oturduğun zaman arada kaç fark kalıyor diye bir şey yoktur. Ne istedin? 10 lira. Al 10 lira. “Ben bir düşüneyim.” Gelir bir 10 lira daha ister. Greve gittikleri an, grev yapacaklar. Toplu sözleşme görüşmeleri yeniden başlayacak.

EGEDESONSÖZ: O zaman şartlar değişir diyorsunuz...

KOCAOĞLU:  Şartlar değişir.

EGEDESONSÖZ: Vatandaşın grevden etkilenmesi konusuna ne diyorsunuz?

KOCAOĞLU: Etkilenecek vatandaş. Bizde ilk defa grev olmuyor. Grev hakkı var. Ne yapacağım? Bana bunu söyleyin.

EGEDESONSÖZ: Sonuçta İzmirli’nin parasını koruyorum mu diyorsunuz?

KOCAOĞLU: İşçi de İzmirli, para da İzmirli’nin, İzmirli de burada. Ben popülist olmayacağım. Olmadım, olmayacağım.

TELEFERİK’TE GERİ SAYIM

EGEDESONSÖZ: Teleferik ne zaman açılıyor? Ruhsat problemi mi yaşanıyor?

KOCAOĞLU: Teleferiğin her şeyi bitti. Test sürüşleri yapıldı. Rapor da olumlu geldi. Ruhsat problemi yok, uluslararası sertikasyon belgesi imzada. Tahminen bir ay kadar sonra tamamlanacaktır. 

EGEDESONSÖZ: Koalisyon hükümeti çalışmaları sürüyor, İzmir’in beklentileri ne olacak?

KOCAOĞLU: Şimdi yeni bir sayfa açılıyor ülkede. Tek parti iktidarından koalisyona gidiliyor. Biz arkadaşlara Ankara’da takip edeceğimiz işlerin bir envanterini tekrar çıkartalım. Onları takip edelim diye hükümet kurulduğunda gideceğiz.

EGEDESONSÖZ: Size göre CHP’nin koalisyonda yer alma ihtimali hala var mı?

KOCAOĞLU: Her zaman vardır. Ben Meclis Başkanlığı ile hükümet kurulmasını tamamen farklı görüyorum. Başından beri ona inanıyorum. Meclis Başkanlığı’na endekslemiyorum.

EGEDESONSÖZ: Sizin koalisyon barometreniz neyi gösteriyor?

KOCAOĞLU: Adalet ve Kalkınma Partisi, üç partiyle de koalisyon yapabilir. Diğer üçü bir araya gelip koalisyon yapamayacağına göre AKP’siz hükümet söz konusu olmadığı anlaşıldı. O zaman geriye üç alternatif kalıyor. AKP-CHP, AKP-MHP, AKP-HDP. Bunlardan bir tanesi gerçekleşecek.

EGEDESONSÖZ: Erken seçim konusunda tahmininiz var mı?

KOCAOĞLU: Bakın 1.5 sene içerisinde kaç tane seçim oldu. Millet de yorgun. Bu ülke bir seçimi de çok kolay kaldıramaz. Ekonomi de moral değerler üzerine oturur. Bu ülke bu yükü taşıyamaz. İnsanlar da taşıyamaz, siyasiler de taşıyamaz.



TARAF OLMAYACAĞIM

EGEDESONSÖZ: CHP İzmir’de kongre süreci başlıyor. Tavrınız ne olacak?

KOCAOĞLU: Bütün ilçe Başkanı, ilçe yönetim kurulu arkadaşlarımıza, il yönetim kurulu, il başkan adayı arkadaşlarımıza başarılar diliyorum. Başarılı bir kongre süreci geçmesini diliyorum. Bu konuda taraf olmayacağımı peşinen belirtiyorum.

PIRIL PIRIL GENÇ ADAYLAR

EGEDESONSÖZ: Son yerel seçimlerin rövanşını almak isteyenlerle, 2019’u kurgulamak isteyenler var ve bu konudaki hazırlıkları duyuyoruz...

KOCAOĞLU: Ben kendi cephemden taraf olmayarak herkesin yolu açık olsun diyorum. GeÇmişte bir Bornova’da, bir de ilde iki kongreye neden müdahale ettiğimi biliyorsunuz. Oradaki gerekçelerimin genel kabul gördüğünü de biliyorsunuz. Böyle bir durumun yaşanmayacağına inanıyorum. Şimdiden pırıl pırıl gençler aday olma açıklamasını yapıyorlar. O arkadaşların çıkıp yarıştığı bir yerde bizim taraf olmamızın hiçbir yararı yoktur, zararı vardır partiye.

EGEDESONSÖZ: İzmirli pırıl pırıl gençler...

KOCAOĞLU: Tabi, onlar olduktan sonra biz ne diyeceğiz.

GENEL BAŞKAN MÜDAHALE ETMEZ

EGEDESONSÖZ: CHP İl Başkanlığı için nasıl bir profil çizersiniz?

KOCAĞLU: Efendim, il başkanlığı, belediye başkanlığı, ilçe başkanlığı şablon üzerinde yapılcak bir iş değil. Bunun kitabı yok. Okulu yok. Seni denize atıyorlar, öğreniyorsun. Öğrenirsen, “Oğlum iyi gidiyorsun” diyorlar bir 5 sene daha. Öğrenemezsen alıyorlar seni kenara koyuyorlar. İl Başkanlığının öğrenmesi yok ki. Herkes ringe çıkıyor. Delege birini tercih ediyor. Ondan sonrası tamamen kendi çabası, gayreti.

EGEDESONSÖZ: Alaattin Yüksel’in seçimden sonra CHP İl Başkanlığı ile ilgili değerlendirmelerini nasıl buldunuz, katılıyor musunuz?

KOCAOĞLU: Ben o konuda yorum yapmayayım.

EGEDESONSÖZ: Genel Başkan’ın İzmir milletvekili olması kongre sürecinde artı eksi bir fonksiyonu olur mu?

KOCAOĞLU: Sanmıyorum. Sayın Genel Başkan’ın kalkıp da İzmir İl kongresine müdahale edeceğine hiç ihtimal vermiyorum.