Sağlık

Prof. Dr. Cem Terzi’den ‘sınıfsal’ analiz: Yoksullarda kalın bağırsak kanseri riski daha yüksek!

Kolorektal Cerrah Prof. Dr. Cem Terzi, “Artık kalın bağırsak kanserini yalnızca yaşlı insanların hastalığı olarak görmememiz gereken bir noktadayız, genç erişkinler için de alarm zilleri çalıyor” dedi. Yoksulluk ile kalın bağırsak kanseri arasında doğrudan bir ilişki olduğunu belirten Terzi, “Yoksul insanlarda bu hastalıktan ölüm oranları daha yüksektir” şeklinde konuştu.

Abone Ol

Buse AÇIKALIN/EGEDESONSÖZ- Dünya genelinde en sık görülen kanser türlerinden biri olan kalın bağırsak kanseri, artık yalnızca ileri yaş grubunun hastalığı olmaktan çıktı. Son yıllarda 50 yaş altındaki bireylerde vakalar hızla artıyor. Tıp literatüründe “erken başlangıçlı kolorektal kanser” olarak tanımlanan bu hastalık, dünya genelinde endişe verici bir şekilde yükseliyor.

Egedesonsöz’e açıklamalarda bulunan Kolorektal Cerrah Prof. Dr. Cem Terzi, “Artık kalın bağırsak kanserini yalnızca yaşlı insanların hastalığı olarak görmememiz gereken bir noktadayız, genç erişkinler için de alarm zilleri çalıyor. 1990'lardan bu yana erken ortaya çıkan kalın bağırsak kanserlerinin yaşa göre görülme sıklığı birçok ülkede yıllık %2 - %4 oranında endişe verici bir artış göstermiştir, hatta 30 yaşın altındaki bireylerde daha keskin artışlar görülmüştür.

Bir diğer ihmal edilen konu da yoksulluk ile kalın bağırsak kanseri ilişkisidir. Yoksul insanlarda bu hastalıktan ölüm oranları daha yüksektir. Özellikle işlenmiş gıdalar daha ucuz olmaları nedeniyle yoksul kesimler tarafından daha fazla tüketilmektedir, aşırı kilo ve kötü beslenmenin yoksul kişilerde daha yaygın olduğu bilinen bir gerçektir” dedi.

“GENÇ ERİŞKİNLER İÇİN DE ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR”
Kalın bağırsak kanserinin genç yaşlarda görülme oranında artış yaşandığını belirten Terzi, “Artık kalın bağırsak kanserini yalnızca yaşlı insanların hastalığı olarak görmememiz gereken bir noktadayız; genç erişkinler için de alarm zilleri çalıyor.
Genç yaşta başlayan kalın bağırsak kanseri (kolorektal kanser) olarak da adlandırılan erken başlangıçlı kolorektal kanser, 50 yaşın altındaki bireylerde teşhis edilen kalın bağırsak kanseri olarak tanımlanır. Erken başlangıçlı kolorektal kanserler küresel olarak artış göstermektedir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 2030 yılına kadar 20-49 yaş arası bireylerde kansere bağlı ölümlerin en önemli nedeninin kalın bağırsak kanserleri olacağı tahmin edilmektedir. Bu, çok yeni ve korkutucu bir gelişmedir.
1990'lardan bu yana, erken ortaya çıkan kalın bağırsak kanserlerinin yaşa göre görülme sıklığı birçok ülkede yıllık %2 - %4 oranında endişe verici bir artış göstermiştir. Hatta 30 yaşın altındaki bireylerde daha keskin artışlar görülmüştür” dedi.

“İLERLEMİŞ VAKA ORANI ARTIYOR”
İlerlemiş kanser vakalarındaki artış ile ilgili konuşan Terzi, “Endişe verici bir başka durum ise ilerlemiş kanser vakalarındaki artıştır. Kolonoskopi, kanser öncesi lezyonları tespit edip ortadan kaldırabilen bir tarama yöntemi olmasına rağmen, erken evre tanıdan ziyade ilerlemiş vaka oranı artıyor. Oysa kolonoskopi, kolorektal kanseri önleme ve erken teşhis için harika bir araçtır.
Kalın bağırsak kanserinde erken tanı alan hastalarda bu hastalıktan tamamen kurtulma oranı, gelişmiş ülkelerde yüzde 90'dır” açıklamasında bulundu.

“ÇEVRESEL RİSK FAKTÖRLERİ VAKALARIN ARTMASINI ETKİLİYOR”
Erken yaşta ortaya çıkan kalın bağırsak kanserinin görülme sıklığındaki artış ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Terzi, “Erken ortaya çıkan kalın bağırsak kanseri görülme sıklığındaki artışın ardındaki kesin nedenler hâlâ bilinmemektedir. Hâlihazırda yalnızca sınırlı sayıda çalışma mevcuttur ve bunlar daha çok beslenme ve şişmanlık gibi tek yaşam biçimi tercihlerine odaklanmıştır. Giderek yaygınlaşan bu sorunun anlaşılmasını sağlamak için çok daha kapsamlı çalışmalar gerekmektedir. Günümüzde genetik risk skorlarını saptamak mümkündür ve erken yaşta kolorektal kanser gelişme olasılığı daha yüksek olan kişileri belirlemede bu yöntemler yararlı olabilir. Ancak çevresel faktörlerle etkileşim dikkate alınırsa çok daha etkili bir sonuca ulaşmak mümkün olacaktır. Erken yaşta maruz kalınan çeşitli çevresel risk faktörlerinin genç kanser vakalarının artmasına katkıda bulunduğunu biliyoruz. Sorun, hangi çevresel faktörlerin kansere yol açtığını belirlemektir. Bu faktörleri bulmak, uzun erimli, yüksek bütçeli bilimsel araştırmaları gerektirmektedir. Maalesef bu araştırmalar çok yetersizdir. Çok büyük sayıda insanı içeren, pahalı ve yürütülmesi zor, uzun vadeli bu tür çalışmalar ancak kamu desteğiyle yapılabilir” dedi.

“HASTALARIN YÜZDE 95’İ AŞIRI ŞİŞMAN DEĞİLDİR”

Terzi sözlerine şöyle devam etti:

“Şişmanlık, aşırı vücut ağırlığı kolorektal kanser riskini artırır ancak kolorektal kanserlerin yalnızca yüzde 5'i aşırı vücut ağırlığıyla ilişkilidir. Hastaların yüzde 95’i aşırı şişman değildir. Bir başka gerçek, aşırı vücut ağırlığının kadınlara oranla erkeklerde daha büyük bir risk faktörü olduğudur ancak günümüzde ortaya çıkan genç yetişkinlerdeki kanser artışı eğilimi her iki cins için de aynıdır.”

“BATI TARZI BESLENME VE DİYETLER ARTIŞA ETKİ EDER”
Bir çalışmada, hipertansiyon, hiperlipidemi, hiperglisemi ve tip 2 diabetes mellitus gibi metabolik hastalıkları olan bireylerde erken ortaya çıkan kalın bağırsak kanseri gelişme olasılığının daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Çocukluk ve ergenlik döneminde giderek daha fazla tüketilen şekerli içecekler, kırmızı ve işlenmiş etler ve Batı tarzı beslenme gibi faktörler de bu duruma katkıda bulunmaktadır. Düşük ve orta gelirli ülkelerde diyetlerin ve yaşam tarzının Batılılaşması nedeniyle genç erişkinlerde kalın bağırsak kanseri görülme sıklığı artış göstermektedir.

“ÇEVRESEL FAKTÖRLERE MARUZİYETİ AZALTMAK VAKA SAYISINI AZALTMADA ETKİLİDİR”
Sonuç olarak, beslenme alışkanlıkları—özellikle şekerli içecekler ile kırmızı ve işlenmiş etlerin fazla tüketilmesi—obezite ve fiziksel aktivite azlığı bu artışın bir kısmını açıklayabilir. Ancak durum bundan ibaret değildir. Ortaya çıkarılması gereken başka etkenler vardır ve dikkatimizi bu etkenlere vermediğimiz için kanserle savaşta başarılı olamıyoruz. Çevresel faktörleri ortaya koymak ve bunlara maruziyeti azaltmak, vaka sayısını azaltmada potansiyel olarak çok daha büyük bir etkiye sahip olacaktır.”

“ANTİBİYOTİKLER DE KALIN BAĞIRSAK KANSERİNİ ETKİLER”
Antibiyotiklerin de kalın bağırsak kanserini etkileyen faktörler arasında olduğunu ifade eden Terzi, “Diğer faktörler arasında antibiyotikleri ve yaygın çevresel toksinleri saymak gerekir. Tüm bu faktörlerin ortak noktası, insanların sindirim sisteminde yaşayan bakteriler ve diğer mikroorganizmalardan oluşan mikrobiyom üzerinde etkili olmalarıdır. 2019'da İngiltere’de yapılan bir çalışmada, erken yaşta ortaya çıkan kalın bağırsak kanserinin kısmen çocukluk ve genç erişkinlikte antibiyotik kullanımıyla ilişkili olabileceği öne sürülmüştür” dedi.

“YOKSUL İNSANLARDA ÖLÜM ORANLARI DAHA YÜKSEKTİR”
Yoksulluk ile kalın bağırsak kanseri arasında doğrudan bir ilişki olduğunu belirten Terzi, “Bir diğer ihmal edilen konu da yoksulluk ile kalın bağırsak kanseri ilişkisidir. Yoksul insanlarda bu hastalıktan ölüm oranları daha yüksektir. Dünya genelinde özellikle kırsal veya düşük gelirli bölgelerde ölüm oranları artmaktadır. Bu artışın bir kısmı yüksek risk faktörlerinden, bir kısmı ise düşük tarama oranlarından kaynaklanmaktadır. Yoksul insanlarda kalın bağırsak kanseri oranları ve ölümlerde görülen yükseklik, sağlık hizmetlerine erişimin zorluğundan kaynaklanmaktadır.

Kalın bağırsak kanserinde coğrafi farklılıklar, kısmen daha yüksek sigara içme oranları ve aşırı vücut ağırlığına bağlıdır. Bunun yanı sıra yoksulluk ve sağlık hizmetlerine daha az erişim de büyük bir sorun oluşturmaktadır. ABD için bölge düzeyindeki yoksulluk ve kolorektal kanserlerden ölüm oranlarının haritasına bakıldığında, bunların çarpıcı biçimde benzer olduğu görülmektedir.

Özellikle işlenmiş gıdalar daha ucuz olmaları ve taze gıdalara göre bozulma olasılıklarının daha düşük olması nedeniyle yoksullar tarafından daha fazla tüketilir. Aşırı kilo ve daha kötü beslenmenin yoksul kişilerde daha yaygın olduğu bilinen bir gerçektir” şeklinde konuştu.

“SAĞ KALIM ORANI TÜRKİYE'DE YÜZDE 70”
Türkiye’de kalın bağırsak kanseri sağkalım oranlarının kötüye gittiğini ifade eden Terzi, “Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) 2015 yılında yaptığı bir araştırma, son on yıl içinde Türkiye ile birlikte üç ülkede kalın bağırsak kanseri sağkalım oranlarının kötüye gittiğini ortaya koymuştur.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, birinci evredeki (başlangıç evresi) kalın bağırsak kanserinin 5 yıllık sağkalım oranı ülkemizde yüzde 70 civarında iken gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 90 civarındadır. Bu veriler, ülkemizde bu hastalıkla mücadelenin yetersiz olduğunu açıkça göstermektedir” açıklamasında bulundu.