EGEDESONSÖZ - Kent merkezinde kalan ve atıl alan haline dönüşen Buca Cezaevi alanı ile ilgili yeni gelişmeler yaşandı. Alan, İller Bankası ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ortak planlar çerçevesinde yeniden planlandı. Yapılan planlamaya göre; bölgenin yarısı yeşil alan olarak kalacakken diğer yarısı da yapılaşma alanı olarak ayrıldı. Plan, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde gündeme geldi ve görüşülmek üzere komisyonlara gönderildi.
Alanın yarısının ‘yapılaşma’ alanı olarak öngörülmesine karşı Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şubesi tepki gösterdi. Yapılaşma ile birlikte kamu yararı ile çelişen bir karar olduğunu belirten oda, yapılacak binalar ile Buca’nın konut ve barınma sorununun çözülmeyeceğinin altını çizdi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın el atma davası sonucunda alanı tamamen yeşil alan yapmaları takdirde büyük bir mali yüke gireceğini belirtmesine yanıt veren oda, “Kamulaştırma bedellerinin büyüklüğünü fiili bir gerekçe olarak öne sürerek yerel yönetimi yapılaşmaya zorlayan bu yaklaşım; kamu yararı üretmek yerine, kamu arazisi üzerinden ekonomik değer yaratmayı önceleyen rant odaklı bir tutumdur. Planlama yetkisinin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde olduğu açıkken, İller Bankası’nın bu yetkiyi dolaylı yollarla aşındırmaya çalışması kabul edilemezdir” ifadelerini kullandı.
Oda’dan yapılan açıklama şu şekilde:
Buca Eski Cezaevi alanı ile ilgili olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu gündemine getirilen ve alanın İller Bankası uhdesinde olan kısmının yapılaşmaya açılmasını öngören yaklaşım; şehircilik ilkeleri, planlama esasları, kamu yararı ve yargı kararlarıyla açık biçimde çelişmektedir.
Bu alan hakkında alınacak karar, yalnızca bir “arazi kullanımı” tercihi değil; planlama yetkisinin hangi amaçla kullanıldığını ve kamusal alan anlayışının samimiyetini doğrudan ortaya koyacak bir sınav niteliğindedir.
Son günlerde kamuoyuna yansıyan bilgilerden; İller Bankası A.Ş.’nin talebiyle alanının yaklaşık yarısında 80.000 m²’yi bulan inşaat alanı içeren bir yapılaşma öngörüldüğünü, kalan kısmının ise yeşil alan olarak düzenlenmesinin tartışıldığını üzülerek takip ediyoruz. İller Bankası A.Ş.’nin, mülkiyetinde bulunan payı gerekçe göstererek bu yapılaşmayı dayatması; kamu yönetimi anlayışı, planlama ilkeleri ve kurumsal sorumlulukla bağdaşmamaktadır. Yerel yönetimlere teknik ve mali destek sağlamak amacıyla kurulmuş bir kamu kuruluşunun, kamusal bir alan üzerinde yapılaşma tehdidini bir pazarlık aracı olarak kullanması, planlama sürecini mali baskı altına almak anlamına gelmektedir. Kamulaştırma bedellerinin büyüklüğünü fiili bir gerekçe olarak öne sürerek yerel yönetimi yapılaşmaya zorlayan bu yaklaşım; kamu yararı üretmek yerine, kamu arazisi üzerinden ekonomik değer yaratmayı önceleyen rant odaklı bir tutumdur. Planlama yetkisinin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde olduğu açıkken, İller Bankası’nın bu yetkiyi dolaylı yollarla aşındırmaya çalışması kabul edilemezdir. Kamu kurumları arasında bu tür bir baskı ve dayatma ilişkisinin kurulması, hem hukuken sorunlu hem de kent hakkı açısından son derece sakıncalıdır.
Buca Eski Cezaevi alanı, yalnızca boşalmış bir yapı parseli değildir. Bu alan; Buca’nın plansız büyümesinin, artan yapı yoğunluğunun, yeşil alan yetersizliğinin ve afetlere karşı kırılganlığının tam ortasında yer alan kritik bir kamusal eşiktir. Bugün bu alanla ilgili alınacak karar, yalnızca bir imar kararı gibi görünse de; İzmir’in geleceğine, kamusal sorumluluğa ve kent hakkına dair bir tarihsel tercihtir.
Buca’nın yeşil alan gerçeği göz ardı edilemez;
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Avrupa Çevre Ajansı, sağlıklı bir kent yaşamı için kişi başına en az 9–10 m², ideal olarak 15 m² ve üzeri aktif yeşil alan önermektedir. Türkiye’de yürürlükte olan Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği de benzer biçimde asgari 10 m²/kişi standardını esas almaktadır.
Buca’da ise bu oran, mevcut veriler ışığında yaklaşık 2–3 m²/kişi seviyelerindedir. Bu tablo; çocuklar, yaşlılar, kadınlar ve dezavantajlı gruplar açısından sağlık, sosyal yaşam ve iklim dayanıklılığı bakımından ciddi bir eşitsizlik anlamına gelmektedir. Bu koşullar altında, Buca Eski Cezaevi alanı gibi merkezi, büyük ve kamu mülkiyetindeki bir alanın yapılaşmaya açılması, telafisi mümkün olmayan bir kayıp olacaktır.
Afetler açısından stratejik bir alandan söz ediyoruz;
İzmir, bir deprem kentidir. Aynı zamanda sel, aşırı sıcak dalgaları ve yangın riskiyle karşı karşıyadır. Afet yönetimi yalnızca yapı güvenliğiyle değil; afet sonrası toplanma, geçici barınma ve lojistik alanların varlığıyla mümkündür.
Nitekim Buca Eski Cezaevi alanı, İzmir Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün de içinde yer aldığı komisyon kararıyla “Geçici Barınma Alanı” olarak önerilmiş ve bu karar onaylanmıştır. Bilimsel, teknik ve idari kurumların ortaklaştığı bu gerçek ortadayken; alanın bir bölümünün yapılaşmaya açılması, afet riskini azaltmak yerine artırmak anlamına gelecektir.
Plansız yaşam alanlarımız ve niteliksiz yapı stokumuz ortadayken; afet anında yapılaşmış parseller değil, geniş, geçirgen, yeşil ve açık alanlar hayat kurtaracağı yadsınamaz bir gerçektir.
Yargı kararları ortadayken yeniden yapı yoğunluğu tartışması hukuka aykırıdır;
Hatırlatmak isteriz ki; Buca Eski Cezaevi alanına ilişkin daha önce getirilen yüksek yoğunluklu yapılaşma kararları odamız, ilgili meslek odaları, yerel yönetimler ve sivil toplumun açtığı davalar sonucunda iptal edilmiştir. Yargı kararları, “Buca ilçesinde yeşil alan, park, sosyal ve kültürel kullanım alanları ihtiyacının göz ardı edildiği ve bu alanın yapılaşmaya açılmasının şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğunu” açık biçimde ortaya koymuştur.
Bu kararlar yürürlükteyken, aynı alanın başka bir gerekçeyle yeniden yapılaşmaya açılmaya çalışılması, yargı kararlarının fiilen yok sayılması anlamına gelmektedir.
Bu alanda yapılması planlanan yapılar Buca’lılara hizmet etmeyecektir;
Açıkça ifade ediyoruz:
Bu alanda planlanan yapılaşma; Buca’nın barınma sorununu çözmeyecek, sosyal donatı ihtiyacını karşılamayacak, ilçedeki trafik ve altyapı yükünü artıracak, kamusal yaşamı güçlendirmeyecek, aksine kamu arazisi üzerinden ekonomik değer üretmeyi hedefleyen bir rant mekanizması yaratacaktır.
Kamuya ait bir alanın, yine kamu eliyle, parça parça yapılaşmaya açılması kabul edilemez.
Açık ve net çağrımızdır;
Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şubesi olarak; İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu’nu, Büyükşehir Belediye Meclisi Üyelerini, kentimizin paydaşı olan tüm siyasi partileri temsilcilerini ve asli görevi yerel yönetimleri desteklemek olan İller Bankası A.Ş.’yi planlama mevzuatına, yargı kararlarına ve kamu yararı ilkesine uygun davranmaya davet ediyoruz.
Buca Eski Cezaevi alanı mülkiyet gerekçeleriyle değil; kentsel gereksinimler, afet riskleri ve kamusal fayda öncelikleri doğrultusunda değerlendirilmelidir. Bu nedenle alanın bütüncül biçimde kamusal yeşil alan olarak korunması, planlama disiplininin ve kamu sorumluluğunun gereğidir.
Bahse konu alanın tamamı kamusal yeşil alan, afet toplanma ve geçici barınma işlevleri korunmuş, sosyal donatı dengesini güçlendiren, kent parkı niteliğinde bir alan olarak planlanmak zorundadır. Bu alanın bir kısmının dahi yapılaşmaya açılması, şehircilik ilkelerine aykırı, hukuken sorunlu ve toplumsal açıdan kabul edilemezdir.
Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şubesi olarak; bu konuda alınacak her türlü plan kararını mesleki, hukuki ve kamusal sorumluluğumuz gereği yakından takip edeceğimizi ve gerekli tüm hukuki yolları kullanacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.