AYM'den  6 siyasi partiye yönelik mali denetim!
AYM'den 6 siyasi partiye yönelik mali denetim!
İçeriği Görüntüle

EGEDESONSÖZ- İntegral Araştırma Koordinatörü Ümit Yaldız ile Fatih Yapar, SonSöz TV yayınında CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem başkanı Tunç Soyer’in tutuklu yargılandığı kooperatif davasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

CEMİL TUGAY’IN SAVUNMAYA GEÇMİŞ HALİ VAR!
Fatih Yapar, geçen haftaki yayın sırasında Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın, kooperatif davasıyla ilgili yaptığı açıklamayı hatırlattı. Yapar, “ Tugay, hala kendini anlatmak zorunda hissediyor. Yargı, yargılamayı sürdürüyor. Bu ay duruşma olacak. Büyükşehir Belediye Başkanı hala bu kooperatif davalarıyla ilgili neden kendini anlatmak zorunda kalıyor? Cemil Bey, insanların kendisini anlamasını bekliyor, benim anlattıklarımı dinlemiyorsunuz, anlamıyorsunuz, diyor. Bir nevi toplumu suçluyor” ifadelerini kullandı.

Tte-1

CUMHURİYET HALK PARTİLİLER ORTAK BİR NOKTADA BULUŞAMIYORLAR
Ümit Yaldız ise bu görüşleri, şu açıklamalarıyla devam ettirdi:

“Adalet Bakanı, bu davanın birinci derece müsebbibinin Cemil Tugay olduğunu söylüyor. Kendi kendilerini şikayet ettiğini söylüyor. Erdoğan, AK Partililer bunu söylüyor. Her ne kadar biz bilsek de Cemil Tugay’ın doğrudan şikayetçi olmadığını, şu konuda şikayetçi desek de, karşı tarafın sesi o kadar yoğun ve gür çıkıyor ki, bizi bastırıyor. İkincisi, davanın görüldüğü gün, 80 günlük tutukluktan sonra yapılan duruşmanın olduğu gün Cemil Tugay’ın kızının nikahı vardı. Allah mesut bahtiyar etsin. Kötü bir tesadüf olmuş. CHP’lilerin bir kısmı Aliağa’daki davadaydı, oradakilerin üç katı kadar insan da nikahtaydı. Hakim karşısında olanların hemen hemen hepsi, orada olmalarının sebebinin Cemil Tugay olduğunu, onun aldığı kararların kooperatif meselesinde mağduriyetler yarattığını söylediler. Bu kadar kişinin mahkeme huzurunda doğrudan kendisini hedef almasından kaynaklı bir savunma haline girmiş olabileceğini düşündüm.

‘Mağduriyeti gidereceğiz, evleri yapacağız, biz burada şikayetçi değiliz, arkadaşlar tutuksuz yargılanmalı’ dedi ama bir şeyi daha söyledi. Bu söylediklerinin hepsini tehlikeye atan bir şeydi. İzmir Büyükşehir’in mali işler dairesinin bir avukata verdiği, kooperatif meselesinde herhangi bir kamu zararı yok, yazısının büyükşehir belediyesinin görüşü olmadığını, tam aksine çok büyük bir kamu zararı varmış gibi bir anlam çıktı Cemil Tugay’ın açıklamalarından… ‘Hazırlayacağımız nihai görüş yazısı, 13 Ekim’e yetişmez’ dedi. Mahkeme, Büyükşehir Belediyesi’ne soru sordu, suçtan zarar gören olarak siz, kurum olarak, ne kadar zarar gördünüz? Büyükşehir, yazılı olarak mahkemeye bunun cevabını verecek. Mali İşler biriminin yetkilileri de yargılanıyor bu arada! Daire başkanı, genel sekreter yardımcısı yargılanıyor. Dolayısıyla Büyükşehir Belediye Başkanı, o üç günlük süreç içerisinde herkesin kendisini veya yönetimini, aldığı kararları, tutumunu sorgulamasından mütevellit karşı cevap ürettiği kanısına kapıldık. Bir çeşit itiş kakış var. Tunç Soyer de Cemil Tugay için tartışılacak ifadeler kullandı. Kentsel Dönüşüm Daire Başkanı Arzu Özçelik’i suçladı yargılanan çoğu kişi... Onların suçladığını Cemil Tugay, sahip çıktı. Birinin ak dediğini öteki kara diyor! Cumhuriyet Halk Partililer ortak bir noktada buluşamıyorlar.”

İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında  açılan "kooperatif" davası başladı

YENİ BİR OPERASYON SİNYALİYLE İLGİLİ BİLGİLER DOLAŞIYOR ORTALIKTA…
Yeni duruşmada kooperatif davasında yargılanan, cezaevindeki kişilerin bazılarının belki tahliye edileceğini, belki yeni eklemeler yapılabileceğini belirten Fatih Yapar, “İzmir Büyükşehir’in bu davasına bakan yargıç, dosyaya duruşmadan kısa bir süre önce hakim olabildi. Daha önce değişiklikler yapıldı. Yeni duruşmada belki tahliyeler olacak, belki yeni eklemeler yapılacak. Başsavcılıkta yeni dosyaların olduğu, artı araştırmaların olduğu, yeni bir operasyon sinyaliyle ilgili bilgiler dolaşıyor ortalıkta. Burada hep konuştuk ya, içeride olması gerekenler dışarıda, dışarıda olması gerekenler içeride diye… Huzur hakkı için imza atanlar içeride, müteahhitler, taşeronlar, maddi menfaat sağlayanlar dışarıda. Dosya, kolay kolay kapanacak bir dosya değil sanki” dedi.

YALDIZ: ÜÇ BİLİRKİŞİ RAPORU OLDUĞU HALDE YENİ BİR RAPOR DAHA İSTENDİ
Ümit Yaldız, bu konuda şöyle konuştu:

“Anladığım kadar, Sayıştay’dan bir bilirkişi talep edildi. Yeni bir bilirkişi raporuna ihtiyaç var, ortada üç tane bilirkişi raporu olduğu halde… Biz baktığımızda dosyanın içini hep boş olarak tanımladık. Nitelikli dolandırıcılık’ın içini doldurabilecek hiçbir şey yok! Kimse kimsenin parasını alıp bir yere gitmemiş. Ortada gecikmiş bir inşaat var, bunun da çeşitli sebepleri var. Eski yönetim devam etseydi, muhtemelen bu projenin bir bölümü bitebilirdi; bu doğru! Paralar alınmış, yenmiş gibi bir suç isnadı yok. Nitelikli dolandırıcılık! Dolandırıcılığın anlamı mı değişti, hukuki karşılığı mı değişti? İzmir Büyükşehir Belediyesi, deprem bölgesi İzmir için bir model belirliyor, o model güzel bir şekilde yürüyor ama inşaat maliyetleri artıyor, bazı birimler bu artışlara karşı direniyor! Aziz Kocaoğlu, Arzu Hanım’ı TOKİ’den ben aldım, benim bürokratımdı, dedi. Arzu, hanım daha çok belediyenin değil, TOKİ’nin hafızası gibi duruyor.”

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NDEN PERSONEL SAYISI VE BORÇ AÇIKLAMASI

İSTANBUL HİKAYESİ, İZMİR’E DE Mİ GELİYOR?
Fatih Yapar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sosyal medyadan yaptığı “CHP’li belediyeler yolsuzluğa, her türlü şeye bulaşmış durumdalar” açıklamasına değinerek, “İstanbul hikayesinin yavaş yavaş İzmir’e de gelebileceği, İzmir’de de birçok belediyeyle ilgili çalışmaların olduğuyla ilgili değerlendirmeler yapılıyor. Aziz İhsan Aktaş’ın malvarlığına el konuldu, dün itibariyle. Onunla iş yapan belediye başkanlarını tutukluyorsunuz, ama Aziz İhsan Aktaş’ın malvarlığına el koyuyorsunuz. Böyle garip şeyler de oluyor” dedi.

YEREL VE GENEL SEÇİMİN AYNI ANDA YAPILABİLECEĞİNİ DÜŞÜNENLERDENİM
Ümit Yaldız, “İzmir’de mevcut yönetime bir operasyon olması halinde, ortaya çok farklı sonuçlar çıkabilir” dedi ve şu görüşlere yer verdi:

“O zaman duyarlık artabilir. Tüm bu olanlar, Türkiye’de erken yerel seçimi kaçınılmaz kılabilir. Çünkü Anayasaya göre yerel seçimlerin erken yapılması çok mümkün gözükmüyor. Bir erken seçim restleşmesi halinde Erdoğan’dan gelecek hodri meydanın, olumlu karşılanacağını düşünüyorum. 1999’da olduğu gibi genel ve yerel seçimlerin birlikte yapılması söz konusu olabilir. Erken seçim, Erdoğan’a kaybettiği bazı kalelerini geri alma fırsatı doğurabilir. Erdoğan’ın genel seçimi kaybettiğini düşünelim; bir sonraki süreçte partisinin dağılacağı, siyasetin doğal akışında mümkündür. Yerel ve genel seçimin aynı anda yapılabileceğini düşünenlerdenim.”