EGEDESONSÖZ – İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü, Araştırmacı Gazeteci Ümit Yaldız ile Gazeteci Fatih Yapar, SONSÖZ TV’de kooperatif davası olarak bilenen davanın duruşmalarından izlenimler aktardılar, değerlendirmelerde bulundular.
Yaldız ve Yapar, cezaevinde bulunan Tunç Soyer, Şenol Aslanoğlu gibi isimlerin yalnız bırakılmalarını “Kral öldü, yaşasın yeni kral dönemi başladı” şeklinde yorumladı.

SOYER NEDEN YALNIZ? ÇÜNKÜ GÖREVDE DEĞİL, ONDAN BİR BEKLENTİ YOK!
Gazeteci Fatih Yapar, 3 gün süren kooperatif davası duruşmalarını gündeme taşıdı.
Ümit Yaldız, bizzat kendisinin de izlediği duruşma ve sonuçlarla ilgili şunları söyledi:
“Davaların görülmesi sürecinde akılda kalan ne oldu? Ben Tunç Soyer’in avukatı Murat Aydın’ın, dünkü açıklamasına takıldım. Vefasızlık! CHP’nin öyle ya da böyle, suçludur veya değildir. İl Başkanı tek kişilik hücreye atılıyor, iki aylık kooperatif başkanlığı nedeniyle. Duruşmaların ilk gününde ben de duruşmayı izledim; gözlem yapmak için… Baktım, bir avuç CHP’li vardı orada. Nerede o Aziz Kocaoğlu’nun yargılandığı dönemdeki İzmir adliyesini saran, tüm ilçelerinden gelen 20-30 bin kişi? Orada 100, 200 kişi gördüm, dışarıda. Aziz Kocaoğlu o zaman başkandı, kraldı. Tunç Soyer, cezaevindeyken bu sıfatı taşımıyor, eski başkan durumunda. Kral öldü, yaşasın yeni kral dönemini yaşıyoruz. Her bakımdan, her yerde… Tunç Soyer görevde değil, ondan bir beklenti söz konusu değil. Tunç Soyer’in bir desteğe ihtiyacı var. Tunç Soyer’in belediyeye 10 bine yakın insanı işe almışlığı var. Aileleriyle birlikte kaç kişi yapar? Geniş ailelerle 100 bin kişi yapar. Tunç Soyer, 100 bin kişiye dokunmuş, sadece istihdam yönüyle. Diğer dokunuşlarını saymıyorum bile. Orada 200 kişi yoktu. Bıraktım CHP’nin il başkanına sahip çıkmamasını, vefasızlığını… Selam verecek bir adam bulamıyorsunuz, düştüğünüzde bittiniz, eski kral oldunuz. Görevdeki başkanlar bunu görsün. Aziz Kocaoğlu davası saçma sapan gerekçelerle açılmış bir davaydı, içi boştu. Hepimiz anlattık, halk inandı ve on binlerce insan adliyeye doluştu.”
YAPAR: İNSANLARIN SİZE SAHİP ÇIKMASI İÇİN HİS OLUŞMASI LAZIM
Gazeteci Fatih Yapar, Aziz Kocaoğlu davasıyla kooperatif davasını karşılaştırarak, “Bir kamu davasıydı, Aziz Kocaoğlu davası... Bu durumdan şikayetçi taraflar yoktu. Bugünkü davada iddianamenin dışında mağdur olanların değerlendirmeleri var. Diyaloglar var. Tunç Soyer’i kenara koyarak söylüyorum. Kızıyla, eşiyle, damadı, kardeşi, başkanlığı sürecinde çekirdek aile olarak Soyer’in yanındaydı. Ancak kooperatif sürecinde bu kişilerden biri bile yoktu. Eniştesiyle, oğluyla, kızıyla şirket kuranlar var yargılananların arasında. Vatandaş da bunları görüyor. 9 gün Aziz Kocaoğlu’nun davasını takip eden bir gazeteciyim. İddia makamındaki avukat hanımefendi açıklamış, kimin kimle bağlantısı var, hangi şirketlerde ne ortaklıklar var diye. Yapmayacaksın o zaman bunları. İnsanların bu anlarda size sahip çıkması için kendisiyle beraber bir hisse kapılması lazım, his oluşması lazım. Üç gün önce kurulmuş şirketler var. Mardin’de bir şirket kurulmuş, adam Urla’ya üç gün önce ikametini almış. İnsanlar, neden sahip çıkmıyor, sorusuna kafa yordum. İl başkanı, ben yalnız bırakıldım, diyor” açıklamasında bulundu.
BARIŞ KARCI İÇERİDEYSE, DİYARBAKIR’DA ŞİRKET KURUP URLA’YA YERLEŞEN NEDEN DIŞARIDA?
Ümit Yaldız ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu anlattıkların, etik sorunları doğuran şeyler. Yasalar olarak suç olarak tanımlanan şeyler değil. Büyükşehir Belediyesi, İZBETON’a işi veriyor. İZBETON, kooperatiflere veriyor. Kooperatifler, o binayı kimle diker, kooperatif başkanı boya işini kardeşine mi verir, bu Büyükşehir Belediyesi’nin doğrudan muhatabı değil. Bu konuya sadece İzmir olarak bakmamak gerekir. İstanbul’da yürüyen bir dava var. Ekrem İmamoğlu, halkın umuduydu. Cezaevine girince 80’e yakın itirafçı çıktı. Bunların 40 kadarı da CHP’li üstelik. Tüm bunlardan da etkileniyor diğer yargılamalar, İzmir’deki, Konya’daki yargılamalar. Üzücü olan şu; Tunç Soyer’in ailesinden herhangi birinin kooperatiflerde bir evi yok. Barış Karcı, başka bir konu. Çok iyi tanıdığım için söylüyorum. Bırak İzmir’i, Türkiye genelinde bürokratlar arasında bir temizlik, dürüstlük yarışması, anketi yapılsa, Barış Karcı, ilk üçe girer. Devlet adına görev yapan biridir. Son üç büyükşehir belediye başkanıyla çalışmıştır, kimsenin adamı olmamıştır; devletin adamı olmuştur. Maliye müfettişliğinden geliyor. Barış Karcı oradaysa, Diyarbakır’da şirket kurup Urla’ya yerleşen adam neden dışarıda? Yerine oturmayan şeyler var.”
AK PARTİ'DEN BİRİ ÖKSÜRDÜĞÜNDE HAKİM, SAVCI GRİP OLUYOR
“İkincisi; Ailağa’daki yargılamalarda bir ayda üç mahkeme heyeti değişikliği problemdi, endişe de yaratmıştı. Fakat o üç günlük yargılamada edindiğim izlenim, duyduklarıma göre, mahkeme heyeti sınıfı geçmiş. Gayet naziklerdi. Üzerlerinde baskı olduğunu buradan da söylemiştik. Cumhurbaşkanının TOKİ açılışında İzmir örneğini vermesi başlı başına bir baskıdır. Özgür Özel, adliyenin önünde sabahtan akşama kadar baskı yapsa, sivrisinek vızıltısından öteye gitmez. Ama Ak Parti’den biri öksürdüğünde hakim savcı grip oluyor. Çünkü önlerinde yüzlerce örnek var. Hiç kimse yargıyı tehdit etmesin, baskı yapmasın.
TUNÇ SOYER’İN SAVUNMASI, OLAĞANÜSTÜ BİR SAVUNMAYDI
İddianameye göre içeridekilerin hepsinin tahliye edilmesi ve tutuksuz yargılanmaları gerekiyor. Tunç Soyer’in savunması, olağanüstü bir savunmaydı, çok beğendim, tarihe geçecek bir savunmaydı. Diyor ki, iddianameye göre ben şahsi bir menfaat elde etmemişim, İzmir’in depremselliğine dair bulduğumuz bir çözümdü bu. İyi niyetle yola çıktık. Bir sonraki yönetimi bunu durdurdu; Cemil Tugay zamanındaki bu duraklamadan dolayı mağduriyetler yaşandı; bunun sebebi budur, diyor. Ben kendime bir menfaat elde etmediysem, üçüncü şahıslara menfaat sağlamışsam, o zaman beni hapishaneye değil tımarhaneye tıkmanız gerekirdi, diyor. Müteahhitler dışarıda, kimse onlara dokunmuyor.”
SORUNUN ÇÖZÜMÜ, CHP’NİN DE KURTARICI OLACAKTIR
Ümit Yaldız, değerlendirmelerine şu sözlerle devam etti:
“Levent İşler ve 4 kişi daha tahliye oldu. İzmir’de düzgün bürokratlar vardı. Nedense en iyilerini seçip içeri atıyorlar. Aziz Kocaoğlu zamanında da öyle oldu. Levent İşler, niye vardı orada? Pervin Şenel Genç’e silah zoruyla hırsızlık yaptıramazsın. Erhan Bey de öyle. Kooperatif davasında yargılananlar için buradan bir şey çıkmaz. Yaşananlar bir anı olarak kalır. Çoğunluk bu olanlardan Büyükşehir ve Cemil Tugay’ı sorumlu tuttular, gecikmelerden, adliyeye intikal etmesinden… Cemil Tugay da süreç içerisinde sürece yaklaşımını doğru buluyorum. Kimseyi sokakta bırakmayacağız, evleri tamamlayacağız, açıklamasında bulundu Cemil Bey... Kooperatif mağdurları, biz üçe anlaşmıştık, şimdi 10’a çıktı, diyorlar. Haklılar. Hisseleri de satın alacağız, değeri mukabilinde diyor, Cemil Başkan. Bu önemli bir yaklaşımdır. Bunlar, sadece davanın gidişatını değil, CHP’nin de kurtarıcısı olacaktır. AK Parti’nin suçladığı sadece içeridekiler değil. CHP kurumsalını da suçluyorlar. CHP, bu işten kurtulmak istiyorsa, bu kooperatif mağduriyeti nasıl giderilir, ona bakması lazım. Özgür Özel’in bu konudaki duruşunu da beğeniyorum.”
YAPAR: HAKİM VE SAVCILARIN EN ÇOK EV ALDIĞI KOOPERATİF, BU KOOPERATİF!
Gazeteci Fatih, kooperatifle ilgili ilginç bir gerçeği masaya koydu:
“İzmir’de en fazla hakim ve savcının ev aldığı kooperatif, bu kooperatif. Örnekköy kooperatifinin birçok etabında kooperatif üyesi oldular. İzmir adliyesinde hakim ve savcıların ev almak için başvurabilecekleri bir kooperatif yoktu çok uzun zamandır. Onlar da bir an önce evlerimiz bitsin de taşınalım diyorlar.”
ASLANOĞLU, “O HALDE NİTELİKLİ DOLANDIRICILIĞI ALLAH RIZASI İÇİN Mİ YAPTIK?” DİYOR
Ümit Yaldız, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun bir sözünü hatırlatarak şunları söyledi:
“En başarılı kooperatifin başkanı içeride maalesef... Cihangir Lubiç. Biraz uyanık olsak, biz de ev alırdık. 1,5 milyona, 2 milyona Karşıyaka’da sıfır daire alıyorsun sonuçta. Konumuza dönecek olursak; kimse kimsenin parasını kaçırmış, yemiş değil. Paralar kasada duruyor, proje bitmemiş. Bu bir gecikme davası. Bu davanın ağır cezada da işi yok. Siyasileşti. İl Başkanı Şenol Aslanoğlu da öyle demiyor mu, benim üzerimden siyasallaştı, diye… Şenol Bey de iddianamede bizim kişisel menfaat elde etmediğimiz yazıyor diyor ve ekliyor: O halde biz bu nitelikli dolandırıcılığı Allah rızası için mi yaptık? Bu ironik bir durum gerçekten. Gerçekten izahı olmayan şeylerin mizahı oluyor. Gördüğümüz kadarıyla mağdurların avukatı, onun konuşması üzerine, dava kooperatiflerde olan bitenlere doğru evriliyor. Parayı nasıl harcamışlar, niye vermişler? Bilirkişi raporu var. Bundan sonraki bu dava, celselerde içeridekilerin çıkarılıp, dışarıdakilerin içeriye alınabileceği bir sürece de evrilebilir. Salonda İzmir’in en iyi avukatları vardı gerçekten.”




