EGEDESONSÖZ - CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Radyo Pause’da yayınlanan “Fatih Yapar’la Neler Oluyor” programına konuk oldu. Birçok konuda değerlendirmelerde bulunan Oran, önemli açıklamalar yaptı.
Partinin, Merkez Karar Yürütme Kurulu, Parti Meclis Üyeleri ve milletvekilleri ile 81 il, 957 ilçede, bin 396 noktada yerel seçimlere dönük çalışmalar yaptığını ifade eden Oran, “Türkiye’nin her bölgesinde tüm arkadaşlarımız çalışmaları sürdürüyor. Aslında bunu 3 yıldır yapıyoruz. Bu çalışmaları yaparken hem yerel yönetimleri ziyaret ediyoruz, hem de belediye başkanlarımızı görüyoruz. STK, meslek odaları ve derneklerle bir araya geliyoruz. Biz hem CHP ne vaat ediyor, ne düşünüyor, görüşü nedir onu anlatırken gittiğimiz yerlerin gündemlerini görüyoruz. Bazıları ile ilgili kanun teklifi verip meclise taşıyoruz. Bizim için bu tür ziyaretler son derece önemli oluyor. İzmir’in ayrı bir özelliği var. Ege Bölgesi’nde sembol bir şehir… Yerel yönetimlerin de bizde olduğu bir yer. Sosyal demokrat belediyecilik anlayışını uygulayabildiğimiz bir şehir. İzmirlilerin belli noktalarda çok duyarlılıkları var. Beklentileri ve hassasiyetleri çok daha fazla... Buraya ayrı bir önem veriyoruz. Hem kendi yönetimlerimizin daha iyi olması açısından hem de vermiş oldukları duyarlılık, hassasiyeti Ankara’ya taşıyoruz. Varsa yerel yönetimlerden şikayetleri onları da alıp gerekeni yapıyoruz” dedi.
DAHA ÇOK YERE GİTMELİYİZ
Oran, İzmir’in önemine de değindi. Oran, “İzmir güzel bir şehir... Havası, ortamı, insanları çok güzel... Her ne kadar sorun dinlesek, vatandaşımızın sorunlarını görsek de burada önemli vakit geçiriyoruz. Ülkenin diğer yerlerine göre İzmir yaşanılabilecek bir şehir. Burası demokrat bir yer. Daha önce konuşmamda ‘İzmir’e gelirken nazlanıyoruz’ dedim. Nazlanmamız şundandır. Türkiye’nin diğer yerlerinde oylarımızı arttırmamız gerekiyor. Zamanımızı oralara ayırmamız lazım. İstanbul’u, Ankara’yı almamız gerekiyor. İzmir’in halkına güveniyoruz. İyi bir örgüt yapımımız var. Yerel yönetimlerin de çalışmaları var. Biz İzmir’de oyumuza oy katmayı tabi ki istiyoruz ama İstanbul’u, Ankara’yı almak istediğimizden oralara daha çok gitmek niyetindeyiz. Mahrumiyet olan yerlere de çok fazla gitmemiz lazım. Biz, buradaki uygulamalardan memnunuz” diye konuştu.
AKP’NİN BAŞARMASINA İHTİMAL YOK
Konuşmasında AK Parti’ye de göndermelerde bulunan Oran, iktidar partisinin İzmir’de başarıya ulaşamayacağını ifade etti. Oran, “İktidar partisinin İzmir ile ilgili düşünceleri mutlaka vardır. Biz bunları ciddiye ve dikkate almakla beraber seçim kazanacaklarına ihtimal vermiyoruz. Bunun belki üç nedeni var. Birincisi İzmir’in demokrat halkına güveniyoruz. Halkın bayrağına, Atatürk’üne olan bağlılığına, özgürlük ve demokrasiye olan inancına güveniyoruz. İktidar partisinin özgürlükler, demokrasi, ifade özgürlüğü gibi birçok değer ile problemi var. Onun için güneşin balçıkla sıvanmayacağına inanıyoruz. AKP’nin takiye yaparak bile, halkı aldatarak bile böyle bir emelini gerçekleştireceğine inanmıyoruz. Bu demek değil ki ‘İzmir’i çantada keklik’ görüyoruz. İzmir emin ellerde ama her türlü uyarıyı, öneriyi, şikayeti ciddiye alıyoruz. Hem genelde hem yerelde çalışmaya gayret gösteriyoruz. Bizim hedefimiz yerel seçimlerde ilk üçte üçtür. İzmir zaten bizim. Ankara ve İstanbul’u da dahil etmek istiyoruz. İstanbul’da sonuca çok yakınız. Ankara’da da sürpriz bir adayla başarı elde edebiliriz. Şu anda çok tartışılmadığı için adayımız yok. Ankara’da zaten mevcut belediye başkanının halen koltukta olması büyük bir şanssızlıktır. Onun için Ankara ve İzmir’de iddialıyız” dedi.
İLÇELERDE FARKLI YÖNTEM OLABİLİR
Oran, genel merkezde MYK içinden oluşturulan kendisinin de aktif görev aldığı “aday belirleme yöntemi tespit etme komisyonu”nun çalışmalarını anlattı. Oran, “2013 Mart Ayı’nda bizim tüzüğümüz değişti. Şu anda tüzüğümüz, partimizin anayasası Türkiye’deki hiçbir partinin bırakın uygulamayı akıllarından bile geçiremeyeceği tüzüktür. Özgürlük ve demokrasi açısından diğer partilerle mukayese bile edilemez. Şu anda bu tüzük kadına, gençlere daha çok kota veriyor. Milletvekillerinin önseçim ile belirlenmesini öngörürken PM ve yönetimlerin delege ile seçilmesini istiyor. Tüzük parti içi demokrasiyi ortaya koyuyor. Bir yıl önce aldığımız kararda ‘kararı merkez versin’ istedik. Her yerde aynı formül ile başarının sağlanması mümkün değil. İnisiyatif kullanılması gerekiyor. Yerel yönetimlerde merkez atama konusunu tüzüğe koydular. Parti Meclisi, genel merkez son kararı verecek. Yöntemler konusunda talepler var. Ön seçim konusu resmi takvime göre zaten uygun olmuyor. Aralık ayı geç kalınmış oluyor. Dolayısıyla önseçim niteliğinde üye bazlı eğilim yoklamasının yapılmasına karar verdik. Metotlardan birisi buydu. Diğeri ise kamuoyu yoklaması. Beş kişilik yöntem belirleme komisyonu kolaylaştırıcı rol üstleniyor. Hazırlık yapıyor. Bunu daha sonra MYK’ya getirecek. Çıkan sonuç PM’de oylanacak. Bizim hedefimiz 1396 noktada bazı noktalarda halka sormak, bazı yerlerde üyemizin dinamik olduğu yerde üye bazlı eğilim yoklaması yapmak, bazı yerlerde ikisini birden kullanmaktan yanayız. Tek bir yöntem olmuyor. Bu il ve ilçeler için geçerli. Bir ilin içinde ilçelerde farklı yöntemler uygulanabilir. Üyelerin, halkın, seçmenin yapısına göre değerlendirme yapıyoruz. Bunları değerlendirirken bir masa oluyor. Masa etrafında il başkanı oluyor. İl başkanının elinde ise ilçe başkanlarından aldığı notlar bulunuyor. Yine o ilin milletvekilleri, PM üyeleri, ildeki denetmenler masada bulunuyor. Fikirlerini ortaya koyuyorlar ve ortak akılla yöntem belirliyoruz. Yöntem başladı. Bazı illerde çalışmalar sürüyor. Büyük şehirlerde Kasım Ayı içinde başlar ve biter. Hemen akabinde meclis üyelikleri çıkacak. Meclis üyelerinde sandık koyacağız. Fermuar sisteminde kadın, genç ve meslek kotalarını koruyacağız. Belediyede her kesimden insanın yer alması gerekiyor” diye konuştu.
KADIN ADAY OLMALIDIR
Oran ayrıca İzmir’de kadın belediye başkan adaylığı konusuna da değindi. Oran, “Benim şahsi fikrim kadın belediye başkan adayı olmasıdır. Ama sonuçta akıl ve bilim, örgüt birleşmelidir. Ben kadın belediye başkanı, meclis üyesi olmasını isterim. Siyasette çok fazla olsunlar. Zaten genel başkanımızın kararı ile başkan aday adaylığı ve meclis üyeliği aday adaylığında başvuru ücreti alınmadı. Bunun anlamı ‘daha çok kadın ve genç olsun’ demektir” dedi.
ADAY ADAYLARINA SERT MESAJ
Oran, İzmir’de 200’ün üzerinde belediye başkan adayının çıkması konusunu da “rekabete” bağladı. Oran, “Başarı varsa rekabet vardır. Ortada başarı olduğu için rekabet oluyor. Demokrasilerde herkes her yere aday olabilir. Çok başarılı olan belediyelerimizle ilgili farklı düşüncelerimiz olabilir. Bu kadar rekabetin olduğu yerde aday adayı arkadaşlarımızın sağduyulu olması gerekiyor. Arkadaşlarımızın parti sorumlulukları var. Bunu bilmeliler. Belediyesi bizde olan bir yerde bir aday adayı olan arkadaşım eğer kalkıp o bölgedeki belediye başkanının aleyhinde propaganda yaparsa bu bir parti suçudur. O arkadaşım şunu yapmalı. Kendisi belediye başkanı olursa projelerini anlatmalı, niye kendisinin seçilmesi gerektiğini anlatmalıdır. Kişi ‘bayrağı daha yukarıya taşıyacağım’ demelidir. Arkadaşlarımız karalama yaparlarsa parti sucu işlerler. Genel başkanımız da zaten bu suçu işleyenlerle ilgili ‘gerekli bilgi ve belge varsa biz o arkadaşımıza gerekli parti cezasını vereceğiz’ demiştir. Sorumluklarımız olduğu kadar haklarımızı da bilmeliyiz. Hepimizin ortak paydası oy oranımızı aktarmaktır. Halka gitmemiz, ikna etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
DEĞİŞİM SİNYALİ
Oran, “İzmir’de belediye başkanlarında değişim olacak mı?” sorusuna da yanıt verdi. Oran, “Bütün belediye başkanlarımızla, belediyelerimizle aynı şekilde devam edeceğiz demek zaten mümkün değil. Mutlaka değişim olacaktır. Bu onların başarılarıyla, halktaki karşılıkları ve örgütteki ilişkileri ile ilgilidir. O zaman böyle bir sürece, komisyona ihtiyaç yok. Aynı belediye başkanları ile devam edeceksek, aldığımız oydan memnunsak, oy sayısından memnunsak ne komisyonlara ne de özel çalışmalara gerek var. Biz burada kişisel ilişkilerle değil kurumsal ilişkilerle, akıl ve bilim ile çalışmalar yapacağız. En yüksek noktada kiminle oy alırsak onunla gideceğiz” dedi.
KİMSE VAATTE BULUNAMAZ
Bazı belediye başkan adaylarının “aday benim, vizeyi aldı” açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını ifade eden Oran, “Genel başkanımız da genel başkan yardımcısı arkadaşlarımız da böyle bir vaatte bulunamazlar. Şu aşamada kişisel ilişkiler artık yok. Partide belirleyici olan halktır. CHP bir halk partisidir. İktidar partisi halka rağmen, halka karşı siyaset yapıyor. Biz onların hayatlarını kolaylaştırarak oy alabiliriz. Bu görevi hangi arkadaşlarımız daha iyi yapacaksa onunla devam edeceğiz. Siyaset uzun soluklu maraton… Her zaman belediye başkanı, milletvekili olarak kalmak zorunda değiliz. Üye olarak da hizmet edebiliriz. Kişisel ilişkilerle artık işler yürümeyecek. Bizim vicdanlarımız rahat olacak” diye konuştu.
KOCAOĞLU’NUN DURUMU ÖZEL!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun adaylık başvurusu yapmaması ile ilgili de konuşan Oran, Kocaoğlu’nun “özel durum” kapsamında olduğunu söyledi. Oran, “Kocaoğlu burada önemli hizmetler yapmış bir belediye başkanımız. Halen daha görevini yürütüyor. Kendisine çok büyük haksızlıklar yapıldı. İktidar partisinin hukuksuzluğuna, baskılarına maruz kaldı. Kanun dışı siyasi suçlamalarla karşı karşıya... Kendi durumu tabi ki ‘özel, istisnai durum’ kapsamına giriyor. Biz zaten genelgemize bunu koyduk. Çok istisnai durumda aday adayları genel merkeze başvurularını yapabiliyorlar. Örgütümüzde görev yapanlar istifa ettiler. Çok istisnai durumlar olabilir. Siyaset yapıyoruz. Belirlenen süre içinde başvuru yapanlar, yapamayanlar için kamuoyu yoklamaları yapıyoruz. İstisnai durum zaten çok fazla olmayacak. Özel hak genel merkeze, genel başkana verildi. Asla kötüye kullanılmayacaktır” dedi. Oran Kocaoğlu’nun ‘özel durum’ kapsamına büyükşehir belediye başkanı olduğu için mi yoksa mahkeme ve yargılama süreci devam ettiği için mi girip girmediği sorusuna ise, “Açıkçası bu konuyu sayın başkan genel başkanımız ile beraber yürütüyor, görüşüyor. Detayını bilmiyorum. Şu anda Aziz Kocaoğlu hak etmediği bir şekilde siyasi baskılara maruz kaldı. Yargılama süreci de devam ediyor. Dolayısıyla bu durumun yeteri kadar özel olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.