HABERLER>GÜNCEL
29 Mart 2021 Pazartesi - 11:21

Odalardan Büyükşehir’e ‘plan notu’ uyarısı!

Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu ve Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi yönetim kurulları İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin plan notlarına esas olarak hazırladığı ilke ve usullere yönelik basın açıklaması yaptı.

Odalardan Büyükşehir’e ‘plan notu’ uyarısı!

Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı İlker Kahraman ile Şehir Plancıları Odası yönetim kurulu üyesi Zafer Mutluer tarafından yapılan ortak basın toplantısında 30 Ekim depreminden sonra afetler karşısında güvenli kentlerin öneminin altı çizildi. Açıklamada İzmir'in en merkezi ve gözde alanlarından birinde, tüm yasa ve yönetmeliklere uyarak inşa edilmiş ve ilgili kurumlar tarafından ruhsatlandırılmış binalarda yaşanmış olan can ve mal kayıplarının kabul edilemeyeceğini,  bu binalardaki her türlü hasarın ve yeniden yapımın devlet tarafından koşulsuz karşılanması gerektiği denildi.

Oda temsilcileri açıklamalarında ilçe belediyelerinde görev alan meclis üyeleri ve bürokratların korunacak alan anlamında belirleyecekleri “K” alanlarının seçiminde şehrin geleceğini etkileyecek kararlar aldıklarını, bu nedenle çok dikkatli hareket edilmesi önemine dikkat çekti. Depremin tek afet olmadığı, dirençli kentler için yangın, sel gibi diğer afetlerin önemli olduğu, dirençli kentlere ulaşmada planların ne denli önemli olduğunun tüm kentli tarafından bilinmesi gerektiğini, plan notlarının planın önüne geçmesinin kentin planlı gelişmesine sekte vurduğu ve bu açıklamayı tarihe not düşmek için yaptıkları belirtildi.

AMBULANS, İTFAİYENİN BİLE GİREMEDİĞİ YERLER VAR
Açıklamada Hatay, Karataş, Alsancak; Alaybey gibi mahalleler ile Buca, Balçova, Karabağlar ile birçok ilçede itfaiye ve ambulansların dahi giremediği yerlerin olduğunu belirten Kahraman ve Mutluer, plan notları ile artabilecek yoğunlukların altyapı, trafik, yeşil alanda yetersizlikler yapacağını ve tüm kentlinin bundan etkileneceğini söyledi. Oda temsilcileri 21.yüzyılın gerektirdiği gerçek gereksinimlerini kapsayacak plan çalışmalarının İzmir için çok daha önemli olduğunu ve bu amaç için çalışmaya devam edeceklerini de sözlerine eklediler.

Kahraman ve Mutluer açıklamalarına şöyle devam etti:

“Deprem, sel, yangın gibi felaketler ilk kez yaşanmamaktadır, son da olmayacaktır. Benzer mağduriyetlerin tekrar yaşanmaması için bilimin ışığında emek veren meslek odalarının bilgi birikimi ve uyarılarının dikkate alınması oldukça önemlidir. Ancak deprem sonrası yapılan değerlendirmeler ve uygulamalar dikkate alındığında, güvenli kentlerin yaratılması çabası için ihtiyaç duyulan bütünlüklü bir yaklaşım bir kenara bırakılmış, onun yerine yapı ölçeğinde yenileme politikalarına odaklanmıştır. Çevre Şehircilik Bakanlığı yıkım yaşanan bölgelere ilişkin parçacı plan değişikliklerini hızlıca onaylanarak inşaata başlanmış, İzmir Büyükşehir Belediyesi ise bina ölçeğinden dönüşümü yönlendirmek amacı ile hazırlanan “usul ve esaslar”  1 Mart 2021 tarihinde kabul edilmiş, birçok ilçe belediyesi de, söz konusu “usul ve esaslar” çerçevesinde plan notu değişiklikleri hazırlamaya başlamıştır.

Meslek odaları, bu şehirde yaşayan tüm canlıların sağlıklı mekânlarda yaşam hakkını savunmaktadır. Bizlerin bütün mücadelesi vatandaşlarımızın her birinin insan onuruna yakışır ve sağlıklı bir çevrede yaşamasıdır. Yakın bir tarihte “İmar Barışı” adı altında, ruhsatsız ve depreme dayanıklılığı tartışmalı 800.000’i aşkın yapı, İzmir’deki yapı stoğunun içerisine dahil edildiği malumdur. Temel olarak oy kaygısının tetiklediği imar aflarının, depremde can ve mal güvenliğini tehlikeye attığı herkes tarafından bilinmelidir. Bugün rant uğruna görmezden gelinen ya da devletin resmi kayıtlarına geçirilen, kaçak yapıların, depremlerde bir tabuta dönüşme olasılığının sorumlusunun meslek odaları olmadığı açıktır.

Bu nedenle, afetler karşısında dirençli kentler yaratılması için, konunun sadece binaların yenilenmesi ve dolayısı ile özel mülk sahiplerinin beklentileri doğrultusunda yürütülmesine karşı çıkıyor, tartışmaların doğru bir eksene yerleştirilebilmesi için öncelikli olarak aşağıdaki sorulara yanıtlar bulunması gerektiğini düşünüyoruz. Beklentimiz, tüm bu soruların, sadece mülk sahipleri adına değil, İzmir halkının bütünü açısından yanıtlanabilmesidir. 

-İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kabul edilen “usul ve esaslar”  dikkate alındığında “Mevcut Plandaki Durumu Korunacak Alanlar (K)”, İlçe Belediyeleri tarafından belirlenerek onay için İBB’ye iletilecektir. Belirlenen bu alanlar içerisinde yer alan ruhsatlı binaların yıkılması durumunda plan kararına göre değil mevcut ruhsatlara ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde yer alan tanımlara aykırı ek inşaat haklarıyla yapılaşmasının önü açılmaktadır. İzmir kentinde sosyal ve teknik altyapı alanları yönüyle oldukça problemli olan Konak İlçesi içerisinde yer alan Hatay, Karataş, Alsancak; Karşıyaka İlçesinde Alaybey; Buca, Balçova, Karabağlar vb. İlçelerinde uygulanması durumunda vatandaşlarımızı bir felaketten kurtarırken başka felaketlere sürüklemeyecek miyiz? Bahsi geçen alanlarda ambulans ve itfaiyenin dahi geçemediği yollar bulunduğu dikkate alındığında, parsel bazında yaşanacakdönüşümün ortaya çıkaracağı maliyetin farkında mıyız? 

-Yerel yönetimler kentte var olan kamusal alanlar aracılığıyla kamu hizmetlerini sürdürmektedir. Kamusal alanların oluşturulması için planlama oldukça önemli bir araçtır. Bahse konu “Mevcut Plandaki Durumu Korunacak Alanlar (K)”aracılığıyla sosyal ve teknik altyapı alanları iyileştirilmeden parsel bazında dönüşümün öngörülmesi kentin var olan kronik sorunlarını derinleştirmeyecek midir? Bu sorunların planlama aracılığıyla çözülmesi imkanı varken neden bu yol seçilmemektedir? Yakın zamanda yağmur nedeniyle kentte yaşanan felaket bu gerçekliği görmemiz açısından yeterli değil midir?

-“Usul ve Esaslar”da, 1998’den önce ruhsat almış binalardan da bahsedilmektedir. Hasarlı değilse bile 1998 yılından önce yapılmış yapılar kötü müdür? Bu binalar için performans analizi gibi daha bilimsel yöntemler önerilmesi gerekmez mi? Bu söylem 1975 Yönetmeliğini suçlu duruma getirmez mi? 1975 Yönetmeliği sadece İzmir’de mi uygulanmıştır? K alanı dışında kalan ama 1998 den önce yapılmış bir konutu olan vatandaşın tedirgin olması gerekmez mi? Yönetmelik hakkında sizlerin bildiği ama bizim bilmediğimiz bir durum mu vardır? Var ise neden sadece K alanındaki konutlarda uygulanmaktadır? K alanı dışındaki 1998 yılı öncesi yapılmış binalar güvenli midir?

-6306 sayılı Yasa’nın parsel bazında dönüşümü teşvik ederek kentlerimize olan maliyeti ortadayken buna benzer bir mantıkla kentin 30 ilçesini çıkarılan “usul ve esaslar” doğrultusunda dönüşmesini öngörmek oldukça tehlikeli değil midir? Kentin planlanmasında yetkiyi elinde bulunduran Büyükşehir Belediyesi tarafından alınan böyle bir karar, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararının reddedilmesi anlamına gelmeyecek midir? Bu kararda rol alan meclis üyeleri aldıkları sorumluluğun farkındalar mıdır?

-Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nin güncel kriterlerini karşılamayan bir binanın yenilebilmesi için, en azından inşaat maliyetlerinin karşılanması gerekeceğine göre, bu maliyet kim tarafından karşılanacaktır? Ülkemizde yaşanan kur artışları ile sürekli artan maliyetler ortalama hane halkının ödeyebileceğinin üzerinde olduğu dikkate alındığında bu maliyetlerin karşılanmasında ne gibi bir sistem önerilmektedir?

-Bayraklı bölgesinde apartmanlarda yaşayan vatandaşların ekonomik koşulları farklılık göstermektedir. Ödeme problemi yaşayan bir ailenin durumu ne olacaktır? Amacımız sadece ödeme güçlüğü çekmeyen ailelerin veya evlerini kiraya veren kişilerin mi desteklenmesidir? Devletin proje alanlarında yaptığı ihalelere göz atıldığında 80 m2 bir daire için en az ortalama 450 bin liralık ödeme gerekeceği görülmektedir. Bu rakam tüm kat malikleri için uygun olacak mıdır? Değil ise çözüm ne olacaktır? Dünya Bankası veya İş Bankası ile yapılan görüşmeler bilinmektedir. Ancak, özellikle uzun vadeli ödemelerde kişinin gelir durumu kredi verilmesinde önemli olmayacak mıdır?

-Elimizde kaç konutun hasarlı olduğu, ailelerin ekonomik durumlarını gösteren bir veri var mıdır? İyi niyetli olarak yapılan bu yaklaşımlar ödeme güçlüğü çekecek büyük bir çoğunluğun bu alandan taşınması ile mi sonuçlanacaktır?

-Yeterli olanakları olmayanların binalarını kimler alacaktır? Daha şimdiden, birçok kişi, bütçesine göre yeni bölgelere taşınmaya başlamamış mıdır? Mevcutta önemli mağduriyet yaşamış toplumsal kesimlerin, bu kez alınan karar doğrultusunda zorla yerinden edilmesine yol açılmayacak mıdır?

-Bir kesim fırsatçı, bu binaları ucuza kapatmaya çalışmayacak mıdır?Halkın sağlıklı yaşam hakkını sağlamayan kamu aktörleri, yeni yapıların dayanıklılığını kontrol edebilecek midir?

-Depremden hasar gören binalardaki mülk sahiplerinin, müteahhitler ile inşaat sözleşmesi imzalamak dışında bir şansları var mıdır?

-Mülk sahiplerinin, maddi olarak borçlanmamak için, müteahhitlere bağımsız bölüm vermek dışında başka bir çaresi var mıdır? Bu durum planlardaki nüfus yoğunluğuartışına, sosyal ve teknik altyapı alanlarının da yetersiz kalmasına neden olamayacak mıdır? Oluşacak dokuda bu sorunun çözülme imkanı var mıdır?

-Neden, depreme dayanıklı bir bina inşa etmek için müteahhit payı tartışılmaktadır?Depreme karşı alınacak önlemler için, sadece mülk sahipleri üzerinden bir tartışma yürütülüyor olması ne kadar doğrudur?

-Belirli yapıların güvenli hale getirilmesi ancak belirli yapıların güvenliğinin sağlanamaması, kentsel alan bütününün güvenliğini nasıl sağlayacaktır?

-Dayanıksız binalarda yaşamak zorunda olan ancak mülk sahibi olmayan yüzbinlerce İzmirli ne olacaktır? Önce mülk sahiplerinin kendi binalarını yenilemelerini, ardından sıranın kendilerine gelmesini mi bekleyeceklerdir?

-Deprem sonrasında olduğu gibi, yeni binaların kiraları arttığında, eski kiracılar yine eski binalara taşınmak zorunda kalmayacak mıdır?

-Bu çaresizlik durumu, plan kararlarında değişiklik yapılıp inşaat artışı yapılmasına neden olmayacak mıdır? İnşaat artışı yapılacaksa da, bu müteahhitler için yapılıyor anlamına gelmez mi? Halkın değil sermayenin yararının gözetildiği açık değil midir?

-Deprem gibi bir afet, nasıl olur da kâr elde edebilmek için kullanılmaktadır?Parası olanın evini yenilediği, parası olmayanın ise kendi başına bir çözüm bulmaya itildiği bir çözüm, çözüm olabilir mi? Riskin, toplumun ekonomik olarak daha güçsüz kesimlerine yıkılmış olması kabul edilebilir mi?

-Bir devletin en temel görevi, vatandaşlarının yaşam hakkını güvence altına almak değil midir? Tüm yasa ve yönetmeliklere uygun olarak inşa edilmiş ruhsatlı yapılarda bir yıkım gerçekliyor ise mağduriyetin devlet tarafından bedelsiz giderilerek sorunun sebebinin ortaya konmuş olması gerekmez mi?

-Neden, depremden zarar görmüş bütün vatandaşların hak talepleri, herhangi bir bedel talep etmeksizin, devlet tarafından giderilmemektedir? Neden, zenginlerin vergi borçlarını silen, zenginler daha zengin olsun diye hazine arsalarını özelleştiren devlet, söz konusu halk olduğunda sadece arabuluculuk ile yetinmektedir?

-Yoksa, depremzedelerin mağduriyetleri, birilerine kaynak aktarmak için mi kullanılmaktadır? Bu ülkede, merkezi ve yerel yönetimi ile birlikte, vatandaşını serbest piyasaya mahkûm etmeyecek bir devlet yok mudur?

Eksikleri olan bu sorular birbiri ile ilişkilidir ve bu soruların birine ya da birkaçına yanıt verilmesi yeterli değildir. Bütün sorulara, bütünlüklü çözümler üretilmelidir. Çünkü barınmak, güvenli ve sağlıklı yerleşimlerde yaşamak, bir vatandaşlık hakkıdır. Devletten beklenen anayasamızda da belirtildiği üzere bütün vatandaşların eşit, sağlıklı ve yaşanabilir bir çevrede yaşaması için görevini yapmasıdır. Depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi yineliyor dirençli kentlerin planlanması konusunda mesleki ve toplumsal hiçbir sorumluluktan kaçınmayacağımızın bilinmesini istiyoruz"

 
Sahibini 14 gün hastane kapısında bekledi!
 
CHP'li Beko'dan 'çobanlara güvence' çıkışı!
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
SD 29 Mart 2021 Pazartesi 14:33

insan kısmında bi utanma olur, saçmalıklarınız hiç bir tmmob ilkesi ile bağdaşmıyor, yazık çok yazık, hadi şpoyu anladık, mimarlara noluyor senin meslak alanın bile değil göbeğini sallaya sallaya hiç mi utanmıyorsun her yerde şov yapmaya...

Yorumu oyla      2      3  
KSKLİ 29 Mart 2021 Pazartesi 12:59

Ambulans giremeyen yerler var diyen mimar odası her plana itiraz ediyor belediyeler ne yapsın. Burda biraz Odaların aynaya bakması lazım depremde yıkılan binalar ruhsatlı odanazı kayıtlı mimar mühendislerin imzaları var. Kentsel dönüşüme Belediyeye hükümete sizde destek olun İzmir bu sağlıklı kentleşmede çok geri kaldı.

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Sahibini 14 gün hastane kapısında bekledi!
Ordu’da kalp krizi geçiren 81 yaşındaki Mehmet Çakmak’ın, "Pamuk" isimli ...
İzmir'de beyzbol sopalı şiddet... 'Niye beğendin?' dayağı!
İzmir'de 24 yaşındaki genç kadın, bir arkadaşının sosyal medya hesabındaki ...
İzmir'de tarihi eser kaçakçılığı operasyonu!
İzmir'de düzenlenen tarihi eser kaçakçılığı operasyonunda ele geçirilen ...
 
İzmir’in Çernobil’inde korkutan görüntü: Ölüm kusan topraklar!
Gaziemir’de bulunan eski kurşun ve döküm fabrikası alanında toprağın yandığı ...
İzmir’de yeni haftanın hava raporu: Sıcaklıklarda düşüş!
Hafta sonu ile birlikte sıcaklıkların yükseldiği İzmir’de poyrazın etkisiyle ...
Ege Denizi'nde 4,1 büyüklüğünde deprem
Ege Denizi'nde 4,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
 
Mehmet KARABEL yazdı... Bunun adı gözdağıdır!
Mehmet KARABEL yazdı... Bunun adı gözdağıdır!
İzmir'de polis memurunun acı sonu... 1 gözlük için 1 can gitti!
İzmir'in Çeşme ilçesinde, bir komiser yardımcısının güneş gözlüğünün çalındığı ...
Dışişleri Endonezya’daki terör saldırısını kınadı
Dışişleri Bakanlığı, Endonezya’nın Makassar kentinde bir kiliseye düzenlenen ...
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çöl tozu meselesi: Yararlı mı, zararlı mı?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü anlamak
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
O gün bugündür!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva