HABERLER>POLİTİKA
15 Aralık 2021 Çarşamba - 08:22

İYİ Partili Çıray’dan seçim çıkışı: Kral çıplak

İYİ Parti İzmir Milletvekili Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray ekonomiden dış politikaya, siyasi süreçlerden gündelik yaşama kadar birçok konuda değerlendirme yaptı. Çıray, “Türk milleti için önüne sandığın geleceği gün ‘kral çıplak’ diye haykıracağı gündür” dedi.

İYİ Partili Çıray’dan seçim çıkışı: Kral çıplak

EGEDESONSÖZ - TBMM’de bütçe görüşmelerinde konuşma yapan İYİ Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Dr. Aytun Çıray birçok konuda değerlendirmelerde bulundu. Çıray, Türkiye’nin otokratik rejim nedeniyle içinden çıkılamaz ekonomik krize girdiğini söyledi.

Çıray, “Aslında, tanıklık ve tahammül etmek zorunda bırakıldığımız şey tam bir sosyoekonomik buhrandır. Bu buhranı gizlemek için adı konmamış bir yayın yasağı uygulanıyor ancak mızrak, sosyal medyaya da sığmıyor. Sokak röportajları yapan “YouTuber”lar da tutuklanıyorlar çünkü bir mikrofon, bir kamerayla milyar dolarlık yandaş medyanızı yendiler. Ekonomik ve sosyal krizin etkileri koca bir toplumu adeta çıldırmanın eşiğine getirmişse içinde bulunduğumuz durumun adını doğru koymaya mecburuz. Biz, ekonomik tabanlı bir sosyal buhranın nedeni olan rejim ve devletsizlik krizinden geçiyoruz” dedi.

Çıray’ın açıklamaları şöyle:
“Ağır buhranlar elbette bir anda ortaya çıkmazlar; onlar ya kötü yönetimlerin veya kötülük yönetimlerinin sonucu olarak zamanla ortaya çıkarlar, başarısız aksiyonlara verilen zincirleme reaksiyonlar toplamıdırlar. Kötü yönetimler, dar çıkarların peşindeki bilgisiz ve liyakatsiz kadroların eseridir. Yirmi yıllık AKP iktidarları bu manada, şüphesiz, kötü değil, çok kötü bir yönetimdir ancak arkadaşlar, bu yönetimin asıl niteliği, cumhuriyetin kurucu ruhundan her anlamda rövanş almaya kilitlenmiş, varlık sebebini Ebedî Kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk nefreti üzerine inşa eden topyekûn bir zulüm ve kötülük yönetimi olmasıdır. Tayyip Bey’i “Yüce Allah’ımızın -haşa- bütün vasıflarını üzerinde toplamış bir lider.” diye tanımlayacak kadar iman ve basiretlerini kaybetmiş, cumhuriyet nefretini “Altı yüz yıllık imparatorluğun doksan yıllık reklam arası.” diye kusanların göz dönmüş hırs ve ihtirasla, sonsuz bir biat içindeki kötülük yönetimiyle karşı karşıyayız. Kötülük yönetimleri işte bu yüzden önce çeşitli alanlarda bir dizi kriz, sonunda da buhran üretirler. Ve gün gelir ne seçimlerin sağlığını bozacak komplo ve entrikalar ne üzerinde hâkimiyet kurdukları medya ne istedikleri gibi kullandıkları devlet organları ne sosyal medyayı boğma teşebbüsleri ne de ezip fakirleştirdikleri kesimlerin ağızlarına bir parmak bal çalmalar artık hiçbir işe yaramaz.

Pençesinde  millet olarak kıvrandığımız bu buhran, ekonomik krizlerden farklı olarak çok cepheli ve çok boyutludur. Yaşadığımız, kötü yönetimden kaynaklanan basit bir ödemeler dengesi açığı olsaydı klasik bir ekonomik istikrar paketiyle krizi kolayca aşar, sıkıntıları kısa sürede geride bırakırdık; ama maalesef değil. Biz, ucube rejimin fıtratı gereği üretmesi kaçınılmaz olan bir buhranın içindeyiz. Bunun en büyük kanıtı bu bütçe görüşmeleriyle açığa çıkan Meclisimizin içler acısı durumudur. Meseleyi anlamak için bütçe çalışmalarını Meclisimizde modern demokrasilere yakışan bir ciddiyetle yapıldığı 1966 senesine gitmek istiyoruz. Başbakan, Adalet Partisini yüzde 53 gibi muhteşem bir zaferle iktidara taşımış Süleyman Demirel. Demirel, 1966 bütçesi görüşmelerinde tam 3 kez konuşuyor. O konuşmaları okuyunca liyakat nedir anlıyorsunuz, fikri zenginlik nedir görüyorsunuz, Meclis nasıl yüceltilir, muhalefetin bütçeye yönelik eleştirilerine derin bir hukuk ve saygıyla nasıl cevap verilir idrak ediyorsunuz. İkinci konuşmayı on bir gün sonra 27 Şubat 1966 tarihinde yapıyor, bu konuşma bütçe görüşmelerinin tümü üzerinde. Aynı yüksek seviye, Meclisteki bütün partilere ve vekillere aynı saygı, muhalefet çıktığı zaman burada bizim konuşmalarımızdan korkup kaçan bir iktidar değil, korkup kaçan bir iktidar. Ve bunun sonucu ne? Yüzde 7 kalkınma hızı, yüzde 5 enflasyon, hayal bile edemezsiniz, hayaliniz yetmez hayaliniz. Ve sanayileşme. Şimdi, aziz arkadaşlarım, demek ki nereden nereye; bir tarafta ta elli beş yıl önce tam 3 kez kürsüye çıkarak kendisinin de milletvekili olarak bir parçası olduğu yüce Meclisin bütçe hakkına saygı duyan bir başbakan, diğer tarafta şaibeli bir referandum sonucunda, 2018 seçimleriyle tesis edilmiş, dünya siyasi garabetler tarihindeki mümtaz yerini çoktan almış, Sayın Akşener’in “Ucubenin ucubesi.” dediği bir rejimde bütçesinin açıklamak ve savunmak adına bir kere dahi kürsüye çıkmayan bir Cumhurbaşkanı. Farklılığa bakar mısınız?

Tayyip Bey üç yıldır bütçe görüşmelerinde kabinesindeki Bakanları konuşturuyor, 2019 Bütçe Kanunu görüşmelerinde damadı Berat Albayrak sahne almıştı. Albayrak 2020 Kasımında görevden affedilince bu görevi son iki yıldır Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay üstlendi. Üstelik, bu yıl görüntü çok daha dramatikti, Sayın Oktay Cumhurbaşkanı adına 2022 bütçe sunuşunu yaparken Cumhurbaşkanı Katar’a uçuş öncesinde gazetecilere açıklama yaparak dikkatleri Meclisten kendisine çekti. Soruyorum: Tek insan konumundaki bir Cumhurbaşkanı neden ve nasıl olur da bütçe görüşmelerinde açılış konuşması yapmaz? Kendisini Meclisin çok üstünde gördüğü için mi? Başta kendi milletvekilleri olmak üzere milletin yüce çatısı altında görevlerini icra eden milletvekillerini bir piyon yerine koyduğu için veya bir kibir patlamasıyla gizlenmeye çalışılan öz yetersizlik duygusu mu yaşıyor? “Faiz sebep, enflasyon sonuç.” gibi iktisat bilimine aykırı sayıklamalardan öteye söyleyecek sözü yok mu? Yoksa kendisini Birleşik Arap Emirlikleri’nin Prensi hakkındaki iddialarından vazgeçmek, Katar Emirinin kapısına gitmek zorunda bırakan buhran yüzünden ortada açıklayıp savunabileceği bir bütçe filan olmayışı nedeniyle mi konuşamıyor? Gerçi konuşsa ne diyecek? Bu bütçe Meclise sunulduğu andan itibaren eridi. Daha fecisi bulunduğumuz an itibarıyla dolar kurundaki artış bu erimeyi üçte 1’in dahi üzerine çıkardı. Bu kadar büyük bir sapma ki esasen ortada üzerinde konuşmaya değer bir bütçe yok, bütçe yok!

Bütçe neredeyse yok hükmünde de bütçe görüşmelerinde içlerinden birçoğunun milletin vekillerine saygısızlık ve kabalık ettikleri, bakan adını taşıyanlardan müteşekkil Cumhurbaşkanlığı kabinesi var mı? Cumhurbaşkanlığı kabinesi yok. Yüksek sesle tekrar edeyim, Cumhurbaşkanlığı kabinesi diye bir kabine anayasal olarak yok, yok, yok! Bu sözleri siyaseten söylerken tabii ki arkamı 16 Nisan 2017 referandumunun hukuki mahiyetinin ipliğini pazara çıkaran anayasa hukuku duayeni Kemal Gözler gibi bir bilim adamına dayıyorum. “Cumhurbaşkanlığı kabinesi, var mı böyle bir şey?” başlıklı makalesinde ne diyor aziz anayasa hukukçumuz? “Şu anki hâliyle Cumhurbaşkanlığı kabinesi anayasal, yasal ve hatta kararnamesel olarak dayanaktan yoksundur.” diyor. Yani kendilerini parlamenter hükûmetteki Bakanlar Kurulundaki bakanların muadili sayan bu arkadaşlar aslında Anayasa olarak yok hükmündeler. Buradan elbette çok önemli siyasi ve sosyal sonuçlar çıkacaktır ama şimdi bunları anlatmaya vaktim yok; günü gelince sizlere bunları da anlatacağız.

Cumhurbaşkanı sessiz de bütçenin pratikteki muhatapları ne alemdeler? Türk-İş, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı, ticaret odaları, ziraat odaları neredeler? Neden onlar da sessiz? Aslında TÜİK'in kapısına gitmesi gerekenler bunlar değil miydi? “Ey TÜİK! Rakamları düşük göstererek benim emekçimi dolandırtıyorsun.” diye isyan etmesi gerekenler bunlar değiller miydi? “Bu nasıl istikrar kardeşim, kısa zaman döneminde 3 Maliye Bakanı, 4 TÜİK Başkanı, 4 Merkez Bankası Başkanı değiştirdiniz. Dolar kuru 16 Aralık 2020’de 7,8 lira, bugün 14 Aralık'ta 14,30 lira. Değer kaybı yüzde 100. Bizi bitirdiniz, erken seçim istiyoruz.” diye niye bu beyefendiler haykırmıyorlar? Yani umreye gidip zemzem suyuyla yıkanan TOBB Başkanı sıra Cumhurbaşkanına gelince “Niye üyelerim batıyor, ekmek kaç para, niye böyle oldu, asgari ücret niye böyle?” diye soramıyor ama umrede zemzem suyuyla yıkanıyor; Allah kabul etsin.

Ne yazık ki ekonomi politikalarını derinden etkileyen dış politikamız da bu anlayışla zehirlenmiştir. Çoğunda kurucu olduğumuz uluslararası kuruluşlardan dışlanıyoruz. Avrupa Konseyinin kıyısına geldik, düştük, düşüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sadece Sayın Erdoğan ya da AKP'lilerden biri oraya müracaat ederse meşru. Avrupa Birliğiyle müzakere hâlindeyiz güya ama Avrupa Birliği Türkiye’yi çoktan Ortadoğu masasına oturttu. Sadece geçici sığınmaların deposu muamelesi gösteriyor bize Avrupa Birliği. Amerika Yunanistan ilişkilerinde Türkiye aleyhine yaşanan tatsız gelişmeler bunun kanıtı. Tayyip Bey’in NATO’daki siyasi ağırlığı hemen hemen yok gibi. Amerika’nın Yunanistan’a 9,5 milyar dolarlık silah satışını onaylaması, Temsilciler Meclisinin Dış İlişkiler Komitesinden Türkiye’nin ve Doğu Akdeniz ve Kıbrıs politikalarını kınayan bir kararın çıkmış olması ne yazık ki hayra alamet değildir.

Mavi vatanı çoktan Karadeniz’e demirlediniz, ses yok mavi vatandan. Tank Paleti neredeyse bedelsiz peşkeş çektiğiniz Katar, Exxon Mobil ve Güney Kıbrıs’la adanın güneybatısında 5’inci parselde, Türkiye’nin de kıta sahanlığını işgal edecek şekilde bir anlaşma, petrol arama anlaşması, enerji arama anlaşması imzaladı. Her ne kadar Sayın Çavuşoğlu “Kıta sahanlığımızı ihlal etmez.” diyorsa da doğru değil. Biz adanın her yerinde, tutun ki doğru, tutun ki Sayın Çavuşoğlu doğru söylüyor, peki, biz adanın her yerindeki haklarımızdan vaz mı geçtik? Böyle bir anlaşma bize rağmen nasıl olur da yapılabilir, Türkiye'ye rağmen nasıl yapılabilir? Nerede bu devlet? Bu devleti yönetenler nerede? Ama siz bu tutumunuzla Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanıdığınızı biliyor musunuz? İstediğiniz kadar bizi dinlememek için bu sıraları boş bırakan biz buradan millete sesleneceğiz, millete, size  değil! için bu gerçekleri haykırma yeri burası, burası, bu Meclisin kürsüsü. Bütün bu yaptıklarınız sürpriz mi? 2017’de İsviçre’nin gözlerden uzak, ırak bir köşesinde… Burada hamaset kolay arkadaşlar, vatan millet hikâyesi anlatmak, işte vatan millet hikâyeleri burada, gerçeği burada, hikâyeler burada, şehitler burada. İsviçre’de Güney Kıbrıs Rum Lideri Anastasiadis ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ne konuştu? Türkiye'nin mektubunu konuştu, Hükûmetin mektubunu. Ne yazıyordu o mektupta? Türkiye “Garantörlük Anlaşması’ndan vazgeçebiliriz." demişti “Vazgeçebiliriz.” Bereket, dua edin de Annan Planı’nda olduğu gibi Rumların aç gözlülüğü yüzünden geçmedi orası yoksa bu iş bitmişti. Bu eğer cinnet değilse ihanettir arkadaşlar. Yani milletimizin yüksek çıkarlarından vazgeçmeye kalkışanların iktidarlarını sürdürmek için göze aldıkları hiçbir şey sürpriz olamaz artık.

Tayyip Bey son Katar çıkarmasında yaptığı açıklamada Katar’ı kastederek “Umarım bu karardan vazgeçerler." demişti. Belli oldu. Katar vazgeçmemiş. Peki, Tayyip Bey “Savaş sebebi.” dediği kararını değiştirtemiyorsa Katar’a niye gitti? Ne işi vardı Katar’da? Bizim gıyabımızda, Türkiye'nin millî menfaatleri konusunda anlaşmalar imzalayan bir ülkede ne işimiz vardı? Yoksa mantıksız, temelsiz, akla ve bilime aykırı ekonomistliğiyle batırdığı ekonomiyi, seçimlere kadar suyun üstünde tutayım diye siyasi mahiyeti belli olmayan bir swap anlaşmasıyla tarihe sığmayan bu büyük ülkeyi, tarihe sığmayan bu büyük ülkeyi küçük bir ili büyüklüğündeki eski parçasının sömürgesi konumuna indirgeyip alçaltmayı göze mi aldınız? İlimiz büyüklüğündeydi.

Dış politikayı iç politikaya alet etmeniz ve ideolojik takıntılarınız nedeniyle bakın, Amerika ve Rusya geldi, Suriye sınırımıza oturdu. 2’si de PKK ve YPG’yi destekliyor. Yanlış Suriye politikalarınız yüzünden bize düşen ise faili meçhul, hesabı sorulamayan şehitler, İdlib’de terör çöplüğüne bekçilik etmek, milyonlarca sığınmacıya hem de milletimizin rızkından keserek bakıcı olmak; işte, Suriye'den Türkiye'nin payına düşen bunlar.

Tüm kuvvetlerin tek adama tabi kılındığı bu garabet rejime sandıkta özgür iradenizle son vermelisiniz. Meclisin sizin adınıza bütçe yapması, harcanın bütçenin hesabını sorma hakkının yeniden kazanması için, istiklal ve istikbalimiz için sizin iradenizle hukukun üstünlüğüne ve meclisin eşitler arasında birinci olduğu mutlak kuvvetler ayrılığına dayalı anayasal bir demokrasi ve cumhuriyeti hep birlikte inşa etmeliyiz. Bizim iktidarımızda demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında hiçbir boşluk bırakmayacağız. Sayın Akşener'in söz verdiği iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemde temel hak ve özgürlükler mutlak anayasal güvenceye alınacaktır. Türkiye'nin bozulmuş olan idari yapısı çağdaş ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenecektir, Türkiye’de kapsamlı bir yargı reformuna gidecektir, AB standartlarını yakalamak ve aşmak için ekonomik ve sosyal reformlar yapılacaktır, Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle ilişkileri sığınmacılar parantezinden çıkarılacak, eskiden olduğu gibi yeniden partiler üstü bir devlet siyasetiyle, birbirini takip eden bir siyasetle yeniden müzakereler başlatılacaktır, Türkiye'nin Kafkaslardan Orta Asya'ya ve Orta Doğu'ya, Rusya ve Ukrayna'yı kapsamak üzere Hazar havzası ve Karadeniz havzasından, Yunanistan ve Kıbrıs da dâhil olmak üzere Akdeniz'e uzanan geniş coğrafyadaki barışçı önder rolü yeniden sağlanacaktır. Onurlu devlet, onurlu siyaset bizim siyasi hedefimizdir. Hedefimiz, kaybettiğimiz Adalet ve Kalkınma Partili yılları telafi ederek evrensel uygarlığa ve zenginliğe ulaşmaktır. Esasen, Büyük Atatürk'ün bize gördüğü gösterdiği istikamet de odur. Kral Çıplak hikâyesini hepiniz bilirsiniz.

Türk milleti için önüne sandığın geleceği gün “Kral çıplak!” diye haykıracağı gündür. Seçim sandığı milletimizin önüne ister erken, ister zamanında gelsin o gün aynı zamanda milletimiz için ekonomik buhrandan çıkışın, özgürlüklerle kucaklaşmanın başlangıcı, egemenliğin nihai sembolü olan bütçe hakkını gerçek adresine, yüce Meclise yeniden teslim etmenin tarihi olacaktır”

 
Sanıldığı gibi değil: Ortalama bir insan kadar akıllılar!
 
'Ok yaydan çıktı' dedi... 'Ya baronların sözü geçecek ya da...'
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Partili 15 Aralık 2021 Çarşamba 22:37

Sayın Çıray,söylediklerinize katılmak istiyorum,çünkü bir çok partide görev yaptınız,acaba bu gelecek seçimlerde hangi partiden ve nereden milletvekili adayı olacaksınız acaba...

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
CHP Lideri'nden adaylık açıklaması: İttifak kabul ederse onur duyarım
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, katıldığı canlı yayında Cumhurbaşkanı ...
Bakan Ersoy müjdeledi: İzmir'e Kültür Festivali geliyor!
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bütçe görüşmeleri sürerken kürsüye çıkan ...
Muhalefet partilerinden ekonomi toplantısı
Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Demokrat Parti ve Gelecek Partisi'nin ...
 
CHP'li Beko hükümete yüklendi: Türkiye'de Kurtuluş Savaşı yok, peşkeş var!
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bütçe görüşmeleri sırasında söz alan ...
Kılıçdaroğlu: Her ailede asgari bir sigortalı olacak
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yeni belirlenecek asgari ücretle ilgili ...
İki vekil arasında 9/8'lik kavga
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bütçe görüşmeleri, Cumhuriyet Halk Partisi ...
 
Meral Akşener: Türkiye’nin iflasına sebep olur
Meral Akşener, Bakan Nebati'nin ‘ekonomi modeli’ açıklamalarını hatırlatarak, ...
O başkan artık İYİ Parti'de!
İYİ Parti STK İlişkileri Başkan Yardımcısı, Esnaf ve Sanatkardan sorumlu ...
CHP’den 'atanamayan öğretmen' isyanı: 2023'te sayıları 1 milyona ulaşacak!
Düzenlenen basın toplantısında atanamayan öğretmenlerin sorunlarını dile ...
 
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
İzmir'den…
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
'Kestirmedi, çünkü!'
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Modası geçmez 1984
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Haziran 14!
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Futbol ve siyaset...
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kırmızı çizgiler ne olacak?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Kapalı kapıların ardında
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Oxford, Alice Harikalar Diyarında ve otizm
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Avrupa'daki mesaj!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
İzmir'in meltemi Manisa'nın poyrazı!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva