Çalıştayın açılışında konuşan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Galip Akhan, önümüzdeki elli yılın en önemli probleminin dünyada ve ülkemizde enerji sıkıntısı ve enerji güvenliği olacağını söyledi. Rektör Prof. Dr. Akhan “Enerji üretiminde yerli kaynakların kullanım oranı arttırılamadığı sürece, enerjide dışa bağımlılığımızın da artmaya devam edeceği aşikârdır" dedi. Rektör Prof. Dr. Akhan, bu ihtiyaç doğrultusunda ülkemizin ve özellikle de Ege Bölgesinin çok önemli yerel kaynağı olan jeotermal enerjinin en verimli şekilde geliştirilmesinin ve ülke ekonomisine kazandırılmasının büyük önem taşıdığına vurgu yaptı.
Çalıştay Başkanı İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. İbrahim Kocabaş da Türkiye'nin yenilenebilir enerji sektörünün önümüzdeki 30 yıl içinde yüzde 1000 büyüme potansiyeli olduğunu söyledi. Dünyanın hızla artan enerji talebinin 2050 yılında bu güne oranla yaklaşık yüzde 40 daha fazla olacağını belirten Prof. Dr. Kocabaş, bu enerji talebine bağlı olarak yenilenebilir enerjilerin yüzde 17 ile yüzde 25 oranında pastadan pay alabileceği beklentisini hatırlattı. Türkiye'nin günlük 200 milyon dolar enerji ithalatı gerçekleştirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Kocabaş, "Jeotermal Enerji Sektörünün en az yüzde 1000 büyüme potansiyeli var. Jeotermal bu potansiyelini harekete geçirebilirsek, Türkiye'nin günlük 200 milyon dolar olan enerji ithalatının günlük 2 ile 20 milyon dolar arasında bir kısmını tasarruf edebiliriz. Bu anlamda sektör en hızla büyüyebilir ve yapılması gereken teknik ve teorik çalışmalar açısından aradığımız üniversite, endüstri işbirliğini de en geniş şekilde sağlayan bir örnek oluşturabiliriz" şeklinde konuştu.
Türkiye'de özelleştirmelerin başlaması ile kapasitenin artmasına rağmen kapasitenin henüz yeterli olmadığını vurgulayan Jeoloji ve Jeofizik Mühendisleri Derneği Başkanı Adil Özdemir ise kullanılan jeotermal kaynaklarının sayısının arttırılmasının yanında kaynakların verimli ve karlı kullanımının sağlanmasının gerektiğini altını çizdi. Jeotermal sahalarda çok fazla ruhsat verildiğine dikkat çeken Özdemir, "Bu alanlarda yapılacak üretimlerin birbirlerini olumsuz etkilemekte. Bu ruhsatların yoğunluğundan dolayı ilk olarak bazı kaynaklarda üretimin yapılamamasına neden oluyor. Bazı alanlarda da peş peşe üretime geçildiğinde birbirinin performansını etkileyerek atıl yatırım haline gelebilme riski var. Bu nedenle planlamada havza bazında 'bütünleşik havza yönetimi' şeklinde bir plana geçilmelidir" dedi. (dha)