CHP’li Yüksel’den 31 Mart yorumu: Sandıkta İzmir ittifakı oluşacak

EGEDESONSÖZ – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir 24. Dönem Milletvekili Alaattin Yüksel, SonSöz TV’de katıldığı programda Gazeteci – Yazar Muhittin Akbel’in sorularını yanıtladı.

Seçim sürecini değerlendiren Yüksel, “Değişim olmasaydı, CHP, baraj altında kaldığı 1999 seçimlerine benzer bir sıkıntı yaşardı” dedi ve İzmir’in adaylarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İl Başkanlığı, bir dönem milletvekilliği, Genel Başkan yardımcılığı görevlerinde bulunan Alaattin Yüksel, aday gösterilmediği için küsme zamanı olmadığını, başta Tunç Soyer olmak üzere aday gösterilmeyen tüm arkadaşlardan, tıpkı 2019’da Aziz Kocaoğlu’nun yaptığı gibi CHP’nin kazanması için canla başla çalışmasını beklediğini söyledi.

HER YENİLGİDE CHP SEÇMENİ PARTİDEN KOPMAYA BAŞLADI
CHP’de Kurultay sonrası yaşanan değişimle ilgili değerlendirmede bulunan Yüksel, “Yarım asır geçkin süredir CHP’liyim. CHP’ye 1972 yılında katıldım. Değişim, 2010’da Kemal Kılıçdaroğlu’nun geldiği zaman da bir ihtiyaçtı, gereklilikti. Onun öncesinde 5 yıl kadar uzak kalmıştım, kişilere endeksli siyaset yapmak istemediğim için. Kemal Kılıçdaroğlu seçilince geri dönmüştüm. O değişimle yeniden bir şeyler başarılabilir mi diye ben de geri dönmüştüm. Bir dönem yerel yönetimlerden bir dönem halkla ilişkilerde genel başkan yardımcılığı yaptım. Milletvekilliğinden de aynı gerekçelerle ayrıldım. Mecliste de sanki AKP’nin tamamlayıcı gibi görev yapmak istemedim. Meşrulaştırıyorduk bir yerde. Parmak gücüyle her şey geçiriliyor gidiyor. Tatmin olmadığım bir şeydi. 3-4 ay öncesinden milletvekilliğini bıraktığımı söylemiştim. Kemal Bey her seçim yenilgisinden sonra Genel Başkan Yardımcılarını, MYK’sını değiştirdi. Her seçimde başarısız olduk. Her başarısız olduğumuzda başlangıçta heyecanla gelen seçmenlerimiz yavaş yavaş kopmaya başladı. Bir tek 2019 yerel seçimlerde farklı bir sonuç aldık ittifakla birlikte. Her yenilgimizde seçmenlerimiz bizden koptu. En son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok büyük umut yaratıldı. Köprüden önce son çıkış denildi. Beklenti de büyük oldu. Kopuş da büyük oldu. Kimse ondan sonra siyaset konuşmak istemedi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra o değişim yaşanmamış olsaydı, bugün çok farklı şeyler konuşuyor olacaktık. CHP, 1999 seçimlerinde nasıl ki yüzde 9,5’a düştü, baraj altında kaldı. O zaman İzmi’de yüzde 9,5 oy almıştık. İzmir CHP’nin kalesi diye anılır, öyle bir şey yok. Eğer son değişim de olmasaydı benzer bir sonuçla karşılaşma ihtimali yüksekti. Şimdi çok farklı noktadayız” diyerek kurultayda değişimin olumlu sonuçlar getireceğine işare tetti.

ÖNSEÇİM YAPILSAYDI BUGÜNKÜ TARTIŞMALAR OLMAYACAKTI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Kılıçdaroğlu’nun Kurultay öncesi ilan ettiği belediye başkanları Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Özlem Çerçioğlu dışında kimseye verilmiş sözümüz yok” sözleri ile önseçim ve anketi işaret ettiği hatırlatılan Yüksel, adayların belirlenme yöntemiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

“İzmir ile ilgili bir önseçim yapılmayacağı, yeterli süre olmayacağı söylendi. Aslında yapılabilirdi, çok vakit kaybedildi. Önseçim yapılsaydı tartışmalar olmayacaktı. Herkes bir şekilde boyunun ölçüsünü almış olacaktı önseçimde. Mevcut belediye başkanlarının olduğu yerde memnuniyet anketi yapılacak dendi. Kamuoyu yoklamaları, yerinde yoklamalar ile Parti Meclisi MYK üyeleri geldiler adaylar ile tek tek görüştüler. Adaylar Ankara’ya gidip kendilerini anlatmaya çalıştılar. O koridorlarda bekleştiler. Bu kriterler ışığında adaylar belirlendi. Anket sonuçlarını ben de görmedim. Genel Merkez anketleri paylaşmadı. Ancak MYK’da ve Parti Meclisi’nde bunların değerlendirildiği söyleniyor. Aslında yapılması gereken adayların kendi illerinde partilerinin tabanlarıyla, kamuoyundaki varlıklarıyla, STK’lardaki varlıklarıyla ve genel merkezin değerlendirmesiyle topyekün belirlemesi en doğrusudur. Ankara’dan belirlendiğinde her zaman tartışmalar olacaktır. Türkiye’de 1980 darbesinden sonra demokrasi giderek değersizleştirildi. 80 darbesinden sonra siyasi partiler yasası ve seçim yasasında değişiklikler oldu, yüzde 10 seçim barajı geldi ve demokrasi değersizleştirildi. 70’li yıllarda belediye meclisi, belediye başkanı, milletvekili olacak adayların yüzde 95’i, önseçimle belirleniyordu. Yüzde 5 kontenjan hakkı vardı. Her parti için geçerliydi bu kural. Öylesine oturmuştu ki bu yasa, 80’den sonra uzun süre Doğru Yol Partisi’nde ve CHP’de önseçim yapılmaya devam etti. Oda başkanları da, Sendika başkanları da partiye üyeyse oy kullanmaya geliyorlardı. Adayı Ankara’da aramıyordunuz. Parti tabanında kamuoyunda arıyordunuz. Tek başına partide olması da yetmez diyorum. Parti üyeleri oy verecek yüzde 25 alacak. Kamuoyunda araştırma yapılacak yüzde 25 oradan gelecek. STK’lardan yüzde 25 ilçe örgütleri ve genel merkez değerlendirecek yüzde 25 . Her yerde olan aday en doğru adaydır diyorum. Onun ortalamasıyla belirlenecek. Bu yapılmazsa bu tartışmalar olmaya devam edecek. Çok fazla aday adayı vardı. Partinin İzmir’deki gücünü gösteren bir şeydir. 2002’de 24 milletvekilinin 16’sını aldığımız seçimden sonra, vekil sayısı 28’e çıktığı halde 14 milletvekilini geçemedik. İzmir’de Büyükşehir ve ilçe aday adaylarımızın sayısı 400 civarındaydı. Bu, partinin ne kadar güçlü olduğunu gösteren bir veridir. Bunu fırsata çevirmek gerekir. Onların birikimlerinden çabalarından yararlanmanın yollarını bulmak gerekir. Bunun da yeterince yapılıp yapılamadığı yönünde endişelerimiz var. Bu kadar çok tepki ve tartışmanın yolunun kesilebilmesi bir tek buna bağlı. Tüzüğün, Ankara’da aday belirlenemeyeceği bir şekilde hazırlanması gerekiyor. Aday adayı arkadaşlarımız da Ankara’da koridorlarda bekleşip yerlerde oturup adaylık beklentisi içine girmeyecekler. Burada çalışıp kendilerini gösterecekler. Bu tartışmalar böyle ortadan kalkar. Atatürk’ün biz sözü vardır: Bir daha asla kirli bir ayağın basamayacağı ilimizdir güzel İzmir. Ben de bir daha hiçbir adayın Ankara’dan belirlenmeyeceğini umuyorum. Bir Tüzük Kurultayı var. Orada bu tartışmalara son vermeliyiz.”

PİREYE KIZIP YORGANI YAKMAK
İttifaksız bir seçime girilecek olmasından dolayı koşulların CHP açısından uygun olup olmadığı sorusuna yanıt veren Yüksel, şunları söyledi:

“İşin bu tarafından baktığımız zaman sıkıntılı bir süreçmiş gibi görülüyor. CHP’nin muhalefet partisinin başarılı bir sonuç alması için koşullar uygun mu dediğinizde bu işin başka tarafı da var. İnsanların yaşadığı koşullar. Araştırmalarda çıkan hem de sokakta en çok konuşulan sıkıntı Türkiye’nin en önemli sorunu ne denildiğinde yoksulluk, işsizlik, ekonomi, emeklilerin tepkisi var. Emeklilere açlık sınırının altında, yarısının biraz üzerinde bir maaşı reva gören bir iktidar partisi var. Açlık sınırı 15 bin liranın üzerine çıkmış Türk – İş’in araştırmalarında. Yüzde 80 yoksulluk sınırının altında, açlık sınırın altında yaşayan 20 milyon insan var. Her seçimde insanlar, bu hayata kim layık gördü, oy verirken seçmendeki oy verme davranışını en çok etkileyecek olan budur. Bunun dışında İzmir’de kendine has değerler vardır. Cumhuriyet’in değerleriyle hemen hemen özdeştir. Adalettir, eşitliktir, özgürlüktür, hoşgörüdür, yaşam biçimine karışılmasını istemez İzmirliler. Şu anda bunların en büyük nedeni, Türkiye’de kuvvetler ayrılığı kalkmış bir sistem var. Afrika tipi bir başkanlık sistemiyle dünyanın hiçbir yerinde başkanlık sistemi dahil bir sistemde kuvvetler ayrılığı kaldırılmaz. Hepsi bir tek kişiye bağlanmış yasama, yürütme, yargı bir tek kişiye bağlanmış. O yüzden yatırımcı gelmiyor. Ne istiyorlarsa yapıyorlar, kapı kapı dolaşılıyor ama gelmiyorlar çünkü hukuk yok, adalet yok. Suçsuz yere kendinizi hapishanede bulabiliyorsunuz kaç yıl sonra çıkacağınız belli değil. Yaşam biçimine karışılıyor. İzmirlilerin en başta karşı çıkacağı nokta budur. Cumhuriyet değerlerine sahip çıkarlar. Günlük olağan şeyler haline geldi. Zannedersiniz ki bütün Türkiye’yi kuşatmışlar gibi. Şeriat, hilafet isteyen insanlar var. Bunlara asla konuşulmuyor. Emekliler kendilerine bu durumu reva gören iktidar partisinin önünde açıklama yapmak istiyorlar, polis müdahalesiyle karşılaşıyorlar. Adliyenin içinde şeriat isteriz diye bağırıyorlar. 1 milyon 500 çocuk karne almadı. Çünkü 1 milyon 300 bini tarikatlara teslim edildi. Yerel seçimlerde adaylar yarışırken halkımız şunu sorsun: Ben işe giderken çocuğumu nereye bırakacağım? Yoksulluktan çocuklar tarikatlara teslim edildi. İttifaklar en sonda geliyor. Yaşananlara göre oy verilecek. Mustafa Kemal Atatürk, laik demokratik cumhuriyeti ilelebet yaşatma misyonunu bize yüklediyse bizim için birinci önceliğimiz bu olmak zorundadır. Yoksa pireye kızıp yorganı yakıp bütün bu değerlerden mahrum kalmak doğru olmaz.”

İTTİFAKTAKİ PARTİLER, SEÇİM KAYBETTİRMEYE OYNUYORLAR
Yüksel, dağılan Millet İttifakı’ndaki siyasi partilerin CHP aday adaylarını aday yapmaları konusunda ve Cumhur İttifakı’nın durumu hakkında değerlendirmede bulunarak, “Millet İttifakı vardı. Bugün her biri kendisi ayrı aday çıkartmaya çalışıyor. İYİ Parti, bu iktidara karşı politikalar yaptığı dönemde oylarını yüzde 20’ye kadar çıkarmıştı bugün yüzde 4-5’lerden söz ediliyor. CHP’nin gücüyle meclise giren 39 milletvekili çıkarmış küçük partilerin hepsi birlikte anlaşmış gibi muhalefete seçim kaybettirmeye oynuyor. Adaylarımız ile ilgili yaşanan sıkıntılar. Tek tek kapılarını çalıp kendi partilerinden aday yapmaya çalışıyorlar. Kendi partinizden çıkartın adayı. CHP’nin aday adaylarına gidip kapıyı zorluyorsunuz. Vefasızlığın ötesinde kaybettirmeyi amaçlıyorlar. İzmir’in seçmeni bilinçlidir. Bu birleşmeyi sandıkta kendisi yapacak. Genel Başkan’ın dediği gibi Türkiye İttifakı sözü burada İzmir ittifakı, tepki olarak sandıkta birliği sağlayacak. Bu partiler iktidara karşı bir araya geldiler. Seçmenlerini de bu yönde bir araya getirdiler” sözlerini sürdürdü.

EN ÖNEMLİ KRİTER, MEMNUNİYET ANKETİ
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yeniden aday gösterilmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz sorusu üzerine Yüksel şu ifadeleri kullandı:

“Medyada değişimi desteklemeyenler cezalandırılacak mı diye konuşuldu. Değişim hareketine karşı olmalarına rağmen aday gösterilen eski başkanlardan aday gösterilenler var. Fakat Tunç Soyer aday gösterilmedi ancak Tunç Soyer, önemli görevler yaptı. Aday belirlemede en önemli kriter memnuniyet anketi. Anket görülmedi ama genel merkez buna göre karar verildiğini söylüyor. Bu bir şekilde duyuldu da ne çıktı çıkmadı konusu. Öyle olsaydı diğerlerini de aday yapmamış olurlardı. Tüzük Kurultayı’nda aday belirleme kriterleri netleşmeli.”

SANDIKTA İZMİR İTTİFAKI OLUŞACAK
İzmir’deki sorunları Genel Başkan Özel’e, bire bir yazarak ilettiğini, doğru karar almaları için ısrarını sürdürdüğünü anlatan Alaattin Yüksel, sandıkta İzmir ittifiakının oluşacağını iddia etti. Yüksel, CHP’nin İzmir Büyükşehir adayı Cemil Tugay’ın seçim çalışmalarını da değerlendirdi:

“Başarısız bir seçim sonucu alacağımızı beklemiyoruz. Çünkü inancım odur ki, sandıkta İzmir İttifakı oluşacaktır. Ortaya koyduğu anketlerde pek yanılmayan bir araştırma şirketinin verilerine göre, CHP olarak Büyükşehir’i sorunsuz alıyoruz. 30 ilçenin 23’ünü kesin CHP alıyor, 7 ilçeyi de alma olasılığı yüksek görünüyor. Kızıp tepki gösterenlerin, oy vermeyeceğim, cezalandıracağım diyenlerin yüzde 60’ı, bir başka araştırmacı gazeteci arkadaşımız Ümit Yaldız’ın dediği gibi yine CHP’ye oy veriyor ve yine vereceğinden kuşkum yok. Büyükşehir adayımız Cemil Tugay, bir bilim insanı. Aklın ve bilimin ışığında bir yönetim bekliyoruz kendisinden. İktidar partisi sosyal yardımlarla, insanları yoksul bırakıp kendilerine muhtaç hale getirip sosyal yardımda bulundukları insanların oylarını alıyorlar. Mazota 2 lira 55 kuruş daha zam geldi, 45 lirayı geçti. Bunlar, seçimden sonra başımıza geleceklerin ayak sesleridir. Seçimden sonra vergiler artacak. Tarihimizin en büyük bütçe açıklarından birini aralık ayında yaşadık. En büyük cari açığı yaşıyoruz. Kapı kapı dolaşıp döviz arıyoruz. Faiz sebeptir enflasyon sonuçtur denildi, enflasyon patladı. Merkez Bankası Başkanı mayıs ayında yüzde 73 diyor enflasyonu. Demek ki o da yüzde 85’e çıkacaktır. TÜİK’in rakamıdır bu, yüzde 100’ün üzerine çıkacaktır. Bunun bedelini seçimden sonra hep birlikte çok ağır bir şekilde ödeyeceğiz. Gelir dağılımı adaleti bozuldu. Merkez Bankası Başkanı Asgari ücret enflasyonun sebebi diyor. Akılalmaz bir şey. Daha birinci ayda yüzde 6,7’sini TÜİK rakamına göre geri aldınız. CHP olarak hedefimiz 30+1 olmalı. Hepimizin çalışmaları bu yönde olmalı. Cemil Tugay, seçildikten sonra takımla birlikte çalışıyor olmalı, 30 belediye ile birlikte. Büyükşehir başkanı rutin toplantılar yapmalı. Her ayın ilk perşembesi mesela 30 belediye başkanı ile bir araya gelmeli. 48 gün var seçime. Büyükşehir başkanımıza günde 2-3 saat uyumak yeterli olacaktır, çünkü çok çalışacak diye düşünüyorum.”

90 DAKİKAYI TUGAY, DAĞ’DAN ÖNCE SÖYLEMİŞTİ
Alaattin Yüksel, AK Parti’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Hamza Dağ’ı da eleştirdi:

“Sayın başkan adayı, İzmir’e göre politika uyguluyor. Hassasiyetleri görüyor, uyguluyor. Afişlerinde partisinin genel başkanının izi yok. İzmirli bunları görünce bana oy vermez diye düşünüyor. İzmirli moderndir, yaşam biçimine karışılmasını istemez. Barlarda dolaşıp oy istiyor. Bunları seçim öncesi barlarda değil, hayatın içinde yapacaksınız. Her gün şeriat isteriz diye sokaklarda adliye koridorlarında hilafet bayraklarıyla dolaşanlara ne diyorsunuz acaba? Bunları ona sormak lazım. Aç bıraktığınız emekli hakkında ne düşünüyorsunuz diye sormak gerekiyor. İzmirli bunu görüyor. Şeriat isteriz diye sokakları dolduran insanlar için genel başkanı çıkıp ‘haklılar’ diyor. Onlara karşı tam tersine siz ne yapıyorsunuz? Biz cumhuriyete bağlıyız, Atatürk ilkeleriyle sorunumuz yok demiyor. Şeri hukuka göre mi yöneteceksiniz ülkeyi? Dini referanslar ekonomiyi batırmadı mı? Türkiye’nin Londra tefecilerine bu kadar faiz ödediği görülmemiştir. 90 dakika meselesini bizim büyükşehir adayımız Cemil Tugay çok daha önce bir buçuk ay önce söylemişti. Türkiye’de bunu uygulayan tek belediye CHP İzmir Büyükşehir Belediyesi Aziz Kocaoğlu dönemiydi. Cemil Tugay da bunun yanlış olduğunu görmüş, demiş. 1 buçuk ay önce bir röportajında. Sabit gelirli insanları, emeklileri zor bir dönem bekliyor. CHP’nin sosyal belediyecilik anlayışı, bu insanlara sahip çıkmayı gerektiriyor. Kazanmayacağı bir Büyükşehir için bunları demesi kolay. İZSU’nun İzmir’e ne kadar yatırım yaptığına, aslında hem Tunç Bey döneminde Aziz Kocaoğlu, Piriştina döneminde bu kente ne kadar yatırım yaptığına baksın. AKP’li belediyeleri iktidar partisinden ne kadar yardım almış olmalarına rağmen iktidarın CHP’li belediyelere sürekli engel olmuş olmasına rağmen ne büyük yatırımlar yapıldığına baksın. Yarımadaya su sağlayacak DSİ’nin projesini Büyükşehir devralmak istedi, izin vermediler. Onay vermediler ama oradan altın madeni aranmasına ruhsat verdiler. Karayollarının altından su geçirmesine izin vermediler. Bunun gibi kentsel dönüşüm projeleri, her çıkardıkları kanunun sonuna bir cümle ilave ettiler. Bakanlar Kurulu’nda onaylandıktan sonra yürürlüğe girer diye. O zaman Ankara Büyükşehir, İzmir’den sonra 7 proje sundu, bir günde çıktı. İzmir’in 9 projesi 480 gün ortalamayla onaylandı. Körfez projesinde Aziz Başkan ortak yapıyoruz dedi. Devlet Demiryolları, dip taramasını siz yapın, ben kanalı yapayım. Bana hiçbir geliri yok. Sizin dip taramasından dolayı yeni nesil gemiler buraya girebileceği için limanın değeri çok artacak çok para kazanacaksınız. Bu ortak projede 3 yıl ÇED diye beklettiler. Sayın AK Parti adayı Hamza Dağ siz burada değil miydiniz, genel başkan yardımcısı değil miydiniz? Bugün açıklaması var. Şurada belediye projesinin onaylanmasında yardımcı olduk! Bu senin görevin. İzmir’e hizmet etmek için milletvekili olmuşsunuz. Görevin sadece onaylatmak değil. Sen bu kente 1 metre metro yaptın mı onun cevabını ver. İstanbul sendeyken yapıyordun. İzmir’ ne yaptın? Buca’yı Aziz Başkan yapacaktı. Biz yapacağız dediler asla yapmadılar, Tunç Başkan’a nasip oldu. Elinizi  tutan mı var niye yapmadınız.”

TUNÇ BEY’DEN DE AZİZ BEY GİBİ SEÇİMDE ÇALIŞMASINI BEKLİYORUM
Genel Başkan Özgür Özel’in Tunç Soyer ile görüşmesini, CHP’nin yurtdışı temsilciliği teklif etmesini ve Soyer’in bu teklifi reddetmesiyle ilgili düşüncelerini ortaya koyan Alaattin Yüksel, “Genel Merkez böyle bir karar verdi. Doğal olarak da Tunç Başkan en azından bir dönem daha yapmak istiyordu. Böyle olmayınca çok üzüldüğünü hissettirdi. Tepkisini de çevre tarafından da ortaya konuldu. Gönlünü almak istediler diye düşünüyorum. Kendisi son derece onurlu bir şekilde reddetmiş, yurtdışı temsilciliği görevini. Böyle şeyler hepimizin başına gelebiliyor. Tunç Bey de bir başkasının yerine geldi sonuçta. Biz de aday adayıydık, demedik ki bizi niye aday yapmadınız. O zaman ben de adayım dedi, yapılmadı, Aziz Başkan yine gitti kırsalda çalıştı; CHP ve Tunç Bey kazansın diye. Tunç Bey’den de bunu bekliyorum. Çevresinin etkisinde de kalmadan bir önce toparlanmalı. Biz, İzmir’i bütün demokratik değerleri, cumhuriyet değerleriyle ruh ikizi gibiyiz. İzmir’i çağ dışı bir anlayışa teslim etmemek için hep birlikte tepkileri yatıştırıp toparlanmak bizim görevimizdir. Tunç Soyer’in böyle bir görevi var diye düşünüyorum” dedi.

MARKO PAŞA’YA DÖNDÜK
Aday gösterilmeyen 19 ilçe belediye başkan adayları ve adaylara yönelik gelen tepkiler hakkında görüşlerini açıklayan Alaattin Yüksel, şunları söyledi:

“Ortada bir sorun var. Ben de kabul ediyorum. Benim buradaki misyonum, 3 kuşaktır siyaset yapan biri olarak bu tepkileri, kızgınlıkları toparlamaktır. Bence hepsi son derece güzel işler yaptılar. Hiç üzülmesinler, hizmet verdikleri her yerde bunlar değerlendiriliyor. Biz başarısız olduk da ondan mı değerlendirilmedik, demesinler. Hep birlikte olacağız. CHP bana bu görevi verdi, onurumla bu görevi yaptım, demeli. Parti tabanının vicdanı bunu her zaman değerlendirecektir. Benim telefonlarım susmuyor. Marko Paşa’ya döndük. Bir ilçe kapatıyor öbürü arıyor. Bizim görevimiz bundan sonra yatıştırıcı olmaktır. Son Parti Meclisi toplantısında bu tepkileri genel merkez de gördüyse, ki görmüş olması gerekir; Deniz Yücel ve Murat Bakan var MYK’da. İl başkanımız, ilçe örgütlerimiz sahadalar. Ankara’da oturmuyorlar. Haftanın en az üç gününü burada geçiriyorlar, toplantılar yapıyorlar. En ufak bir sorunu Ankara’ya taşımaları gerekiyor, biz zamanında öyle yaptık. Bu genç arkadaşlarımız da nabzı tutuyorlar. Bulundukları kuruma önce taşıyacaklar, Genel Başkan’a oradan MYK’da doğru sonuçlar çıkarmaya çalışacaklar. Biz Türkiye’de genel iktidardan yerel iktidara değişimi sağlamaya çalışıyoruz, parti içinde de partiyi yönetenler de bir şekilde tespit ederlerse doğru yolu bulmaları lazım. Belediye meclisi üyeleri belirlenecek. Genelge yayımlandı 2004’te. Belirlenen üyelerin hepsi MYK tarafından onaylanacak diye. O zaman hayatımdan en az 5 yıl gitti. Ankara illa biz göreceğiz onaylayacağız dediği için. Son dakika, üç PM üyesi kadın arkadaşımız Hülya Güven, Semra Aksakal, Pelin Arda evrakları asker otobüsüyle yetiştirdiler. Bunların kesinlikle ortadan kalkması gerekiyor. 70’li yıllardaki demokratik seçim yasasını geri getirmek gerekiyor. Nihai hedefimiz bu olmalı. Tüzüğümüzde bunu başarmak zorundayız.”