EGEDESONSÖZ – CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, SONSÖZ TV ekranlarında İnciraltı gündemine dair Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı.
İzmir'in 'prestij projesi' olarak ifade edilen projelerinden biri olan İnciraltı Planları tartışmalara neden olmuş, İnciraltı’na dair planları destekleyenler Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları'na bağlı meslek odaları sık sık karşı karşıya gelmişti.
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, odaların aldıkları tutum ile ilgili yaptığı değerlendirmede “Odaların varlığı bizim için çok değerli ancak verdikleri her karar doğru değil. Şehir Plancıları Odası’nın birçok konuda açtığı dava kentin yararına olmuştur. Bazı konularda vatandaşı da mağdur etmiştir. Elinde çekiç varsa her şeyi çivi olarak görüyorsun, o doğru değil. Ziraat Mühendisleri Odası başımızın tacı… Bütün odalar iyi ki varlar. Dava açmak haklarıdır ama her açtıkları dava doğru değil. İnciraltı’nı iyi bilen biriyim. Odalar ile birlikte gezerim. O alanı görsünler. Bunu ben söylemiyorum, Avrupa Birliği’nin belgelerinde var. Kentte çöküntü alanı… İlk defa bu kavramı söyleyen benim. Şimdi herkes kullanmaya başladı. Çöküntü alanı haline geldi orası. Siz oraya hiçbir şey yaptırmayacağız, tarım yapılsın dediğinizde tarım yapılmıyor orada. Düğün salonları var, nargile bahçeleri var, kaçak evler yapılıyor. Narlıdere’nin halini gördük, planlaşmadan villalar oldu orada. İmar barışı ile onlar affedildi. Herkesi imar barışının içerisine soktu ve plansız bir yapılaşma oldu orada. Sokak yok oralarda. Daracık sokaklardan giriyorsun dört dönümlük villa. Kentin elitlerinin ve en zenginlerinin oturduğu yer haline geldi. O insanlar bahçelerini öldü fiyata sattılar. Bir tane yerlinin yeri yok orada. İnciraltı da aynı. Yerliler halen daha direniyor. Vergilerini ödeyemiyorlar, tarım yapamıyorlar. Bir teyze iki katlı evi var çocuğu için orada iş istiyor. Bu kadar tarımdan para kazanılan bir yer olsa orada neden iş istesin çocuğu için” dedi.
‘ORADA PLANLAMA YAPILMAK ZORUNDA’
Bölgenin planlanmasının şart olduğuna değinen Bakan, “Buranın planlanması şart. Kentin merkezinde çöküntü alanı haline gelmemeli. Orası düşük yoğunluklu büyük yeşil alanların olduğu kent ormanlarıyla bütünleşen bir şekilde planlanması lazım. Turizm olabilir, eğitim ve sağlık tesisleri olabiliyor. Planı ben bilmiyorum bakanlık hazırlıyor, bakanlık yetkisinde planlama. Düşük yoğunluklu derken oradaki insanları mağdur etmeyecek bir yoğunluktan bahsediyorum. Orada gereksiz bir nüfus da olmamalı ki oranın ulaşım ve altyapısı kaldırabilsin. Planlama yapılmak zorunda orada” ifadelerini kullandı.
‘BAŞKAN SOYER’İN BU SÖZÜ ÇOK AĞIR’
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in bütçe görüşmelerinde merkezi hükümeti hedef alarak yaptığı açıklamada “İzmir düşman toprağı değildir. İzmirliye bunlar reva görülemez. İzmir, bu ülkenin 81 ilinden biridir. Ayrılmaz bir parçasıdır” sözleri üzerine değerlendirme yapan Bakan şunları söyledi:
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na bunu söyleten nedir? Niye bunu söyleme ihtiyacı nedir? Bu çok ağır bir söz… Niye onlara yaklaştığını gibi yaklaşmıyorsunuz, niye bizim kredilerimiz onaylanmıyor? İzmir’e hangi büyük yatırımı yapıyorsunuz?
‘UCUNDA PARA VE RANT OLMAYAN HANGİ İŞE EL ATTINIZ’
Hangi bakanlık İzmir’e hangi yatırımı yapmış? Bir metre yaptığınız raylı sistem mi var? Eski demiryolunun bütün hatlarını Büyükşehir Belediyesi yeniledi, istasyonlarını o yaptı. Her şeyini Büyükşehir yaptı, yarı yarıya ortaksınız. Devletin demiryolunu verdiniz, İZBAN’a ortak oldunuz, onun dışında ne yaptınız? 1 metre metro yaptınız mı? Bir metre hafif raylı sistem yaptınız mı? İkinci çevreyoluna ihtiyaç var, bununla ilgili çalışma yaptınız mı? Çevreyolu tıkanıyor şu an. Ucunda para ve rant olmayan hangi işe elinizi attınız? Halkapınar – Otogar metro hattına ne oldu? Çandarlı Liman projesi ve oraya gömülen paralar ne oldu? Yaptığınız yanlış iskelenin bedelini kim ödeyecek? Şimdi satmaya çalışıyorlar, yapamıyorlar. Çok güzel bir proje, ne yaptınız ona? Vizyon ve bilgiye ihtiyaç var.
‘SANAYİYLE İLGİLİ YATIRIM OLSA İZMİR’E DE YATIRIM ARTAR’
Türkiye’nin zengin bir ülke olması ve buradan refah alınması ancak senin yüksek teknoloji ihracatınla mümkün olur. Yüksek teknoloji toplam ihracat payı içerisinde sadece yüzde 3. Oranla bakınca dünyada 88’inci sırada. Ürettiğin İHA ve SİHA’ya TOGG’a rağmen 88’inci sıradasın. Sen nasıl kalkınacaksın? Kereste, odun, maden satarak mı kalkınacaksın? Sana getirdiği bir artı değer yok ki. O ürünü işleyeceksin. 100 dolara sattığın bor madenlerini işleyip 1000 dolara satacaksın ki Türkiye kalkınsın. Bu bilgi ve vizyon gerektirir. Böyle bir bilgi ve vizyon yok. Eğer o bilgi ve vizyon olsa eğitim kurumlarını ayağa kaldırırsın. İlk 500 içerisinde üniversitemiz yok. Boğaziçi’ni benim adamım yönetsin diye kurumsal kimliği mahvettin. Bizim köklü üniversitelerimizin akademik yeterliliğini arttırman, buradan parlak öğrenciler çıkartıp ülkeye kazandırman gerekir. Böyle bir vizyonları yok. Baktıkları otoyol yapmak, kendine yakın zengin yaratmak. Sanayiyle ilgili bir bakış açısı yok. Bu olsa İzmir’in vergi gelirlerinden aldığı pay artar ve yerel yönetimlerin yaptığı yatırımlar artar. Genel yönetim burada İl Özel İdaresi’nden mallara el koydu belediyeye geçmesi gereken. Türkiye’nin her yerinde AK Partili belediyelere geçti, burada Diyanet’e verdiler, Milli Eğitim Bakanlığı’na verdiler.