Başkan Soyer’den dönüşüm eleştirilerine yanıt: Depremde ölmek ya cehalettir ya hıyanettir!

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - İzmir Büyükşehir Belediyesi, Mart ayı olağan meclis oturumu gerçekleştirildi. Kültürpark içerisinde bulunan Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen oturuma İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer başkanlık yaptı.

Yaklaşık 3 saat süren meclisin gündeminde ise deprem ve depreme yönelik önlemler yer aldı.

SOYER: BÖLGEDE OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Meclis açılışında söz alan Başkan Soyer, "Acımız çok büyük. Bundan sonraki hayatımızda ne yaşarsak yaşayalım bir yarımız hep eksik olacak. Ben İzmir’de tek yürek olan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına meslek kuruluşlarına teşekkür ediyorum. İzmir, deprem bölgesinde tüm gücüyle, paydaşları ile herkesin e ele verdiği, büyük vicdanı ile yer aldığı örnek bir çalışma sergiledi. Ne yapsak az ve eksik ancak biliyoruz ki hayat devam etmek zorunda. Orada hayat devam ediyor. Onbinler, yüz binler yine açıkta... Bu birkaç ayı içinde üzerimize düşeni yaptık diyerek rahatlayacağımız durumda değiliz. Desteğimizi vermeye devam etmemiz gerekiyor. Yunanistan kadar büyük bir ülke ve 13,5 milyon nüfus… Belki de tarihin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Biz de İzmir olarak tüm gücümüz ve imkanlarımız ile bölgede olmaya devam edeceğiz" dedi.

YAPILAR İÇİN YENİ ŞARTLAR MECLİSTE
Yeni yapılacak yapılarda sismik izolatör, 5 kat ve üzeri yapılarda en az bir adet bodrum kat yapılması zorunluluğu, İnceleme Kurulu oluru alınmadan yapı ruhsatı verilmemesi konuları meclis gündemine getirildi. İlgili günde maddesinde “30 Ekim 2020 İzmir Depremi ile 6-7 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremi sonrasında yapılarda meydana gelen hasar ve yıkımların yol açtığı can kayıpları dikkate alındığında, vatandaşlarımızın güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla yürürlükteki mevzuatta yapı izinlendirme iş ve işlemlerinin yeniden incelenerek güvenli ve depreme dayanıklı yapıların oluşturulmasına yönelik İzmir Büyükşehir Belediyesi yetki alanı dâhilinde, ‘Gevşek kum, çakıl veya yumuşak - katı kil tabakaları içeren zeminler veya sıvılaşma riski yüksek zeminlerde; iskan edilen ve/veya imar planına göre kat adedi 5 ve daha fazla olan binalarda, binayı tümüyle kuşatan yatay rijitlikli çevre perdelerine sahip iskan edilmeyen en az bir adet bodrum kat yapılması can ve mal gereklidir’, ‘Deprem öncesi ve sonrası kullanımı gereği insanların uzun süreli ve yoğun olarak bulunduğu 3 kat ve üzeri olan veya bina yüksekliği 10.50 metreyi geçen ayrık nizam yapılarda sismik izolatör kullanılmalıdır. Bu yapılarda ayrıca rijit bodrum kat yapılması gerekli değildir.’ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yüksek yapıların tasarım, yapım ve denetim aşamalarının kent bütününde sağlıklı, güvenli ve eşgüdümlü yürütülmesinin sağlanması amacıyla; bodrum katlar dahil olmak üzere toplam kat adedi 13'ü aşan yapılar için hazırlanan projelere, İzmir Büyükşehir Belediyesinin ilgili birimleri, ilgili meslek odaları ve ilgili ilçe belediyesi temsilcilerinden oluşturulacak İnceleme Kurulundan ön olur alınmadan Yapı Ruhsatı, Uygunluk Belgesi alınmadan yapı Kullanma İzin Belgesi verilemez. İnceleme Kurulu çalışma usul ve esasları ile yüksek yapılara ilişkin değerlendirme kriterleri ayrıca belirlenecektir." şeklinde uygulama yapılması önerilmekte olup; Meclisimizce karara bağlanması hususunun görüşülmesi" ifadelerine yer verildi. Başkanlık önergesi olarak gündeme gelen ilgili gündem maddeleri oy birliği ile acil kaydıyla Deprem ve Afet, Hukuk ve İmar Komisyonlarına sevk edildi.

ŞAHİN:ÖNERİYİ DESTEKLİYORUZ
Önerge ile ilgili konuşan MHP Grup Başkanvekili Selahattin Şahin, "Önerge son derece yerinde bir önergedir. 5 kat ve üstü yapılarda bodrum zorunluluğunun getirilmesi ve ilave olarak temel sisteminin radye olarak zorunlu hale gelmesi de bizce önem arz etmektedir. Komisyonlarda bu konunun da değerlendirilmesini talep ediyoruz" diye konuştu.

BOZTEPE: KOLAYA KAÇIP SİYASİLER VE MÜTEAHİTLER SUÇLANIYOR
Gündem dışı konuşmalarda yeniden söz alan AK Parti Meclis Üyesi Hüsnü Boztepe, “Çiğli’de biz 2021 yılında Ege Şehir Planlama’ya verdiğimiz bir arsa vardı. Bu arsa ile ilgili bundan 2 ay önce temel atıldığını burada belirtmiştiniz, biz de araziye gidip baktığımızda herhangi bir temel olmadığını sadece satış ofisinin temeli atıldığını gördük.Burada 2 parsel var. Bu 2 parseli İzBB çalışanlarına ucuz konut yapılsın diye Ege Şehir Planlama’ya verdik. Ancak şimdi bakıyoruz ki… Burada konut alan İzBB çalışanları burayı 5 yıl satamayacak diye bir şart vardı. Şu an görüyoruz ki  orada herhangi bir İzBB çalışanın konutunu göremiyoruz. Buradan İzBB konut alanların da konutlarını devrettiği duyduk. Bu konuyu 3-5 kez sordum ve herhangi bir bilgi verilmiyor. Bir arsa olduğunda vatandaşın, burada 2 konut çıkacağı zaman 1 konut arsa sahibi kendine alıyor, diğer konutu da planlanmasından tutun yapımına kadar hemen hemen hepsinin maliyeti diğer daireye biniyor. Bundan 20 sene öncesine kadar yüzde 25 gibiydi paylar. Şimdi yüzde 50’lerin üstünde bile kat karşılığı veriliyor. Bu konutların çok pahalı seviyeye ulaştığını görüyoruz. Bu gerçekten maliyeti yükselten konular… Sizin bir açıklamanız vardı sayın başkan. CHP'li 11 Büyükşehir Belediyesi’nin deprem bölgesinde yok sayıldığı yönünde… 11 ilde deprem olduğu için 81 il değil 70 il denildiğini söyleyebiliriz. Ben İzBB ve ilçe belediye çalışmalarının yararlı olduğunu dile getirdim. Bence temenni ediyorum ki iyi bir şeyler ortaya çıkaracağız. Ortak alanlar var yapılarda ve bunlara bağımsız bölümler yapıldığı ve buralara numarataj verilerek büyük rantlar elde edildiğini duyuyoruz. Bunu İzBB olarak sizler kontrol edebilirsiniz. Bu konuyla ilgili özellikle ilgilenmenizi istiyorum. İzmir’de ticaret olarak yatırdığımız yerlere konutlar yapıldığını görüyoruz. Bu da ciddi bir haksız kazanç. İzBB yada herhangi bir ilçenin imar komisyonu görevi belli. Hiçbir inşaata yapı ruhsatını vermiyoruz, puanlara bakma gibi bir görevimiz yok. Bizler İzBB yetkilileri tarafından hazırlanan planları konuları tartışıyoruz. İzmir imar komisyonunda mimarımız, şehir plancımız da var. Gerçekten İzBB’nin imar konusundaki tartışmalar yerinde gidiyor. Uzun uzun tartışıyoruz. ŞPO’nun yaptığı açıklama çok talihsiz bir açıklama. Bizim imar komisyonu başkanın mesleğinin illa şehir plancısı olma gibi bir zorunluluğu yok. İmar komisyonu başkanı sadece gündemi belirler ve toplantıları düzenler. Onun dışında karar komisyon üyelerinin vereceği karardır.  Depremde görüyoruz ki sadece siyasiler ve müteahhitler suçlanıyor. Ancak bunların yanı sıra dünya kadar kişi var. Çalışan 1 işçinin hata yapması bile büyük sorunlara yol açar. İşin en kolayı siyasileri ve müteahhit suçlamak” ifadelerini  kullandı.

HIZAL: BÜTÇENİN 10’DE 1’İNİ BİLE HARCAMADINIZ!
AK Parti sıralarından söz alan Grup Başkanvekili Özgür Hızal, Büyükşehir Belediyesi’nin kentsel dönüşüm karnesini değerlendirirken, “Asrın felaketi dediğimiz, hepimizi derinden etkileyen ve ülkemizde 11 şehrimizi etkileyen bir deprem felaketi ile karşı karşıyız. Bu deprem felaketi bize bir kez daha gösterdi ki İzmir yerel yöneticileri olarak deprem gerçeği ve deprem gerçeği ile bağlantılı olarak bir şehrin dönüşüm gerçeği. İzmir ölçeğinde, hatta İzmir ölçeğinden daha küçük şehirlerde buna dahil edilir, dönüşümü elbette ki tek başına yerel yöneticilerin yapması mümkün değildir. İzmir bir deprem kenti. Diri fayların bulunduğu, her an bir deprem yaşayabileceğimiz ki 2020 yılında İzmir’de olamamış bir depremde bile 117 vatandaşımızı kaybettik. Deprem kapımızda. Deprem her an yaşanabilir. Yine sizin yakın zamanda dile getirdiğiniz gibi İzmir'deki yapı stokunun yüzde 85'i depreme dayanıklı değil. Bunların dönüşmesi gerekli. Bizim konumuz ise İZBB’nin kentsel dönüşüm performansı. Yakın zamanda bir açıklama yaparak ’Bundan sonraki dönemde İzBB olarak bütçemizin yüzde 10'unu kentsel dönüşüme ayıracağız’ dediniz. Bu açıklama bizim için olumlu ama siz bugüne kadar değil yüzde 10’u yüzde 1’i bile harcamadınız. 50 milyar kaynağınızın 5 milyarını ayırmış olsaydınız İzmir'in kentsel dönüşüm alanlarıyla ilgili yapacağımız eleştirilerin hiçbirini yapmayacaktık. Biz kentsel dönüşüm dediğimizde bizim karşımıza İZBETON’u devreye soktunuz. Aradan yıllar geçti ve İZBETON’un performansına baktığımızda İZBETON kendi bütçesinden bir kaynak ayırmadı. Hukuki olmadığını söylediğimiz bir kooperatif modeliyle karşımıza çıktınız. Bu modeli o kadar güzellediniz ki iş dünyasını karşımıza çıkardınız diğer yandan da bu işi masumlaştırdınız. Ama bu iş bu kadar masum değil. İZBETON’un performansı… Örnekköy 3’ncü Etap… Bugün oranın ilerleme oranı yüzde 8... Pandemi şu bu dersek yüzde 50 diyelim olması gereken ilerlemeyi ama yüzde 8... İşin bitiş tarihi 29 Ağustos 2023... Sizce bitecek mi? Örnekköy 4'ncü Etap ise yüzde 14 seviyesinde. Gaziemir 1'nci Etap. Yüzde 2,5 seviyesinde şu anda. Bitiş tarihi 2025 Haziran... Bu veriler bizim yaklaşık 3 yıldır burada ortaya koyduğumuz eleştirilerin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Biz İZBETON yanlış yapıyor dedik. Yapması gereken işleri yapmıyor. Saçma sapan bir modelle İzmirlileri yanılttılar. İZBETON’uın kentsel dönüşüm noktasındaki performansı bu. Vatandaşlardan toplayacağınız parayla kentsel dönüşüm yapmaya çalıştınız ama sınıfta kaldınız. İZBETON asli görevlerini yerine getiremiyor, kentsel dönüşümde başarısız oluyor ama gayrimenkul işine girmiş. Elime bir tapu senedi geçti. Bu senet, İzmir ili Bornova ilçesi Erzene Mahallesi’ndeki bir gayrimenkulün tapu senedi. İZBB’ye aitken İZBETON’a satış ile tescil edilmiş. 15 Mart 2022 yılında. 39 milyon değerine. İBB’ye ait bir gayrimenkul İZBETON’a satılmış encümen kararıyla. Ama çok ilginçtir ki bu ihaleye başka firma girmemiş sadece İZBETON girmiş. İZBETON bu gayrimenkule neden ihtiyaç duyar? Yeri kıymetli, ağaçların ve ormanların olduğu bir yer. Araştırmam sonucunda gördüm ki burada bir inşaat yapılmak isteniyor ve ağaçlar kesilmek isteniyor. Burası kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle bir firmaya veriliyor. İZBETON 5 kuruş para harcamamış. İZBB’nin gayrimenkullerini alırken milyonlarca lira harcamış. İşe geldiğinde kooperatif diyenler işe geldiğinde kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle kim olduğunu bilmediğimiz ve bizim denetimimizde olmayan bir modelle finans yaratıp buralar veriliyor. Hatta o ağaçları kesmek için birtakım bürokratik işler de yapılıyor İZBETON tarafından. Ama kesilemiyor, çünkü o gayrimenkulün üzerinde hacizler var. O hacizlerde vergi dairesi ve SGK’nın. Bu şehirde kentsel dönüşüm konusunda başarılı olamayız. Bu modelle ilgili şapkanızı önünüze koyun. Revizyonsa revizyon yapalım ve bu işi hoşlandıralım, yeni alanlara geçelim. İzmir’i dönüştürmemiz gerekiyor” dedi.

ŞAHİN:  ELLE TUTULUR BİR ÇALIŞMA GÖRÜLMEMEKTEDİR
MHP Grup Başkanvekili Selahattin Şahin’de Büyükşehir’in dönüşüm sürecini eleştirirken, çalışmalar konusunda hızlanılmasını vurgulayarak, “Deprem sonrasında yapılması gereken her şey el birliği ile yerine getiriliyor. Bizim hassasiyet ve üzerinde durmamız gereken deprem öncesi yapılması gerekenlerdir. Bununla ilgili 19.06.2012 tarih ve 580 sayılı Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın riskli alan ve riskli bina konulu genelgesini ilgi tutarak yazılı soru önergesi vermiştik. Bu Genelgeyle İZBB ile 21 ilçe Belediyesi riskli alan ve riskli bina konusunda yetkilendirilmişti. Önergemizde riskli alan ve riskli bina konusunda 2012 yılından bugüne hangi çalışmaların yapıldığını sormuştuk. Maalesef verilen cevapta bu konularda herhangi bir çalışma yapılmadığı anlaşılmaktadır. 30 Ekim 2020 depremi sonrasında bazı girişimler olsa da elle tutulur bir çalışma görülmemektedir. Şu anda iki ilçede bina envanteri çalışmaları yürütülüyor. Bizim asıl tespit etmemiz gereken zemin açısından riskli alanların tespiti ve bu bölgelerde ki yapı stokunun derhal yenilenmesidir. 6 Şubat’ta yaşadığımız depremler sağlam olmayan zeminlerin sebep olduğu yıkımları görmemiz açısından çok önemlidir. Aynı yıkımları Bayraklı bölgemizde de görmüş idik. Deprem öncesi İZBB neler yapmalıdır? Kaçak yapıyla mücadele sadece yıkımlarla mümkündür. Bütün belediyeler İZBB denetiminde üstüne düşeni siyasi kaygı gözetmeden yapmalıdır. Belediye yapı kontrol müdürlükleri denetim görevlerini eksiksiz yerine getirmelidir. Belediye arşivleri taranarak, 1998 öncesi deprem yönetmeliğine göre projelendirilen binalar tespit edilerek, mal sahiplerine durumu açıklayıcı tebliğler yapılmalı. Kentin 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları gerekli revizyonlarla, İzmir’in depreme dirençli bir kent haline gelmesinin hazırlığı yapılmalıdır. Her ilçede birer ana toplanma ve lojistik merkezi oluşturup, helikopter pisti inşa edilmelidir. Böylece, yolların tahrip olması yada yoğun trafik sebebiyle, yardımların ilk saatlerde ihtiyaç bölgelerine ulaştırılmasının önü açılmalıdır. Ana toplanma merkezlerinin enerji ihtiyacı için güneş enerjisi panelleri kurulmalıdır. İzmir’in merkez ilçesi Konak başta olmak üzere, birçok ilçede gecekondu mahalleleri olup, 1980’li yılların imar-ıslah planlarının yürürlükte olduğu, ayrıca 6 - 7 metrelik yollardan cephe alan bitişik yapı nizamına sahip bölgeler olası yıkıcı bir depremde ulaşılamaz hale gelecektir. Kentsel dönüşüm alanı ilan edilmemiş bu gibi bölgelerin süratle imar planları yapılmalıdır. Bitişik nizam yapı adaları ayrık nizama dönüştürülmeli, 6 – 7 m sokaklardan cephe alan imar adalarında kat adedi en fazla 3 olarak sınırlandırılmalıdır” dedi.

DÖNÜŞÜM TAKVİMİ AÇIKLANMALIDIR
Sözlerine devam eden Şahin, dirençli bir kent olmak için hedeflerin arttırılması gerektiğini vurgularken, “Kent genelinde bitişik yapı nizamına sahip imar adalarındaki ve tespit edilen riskli alanlardaki mevcut yapı stokunun taşınacağı rezerv alanların planlamaları yapılmalıdır. Zemin açısından riskli olarak tespit edilen alanlarda, zemin özelliklerine bağlı olarak kat adetleri 2 ila 4 arasında planlanmalıdır. İZBB bu hızla elinde bulundurduğu yaklaşık 33 bin konutluk dönüşümü ancak 50 yılda gerçekleştirebilir. Bütçede, kentsel dönüşüm için yeterli paylar ayrılarak süreç hızlandırmalıdır. İZBB, meclis kararıyla sorumluluğunu aldığı dönüşüm alanlarının ne zaman tamamlanacağıyla ilgili bir takvim açıklamalıdır. Eğer dönüşüm takvimi açıklayamıyorsa, TOKİ işbirliğiyle ortak projeler geliştirilmeli, ya da bu kentsel dönüşüm alanlarından çekilerek imar planı ile dönüşümün önünü açmalıdır. Süratle olası yıkıcı bir İzmir depremi senaryosu yazılarak, İzmir'in deprem master planı güncellenmelidir. İzmir'in altyapısı 20 – 25 yıllık olup, depremde en az üstyapı kadar zarar görmesi muhtemeldir. Deprem toplanma noktalarına hizmet verecek düzeyde, esnek malzemelerden imal edilen lokal alternatif altyapı sistemleri kurulmalıdır. Deprem sonrası ulaşımın sekteye uğramaması açısından, kent içi viyadük, köprü ve yolların denetlenmesi ve gerekiyorsa güçlendirilmesi ya da yeniden yapılması sağlanmalıdır. Deniz suyundan içme suyu arıtma sistemleri hayata geçirilmeli, bu sistemlerin enerji ihtiyacını karşılayacak güneş enerjisi panelleri kurulmalıdır. Her sokakta aydınlatma direklerinin belirli oranda güneş enerjisi ile çalışan tipte olması sağlanmalıdır. Erken uyarı sistemi kurularak, deprem anında doğalgaz akışının kesilmesi sağlanmalı, böylece olası yangınlarda can kayıpları önlenmelidir. 2012 yılında Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirildiği ‘riskli alan ve riskli bina’ konularında çalışmaları süratle tamamlamalı ve sonuçları kamuoyuyla paylaşmalıdır. Kentin yapı stoku envanteri ivedilikle çıkartılıp, yapı sahipleri yazılı olarak bilgilendirilmelidir. Kent merkezinde katlı otoparklar inşa edilerek, olası depremde yola park eden araçların sebep olacağı ulaşım sorunlarının önüne geçilmelidir. İZBB ve ilçe belediyeleri itfaiye dışında arama kurtarma eğitimi almış ekipler teşekkül ettirmelidir. Son olarak deprem öldürmez, çürük binalar öldürür! sözünü tekrar etmek istiyorum. İZBB’nin dönüşüm karnesini de sizlere aktarmak istiyorum. İZBB 6 kentsel dönüşüm bölgesinde 33 bin konut dönüştürmeyi hedeflemişti fakat 15 yıldır dönüştürebildiği konut sayısı sadece 960. Daha vahim olanı İzmir’in toplam yapı stoku 2 milyon 400 bin civarında. Bu sayının 3’de 2’sinin depreme dayanıksız olduğu uzmanlarca ifade ediliyor. Yani dönüşmesi gereken yaklaşık 1 milyon 600 bin bağımsız bölüm var. Peki biz ne dönüştürmüşüz sadece 960. Hedeflediğimiz dönüşüm ne kadar ? Sadece 33 bin. İzmir’i depreme dirençli bir kent haline getirmek istiyorsak hedeflerimizi büyütmemiz gerek” ifadelerini kullandı.

SOYER: TEESSÜF EDERİM
Şahin'in açıklamalarına tepki gösteren Başkan Soyer, "Ben teşekkür etmiyorum, teessüf ediyorum. Konuşmayı siz yazıyorsanız bizim çalışmalarımızdan haberdar olun. Arkadaşlarınız yazıyorsa izlesinler takip etsinler. Bizim yaptığımız işleri olmalı, yapılması diye söylüyorsunuz. Teessüf ederim" diye konuştu.

ÖNAL: HERKESİ HAK SAHİBİ YAPMAYA ÇALIŞIRKEN...
CHP'den söz alarak eleştirilere yanıt veren İmar Komisyonu Başkanı İrfan Önal, "AK Parti Grup Başkan Vekilinin sözlerinin tümünün düzeltilmeye ihtiyacı var. Kes kopyala yapıştır mantığı…  Biz daha evelinde de gecekondu bölgelerde, riskli alan ilan edilen yerlerde uzlaşıyı en az yeri olan kişilere bile daire çıkarma ısrarını sürdürdük. Bu da müteahhitlere karlı gelmedi. Ege Mahallesi ile ilgili yerde 7 kez ihale yaptık. Müteahhit karlı olmadığı yere gelmez. İzBB herkesi hak sahibi yapmaya çalışırken, TL'nin değer kaybının hiç payı yok muydu? O gün kendi şirketlerimiz niye bu işe girmiyor dedik. Bu hep birlikte konuşuldu ve AK Partili isimler de destek verdi. Başarısız olacağımız düşündükleri için destek oldular. İZBETON’un bulduğu kooperatif modelinin başarılı olabileceğini gördüklerinde bağırmaya başladılar. Somut bilgiler dahilinde bir söylem yok. Biz depremde yıkılabilecek yerlerde inşaatlarımızı sürdürüyoruz.  Bizim 10 yıllık dönüşüm serüveninde 4 bin 500 konutluk bir işleyişimiz var. Kendimizi devlette kıyaslamıyoruz çünkü 40 verip 1 alıyoruz.  Biz büyükşehir eli ile 640 hektarda dönüşümü üstlenmişsiz. Kooperatifler eliyle halkın kendi imkanları ile dönüşüm önerisi getirdik. Daha iyi öneriniz varsa söyleyin. Uzundere ‘e birçok bölgesi boş olan yerde riskli alan ilan ettiniz ancak 2011'den bu yana hiçbir şey yapılmadı" ifadelerini kullandı.

SANDAL: BURADA DA UYGULANSIN
Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal ise hükümete ‘afet bölgesi’ üzerinden çağrıda bulunurken, “İZBETON ile ilgili meselede meclis üyesi arkadaşlarımızı gerekli cevabı verdiler. Bunun arkasında bir de sistematik kötülük var. Kamu kurum kuruluşlarında özellikle muhalefetteki yerel yönetimleri dışarıda bırakarak bir iş organize ettiğinizde farklı sonuçlar çıkabilir. Ben  belediye başkanıyım, kamu bankalarından ve özel bankalardan kredi alamıyorum. Belediyenin tüm mallarına haciz konularak belediyenin nakite ulaşması konusunda ciddi engeller uygulanıyor. Aynı siyasi irade, politika faizi 8,5 iken fonlara ve bankalara krediyi merkez bankası veriyor. Onlar hazinemize 23 ile satıyorlar. En hassas olduğumuz noktalardan bir tanesi Bayraklı'daki rezerv alan... Orada TOKİ konutlar yapıyor. Ancak TOKİ arsa satıyor. Benzinlik diye arsa satıyor. Peki depremzede için size verilen araziyi satarken depremzedeye satılan konutlardan düşecek misiniz? Finans yaratıyorsunuz. Kime yaratıyorsunuz? Ben belediye başkanı olarak tüm ilçem ve depremzedeler adına açıkça söylüyorum.Sesimiz duyulmuyor, dertlerimiz görünüyor. Bizleri karalamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Elazığ'da bir deprem oldu. 41 canımızı kaybettik. Merkezi hükümet Elazığ'da bir çok iş yaptı. Helali hoş olsun. Bizim can kaybımız 117. Elazığ'da 41. Yıkılan bina sayımız eşit. Bizim ağır hasarlı binalarımız neredeyse orta ve az hasarlı olarak aynı ancak Elazığ'da hepsi ağır hasarlı statüsüne alındı.Yapılan yardımlar... Bayraklı Belediyesi’ne gönderilen toplam para 3 milyon TL. Elazığ'a giden 142 milyon TL. Bayraklı'da yapılan 5 bin konut, Elazığ'da yapılan 24 bin konut. Bir meclis üyesi olarak diyorum ki; Nasıl Elazığ'ı afete maruz alan ilan ettik ve insanlar evlerini afet kapsamında 2 yıl ödemesiz 18 yıl sıfır faizle ödeyecekse, burada da bu uygulansın" diye konuştu.

AYDIN: SABREDİN 2 YIL KALDI
CHP'den sıra alan Grup Başkanvekili Muray Aydın, AK Parti isimlerin konuyu çarpıtmaya çalıştığını belirtirken,  "Türkiye'deki birçok belediye taşınmazlarını satar ya da kat karşılığı taşınmazlarını verirler.  Deprem vergileri ne oldu deyip durmayın deniliyor...Bu ülkenin deprem vergileri kötü kullanıldı. Yılda 20-25 milyar TL bütçesi olan İzBB ile Türkiye Cumhuriyeti'nin yaptıklarını karşılaştırmayın. Ayıp oluyor. Bir şeyi farklı dile getirmek ya sözü anlamamaktan ya da bilerek anlamamazlıktan gelmektir. Başkanın söylediği ile Özgür Hızal'ın anladıklarına arasında büyük farklar var. Sayın Selahattin Şahin, Allah aşkına yapılanlara bir bakın neler yapılıyor diye. Bu metni kim hazırlıyorsa baksın sizi bu duruma düşürmesin. Söylediklerinizin bir çoğunu zaten yapıyrouz, bir kısmı yasa düzenlemesi gerektiriyor. Sabredin 2 ay kaldı, o yasaları da biz çıkaracağız. Kişi binayı alıyor, oturma ruhsatı alıyor sonra numaratajlar alıyor.Bundan şikayetçi olmayan bir tane İzmirli var mı? Bu kentte binaların vizesi diye bir şey yok. Merkezi hükümetten rica ediyoruz,  bunu ne olur yapın. Binalara vize getirin. Deyin ki 'binayı aldıktan sonra  5 yılda bir  gidip denetim yapacağım...' Sayın Hızal'dan rica ediyorum. Sigorta ve vergi yüzünden haciz görmüş AK Partili Belediye var mı? Taşınmazların üzerinde kamu kurum ve kuruluşları bulunan belediyeler var. Bazılarında cami var, okul var. Onları yıkıp boşaltacak değiliz. O zaman bununla ilgili bir şey yapın. AK Partili belediyeler içn bu kolaylıklar sağlanılıyor. ŞPO'daki yönetim kurulu üyesi, imar komisyonumuz ve komisyon  başkanımıza laf söylemiş. Her kurum ve kuruluş özellikle meslek kuruluşlarına saygı ile yaklaşan birisiyim. Ancak oda yönetim kurulu üyesi, İzBB'nin imar komisyonu üyelerini hepsinin şehir plancısı olmasını beklemiyor herhalde.  Sayın komisyon başkanımız yıllardır özveri ile bu işi yapıyor. Komisyon kararlarını komisyon başkanı vermiyor. Komisyon üyeleri tartışarak karar veriyor. Bu nezaketsiz çıkışı yanlış olduğumuzu belirtmek isteriz" dedi.

SOYER:  İZMİR EN HAZIR KENTTİR
Son olarak konuşan Başkan Soyer, "Bugünkü oturumda tüm kararların oybirliği ile alınmasından dolayı tüm meclis üyelerimize teşekkür etmek istiyorum. Bu Türkiye'ye örnek gösterecek bir başarıdır. Bu nedenle çok teşekkür ediyorum. Şu anda Türkiye'de en dirençli kent adayı İzmir’dir. Bu sadece benim fikrim değil, Naci Görür hocamız kendi ifade etmişti. Biz burada 4,5-5 saatlik bir toplantı yaptık. İzmir'de mikro bölgeleme, zemin çalışması yaptık. Kentsel dönüşüm konusunda... Belki İzBB müteahhit payını yükseltseydi çok daha hızlı yol alabilirdi. Yerinde dönüşüm ilkesini bir kenarda bıraksa çok daha hızlı yol alabilirdi. Ancak biz ilkeli bir duruş gerçekleştirdik. Bu nedenle çok kıymetli.Az sayıda kentsel dönüşüm sayısına imza atmış olabiliriz ancak her biri bu ilkeli duruşun eseridir. Biz ne müteahhit payını arttırmaya çalıştık ne başka yola girdik. İZBETON'u devreye soktuk. Müteahhitlerin oranlarla inşaata girmesinin mümkün olduğunu biliyorduk. Bazı yerlerde İZBETON aldı, bazı yerlerde de girmeyen müteahhitler girdi. 5 bin civarında binanın dönüşümü  için yol almaya başladık.  İzBB'nin kurumsal kapasitesi ile yaptıklarıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin yaptıklarını karşılaştırmak doğru değil. Elma ile armudu karşılaştırmak gibi. Tabii ki devlet olarak daha fazlasını yapması gerekir. Biz diyoruz ki imar barışı ile ilgili bir şey yapamayacağını garantisi anayasa güvencesine alınmalıdır. Afet bölgesinde yaşıyoruz. Coğrafya kaderdir, bizim kaderimiz bu. Biz fay hatlarında kurulmuş ülke üzerinde yaşamaya devam edeceğiz. Ölüm de mukadder ancak depremde ölmek kadar değil. Depremde ölmek ya cehalettir ya hıyanettir. Çok daha sağlam binalar yapmak mümkündür. Şu anda tarım alanlarının üzerine beton atılıyor. Nohut ekilmiş, o sökülüp beton atılıyor ve  320 bin bina yapacağız diyor hükümetimiz. Yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatı ise... Hatay Havaalanına da gitti deprem vergileri. Ne oldu?Bayraklı Belediye Başkanımız çok güzel şeyler söyledi. Hüsnü bey 70 belediye başkanı sözünü yanlış anladınız dedi. Ben bir TV kanalında bir analiz izledim. 70 şehir seferber oldu yaraları sarmak için diye. 15 dakika boyunca  AK Partili belediyeleri saydı ancak 1 tane İzmir, İstanbul, Ankara yok mu? Halk konut... Haydar Bey burada. Bizim göz bebeği kardeşimiz. Bayraklı Depremi’nden sonra olağanüstü bir iş yaptı, tüm depremzedeleri bir çatı altında topladı. Hepsinin hakkını savunmak için canla başla mücadele etti. Kooperatifçilik işi saçma sapan bir model dedi. Kooperatif diye bir şey yaptık. Özgür Bey'in beğenmediği proje bu. Halk Konut, Türkiye’ye model olacak bir modeldir. Tamamen kamu şirketleri ile kamu gücü ile vatandaşın aracısız kentsel dönüşümü karsız kamu gücüyle yapması demektir. Vatandaşın kendi müteahhitliğini yapması demektir. İftihar edebilirsiniz, gurur duyabilirsiniz. Türkiye'ye örnek bir kentsel dönüşüm modelini İzmir hayata geçirmiştir. Herkesin yüreği ferah olsun. Ben 4 senedir bu belediyenin başkanıyım. Öncesinde Seferihisar Belediyesi'nde görev yaptım. Öyle bir denetleniyor ki... Mikroskopla bakarlar size. Bu nedenle toz kondurmadan devam edeceğiz" dedi.