Ankara'nın tanıkları İzmir'de konuştu: Grev ve eylem çağrısı

Onur DENİZ/EGEDESONSÖZ - Türkiye önceki gün Ankara’da kana bulanan saldırıyla yasa boğuldu. KESK, DİSK, TMMOB ve TTB'nin düzenlediği ‘Barış Mitingi’ne giden grubun bulunduğu bölgede 2 patlama meydana gelmesi sonrasında 95 kişi hayatını kaybederken 4’ünün İzmir’den olduğu açıklandı.

Miting için önceki gün İzmir’den hareket eden ve Ankara'da tren garına giden DİSK, KESK, TMMOB ve TTB üyeleri katliamın hemen ardından önemli bir toplantı gerçekleştirdi. Birleşik Metal İş Sendikası toplantı salonunda  geniş katılımla gerçekleştirilen açıklamayı DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı,   TMMOB Genel Sekreteri Merih Yalçın, KESK dönem sözcüsü Bahri Akkan, yaparken  İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İzmir milletvekilleri Zeynep Altıok Akatlı, Kamil Okyay Sındır, Tacettin Bayır, HDP İzmir İl Başkanı Cavit Uğur, CHP İzmir milletvekili adayı Atilla Sertel, eski İzmir milletvekili Alaattin Yüksel ve çok sayıda sivil toplum örgüt temsilcisi toplantıda yer alarak destek verdi.
 


KATİLİN KİM OLDUĞUNU BİLİYORUZ
“Üzgünüz, Öfkeliyiz, Yastayız, İsyandayız” pankartının açıldığı toplantıda, katliamın tanıkları olay anında yaşananları anlatarak olayın boyutunu gözler önüne serdi. Toplantı öncesi konuşan DİSK Ege Bölge temsilcisi Memiş Sarı, “Katliamlarımız saymakla bitmiyor.  Dün barışa yapılan saldırıyı hep birlikte lanetlemek, tüm savaş çığırtkanlıklarına rağmen inadına barış demek için bir araya geldik. Dünkü eyleme yine kan damga vurdu. Biz katillerin, faillerin kim olduğunu biliyoruz. Unutturmayacağız. Bu yaşananların cevabını 1 Kasım’da vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu.
 
2 GÜN GENEL GREV
Ortak bildiriyi KESK dönem sözcüsü Bahri Akkan yaptı. Akkan yaptığı açıklamada DİSK, KESK, TMMOB, TTB’nin ülke  genelinde 2 gün greve çıkacağını duyurarak, “Üzgünüz, Öfkeliyiz, Yastayız ve İsyandayız! Hiç kimse bize bu katliamın faili meçhul olduğunu söylemesin. Katilleri tanıyoruz. Katiller; diktatörlük hevesleri 7 Haziran seçimlerinde kursaklarında kalanlardır. Katiller; 400 vekil alamadıkları için ülkeyi iç savaşa sürükleyenlerdir. Katiller; yarattıkları terör ve dehşetin korkusuyla 1 Kasım seçimlerinden galip çıkmaya çalışanlardır. Katiller; aylardır Akrep’lerle, TOMA’larla, tanklarla, toplarla ülkeyi kan gölüne çevirenlerdir. Emek, Barış ve Demokrasi Mitingimiz kana bulayanlara sesleniyoruz, bütün vahşetinize, bütün şiddetinize, bütün katliamlarınıza rağmen eşit, özgür, demokratik bir ülkede bir arada yaşamı ve barışı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz!  Bizi korkutmaya, bizi yıldırmaya, bizi sindirmeye çalışanlara sesleniyoruz; Korkmayacağız, yılmayacağız, unutmayacağız ve affetmeyeceğiz! Döktüğünüz kanda boğulacaksınız! Ölen Arkadaşlarımızı Anmak, Faşist Katliamı Protesto Etmek İçin Bugünden İtibaren Üç Gün Yastayız. 12-13 Ekim Pazartesi-Salı Günleri Bütün Türkiye’de Grevdeyiz. Bütün Sendikaları, Bütün Meslek Örgütlerini, Bütün Siyasi Partileri, Örgütlü-Örgütsüz, Hangi Sendikanın Üyesi Olursa Olsun Bütün İşçileri-Bütün Kamu Çalışanlarını, İnsanlığa Sahip Çıkan Bütün Yurttaşlarımızı Katılmaya Çağırıyoruz” açıklamasını yaptı.
 
PATLAMALARIN DEVAMI GELEBİLİR
Olay sırasında Ankara’da, meydanda tanıklık eden TMMOB İzmir Koordinasyon Kurulu Başkanı Merih Yalçın, yaşananları anlattı.  Yalçın, “Burada iki şeyin altını çizmek lazım bugün burada karşınızda duruyorsam orada ölen arkadaşlarımızın sayesindedir. Patlama dar alanda gerçekleştirildiği için patlamada ölen arkadaşlar diğerlerinin yaralanmasına engel oldu. Eğer bu olay Diyarbakır’daki gibi geniş bir alanda gerçekleşseydi ölü sayısı daha fazla olurdu. Bu patlama Türkiye’nin en büyük katliamıdır. Bu katliamlar neden yapılıyor? Bu sorunun cevabını öğrenmeden çözümü sağlayamayız. Bu patlamanın devamı gelebilir. Bu bir kerelik bir terör olayı değil organize bir iştir. Devlet bu katliamdan sorumludur.  Devlet önlem almadıysa suçludur, devlet patlamayı haber alıp önlem almadıysa suçludur, devlet bilerek göz yumduysa suçludur” diye konuştu.


 
POLİS CENAZELERE ELİNİ BİLE SÜRMEDİ
Yalçın konuşmasında  olay yerinde polisin tutumunu kınayarak, “ Biz katliam anında şunu gördük. Yüzlerce vatandaş yerde yatıyor, herkes panik halinde. Yerde ceset görmüştüm ama ilk defa yerde ciğer, beyin, kafatası parçaları gördük. Kan gölü içinde insanları taşımaya çalıştık. Devlet orada yoktu. Patlamanın olduğu yerde polisler biber gazıyla copla müdahale etti. Polis orada devletin tek yetkilisiydi.  Polis orada can verenleri hastaneye taşımak için yardım etmedi. Hiçbir polis elini sürmedi. Ceset torbası bile getirmediler. Devletin refleksine bakın. Devletin bakanları açıklama yapıyorlar, basın karşısında gülüyorlar. Başbakan olayın failleri dışında herkesi suçlamaya çalıştığını görüyoruz. Devletin refleksini çok iyi düşünmemiz gereklidir. Oraya gelen vatandaşlar devletin umurunda değil. AKP’ye oy vermeyen herkes devletin vatandaşı değildir” ifadelerini kullandı.
 
12 EKİM SAAT 11.00’DE BASMANE’DEN GÜNDOĞDU’YA 
Yalçın, örgütlerin olayı anmak için İzmir’de bir araya geleceğini duyururdu. 12 Ekim günü saat 11.00’de Basmane Meydanı’ndan Gündoğdu Meydanı’na yürüyen kortejin yaşamını yitirenler için denize karanfil bırakacaklarını duyurdu.  Yalçın, “  Bu katliamı herhangi bir olay gibi göremeyiz. Bu Türkiye tarihinin en büyük katliamıdır. Bu katliamın sorumlularının hesap vermesi için elimizden geleni yapmalıyız. Buradan yarından itibaren sesleniyoruz. Hayatı durdurun. Bu hayat böyle devam edemez. Katliamların devam etmemesi için biz her türlü bedeli ödemeye hazırız” dedi.
 
DEVLET AMBULANSTAN ÖNCE TOMA GÖNDERİYORSA…
Yalçın ayrıca önceki gün İzmir’deki anma yürüyüşü sonucunda gözaltına alınan vatandaşların durumunu değerlendirerek, “Dünkü gözaltı dün eylem dolayısıyla değil çok uzun bir süredir sokağa çıkan insanları yıldırmaya yönelik bir eylem planı var. Eğer bir devlet 100 den fazla öldüğü bir olayda ambulanstan önce TOMA gönderiyorsa vatandaşı değil kendini korumaya çalışıyordur. İnsanların sokağa çıkılması istenmiyor. Devlet AKP adlı bir çete tarafından yönetiliyor. Biz sokaklardan ayrılmayacağız. Bomba ihtimali artık Türkiye’nin her yerinde var. Biz sokaklardan çekilelim diye bunlar yapılıyor çekilmeyeceğiz. Buradan bütün il başkanlarına, temsilcilere sesleniyor, sokağa çağırıyoruz” ifadesini kullandı.
 


SOKAĞA ÇIKILMAZSA AMAÇLARINA ULAŞIRLAR
Olayla ilgili baş sağılığı dileklerini aktaran İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ise, “Acımız çok büyük. Biz Foça’da sadece bomba patladığını öğrenmiştik. Sayılar hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Ama barış mitinginin sabote edildiğini gördük. Kürsüden bir konuşma yaptık . 11 yıldır AKP iktidarının yaptığı ülkeyi birçok parçaya böldü; ama etnik köken, ama inanç alanında bir kısmını ötekileştirerek, insanları birbirlerine düşman ederek ülkeyi yönetti. 13 yılda ülke birçok parçaya bölündü. Hep birliğe beraberliğe ihtiyacımız olduğunu söylüyoruz. Ama hep bölerek, karşıda düşman yaratarak; ülkede belli insanları bu ülkenin vatandaşı saydılar. Ülkeyi bir kaos ortamına sürüklediler. 100’ü aşkın vatandaşın katledilmesi hepimizi yaralıyor. Hepimizi kahrediyor. Dün yaşananlar,  sokağa çıkma, protesto etme, hakkını arama demekten başka bir şey değildir. Düzen de yönetim biçimi de insanlar sokağa çıkamadığı zaman amacına ulaşır. Bize düşen görev, ülkenin başındaki bu büyük derdi demokratik yollarla başımızdan def etmek için üzerimize düşeni yapmak zorundayız” şeklinde konuştu.

BARIŞ VE KATLİAM KELİMELERİNİ YAN YANA GETİRDİLER
Kocaoğlu’nun açıklamasının ardından CHP İzmir milletvekilleri olayla ilgili görüşlerini paylaştı. ;lk olarak söz alan Zeynep Altıok Akatlı, “Katliamlar ülkesinde Maraş’tan bu yana en büyük katliamla karşı karşıyayız. İktidarın karşımıza son olarak getirdiği katliam, barış katliamı oldu. Şehirlerle anılan katliamların yerine barışla anılan katliamlar yaşanmaya başladı. Çözüm bellidir. Hep beraber el ele bu engelleri yenmemiz lazım” derken, Kamil Okyay Sındır, “Bu katliam kardeşliğimize, birliğimize, bir darbedir.  Bu ülkede başkanlık adı altında diktatörlük rejimini getirmek isteyenlerin asla amacına ulaşmasına burada olan tüm arkadaşların  el ele olan mücadelesiyle izin vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.

CHP İzmir milletvekili adayı Atilla Sertel ise, “Ankara’daki katliamda güvenlik zafiyeti yok diyenlere sormak istiyorum. Güvenlik içerisinde mi öldürdünüz kardeşlerimizi? Güvenlik zafiyeti yok diyenler yüzü aşkın cinayetin sorumlusudur. Çözüm nettir. Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması gereklidir” diye konuştu.



DEVLETİN EN UFAK VARLIĞI CENAZEDE OLMASIN
Toplantının son bölümünde olayla ve İzmir’e gelecek cenazelerle ilgili konuşan HDP İzmir İl Başkanı Cavit Uğur, 4 cenazeden ikisinin memleketlerine gönderileceğini duyururken, HDP Karşıyaka örgütü üyesi Ayşe Deniz isimli vatandaşın ailesinin ise cenazede devletin hiçbir varlığını görmek istemediklerini söyledi. Uğur sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de IŞİD iç örgüt haline getirilmiştir. IŞİD artık içimizdedir. IŞİD AKP’nin içerisindedir. Partimizin elindeki sayı 128 kişinin yaşamını yitirdiğine yöneliktir. 4 arkadaşımızdan 2’si İzmir’e gelecek. Ayşe Deniz buraya gelecek. Ailenin cenaze ile ilgili açıklaması şudur;  ‘devletin en ufak bir varlığını cenazede görmek istemiyoruz’ dediler. Buradan bunu duyuruyoruz.