EGEDESONSÖZ- Cumhuriyet Halk Partisi İzmir’de 25-26-27’inci dönem Milletvekilliği görevini yürüten Tacettin Bayır Sonsöz TV’nin konuğu oldu. Gazeteci Oktay Güçtekin’in sorularını yanıtlayan Bayır, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı Aday Adayı Ekrem İmamoğlu’nun kentte gerçekleştirdiği programı değerlendirdi.
TEK TEK ARANDIK
Programı nasıl bulduğunun sorulmasına yanıt veren Bayır, “Oldukça canlıydı. Bugüne kadar yapılmış olan Cumhurbaşkanlığı adaylığı başlangıcından çok farklılıklar var. İnanılmaz derecede enerji var. Organizasyon çok profesyonelce yapılıyor. İzmir İl Örgütü’nün geçmişte görev almış il başkanları, milletvekilleri, meclis üyeleri ve belediye başkanlarına kadar tek tek telefonla davet edildi. Onun dışında Ekrem Bey’in kendi sesi ile banda alınmış kayıt ile davet çıkarıldı. Çok yoğun çalışılmış üzerinde. Güzel de organize olunmuş. Mesajlar da yerinde. Ekrem Bey artık programlarda Cumhurbaşkanı adayı gibi değil de Cumhurbaşkanıymış gibi konuşuyor. Tavırları öyle. Bunun nedeni de mevcut Cumhurbaşkanımızın kendisi. Çünkü aynı dilden konuşmayı tercih ediyorlar. Aynı dilden cevap veriyor. Her şeye rağmen gene bir farklılık var aralarında. Birisi negatif enerji ile konuşuyor, biri pozitif enerji ile konuşuyor. Birisi öteleyen ayıran, insanları dışlayan, karalayan cümleler kuruyor. Diğeri kucaklayan dil kullanıyor. Bunların her biri mesaj. Bence olumlu gidiyor” diye konuştu.
TOPLUMDA BİR DEĞİŞİM İSTEĞİ VAR
Programa olan katılımın yüksek olduğunu belirten Bayır, “Galiba bunun nedenlerinden bir tanesi toplum bir şeye susamış durumda. Halk, vatandaş ne istiyor? İşçisinden emeklisine, öğrencisinden öğretmenine, subayından polisine toplumda bir değişim isteği var. Bunun nedeni ne? Hayat şartları, mutfaktaki yangın ve geçinememek… Bu istek o kadar güçlü geliyor ki, bunun önünde durabilmek çok mümkün görünmüyor. Bu değişim isteği mevcut iktidarın değişmesi, sistemin ve Cumhurbaşkanının değişmesi yönünde. Buna doğru da hızlı evriliyor. Bu süreçte basın ve medya olan ilişkilerde Cumhurbaşkanlığı tarafı baskılar kurarak muhalefeti susturmaya çalışıyor. Toplumdan üç maymunu oynamasını istiyor. Görülenleri görmemesini istiyor. Hep olumlu, pozitif şeyleri görüp anlatsınlar, negatif şeyleri anlatmasınlar yaklaşımı sergileniyor. Bu mümkün değil. İnsanlar tabii ki başına gelenleri anlatıyor. Bunu bir TV ekranlarına çıkıp anlatmasa da akşam komşusu ile otururken, balkonda, kahvede, lokalde konuşuyor. Böyle bir ortamda, Türkiye’de 22 yıldır bezmişlik, değişim talebi varken çok doğal ki herkes alternatif bir şeye sarılmak istiyor. Alternatif Ekrem İmamoğlu oldu” dedi.
İMAMOĞLU’NUN GELİŞ BİÇİMİ ERDOĞAN’A BENZİYOR
Ön seçimin tek adaylı olmasını yorumlayan Bayır, “Evet bir yarış var ama yarışın tek koşucusu var. Koşunun galibi bugün belli. Niye böyle oldu? Bence her iki isim çok kıymetli. Sayın Mansur Yavaş da çok kıymetli parti için. Aynı şekilde Ekrem Bey için de Mansur Bey çok kıymetli. Ama bu iki insan öyle bir kültür ve eğitim almışlar ki ülkenin ihtiyacının farkındalar. Bir değişim talebi ve ihtiyacının farkındalar. Bu bireysel olarak sen mi ben mi olacağı tartışmasından çok daha büyük bir şey. Biz Türkiye'nin geleceğinden bahsediyoruz. Cumhuriyet rejiminin tehlikede olduğundan bahsediyoruz. Bu tehlikeler ortadayken Cumhurbaşkanının kim olacağının çok önemi yok benim için. Hangi doğru adamla ilerleyebiliriz o önemli. İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır derler. Evet öyle oldu. Bugünkü Cumhurbaşkanının gelişine baktığınızda siyasi yasaklı olmasının, seçime sokulamamasının ardından ara seçimlerde milletvekili olup parlamentoya girmesi sonrasında parti kurması ve partinin başına geçerek 22 yıldır Türkiye’yi yönetiyor olmasının temelinde de bu var. Aynı şekilde İmamoğlu da ona benzetiliyor ve geliş biçimi de aynı. Sosyal demokrat belediyelerin çok sayıda belediye kazanarak birinci parti olarak son seçimlerden çıkmış olması AKP’yi ve AKP Genel Başkanını tedirgin ediyor. Ne yapabilirim? Sandıkta yenemedim ancak şu anki gücüm var ve bunu kullanarak ne yapabilirim diye düşünüyor. Bir takım ihale dosyalarını incelemeye alarak buradan bir şey çıkarabilir miyim diye bakıyorlar. Devletin bakanlıklarından ihale alan aynı firma aynı kişi herhangi bir takip yok. Ancak aynı firma ve kişi eğer CHP’li belediyeden ihale almışsa onla ilgili inceleme açığa alma tutuklama kararları var. Bunlar yargıyı zan altında bırakıyor” dedi.
HEP BİRLİKTE SANDIĞA GİTMEK ZORUNDAYIZ
Ön seçime katılımın önemine vurgu yapan CHP’li Bayır, “Sayın İmamoğlu görünen o ki çok doğru bir yöntem uyguluyor. Kullandığı yöntem ve üslup sokaktaki insanın anlayacağı üslup. Bunu yüksek eğitim almış insan da algılayabiliyor, teknik lise mezunu insan da anlayabiliyor. Toplumun aldığı pozitif elektriğin sandığa yansımasına da bakmak lazım. Bizim parti olarak sandığa yansımasında bir görevimiz daha olduğunu düşünüyorum. Önseçim dediğimiz eğilim yoklamasının düzgün yapılması, katılımın çoğaltılması, bu konuda kendi partililerimizin, 1 milyon 700 bin üyemizin olayın farkına varması gerekiyor. ‘Nasıl olsa aday tek, ben gitsem de gitmesem de sonuç belli, ben gitmeyeyim, şuraya gidecektim’ düşüncesi çok büyük hata olur. Burada bu seçimi yaptığınızda bu katılımın 1,5 milyon üye ile seçilmesi farklı bir şeydir. Toplam üyenizin 3’de 1’i ile seçilmesi başka bir şeydir. Burada CHP üyelerine çok ciddi bir görev düşmektedir. Bu işi laylaylom yapamazsınız. Bu bir sorumluluk ister. CHP’li olmak zaten bir sorumluluk ister. Bu sorumluluğun gereği hep birlikte sandığa gitmek zorundayız” şeklinde konuştu.
TEDBİRİNİ ALMALIYIZ
CHP’nin cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda bir B planının olması gerektiğini belirten Bayır, “Sayın Mansur Yavaş ile ilgili Ekrem Bey’de çok güzel şeyler söylüyor. Partililerimizin olumsuz bir şey söylememesi gerekiyor. Bu seçim çalışmasına bana göre birlikte gidilmeli. Çünkü görüyoruz ki bugün ülkeyi yöneten AKP’li Cumhurbaşkanımız bu konularda bir takım mekanizmaları yerinden oynatabiliyor. Dolayısıyla bizim CHP olarak bir B planımız olması gerekiyor. İmamoğlu üzerine üst üste açılan davalar açıldı. Bunlardan bir tanesi sonuçlandı, üst mahkemeye götürüldü, diğerleri devam ediyor. Burada savcılığın talebi İmamoğlu’na siyasi yasak getirilmesi… 1 aya kadar biz ön seçimi yapıyoruz. 1 ay içinde CHP’nin artık Cumhurbaşkanı adayının kim olduğu ortaya çıkıyor. Mahkemeler Sayın İmamoğlu’nun adaylığı onaylandıktan sonra mı böyle bir cezayı kesmek ve CHP’yi adaysız mı bırakmak istiyor? Böyle bir ihtimal varsa bizde bunun tedbirini almalıyız. Şu an hala Cumhurbaşkanlığı seçimi için öne alınmış bir tarih açıklanmadı. Bu açıklanırsa diyelim ki seçim tarihi 1 yıl sonra. Elbette mahkeme de düğmeye 11 ay sonra zaman basacaktır. Siz 11 ay İmamoğlu ile Anadolu’yu gezip toplantılar yapacaksınız, muhalefetin ortak adayı İmamoğlu diye lanse edeceksiniz ancak seçime 15 gün, 1 ay kala biri yukardan düğmeye basacak ve İmamoğlu’na siyaset yasağı koyacak. Bu durumda sizin B planınızda İmamoğlu'nun yanında alternatif bir isim olması gerekiyor. Ben öyle görüyor ve düşünüyorum ki Sayın Özgür Özel’de Sayın Mansur Yavaş’ta Sayın Ekrem İmamoğlu’nda bir araya gelip yedikleri yemekte bunu düşünmüşlerdir. 100 yıllık bir partinin bir B planı olmadan bu işe soyunacağını düşünmüyorum. Mutlaka partinin bir B planı vardır. Benim öngörüm bu” değerlendirmesini yaptı.
2 ADAYIMIZ VARMIŞ GİBİ YARIŞ DEVAM EDECEK
“CHP’nin B planını düşünecek olursanız 2 adayı yarıştırsaydınız biri kazanan biri kaybeden konumuna düşecekti. Size göre kazanmış olan adayı bugünkü yargı sistemi siyasi yasaklı ilan ettiğinde siz kaybedeni aday yapmak zorunda kalacaksınız. Dolayısıyla defolu birisi konumuna düşecekti. O yüzden iki ismin yarıştırılması doğru değildi. B planı için sanki 2 adayımız varmış gibi yarış devam edecek. İmamoğlu mikrofonu tutan isim. Hakkında açılmış davalardan ceza almazsa devam edene kadar. Ceza alır ve hüküm yerse seçimlere giremeyeceği için sizin önseçime sokmadığınız kenarda korumaya aldığınız adayınız devreye girecektir” açıklamasını yaptı.
İKİ TARAFI BİR ARAYA GETİRMEK LAZIM
Bayır şunları söyledi:
“Milletvekili arkadaşlar yerine yorumu yapmam bana yakışmaz. Ancak abileri olarak şunu söyleyebilirim; ülkemizdeki yurttaşların tamamının yüksek boyutta beklentisi var. Mevcut iktidardan ve mevcut AKP’li Cumhurbaşkanı’ndan kurtulmak istiyorlar. Bundan daha önemli hiçbir şey olamaz. Onların kafalarını başka Cumhurbaşkanı adayı olabilir. Kendileri bu adayın açıklanma zamanı erken buluyor olabilirler. Kendilerine göre bir takım gerekçeleri vardır. Geçenlerde Sevda Hanım (Sevda Erden Kılıç) bir yazı yazmış sosyal medyasından, okudum. Çok da haksız değil gibi geldi bana. Ancak gün bizim için ayrışma günü değil. Kendileri bir gerekçesi olabilir programı olabilir onun kendilerine sormak lazım. Ancak ben bunu tam ayrışma olduğunu düşünmüyorum. Biz seçime giderken bir araya gelir yumruğu bir araya vururuz onları da bir araya getiririz, hiçbirimizin bu lüksü yok. Bu parti Ekmeleddin’i de aday gösterdi ayrı parti kuran arkadaşı da aday gösterdi. Bunları da yaşamış partiliyiz. 41 yılda çok şey gördüm ve 7 genel başkan ekşittim. Baktığınız zaman bunu yapanların hiçbirinin yanına kar kalmaz böyle şeyler. Yani ne dışlayanların, ne dışlananların… İki tarafı da bir araya getirmek lazım. Gün birlik olma günüdür. Asla bu küskünlüklere yer vermemek lazım. Bazı arkadaşlarımız sanki Kılıçdaroğlu'na bağlılığı nedeniyle bunlar oluyormuş gibi değerlendiriyorlar. Bunu çok tehlikeli buluyorum Sayın Kılıçdaroğlu’nda bu işlere bu kadar gireceğini sanmıyorum. Partinin başarısı Kılıçdaroğlu'nun başarısıdır. Bu mücadelede parti yerel yönetimlerde 1’inci parti olduysa sadece yeni yönetim ve Özgür Özel sayesinde değil, Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü ’nün de payı vardır bunun içinde, daha önce gösterdiği belediye başkanları ve milletvekili adaylarını da payı vardır. Yanlışları var mıdır? Elbette vardır. Hiçbir parti liderinin yaptığı yüzde yüz doğru olmamıştır. Bugünkü yönetiminde bir takım hataları yanlışları olabilir. Burada önemli olan sonuca ve başarıya en az hata ile gidebilmektir.”
PARTİLİ OLMAK KOLAY BİR ŞEY DEĞİL
“Bu partililik bilinci. Partili olmak kolay bir şey değil. CHP’li olmak çok kolay bir şey değil. Bu gün bakıyorum siyasette bir yozlaşma başladı. Sağ partide yetişip sosyal demokrat partiye gelenler, sol partiden gelip en sağ muhafazakar partiye gidenler… Siyaset bu kadar yozlaşmamalı. Siyaset futbol kulübü tutar gibi olmamalı. Ancak ne yazık ki aritmetiğe düştüğünde parlamento oluyor. İYİ Parti’den AKP’ye geçen arkadaşlar… Bunlar kara gözüne kara kaşına gitmedi. Bir yerlerde değerlendirilmiş hep. Cumhurbaşkanının tekrar aday olması için ya erken seçime gitmesi ya parlamentoda 3’de 2 çoğunluğu sağlaması gerekiyor. Biz CHP olarak çok zaman kaybettik gündemi hep AKP yaratmasına izin verdik. Ancak sıra bizde artık gündemi biz yaratacağız ve AKP bizim gündemimizin peşine takılacak.”
BİR DÖNEM DAHA YAPABİLİRDİK
“Bence yeteri kadar faydalanmıyorlar. Davet edildiğim toplantılara katılmaya çalışıyorum. Atilla Sertel ve Musa Çam arkadaşım gibi isimler hem zaman açısından hem verimlilik açısından birer dönem daha vekillik yapabilirlerdi. Aktif koşturan arkadaşlar. Bunları liste dışına itmemeliydiler. Çünkü İzmir bir kaleydi ancak 14 vekilinden 8 vekile düştü. Oylarımız azaldı. Demek ki bunlar örgüte dokunan insanlardı. Bu arkadaşlar zaten ön seçimle çıkmıştı. Birinci bölgede Musa Çam 1 ben 2 çıkmıştım. Atila Sertel ikinci bölgede yine aynı şekilde. Örgütün kendi arasından temsilci olarak seçip ben seni görevlendiriyorum git parlamentoda gözüm kulağım sesim ol diyen isimleri listeden çıkardığınızda örgütün sandığa gitmesi için tanıdığı birisi yok ki neden gidip oy atsın. o anlam çıkıyor. Bu doğru değil. Bunu yapmamak lazım. Bence örgütün lokomotifi olan o insanları listede değerlendirmek lazım. Biz zaten onların değerlendirmesini istemiyoruz, koyun sandığı önseçim yapalım, örgüt kimi seçerse onlar gitsin demiştik. Bu son seçimde de söylediğimi; 8 sene görev yaptık bu yaptığımız görevi doğru yaptık mı yapmadık mı koyun sandığı karnemizi görelim dedik. Örgüt kantarına çıkmamıza izin vermediler. Bundan sonraki süreçte diliyorum ki örgütün kademelerinde örgütün tüm üyeleri ile seçim yaparak belirlesinler bu insanları. o zaman örgütün seçtiği adam partisini bırakıp başka partiye gitmez.”