Metehan UD / EGEDESONSÖZ - Akfen Holding’e bağlı Akfen Elektrik Enerji Şirketi’nin Aydın’da kurmak istediği rüzgâr enerji santrali ve elektrik depolama tesisiyle ilgili yargı sürecinde dikkat çekici bir karar ortaya çıktı. Projeye verilen “ÇED olumlu” kararının iptali için Akçay Havzası ve Madran Dağı Koruma Derneği’nin açtığı davada bilirkişi heyeti proje için çevresel, ekolojik, jeolojik ve arkeolojik riskler sıraladı, iptalin kamu yararına uygun olduğunu bildirdi; mahkeme ise bu rapora rağmen ÇED’i hukuka uygun buldu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ‘ÇED olumlu’ kararının iptalini isteyen derneğin başvurusu üzerine hazırlanan bilirkişi raporu Aydın 2. İdare Mahkemesi’ne sunuldu. Raporda, türbinlerin konumu, doğal yaşam üzerindeki etkiler, buz parçalarının fırlama mesafeleri, jeolojik yapı, tarım alanları ve arkeolojik dokunun zarar görebileceği yönünde değerlendirmeler yer aldı. Heyet, “ÇED olumlu kararının iptali isteminin kamu yararına ve mevzuata uygun olduğu kanaatine varılmıştır” tespitini yaptı.

Mahkeme ise hem raporu hem de nihai ÇED dosyasındaki taahhütleri birlikte değerlendirerek farklı bir sonuca vardı. Kararda, bilirkişi tespitlerinin “Nihai ÇED Raporu’nu kusurlandıracak nitelikte ve yeterlilikte olmadığı” belirtilirken, projeye ilişkin önlemlerin “yeterli” bulunduğu ifade edildi. Mahkeme, projenin enerji ihtiyacına sağlayacağı katkıyı da kamu yararı kapsamında değerlendirerek ÇED izninin mevzuata uygun olduğuna hükmetti.



RAPORA RAĞMEN ONAY
Kararda “dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporlarındaki tespitler, Nihai ÇED Raporunda ve eki raporlardaki tespitler birlikte değerlendirildiğinde; bilirkişi raporundaki Çevre Mühendisliği açısından buz fırlatma mesafesi ve güvenlik açısından, Jeoloji ve Hidrojeoloji Mühendisliği açısından, Ziraat Mühendisliği açısından T1 nolu türbin ile elektrik depolama alanı yönünden, Arkeoloji Bilimi açısından T1, T2, T3 ve T5 nolu türbinler yönünden, OrnitolojiBilimi açısından, Floristik ve habitat çeşitliliği açısından ve Orman Mühendisliği açısından yapılan tespitlerin Nihai ÇED Raporunu kusurlandıracak nitelikte ve yeterlilikte olmadığı, Nihai ÇED Raporunda yapılan tespitlerin ve taahhüt edilen önlemlerin yeterli olduğu, davaya konu projenin ülke ekonomisine enerji ihtiyacı bakımından sağlayacağı katkıdan kaynaklanan kamu yararı da göz önüne alındığında, projenin çevreye olan olumsuz etkilerinin kabul edilebilir seviyelerde olduğu, ayrıca muhtemel olumsuz etkilere ilişkin önlemlerinde proje dosyasında taahhüt edildiği anlaşılmaktadır” denildi.



DANIŞTAY’A TAŞINACAK: SKANDAL BİR KARAR
Mahkemenin kararı ise Danıştay’a taşınacak. Akçay Havzası ve Madran Dağı Koruma Derneği’nin avukatı Av. Hüseyin Korkmaz, kararı skandal olarak değerlendi.

Av. Korkmaz Egedesonsöz’e şu açıklamalarda bulundu:

“Mahkeme, dosyayı teknik değerlendirme yapılması için kendi alanlarında uzman bilirkişi heyetine gönderdi. Bu heyet, ayrıntılı incelemesinde söz konusu alana RES yapılamayacağı yönünde görüş bildirdi. Ancak mahkeme, karar verirken adeta bu rapor hiç yokmuş gibi ‘bilirkişi raporuyla bağlı değiliz’ diyerek davayı reddetti ve RES kurulmasına onay vermiş oldu. Bir hukukçu olarak meslek hayatımda ilk kez böyle bir kararla karşılaşıyorum; hukuksal açıdan bir skandal niteliğinde. Madem bilirkişi görüşüne başvurmayacaktın, dosyayı neden bilirkişiye gönderdin? Bilirkişilik kurumu tam da bu tür davalarda, teknik bilginin mahkemelerin sınırlarını aştığı durumlarda başvurulan bir mekanizmadır. Ne yazık ki mahkeme bu kararıyla çok büyük bir hukuka aykırılığa sebep oldu. Bu skandal kararın ardından Madran Dağı’nda çevresel yıkımın önü açılmış durumda”

Ege’nin su kaynaklarına hançer!

PROJE HAKKINDA
1/100.000 ölçekli Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planı’na göre , türbinler, elektrik depolama tesisi, şalt sahası ve idari bina, mera, orman, tarla, incir ve zeytin bahçelerine dikilecek.

2297 AĞAÇ KESİLECEK
Kuşların tali göç yolu üzerinde kalan türbin sahası aynı zamanda 18 endemik bitki türüne de ev sahipliği yapıyor. Proje alanı bölgenin içme suyu kaynaklarının üzerinde inşa edilecek. Proje için 126 bin 346 metrekarelik ormanlık alandaki 2 bin 297 adet ağaç kesilecek.

Tarihi Mekanlar Kişisel Ansiklopedi Erol ŞAŞMAZ

MADRAN BABA TÜRBESİ’NE KOMŞU
Türbinler ise Madran Dağı’na ismini veren Madran Baba Türbesi’nin yanı başında yükselecek. ÇED sahası, arkeolojik SİT sahasına ise 5 metre uzaklıkta yer alacak. Madran Baba’nın Türklerin Anadolu’da yayılmaya başladığı dönemlerde bölgeye gelmiş bir eren, derviş ya da bir Alevi Dedesi olduğu tahmin ediliyor. Madran Baba adına bir dönem, Geleneksel Madran Baba Alevi Tahtacı Şenlikleri düzenleniyordu.

AKFEN HOLDİNG HAKKINDA
Akfen Elektrik Şirketi ise Akfen Holding bünyesinde yer alıyor. Holdingin başında ise iktidara yakınlığı ile bilinen Hamdi Akın yer alıyor. Akfen Holding aldığı ihalelerle de dikkat çekmişti. Hamdi Akın’ın ismi Paradise Papers belgelerinde de geçiyor. 'Vergi cennetleri'nin olanaklarından yararlanarak zenginlerin nasıl daha da zenginleştiğini ortaya koyan Paradise Papers'a göre Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, "altın müşteri" olarak niteleniyor.

BİLİRKİŞİ RAPORUNDA NELER DEMİŞTİ
Raporda ‘Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca verilen "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu" Kararının iptali isteminin kamu yararına ve mevzuatlara uygun olduğu kanaatine varılmıştır.’ İfadeleri yer almıştı.

Bilirkişi raporundan kesitler:

- Sera gazı emisyonlarının azaltılması politikaları doğrultusunda ülkenin enerji ihtiyacının rüzgâr enerjisinden üretilmesinin kamu yararına uygun olduğu, Ancak, T1, T2, T3 ve T5 türbinlerinin yer seçiminin, Emniyetli yaklaşım mesafesi olan 475,5 m fırlatma mesafesi dahilinde yaşam alanlarının bulunması nedeniyle uygun olmadığı

- ÇED raporunda sunulan jeolojik ve hidrojeolojik haritalarda kaya birimlerinin tanımlanmasının ve haritalanmasının saha gerçekleriyle uyumlu olduğu, benzer şekilde sahadaki yüzey ve yeraltı sularının saha gerçeklerine uygun haritalandığı, Ancak, Jeolojik - Hidrojeolojik harita ve kesitlerde fayların gösterilmemesinin saha gerçekleriyle uyumsuz olduğu, bu kapsamda jeolojik ve hidrojeolojik kavramsal modellemenin hatalı olduğu ve etkinliğin çevresel etkilerinin açıklanması yönünden yetersiz olduğu

- Alandaki jeolojik formasyonların (gnays ve granitoyit kayaçlarının) az geçirimli ve çatlaklı kaya akiferi özelliğinde olmalarına karşın geçirimsiz olarak değerlendirilerek etkinliğin su kaynakları üzerinde oluşturabileceği etkilerinin göz ardı edildiği,

- Bazı jeolojik ve hidrojeolojik değerlendirmelerin yanlış veya yetersiz olması nedeniyle projenin çevresel etkilerinin en aza indirilmesi yönünden yeterli olmadığı, söz konusu etkinliğin su kaynaklarına, doğal yaşama ve yerleşim yerlerine olabilecek olumsuz etkilerinin kabul edilebilir düzeyde olmadığı

- RES bölgesi içinde nesli küresel ölçekte tehlike altında iki tür bulunduğu, RES bölgesinin Yılan kartalı ve Arı kuşları için göç yolu üzerinde olduğu, ÇED raporunda belirtilmeyen ancak habitata bağımlı 3 ayrı nadir kuş türü bilirkişi incelemesi sırasında tespit edildiği, ÇED raporunun ve yapılan gözlemlerin uygun olmadığı

- Dava konusu alan vejetasyon ve habitat bağlamında EUNIS habitat sınıflamasına göre nadir ve korumada öncelikli habitatlar barındırması ve proje alanının bu açıdan ÇED raporunda eksiklikler barındırması

- Alanda keşif günü ve ilgili literatür ışığında, yukarıda resimleri ile sunulan 62 taksonun, ÇED flora listesi ile karşılaştırması yapıldığında 39 tanesinin listede bulunmadığı, bu taksonlarında 7 tanesi ENDEMİK olup, alanın floristik önemini kanıtlar nitelikte olması, Bu taksonların raporda olmaması sebebiyle, alınacak önlemler hususunda hiçbir koruma önerisinin sunulmamış olması

- Alanın jeoloji, peyzaj ve kültürel açıdan eşsiz bileşenlere sahip olması, Alanın kayaç yapısından kaynaklı ve yüzyıllardır doğallığını koruyor olması, Dava konusu alan ve çevresine ait ÇED raporunda ortaya konan, Flora ve Vejetasyon bulgularının eksik ve yanlışlıklar barındırması, sunulan koruma önerilerinin yeterli olmayışı ve uzman bilim insanları tarafından vejetasyon süreçlerine uyularak hazırlanmadığı,

- Dava konusu Türbin 1 alanının 150 m kadar yakınında, engebeli, kayalık ve ormanlık bir yamaç üzerinde, yaklaşık 15 m uzunluk ve 150 cm genişlikli, taş döşemeli bir yol kalıntısı ile bu yolun sonunda yaklaşık 6 m uzunluk, 90 cm kalınlık ve 20 cm yükseklikli, düzgün örülmüş taş bir duvarın temel kalıntıları gözlemlenmiştir. Yerel taşlardan döşenmiş bu yol ile kuru, örgü duvar tekniği Helenistik-Erken Roma Dönemi'ne benzeyen bu duvar çok önemli birer arkeolojik bulgulardır. Oldukça iyi korunmuş her iki kalıntı da 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 6. Maddesi'ne göre "korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı niteliğindedir ve Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından derhal tescillenmeleri gerekir.

- T1 nolu türbinin kurulacağı alana yakın ve türbinin emniyetli yaklaşım mesafesi içinde dikili tarım arazilerinin bulunması, Elektrik depolama tesislerinin yapılacağı alanda dikili tarım arazilerinin bulunması nedeniyle tarım dışı kullanım izni alınmasının gerekli olduğu

- Projede mevcut yolların kullanılacağı belirtilmişse de yolun mevcut hali ile kanat ve direklerin taşınması için yeterli olmadığı, oldukça eğimli arazide mevcut yolun genişletilmesi ve özellikle kurplarda dönüş yapılabilmesi için yol genişliğinin en az iki katına çıkarılması gerektiği

- Yapılması planlanan 8 adet türbin nedeni ile süpürme alanı içerisindeki alan tesfiye edilerek düzeltilecek, mevcut yollar ile açılması planlanan yollar yüzünden orman bütünlüğü bozulacak ve zaten taşlık, kayalık, yetersiz toprak derinliği bulunan alandaki orman varlığının zarar göreceği

Afrikalı torbacı tutuklandı!
Afrikalı torbacı tutuklandı!
İçeriği Görüntüle

- Bölgedeki mevcut orman alanlarının doğa koruma, toprak koruma ve orman ekosistemi izleme alanları olduğu, muhafaza altına alınması gerektiği, bu nedenle yapılması planlanan tesisin orman ve ormancılık çalışmaları açısından sakıncalı olduğu

- Enerji ihtiyacının rüzgâr enerjisinden karşılanmasının kamu yararına uygun olduğu, ancak bu alanda yapılmasında zaruret bulunmadığı, bölgedeki orman varlığının sürdürülmesinin ve korumasının daha çok önem taşıdığı