Politika

Araştırmacı Yaldız’dan kurultay değerlendirmesi: Aslanoğlu kaybedenlerden değil!

CHP İzmir İl Eski Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun CHP PM seçimlerinde aldığı oyu değerlendiren İntegral Araştırma Koordinatörü Araştırmacı Ümit Yaldız, “CHP örgütü Aslanoğlu’na sahip çıkmıştır. Genel başkanın koltuğunun altından girenlerden daha kıymetlidir, Aslanoğlu kaybedenlerden biri değildir.” dedi. Yaldız yeni oluşan PM ile ilgili de “CHP’nin seçime hazırlandığını ve seçime hazırlanırken de gerçek gündeme döneceğinin sinyali” yorumunda bulundu.

Abone Ol

EGEDESONSÖZ - İntegral Araştırma Koordinatörü Araştırmacı Ümit Yaldız ile Gazeteci Fatih Yapar, SONSÖZ yakın zamanda gerçekleşen CHP’nin 39’uncu kurultayına dair değerlendirmelerde bulundu.

Gazeteci Fatih Yapar, PM sayısının 80’e çıkarılması ile ilgili, “CHP Kurultayı’nı değerlendirirken PM, MYK, gölge kabine ile ilgili isimler ortaya çıkmıştı. Hafta sonu itibarıyla MYK ve Gölge Kabine netleşecek. Bu neyi etkiliyor? CHP’yi, muhalefeti ve CHP’nin iktidar olduğu yerel yönetimleri etkiliyor. Belediye başkanlarından belediye bürokrasisine kadar parti ile iç içe olan herkesi, sendikaları dahi etkiliyor. İzmir’den ve bölgeden çok sayıda isim gündeme geldi. Kazananlar var, kaybedenler var. İzmir açısından bakıldığında Özel bir hafta kapandı, kapalı devre çalıştı ve liste şekillendi. PM 80 kişiye çıkarıldı. O da önemli bir konu. Özel’in eli rahatlamış görünüyor.” dedi.

ÖZGÜR ÖZEL’İN ÖZGÜRLEŞME İSTEMESİ
Yeni PM yapısını değerlendiren Araştırmacı Yaldız şunları söyledi:

“Özgür Özel kapandı, 1 hafta listeye çalıştı dediğinde 31 Mart öncesine dönüyorum. Özel ‘İzmir listesine 15 gün çalışmıştım’ demişti. Ben de bunu duyduğumda bir korkmadım değil. İzmir listesine benzeyecek diye korktum. 19 Mart İstanbul operasyonları sonrası, başka bir Özgür Özel gördük kamuoyunda. Kurultaydan 19 Mart’a kadar ayrı değerlendirme, 19 Mart’tan bu kurultaya kadar olan arayı değerlendirmek gerekiyor. Birinci döneminde Özel, çok zigzaglarla, deyim yerindeyse yalpalayarak taraftarlarını ve seçmenlerini zaman zaman hayal kırıklığına uğratarak, ekose ceket giymek, normalleşme süreci gibi, çok büyük soru işaretleri üreterek geçti. 19 Mart’tan sonra ise bu soru işaretlerinin önemli ölçüde kaldırıldığı, lider özelliklerinin güçlendiği –araştırma verilerine dayanarak söylüyorum– iktidar karşısında konumlanışı ve organizasyon kabiliyeti ile başka bir Özel izledik.

Kurultay ile Özgür Özel’in hangi biçimde yoluna devam edeceği, Özel’in kurultayda ne kadar özgür olabileceğini, PM’de, MYK’da listesini hazırlarken kendi listesini nasıl yapacağını merak ediyorduk. Tam bu noktada sayı artış hamlesi geldi. Bence sayı artışının sebebi Özel’in özgürleşmek istemesidir. 60 kişilik PM listesinde İstanbul’un ya da hâkim siyasi yapıların dayattığı isimler var, İstanbul etkisi var. Bu İstanbul etkisini kırmak gerekiyor. Özel’e tabandan gelen baskı da bu yönde. Özel’e belli bir kesim ‘partinin tek derdi İstanbul, hatta tek derdi İmamoğlu değil’ diyen bir kitle oluştu. Özel’in, İstanbul ve İmamoğlu için yaptığı mücadeleyi fazla bulan bir kitle oluştu. ‘Sen lidersin, kendi yolunu çiz’ diyenler oldu.

İstanbul’u, Silivri’yi unutmak, Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi ‘bir arınma’ değil bahsettiğim… Bir denge… Çünkü İmamoğlu dışında partinin başka güç odakları, denge unsurları var. Elinizde hiçbir şey yoksa Mansur Yavaş var. CHP’nin İstanbul dışında iktidar olduğu çok sayıda potansiyel aktör adayı da var. İstanbul bir noktada kabak tadı vermeye başladı. Bu mağduriyet ortadan kalkmalı ama bir denge de kurmak gerekiyordu. Sayının 80’e çıkması bu çerçeveden kaynaklandığını düşünüyorum.

Özel, mevcut 60 kişilik listede kendini yeterince güçlü görmediğinden ve değişim konusunda yeterli hamleleri yapamayacağını gördüğünden listeyi 80’e çıkardı. Ek 20 kişilik listeye odaklandığında partinin iktidar yürüyüşünde biraz daha ekonomi rotasını oluşturabilecek, sokağın dilini geliştirecek aktörlerin olduğunu görüyoruz. İzmir’den de değerli bir ekonomist Gülden Atabay var. Ulusal ölçekli isimler var. CHP’nin seçime hazırlandığını ve seçime hazırlanırken de gerçek gündeme döneceğinin sinyali bunlar. Dilerim kâğıt üstünde kalmaz. Çünkü İstanbul bir yere kadar. İnsanlar haklı olduğunu da biliyorlar. CHP kitlesi İstanbul’un uğradığı haksızlığı sahiplendi. CHP’nin başka argümanlarla da halkın karşısına çıkması lazım. Özel, kurultayda heyecan verici bir konuşma yaptı. ‘CHP’nin muhalefetteki son kurultayı’ dedi.”

MYK’DAKİ 3 İSİM GÖREVLERİNE DEVAM EDEBİLECEK Mİ?
Gazeteci Fatih Yapar da İzmir’den çıkan isimlere dikkat çekerek, “MYK ile beraber özgürleşme hamlesini daha nasıl ileriye götüreceğini göreceğiz. PM sayısının artması önemli ama sayı arttıkça mevcut sayının artması da PM üyelerinin ağırlığını düşürdüğü yönünde tartışmalara yol açabilir.

Kurultayın İzmir yansımasını okuyalım. Murat Bakan Gölge İçişleri Bakanı, Deniz Yücel PM Sözcüsü, Gökçe Gökçen Gölge Adalet Bakanı olarak MYK’daydı. PM’de 3’ü de yerlerini korudu. MYK’daki görevlerini devam edecekler mi göreceğiz. İzmir ile bir zamanlar yan yana gelmiş ancak parti örgütü açısından pek alakası kalmamış olan Selin Sayek Böke var, şu anda Genel Sekreter. Gülfem Atabay ekonomi konularında uzman bir isim. Yankı Bağcıoğlu var, Gölge Milli Savunma Bakanı.

Bihlun Tamaylıgil’i bile İzmir listesinde değerlendirenler oldu, il kongresinde adaylığı gündeme gelmişti. Kooperatif davası ile ilgili süreçte eski kooperatif yapılanması ile Cemil Tugay arasında köprü görevi gördü. Raporlamalarını genel merkeze gönderdi. Mağdurlarla görüştü, iyi niyet sözleşmelerinin imzalanmasında aktördü, hatta süreci öyle noktaladı ki hanımefendi İzmir’e il başkanı olursa ne iyi olur dediler. Tugay da buna olumlu görüş bildirdi. Aslanoğlu dışındaki tüm formüllere sıcak bakıyordu. 2014 Yerel Seçimleri’nde Bihlun Tamaylıgil, aday belirleme sürecinde görevliydi. İzmir’i de yakından bilir. PM’ye giren isim Ednan Arslan oldu. Bu dengeyi biraz değiştirebilir.” dedi.

ASLANOĞLU KAYBEDENLERDEN DEĞİLDİR
CHP İzmir Eski İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun PM seçiminde aldığı oyu da değerlendiren Yaldız şunları söyledi:

“İzmir uzun yıllar sonra YDK’da temsil edilmiyor. İki isim vardı ve ikisi de gitti. Özkan Tice ve Ekincan Aksoy yazılmadı. Hatta Aksoy’un Karabağlar ilçe kongresinde çekilmesi sonrasında PM’ye alınması bile gündemdeydi.

Aslanoğlu ne olacaktı? Ev hapsi sonrası il başkanlığı koltuğundan oldu. Ardından ‘Ben partim tarafından sahip çıkıldığımı hissetmeliyim’ demişti. İl başkanlarının pek çoğunun Aslanoğlu’nu anahtar listeye önerdiğini öğrendim. İzmir il başkanı hariç.

İzmir il başkanının da ‘Vefa, İstanbul’da bir semttir’ der gibi ‘PM, vefa yeri değildir’ dedi. İzmir’in çiçeği burnunda ismi Çağatay Güç, CHP’de mesai yapmış bir isimdir. Ancak CHP’de altın bir kural var, o da ‘CHP’de iki kişinin bildiği sır değildir’. Kaldı ki 81 il başkanının olduğu yerde bir konuşma olduysa noktasına virgülüne kadar İzmir’e gelir, geldi de.

Aslanoğlu, 350’nin üstünde oy aldı. Anahtar listede olmamasına rağmen bu oyu almasının anlamı şu: CHP örgütü Aslanoğlu’na sahip çıkmıştır. Genel başkanın koltuğunun altından girenlerden daha kıymetlidir, Aslanoğlu kaybedenlerden biri değildir. Bu hikâye burada bitmiyor gördüğüm kadarıyla.

CHP, tüm enerjisini İstanbul’a ayırırken İzmir’deki mağdurları evde bırakmanın bir itirazı bu sonuç. İzmir’deki mağdurları evde ya da hapiste unutmanın itirazı çıkan oy. Silivri’de olup da PM listesine girenler oldu. Tunç Soyer, kendisini genel başkana emanet etti sanırım. CHP’nin İstanbul gibi İzmir’i sarıp sarmalayan bir tutumunun olduğunu hissetmedim.”