EGEDESONSÖZ- İntegral Araştırma Koordinatörü Ümit Yaldız ile Gazeteci Fatih Yapar, SonSöz TV’de yayınlanan programda ülke ve kent gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Programda kamuoyunda “İmralı açılımı” olarak tariflendirilen ve terör örgütü PKK’nın kendisini feshetmesi ile devam eden süreç ele alındı.
DÜN MEYDANDA İP ATAN BAHÇELİ, NASIL OLDU DA UMUT HAKKINDAN BAHSETTİ? BAHÇELİ’NİN BUNU AÇIKLAMASI GEREKECEK
Araştırmacı Ümit Yaldız, terör örgütü PKK’nın kendisini feshetmesi ile ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Kongre yapıldı, sonuç bildirgesi yayınlandı. Karşılıklı adımlar atılacağından bahsediliyor. Bilinmeyen çok nokta var. Olumlu bir atmosferde olunduğunu görüyoruz. Silahların susması önemli. Silahların Misakı Milli sınırlarından uzaklaşması önemli.
CHP’nin merhum genel başkanı Deniz Baykal, bir söyleşisinde 2000’lerin ortasında çok tartışılan başörtüsü konusunda ‘CHP olarak başörtüsü sorununu çözecek parti biziz’ demişti. ‘Biz çözersek sorun tamamen çözülmüş olur’ dedi. İktidar partisi çözebilir, ama siyaseten de taraftır ve bu tam anlamıyla çözüm olmaz’ demişti. Seküler, laik ve kamuda başörtüsü kullanımının sistemle bir problem teşkil edip etmediğini düşünen taban CHP tabanıydı. Demirel’in ‘meseleleri mesele etmezseniz mesele kalmaz’ diye bir sözü var. CHP, başörtüsünü mesele etmese mesele kalmayacaktı.
2013’te açılım süreci yaşandı. Akil insanlar ortaya çıktı. Kadir İnanır, Baskın Oran gibi kamuoyunun tanıdığı önemli isimler ön planda yer aldı. Heyetler gitti-geldi. Toplantılar oldu. Habur tiyatrosu yaşandı, teröristlerin operasyon kıyafetleriyle davul zurnayla ülkeye getirilip çadır tiyatrosu olarak tariflendirilen çadırlarda yargılamaları yapıldı. Türkiye’nin sanki yenilgiye uğradığı yönünde bir duygu yaşandı. ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ ibareleri kaldırıldı, hayatımızdan silindi, kamu bankalarındaki T.C. ibareleri kaldırıldı. Pek çok taviz verildi. Bu bir kesimin zaferi bir kesimin mağlubiyeti olarak algılandı. Buna rağmen Dolmabahçe’de dönemin başbakan yardımcılarının olduğu bir heyet bir açılım süreci mutabakat metni imzaladılar. Biz bu adımları atacağız, yol haritası bu denildi. 7 Haziran seçimlerinde AK Parti tek başına iktidar olamayınca mutabakatın Erdoğan tarafından yırtılıp atıldığı Kasım seçimlerine giden evrede Türkiye’nin terörize edildiği, hendeklerin kurulduğu bir durumla karşılaştık.
O günlerden ders alınmış olmalı. Daha temkinli bir süreç yönetildiğini görüyoruz. Ekim ayında Bahçeli’nin çağrısı ile sürecin başladığına inanmıyorum. Süreç çok öncesinden ateşlendi bence. Yerel seçim öncesinde devletin ilgili birimlerinin Öcalan ile görüştüğü zaten biliniyor. Jeopolitik alanda Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de yaşananların Türkiye’yi bazı adımlar atmaya ittiği muhakkak… Suriye’de ABD tarafından donatılan YPG gibi unsurların varlığı Türkiye’yi adım atmaya zorladı. Yerel seçimde DEM’in tüm büyükşehir ve ilçelerde aday çıkarmasını da bunun bir parçası olarak görüyorum. Bir önceki seçimde çıkarmamışlardı çoğu yerde…
Vatandaş şöyle bakıyor; dün meydanda ip atan Bahçeli, nasıl oldu da umut hakkından bahsetti. Bahçeli’nin bunu açıklaması gerekecek. Dün neden ip attı, şimdi neden barış güvercinleri uçurdu? Bunu anlatması gerekir”
MHP’DE KAYIPLARI OLDUĞUNA DAİR BİLGİLER VAR
Gazeteci Fatih Yapar ise, “Gelen bilgilere göre, MHP yaşanan durumu kendi tabanına anlatmak konusunda zorlanıyor. Milletvekilleri, illerde il başkanları, partili ya da partinin alt kademe yetkilileri soru sorulduğunda cevap veremez haldeler. Çok ayrıntılı ifadeler edemez haldeler. ‘Bu bir devlet politikası, Devlet Bey’in bildiği bir şey vardır, biz bu derin konuları konuşmayalım’ gibi genel geçer konular konuşuluyor. Bu sefer en ücradaki ilçe başkanı da yaşananlara cevaplar veremeyince benim edindiğim bilgilere göre partiden istifaların arttığı ve başka partilere kayıpların olduğu yönünde değerlendirmeler gelmeye başladı. Üyelerinden de olacak MHP… Tabanda bir kaçış muhtemeldir ki yaşıyor.
KAMUOYU HAZIRLANMAK ZORUNDA…
Araştırmacı Ümit Yaldız, Cumhur İttifakı’nın kendi tabanının ikna etme noktasında çalışmasının gerektiğinin altını çizerek, “MHP’nin tarihsel süreçte bir doktrini vardır. ‘Önce devletim ve milletim, sonra partim ve şahsım’. Devletin bekasında tehlike var, biz yükün altına girdik diyerek bir kaçış rampası yapabilirler kendilerine… Sorgulayan, ikna olmak isteyen gençler var. Neden meydanlarda urgan attınız, şimdi ne değişti? Kamuoyunu buna hazırlamak zorunda… İktidar partisi de bunu yapmak zorunda. Erdoğan’ın da Apo’nun salınması konusunda söylediği büyük laflar var. ‘Biz burada oldukça böyle iş olmaz’ dediler. İktidar partisi kutuplaşmanın önemli merkez noktasını bu konu üzerinden yapıyordu. HDP’lilerle yan yana olmak, PKK’lılarla anılmak, ‘Kılıçdaroğlu, Apo’yu serbest bırakacak’ diye eleştirileri, sözleri var. Bu kadar sert U dönüşlerde, mutlaka savrulma halinde olan kitleler olur. İzaha muhtaç bir durum var. Atatürk’ün güzel sözü ‘Yurtta sulh, dünyada sulh’ ile açıklanabilir, ülkenin iki yakasının bir yakaya gelmesi, 2 trilyon dolar harcanan paranın durdurulması gibi pek çok noktadan anlatılabilir. Anaların gözyaşlarının akmayacağı, tankların ve topların ateşlendiği yerde tarımın, sanayinin geliştiği bir dönem olarak anlatılabilir. Cumhur İttifakı’nın şansı, liderlerinin parti kadrosunun son sözünü doğru kabul etmeleri. ‘Apo asılsın’ dendiğinde de ‘Apo serbest kalsın’ deyince de alkışlayan bir kitle var. İman etmiş desem o bile fazla gelir. Bu bir avantaj böylesi süreçler için… Kendi cephelerinde daha az bir kitleyi ikna etmeleri gerekirler. CHP anketlerde yüzde 30-35 bandında ama bunlar emanet oylar. Alternatif muhalefet kalmadığından zorunlu adres halinde… Yüzde 25 bandına sıkışmasının nedeni 90’larda İnönü ile Kürt siyaseti arasında yapılan ittifaktır. Leyla Zana’nın Kürtçe yemin etmesi mecliste ciddi bir bavul oluşturdu. Anadolu CHP’yi, PKK’yı meclise taşıyan parti olarak algıladı insanlar… Normalleşme, CHP’yi özgürleştirecek. Bunun üzerinden kutuplaşma kalkacak” dedi.