Politika

Araştırmacı Yaldız’dan ‘alternatif genel merkez binası’ iddiası!

İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü Ümit Yaldız, devam eden CHP kurultay davası sürecine ilişkin olarak açıklamalarda bulundu. Yaldız, 26’sında görülecek davaya dikkat çekti ve partiye kayyum atanabileceği yada eski yönetimin göreve çağrılabileceğini belirterek “Özgür Özel’in kurultay çalışmalarını yürüttüğü binadan üç-dört katı tuttuğu, orasının alternatif bir genel merkez olarak değerlendirileceği bilgileri dolaşıyor” dedi.

Abone Ol

EGEDESONSÖZ – İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü Ümit Yaldız, SONSÖZ TV’de Gazeteci Fatih Yapar ile birlikte gündemi değerlendirdi. Yapar’ın sorularını yanıtlayan ve gündemle ilgili çok önemli ayrıntıları ortaya koyan Yaldız, Ekrem İmamoğlu ve İstanbul Büyükşehir operasyonlarının, siyasi operasyon algısı olduğunu düşünenlerin çoğunluğu oluşturduğunu söyledi.

İŞİN HUKUKİ ZEMİNDE OLMADIĞINI SÖYLEYENLERİN ORANI YÜZDE 60
Fatih Yapar, İstanbul Büyükşehir’e yönelik üçüncü ve dördüncü operasyonların da yapıldığını hatırlattı, “Birkaç gün önce Çeşme Belediye Başkan Yardımcısı, İstanbul’daki geçmiş görevinden kaynaklı gözaltına alındı. O da tutuklandı. Bugünkü operasyon listesinden de gözaltılar var. İstanbul’daki süreçler nereye gidiyor? Uzun bir itirafçı listesi var. En son operasyonu jandarma yaptı. Emniyet ile savcılık arasında da bir hareketlenme var” dedi. Yaldız, bu konuda şu değerlendirmelerde bulundu:

“Çok dikkatle izliyorum İstanbul’daki süreci. İzmir kadar yakın değiliz ama bunun bir siyasi operasyon olduğu algısı hakim. Güvenilir, ulusal ölçekteki bir şirketin Türkiye geneli araştırmasında yüzde 60’ın üzerinde bu işin hukuki zemin üzerinde yürüdüğüne inanmayanların oranı çıktı. Ben de aynı görüşteyim. İzmir’de yüzde 75’e çıkar bu oran. Bu soruşturmaların hukuki değil, siyasi olduğu algısını güçlendiriyor. Bu demek değildir ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde herkes sütten çıkmış ak kaşıktır, her şey hukukidir, yolsuzluk olmamıştır! İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde hırsızlık yapmak üzere bir çete kurulmuş olup, bu çetenin başında da Ekrem İmamoğlu yoktur, görüşüne inanıyor vatandaş. Yoksa İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi büyük bir yerde mutlaka bir şeylerin olduğu kanaati de var. Bu boyutuyla bu operasyonu, siyasi bulanlar daha fazla. Ben de bunlardan birisiyim. Ben de siyasi buluyorum.”

CUMHURBAŞKANI ADAYI OLARAK ÖNE ÇIKMASAYDI, DİPLOMA SORUNU OLACAK MIYDI?
“Gizli tanıklar var, etkin pişmanlıktan yararlananlar var. Ertan Yıldız’ın ikinci ifadesinin bilinmiyor olması gibi detaylar var. Polise bir güvensizlik var. Polis içinde Ekrem İmamoğlu ve CHP’ye sızıntıların olduğu değerlendirmesi nedeniyle savcının jandarmayla yol yürümeyi tercih ettiğine dair kanaat var. Başsavcı Akın Gürler diyor ki, ey emniyet, sen olmadan da bak bu iş ilerliyor, demek istiyor. Herkes operasyonu baştan şöyle okumuştu. Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı adayı olduğu için diploması iptal edildi ve böyle bir operasyonla karşı karşıya kaldı. Bunu bir de tersten okuyalım. Eğer Ekrem İmamoğlu, CHP’de iddia sahibi biri olmasaydı, CHP’nin doğal liderine dönüşmeseydi, 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimine muhalefetin adayı olarak bir adım öne çıkmış olmasaydı, diploması iptal edilir miydi? En AK Partili birisi bile buna hayır diyor, konu olmazdı. 5 yıl diplomasız İstanbul Büyükşehir’i, 5 yıl Beylikdüzü’nü yönetti, sorun olmadı. Ne zaman Cumhurbaşkanı adaylığı için harekete geçti, önce diploma gitti, sonra operasyon geldi. Mesele hukuki de olabilir. Başsavcının iddiaları da doğru olabilir. Fakat algısal boyutta İmamoğlu’nun iddiası nedeniyle yapıldığına dair kanaat oluştu. Bu kanaat, gizli tanıkla güçlendi. Gizli tanıkla Büyükşehir Belediye Başkanını çete başı ilan etmek, doğru olmadı. Niye gizli ki? Ekrem İmamoğlu’nun nesinden korkuluyor ki gizli tanık olunuyor?”

OK, YAVAŞ YAVAŞ ERDOĞAN’IN YAKIN ÇEVRESİNE YÖNELMEYE BAŞLADI
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın’ın, peş peşe gelen operasyonlar nedeniyle “yarın sabah diğer bürokratlar da evlerinden alınabilir” sözlerini hatırlatan Fatih Yapar’a, Ümit Yaldız’dan şu yorumlar geldi:

“Erdoğan’ın yıllarca sürdüğü tarlaları, Ekrem İmamoğlu’nun sürmeye başlamasının ortaya çıkmasıdır, ikinci ayak. Ertan Yıldız’ın itirafnamesinin sızdığı noktada, bazı medya bunu haberleştirirken, hepsini verdi. Bir grup da itirafın içinden bazılarını cımbızla ayıkladı. Kalyon’un metro inşaatını almış olması durumu var. Ertan Yıldız denilen adamın itiraflarında Kalyon şirketinin o inşaat işini almış olmasının altı çiziliyor. Aynı şekilde başka şirketler de var. Onların geçmişte AK Partili belediyelerle çalıştığı, İzmir’de MHP’li belediye başkanıyla arsa alışverişi yapan Murat Gülibrahimoğlu gibi isimlerin İmamoğlu’nun siyasetinin finansmanında rol oynadığı iddiaları var, itiraflar var. Demek ki savcılık bunları kabul etti. Ok, yavaş yavaş Erdoğan’ın yakın çevresine yönelmeye başladı.”

İMAMOĞLU, O TUTUMUYLA KENDİ CEPHESİNDE YARGILANMASINA SEBEP OLACAKTIR
Gazeteci Fatih Yapar, “Karadenizli müteahhitlerin yavaş yavaş İmamoğlu’na doğru yönelmesi, artık siyasi lider olarak onu görmeleri, CHP’nin büyümesi, ülkeyi yönetmeye talip olmasına inanmaları, Erdoğan’ın artık bitiyor algısının kamuoyunda yerleşmeye başlaması gibi bir durum söz konusu. Erdoğan, bundan sonraki süreçte ne yapar? Bu insanlar benim yanımdaydı, şeytana uymuşlar, ben bir şey yapmayayım mı diyecek, ne diyecek?” diye sordu. Yaldız, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Tulumbada su bitti. Merkez Bankası eksilerde. Ana para ödemesi yok, faizlere yetmiyor para. Devletimiz, hükümetimiz, etrafında kümelendirdiği bu kamu müteahhitlerine uzunca bir süredir ekmek vermiyor zaten, veremiyor. Büyük bir kamu yatırımı görüyor musunuz, İstanbul Havaalanı gibi, Çanakkale köprüsü gibi yatırımlar var mı? Yok! Kanal İstanbul planlaması var, o kadar. İstanbul’da ben sizinle de yürürüm diyen Ekrem İmamoğlu olduğunu görüyoruz. Ekrem İmamoğlu’nun bu tutum ve davranışı doğruysa, hukuki dosyalardan aklansa bile bu tutumu nedeniyle kendi seçmen cephesinde yargılanıyor Ekrem İmamoğlu. Yani sen Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkça cephe aldığı beşli çeteyle Erdoğan sonrası yol mu yürüyorsun, diye soruyorlar. CHP’li kurmayların, kamulaştıracağız dediği firmalara İstanbul’da ihalelerin verildiği, onların otellerinde kameraların bantlandığı, toplantıların yapıldığı, Erdoğan’ın adamlarıyla yol yüründüğü gibi duygu ve tutumla ortaya çıkan tablo, Ekrem İmamoğlu’nun kendi cephesinde eleştirilmesine konu olacak bir konudur. İmamoğlu hapisten çıkabilir, yeniden göreve dönebilir, siyasete dönebilir, ama bu tutumu, kendi cephesinde yargılanmasına sebep olacaktır.”

ERDOĞAN, BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE NE YAPACAK?
Erdoğan, bu noktada ne yapacaktır? Erdoğan, sürecin hayatın olağan akışında, devasa iştahlı yapıya işler veremediğini biliyor. Kendi tarlasının Ekrem İmamoğlu tarafından sürüldüğünü muhtemelen gördü. Muhtemelen de bu operasyona olabildiğince destek veriyor. Cumhurbaşkanı sıfatıyla, tarihin gelmiş geçmiş en büyük operasyonu, en büyük çete, yolsuzluk operasyonu olarak tanımlıyor. Dolayısıyla Erdoğan, kendisine ihanet eden bu yapının da üzerine gidebilir. En azından ibreti alem için bir ikisinin üzerine gidebilir. Anayasa değişikliği olmazsa, yasa gereği Erdoğan’ın son dönemi. Ülke siyasetinin nereye gittiği de belli. AK Parti kendi iktidarında en kötü günlerini yaşıyor. HÜDAPAR ile bile ittifak yaparak yüzde 51 tehlikesini atlattı. Ekonomik ve sosyal sebepler çoğalıyor. Erdoğan, mutlaka durumu değerlendirecektir. Burada temel bir mesele var. Bu doğruysa çok vahimdir; dünya hukuk tarihine geçer. Bir başsavcı veya savcı, 2019 sonrasına yönelik dosyaları istiyoruz, diye bir yazı yazdıysa, ki o şekilde iddialar var, çok konuşulacak bir şeydir bu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2019 yılında mı kuruldu? Müteahhit, iş insanı, hatta bürokratların çoğu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 2019 öncesi de etkili yetkili olan insanlar değil mi? İstanbul büyükşehir Belediyesi’nde bir hırsızlık olduysa, yetim hakkı yendiyse, yolsuzluk yapıldıysa, 2019 yılı öncesi yapıldıysa, bu neden araştırılmaz? MASAK raporları 2019’dan sonra mı icat edildi? Reklamcılardan biri derse ki, ben Kadir Topbaş’ın olduğu dönemde de rüşvet verdim; savcılık bunu görmeyecek mi? Böyle bir tutum olduğunda, CHP’yi, CHP’nin adayını yargılıyorlar algısı büyür ve tamamen siyasallaşır. Yolsuzluğun kralı olsa, o zaman kimse inanmaz. Aklanır giderler.”

MAHKEME, KURULTAY DAVASINDA YAKINDA KARARINI VERECEK
Fatih Yapar ve Ümit Yaldız, CHP’nin dava konusu olan kurultayını da gündeme getirdi. Yapar, CHP’nin kayyumla ilgili sürecinin devam ettiğini, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve bazı milletvekillerinin ifadeye çağrıldığını hatırlattı, “Kurultay öncesi delegelerin parayla satın alındığı, makam ve mevki verildiği iddiaları ortaya atılmıştı. Bu nedenle kurultayın şaibeli olduğu öne sürüldü. Mahkeme bu iddiaları kabul edip bir karar verecek olursa, yeniden kurultay yapılacak demektir. Buna ilişkin Özgür Özel, hazırlıklarımızı yaptık. Kayyım tehlikesini görüyoruz. 'Bina tutarız, gerekirse taşınırız, İl başkanlarına hiyerarşik şekilde talimatlar veririz' dedi. 40 gün içinde bu sıralı düzenin bozulacağına inanmadığını söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, olası bir kurultayda aday olur mu, ya da birilerini önerir mi?” sorusunu yöneltti.

Yaldız, şunları söyledi:

YAKININDAKİLER, KEMAL BEY ADAY OLMAZ, DİYEMİYOR
“Burada böyle bir şey bekleniyor. Ben de bekliyorum. 100’e yakın kişinin ifadesi, İzmir delegelerinden bazılarının para verdiler, aldılar ifadeleri, ben çantaları gördüm gibi ifadelerinden sonra, beklenen hale gelen o karar verilecek gibi duruyor. 26’sında verilmezse o karar, 30’unda verilir. Bu ay bitmeden bu yönde bir karar olacak. Özgür Özel’in kurultay çalışmalarını yürüttüğü binadan üç dört katı tuttuğu, orasının alternatif bir genel merkez olarak değerlendirileceği bilgileri dolaşıyor. Kemal Bey, mutlak dediğimiz, yani yapılmış kurultayların yok sayılması halinde, en son kurultay öncesi ekibin iş başı yapması durumu söz konusu. Bu noktada Kemal Bey’in tavrı çok önemli. Kemal Bey, hem tanık, hem mağdur sıfatıyla mahkemeye çağrıldı, ama gitmedi. Gitmeme hakkını kullandı. Eğer öyle bir şey olsa bile bu noktada görevi kabul etmeme hakkını kullanabilir. Genel merkeze hiç gitmeyebilir de... Ama beklenti o yönde değil. Kemal Bey’in de bu kararı beklediği, hatta bu karara hazır olduğu konuşuluyor. Genel merkeze gideceği, 45 günlük süreci yöneteceği beklentisi ağır basıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, peki aday olacak mı? Kemal Bey’e yakın kişilerle yaptığımız görüşmelerde, Kılıçdaroğlu’nun adaylık fikrine de çok uzak olmadığını değerlendiriyorlar. Kemal Bey, asla aday olmaz diyemiyorlar. İstanbul genel kurulunun da yok sayılması ihtimali de var. Bu da bölünme tehlikesini gündeme getiriyor.”

İMAMOĞLU DA SİLİVRİ’DE ÇÜRÜMEYE TERK EDİLECEK
“CHP’nin iki yakası bir arada değil. Bu işi Özgür Özel de beceremedi. Özel de CHP’nin iki yakasını bir araya getiremedi. Kurultayı atlatamadı. Kendisine oy verenler vermeyenler diye böldü CHP’yi. O saatten sonra kendisine oy verenleri belediye başkanı yaptı, diğerlerini yok saydı. Bu yok sayma işi kırılma anlarında önemli rol oynar. Bölünmeyi artırır. 'Nasıl olsa Özgür Özel ve ekibinin yanında biz yokuz, niye orada olalım, burada olmayalım' dedirtir. Bu CHP için tehlikedir. İstanbul Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesine bir yazı yazıyor. Diyor ki, 'Ekrem İmamoğlu’nun resmini, ismini, imzasını, tüm afişlerini her yerden kaldırın!' Ekrem İmamoğlu hükümlü mü? Hayır, tutuklu! Daha ortada iddianamesi yok. Belki ilk celsede salıverilecek. Ekrem İmamoğlu, unutturulmak, siyaseten bitirilmek isteniyor. Nasıl ki Selahattin Demirtaş adında biri vardı hayatımızda. 'Onsuz açılım olmaz' deniyordu oldu. Demirtaş cezaevinde çürüdü. Ekrem İmamoğlu da Silivri’de çürümeye terk edilecek, öyle görünüyor. Tüm bunlar olurken CHP, bir de kendi içinde bölünürse, Ekrem İmamoğlu kimin umurunda olur? Belli bir grup tarafından İmamoğlu’na bu işin faturası çıkarılır. Ankara’da devam eden bu mahkeme, Ekrem davası sürecini unutturabilir, CHP’nin gücünü zayıflatır.”