EGEDESONSÖZ - İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü, Araştırması Gazeteci Ümit Yaldız ile Gazeteci Fatih Yapar, SONSÖZ TV’de gündeme dair değerlendirmelerde bulundular.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, kayyum süreciyle ilgili değerlendirmelerini ve yargılamanın hızlanmasına yönelik açıklamalarını hatırlatan Gazeteci Fatih Yapar, “İnsanların yargıya bakışı değişti. Adalet kavramlarıyla ilgili olarak insanlar ne düşünüyor?” sorusunu yöneltti.
Ümit Yaldız, bu çağrıyı şu sözlerle değerlendirdi:
YARGIYA GÜVENİN AZALMASI, DEVLETE OLAN GÜVENİN AZALMASI DEMEKTİR
“Devlet Bahçeli’nin bu çağrısının altında anket verilerinin olduğunu düşünüyorum. Çünkü vatandaşın yargıya güveninin azalması demek, vatandaşın devlete olan güveninin azalması demektir. Hakimlerimizin, savcılarımızın arkasında yazan "Adalet Mülkün Temelidir" yazısı da boş bir yazı değildir. Buradaki mülk, devlettir. Oradaki mülk, adalettir. Bahçeli’nin, suçlular cezalandırılmalı, suçsuzlar serbest bırakılmalı çağrısı, bu açıdan anlamlıdır. Devletin tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte güven erozyonuna uğradığını biz de araştırmalarımızda ölçüyoruz. Silahlı kuvvetlerimiz hariç, yüzde 50’nin üzerinde güven duyulan kurum ne yazık ki kalmadı. Basın, meclis, partiler, yargı… Bu erozyon durdurulamıyor. A mahkemesinin verdiği karar, B mahkemesinde bozuluyor. Yargının siyasete müdahale biçimi son dönemde çok konuşuluyor. Gerek belediye operasyonları, gerekse kayyumlar… Ana muhalefete baskı var. Özellikle İstanbul üzerinden Özgür Özel’in söyleminden yola çıkarsak, birçok mahkemede reddedilen bir talep, 7’nci, 8’inci mahkemede kabul ediliyor. Yargının kendi içinde tutarlılığı, hiyerarşik tablosu kalmadı. Geçtiğimiz yıllarda farklı kararlara tanık olduk. Anayasa mahkemesinin kararını Yargıtay tanımadı bu ülkede. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını İstanbul bilmem kaçıncı ceza mahkemesi tanımadı. Yargı üzerinde etkileme gücü olanların durumu inanılmaz şeyler oluyor. Eee bize yeni Anayasa lazım! Sanki eskisine uyduk, tam anlamıyla uyguladık da yenisini yapmamız gerekiyor! Bahçeli’nin, gerekirse Anayasa mahkemesi kapatılsın, diye açıklaması var. Yargısal anlamda hem algıda hem olguda sorunlarımız var. Türkiye’de tartışılması gereken çok sorun var ama biz CHP’de Gürsel Tekin’i konuşuyoruz, Kemal Kılıçdaroğlu dönecek mi, Özgür Özel yeni bir parti mi kuracak, bunları konuşuyoruz.”
YENİ PARTİ KURULURSA, KİMLER KALIR, KİMLER GİDER?
Fatih Yapar, Özgür Özel’in kuracağı öne sürülen Ekim Partisi’ni hatırlatarak, “Butlan davasının sonucu bekleniyor. Hazırlık olarak o bir kenarda duruyor. Belediye Başkanlarından bir ayrışma olursa, Kemal Kılıçdaroğlu geri gelirse, başkanlar o partiye transfer olur mu?” sorusunu yöneltti. Yaldız’ın yanıtı şöyle oldu:
“Kimsenin atadan dededen partili olduğunu söylemesin, kimseyi kandırmasınlar, öyle bir şey yok. Bugünkü aktörler üzerinden konuşuyorum. 28 ilçe belediye başkanının 15’inin partililiği, 10 yıldan daha fazla değildir. Yeni bir parti kurulursa hangi başkanlar gider, kimler kalır? Şimdi CHP manevi miras açısından çok önemli bir partidir. Bu aynı zamanda CHP’nin bavulu anlamına geliyor. Tek partili dönemden itibaren çok sayıda eleştiri de aldı. Esasen CHP kapatılsın, yeni bir siyasi parti kurulsun diyenlerin büyük bölümü de Cumhuriyet Halk Partiliydi geçmişte. En son mesela Ertuğrul Günay, ihraç edildikten sonra CHP vakfa dönüştürülsün dedi. CHP, bugün muhalefetin adresi oldu, son seçimde açık ara birinci oldu. Ben aynı CHP’nin 1999’da baraj altında kaldığı zaman İl Başkanı bulamadığını, Konak İlçe Başkanın bulamadığını biliyorum. O zaman kimse CHP’nin yüzüne bakmıyordu. Atadan dededen partili olanlar partiye sahip çıktılar. Parti tekrar iktidar olunca bu sefer herkes tekrar doluştu. Lamba yanıyorsa etrafında sinekler uçar. CHP, yerel yönetimleri kontrol ediyor. Yerel yönetimlerin üçte ikisine sahip, nüfus anlamında... CHP’yi bugün değerli kılan budur. Yarın gözden düşerse herkes soluğu başka yerde alır.”

ÖZGÜR ÖZEL PARTİ KURARSA, BÜYÜK BİR KİTLE PEŞİNDEN GİDER
“Özlem Çerçioğlu, bakın gitti. Beykoz Belediye Başkanvekili gitmek üzere. Zoru gören kaçıyor. Giden olur mu, olur! Özgür Özel ve arkadaşları EKİM Partisini kurarlarsa, büyük bir kitle de peşlerinden gider. Gürsel Tekin 5 bin polisle geldi parti binasına. Kemal Kılıçdaroğlu da 10 bin polisle gelir. Bu noktada yargının verdiği karar, yargının verdiği karar olarak algılanmıyor ki. Yargının araçsallaştığı iddialarının gölgesinde yaşıyoruz. Yargının verdiği karar, Erdoğan’ın verdiği karar olarak algılanıyor. O kararla gelenler de Erdoğan’ın işbirlikçisi olarak ilan ediliyor. İşbirlikçi ilan edildikten sonra Kemal Bey’in işi hiç kolay değil. Bunlar yaşanmadan önce gelseydi Kemal Bey, kendi söylemiyle, partiyi en güvenli bir limana teslim etme şansı bulabilirdi. Ama bugün butlan davasında Kemal Bey geri dönecekse, algı da Erdoğan’ın isteği üzerine oraya gelip koltuğa oturmuş kabul edilecektir. Ama ben Cumhuriyet Halk Partililerin, CHP’yi terk edeceklerini düşünmüyorum. CHP, kolay terk edilebilir bir parti değil. Neden değil? Bir kere Atatürk’ün kurduğu bir parti, manevi değeri yüksek. İkincisi, CHP’de para var, mülk var. İzmir’de CHP’nin İl ve tüm ilçe başkanlıklarının binaları kendi mallarıdır. İstanbul’dakiler, Ankara’dakiler de öyledir. Hazine’den gelen para var, İş Bankası’nda hisseler var. Bunlar göze alınamaz. Eğer giderlerse, dönmek üzere giderler. Bir kere, hepsi gitmez. Başkan gitti diyelim, meclis üyeleri gitmezse ne olacak?”
EKİM PARTİSİ, İKTİDARA BİLE GELEBİLİR
Fatih Yapar, belediye başkanlarının çoğunun, meclisteki kontrollerini kaybettiklerini söyledi. Yapar, “Grup toplantılarında kavga çıkıyor, kararlar geçmiyor, meclise gelmeyerek protestoda bulunuyorlar. AK Parti ile işbirliği yapıp kararları veto ediyorlar. En az 5 belediyede başkan kontrolü kaybetmiş durumda” bilgisini aktardı.
Ümit Yaldız ise bu görüşe, şu sözlerle destek verdi:
“Bu sayı artacak gibi görünüyor. Türkiye’de yeni bir partiye ihtiyaç var mı? İzmirli iki seçmenden biri, Türkiye’de yeni bir partiye ihtiyaç var, diye düşünüyor. Araştırmalarımızdan bu sonuç çıkıyor. Türkiye’de yeni bir partiye ihtiyaç var ama bu parti, Ekim partisi mi, bundan emin değilim. MHP’de de butlan davasına benzer davalar görülmüştü. MHP, imza toplamasına rağmen salonun önüne gelen TOMA’lara rağmen kongresini yapamamıştı. O zamanki süreç, başka bir partiyi doğurdu. İYİ Parti’yi doğurdu fakat İYİ Parti merkeze doğru kayabilmiş olsaydı, bugün belki İYİ Parti’yi konuşuyor olacaktık. Ama olmadı. İYİ Parti, kendini Devlet Bahçeli’ye muhalefet edenler partisinin ötesine taşıyamadı. Şu anda İYİ Parti önemli bir sınav veriyor ama halkın görmek istediği merkez algısını güçlendiremiyor. EKİM Partisi; CHP’yi bırakalım, siyasi yolculuğumuza EKİM Partisi’nde devam edelim gibi bir zihniyetle kurulursa, EKİM Partisi iktidara da gelebilir. Sonra CHP’ye geri döneriz mantığı hakim olursa, bu iş ters teper.”

ÖZLEM ÇERÇİOĞLU’NUN GİDİŞİ, ARKASINDAN GELECEKLERİN İŞARETİYDİ
CHP’li belediye başkanlarının AK Parti’ye transferini gündeme getiren Fatih Yapar, “ Her hafta iki üç belediye başkanı AK Parti rozeti takıyor. Seydişehir Belediye Başkanı mesela. Atadan dededen CHP’li, partide çeşitli görevler yapmış, o da geçti. Telefonunu engelleyip kaçmış” dedi. Yaldız, 43 yıl sonra CHP’li olmuş Seydişehir belediyesinin başkanının, CHP’lilere bile haber vermeden AK Partili olmasına çok güldüğünü anlattı ve şöyle devam etti:
“Özlem Çerçioğlu, bu yolu açan başkan oldu. Çeyrek asırdır CHP rozeti taşıyan Özlem Çerçioğlu’nun Ak Parti’yi tercih etmiş olması, arkasından geleceklerin işaretiydi. Demek ki gidilebiliyor. Anket yaptığımızda şunu görürüz; kutuplaşma nedeniyle bir grubun seçmeni, öteki gruba geçemez. Kararsızlarda kalır, son anda çoğunlukla kendi cephesine geri döner. Seçmen bile cepheden cepheye geçemiyorken, Özlem Çerçioğlu gibi birisi, deyim yerindeyse Ege’nin azı dişinin bile geçmiş olması, başka geçişleri helalleştirir, normalleştirir. Bugün Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın AK Parti’ye geçse, Özlem Çerçioğlu’na şaşırdığımız kadar şaşırmayız. İzmir’den bazı belediye başkanları geçse, ben şaşırmam.”
AK PARTİ KAN KAYBEDEN DEĞİL, TERCİH EDİLEN PARTİ HALİNE GELDİ
Gazeteci Fatih Yapar, AK Parti Milletvekili Mahmut Atilla Kaya ile yaptığı programdaki konuşmayı hatırlatarak, “Milletvekili Atilla Kaya’ya sorduk, AK Parti’ye geçiş anlamında bir transfer çalışması var mı diye. Bunu Cemil Tugay üzerinden de örnek vererek sordum. Çünkü Cemil Başkan, bakanlarla sürekli fotoğraflar veriyor. Acaba AK Parti’ye mi geçecek? Başkan da böyle bir şey yok diye açıklama yapmak zorunda kalıyor. Kaya, bizim açımızdan öyle bir şey yok ama bizim kapımız herkese açık, dedi. Bu ne demek? Ne olursan ol, gel, demektir” ifadesini kullandı.
Ümit Yaldız ise, “AK Parti doğal yollarla alamadığı koltukları, endirekt yöntemlerle, transferlerle elde etmeye çalışıyor. Bu aslında AK Parti’yi büyütmez. Fakat algıda şöyle bir şey oluşuyor; normal şartlar altında 2024 yılının 31 Mart’ında Türkiye’nin nüfusunun üçte ikisini konsolide eden Cumhuriyet Halk Partisi vardı. AK Parti’nin yıkılamaz, girilemez denilen yerlerine girdi. Yerel yönetim bakımından AK Parti’yi Türkiye’nin doğusuna attı. Böyle bir ortamda ne beklenir? Muhalefet partisinin, 40 küsur sene sonra birinci parti olmuş iktidar partisiyle arayı daha da açmış olması beklenir. Hele hele 23 yıllık bir iktidar yorgunluğu varsa, bu makasın daha çok açılması beklenir. İktidar partisinin eski yeni belediye başkanlarının, milletvekillerinin muhalefet partisine geçmesi beklenir. Şu anda Türkiye tam tersini yaşıyor. Ak Parti kan kaybeden bir parti değil, tercih edilen bir parti haline geldi. Büyükşehir belediye başkanları geliyor, ilçe başkanları geliyor” dedi.
BU SAYI ARTARSA, ÇIĞ ETKİSİ YARATABİLİR
Ümit Yaldız, transferlerle ilgili yorumlarını şu cümlelerle sürdürdü:
“AK Parti’ye geçenlerin bir bölümünün sorunlu olduğunu biliyoruz. Fakat bu sayı artarsa, çığ etkisi yaratabilir. İzmir’den birini transfer ettiklerinde zaten bunu yerli unsurlarla paylaşmıyorlar. Özlem Çerçioğlu’nun AK Parti’ye gideceğini, Aydın milletvekilleri bile bilmiyordu. Ankara’da bir transfer ekibi kurulmuş, iddialara göre. Bir bölüm de Hayati Yazıcı’nın başkanlığında bir ekip kurmuş. Gelme ihtimali olanlara özel çalışmalar yapılıyormuş. Herkesi de almazlar. Herkese kapımız açık diyor Atilla Kaya ama bunu İzmir için söylüyordur. Defolu, bir sonraki süreçte yük getirecek birisini almazlar. Algısal anlamda AK Parti bugün itibariyle, ilk defa ikinci parti oldu. Bundan sonra kan kaybetmesi, insanların kitlesel olarak uzaklaşması beklenirken, bugün öyle yada şöyle tercih edilen parti oldu.”




