Harun ÖZDEMİR
Saray entrikaları!
20 Aralık 2018 Perşembe

Çocuklarımın annesi biricik sultanım Zübeyde olmasa kim bilir bir gece yarısı entrikaya kurban gitmiştim. Şunun şurasında üç beş günlük bir hayat, fakat onun da tadını çıkarmaya imkân bulamıyorum.

Hareme aldığım cariyelerle bir kez bile halvet olamadan yaşları otuza geldiğinden azat ettiklerim var!

Adamlarım öyle diyor! Yaşlandı diyorlar! Ben de azat ediyorum!

Öyle sanıyorum ki, bu gidişle ben fazla yaşamam!

İnanın elliyi göremem! Kırk beşi görsem şükürler olsun diyeceğim!

Diyelim ki şimdi Zübeydem var, bir süre sonra o da yardımcı olamaz ve ben, düşünebiliyor musunuz, namı ve kahramanlığı ile Konstantinopolis’in İmparatoriçesi İrena’nın yüreğini dağlamış, onunla yetinmemiş daha ötelere taa Kutsal Roma-Germen İmparatoru Charlemagne’ın yüreğine korkular salmış Sultan-ı Rûy-i Zemînim!

Lakin işler görüldüğü gibi gitmiyor!..    

Önüm arkam, sağım solum… şeş cihetten kuşatılmış durumdayım!

Sarayın uluları, akilleri, uleması, vüzerası, valileri, kadıları, komutanları… etrafım Bermekiler ile kuşatılmış!

Ben mi yönetmişim yoksa Bermekiler mi belli değil!

Şimdi de bir aile ile yedi kez görüştüğümü ama hiçbir şey hatırlamadığımı söylüyorlar! Kim söylüyor biliyor musunuz, beni Sarayda kuşatan Bermekiler!

Çok güvendiğim yaver de Bermeki!

On iki yaverim var on ikisi de Bermeki!

Olacak iş değil! Nasıl olmuşsa artık!...

Sayısı kaçtı onu da unuttum, doktorlarım da Bermeki!

Sizce bu gidişle daha kaç yıl yaşarım?!

Anlaştık, hanım gün boyu yanımda duracak ve görüştüğüm kişilere soruları o soracak. Öyle anlaştık!

Sesleri, çığlıkları ve iniltileri Bağdat semalarını inleten karı kocayı huzura aldılar.

Hanım protokolün bütün kurallarını çiğneyerek, karı-kocaya nefeslenmeden ilk suali sordu:

-Bu saraya kaçıncı gelişiniz?!

-İlk kez geliyoruz Sultanım, demezler mi?

Nee ilk kez mi?! İçim öfkeden fokur fokur oldu.

Hanım ikinci suali yavere sordu:

-Karı-kocayı Sultanımızla yedi kez sen mi görüştürdün?!

Yaver çok rahat bir ses tonuyla;

-Sultanımız, Allah ömrünüze ömür katsın! Cenab-ı Hak sizleri Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’ya komşu etsin!...

Baktım laf uzuyor, iltifatların ardı arkası kesilmiyor… Elime bir kase hurma şerbeti tutuşturdular! Bunu neden yaptılar anlamadım!

Baktım yaver, suale cevabın dışında her şeyi anlatıyor, kılıcımı kabzasından kavradığım gibi yaverin boynuna indirdim! Göz açıp kapayıncaya kadar kelle gövdesinden ayrıldı, o bir tarafa, laşesi diğer tarafa düşüverdi!

Diğer yaveri çağırttım.

Hanım benden erken davrandı ve bu kez suali evli karı-kocaya sordu.

-Sizi Saraya kim getirdi?!

-Biz evli değiliz Sultanım! Sarayın adamları mahalleye gelip beni evden aldılar. Hayırdır dediğimde de Sultanımızın hizmetinde olacaksın. Sarayda kim ne sorarsa sorsun “Emrederseniz Sultanım!” deyin, başka bir şey demeyin, dediler!

Erkek olan “Efendimiz, bana Sarayın seyisi olacaksın, Sultanımız sizi atlarının bakımına verecek” dediler!

Bu kısa konuşmalar ne kadar sürmüş olabilir, sizler takdir edin. Üst üste kaç hurma şerbeti içmişim hatırlamıyorum!  

Yaverleri tek sıra halinde dizdirdim, sadakta ne kadar ok varsa hepsini bunların yağlı gövdelerine sapladım!

Bu saplamalar o kadar kısa sürdü ki, kimse kaçmaya vakit bulamadı!

Hanımım, biricik Zübeydem o benim gibi değil. Çok kibar bir ses tonuyla;

-Sizleri alıp Saraya kimler getirdi, iş vadinde kimler bulundu?!

İkisi de sağına soluna bakındılar, arkalarına dönüp oradakileri incelediler…

-Sultanımız huzurda değiller! İzniniz olursa dışarı çıkıp onları bulalım, dediler!

-Hanım buyurun en kısa zamanda onlarla birlikte eksiksiz buraya gelin! Gecikmeyin ki Sultanımızın gazabı sizi de yakmasın!” dedi ya huzurdan çıkışları lahzadan da kısa sürdü.

Fekad bekle bekle ne gelen var ne giden! Sultanımızın tahttan bir kalkışı vardı ki, düşman başına!

Kılıcını çekti, önüne gelene vurdu… kesti… kopardı… doğradı… üst üste sapladı…

Bir baktım huzurda bir tek şerbet sunandan başka herkes yerde ve kanlar içinde!

Sultanımız dönüp “Sen niye ayaktasın” dedi ve bir darbe de ona indirdi!

Fekad şerbetçi düşerken bir de ne görelim, elinde zarif bir şişe, içinde bilmediğimiz bir miktar beyaz toz var!  

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
A Ç ELGÜN 20 Aralık 2018 Perşembe 10:52

Eeeee!... Sonra ne olacak Sultan''ın hali? Meraklandırma bizi Harun kardeşim. Çöz şu muammaları?. İstanbul, Angora Saymrıs ne olur? Ver cevabını?...

Yorumu oyla      10      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
'Memleket' küçülüyor!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Neden fakirleştik?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Afyon üstünden Akşehir’e... (Gezi notları)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva