Dr. Berna BRIDGE
Özgürlük
22 Ocak 2014 Çarşamba

Mustafa Balbay bir süre önce özgürlüğüne kavuştu. Hepimiz çok sevindik, ilimizin milletvekili, iyi insan Mustafa Balbay’ın özgürlüğüne. Bu arada benim uykuda bile bir türlü durmak bilmeyen dimağım bir süredir özgürlük konseptine takıldı. Düşündüm durdum, özgürlüğü, benim özgürlüğümü… benim özgürlüğüm neredeydi, hangi noktadaydı? Mustafa Balbay’ın özgürlüğünü tanımlamak kolaydı, 4 duvar işi somutlaştırıyordu. Ancak, bizim gibi dışarıda olan, 4 duvarla kısıtlanmayanlar için özgürlük neydi, neredeydi? 
Sizce özgürlük nedir? Nerededir? Ne kadar özgürsünüz? Özgür olduğumuzu düşünen, sanan toplumsal tutsaklar mıyız? Özgürlük para veya makam sahibi olmak mı? Anladığım kadarıyla herkes için “özgürlük” konseptinin tanımı farklı… Birçok kişi der ki “Para özgürlüktür. Çünkü param varsa istediğimi yapabilirim. Çalışmak zorunda kalmam, bol bol seyahat ederim, prensler, prensesler gibi yaşarım. Hatta param varsa, istediğim eşi paramla seçerim, para çekicidir, bir yandan başka ilişkiler de yaşarım, çevremdekileri yedirir, içiririm. Ben seçerim ne yapacağımı, özgürlükle, işimden eşime kadar.”  Ancak bazıları da paranın özgürlük, mutluluk getirmeyeceğini düşünür.
Başkaları der ki “Benim için özgürlük makamdır, güç sahibi olmaktır. Çünkü makam ve gücüm varsa param da olur, kimse bana ne yapacağımı söyleyemez, ben onlara ne yapacaklarını söylerim. Yine yukarıdaki gibi, eşimi makam gücümle ben seçerim, makam ve gücümden dolayı herkes benimle olmak ister.” Ancak, bazıları da makamın geçici olduğunu, fazla bağlanılmaması gerektiğini düşünür.
Bir diğeri der ki “Benim özgürlüğüm aldığım iyi eğitimdir. Çünkü para, mal, mülk, makam, güç, bir yangın, deprem ile yok olabilir, geçicidir ama eğer iyi bir eğitimim varsa bu benim özgürlüğümdür.” Bir kadın der ki, “Benim için özgürlük evli olmaktır. Anne-baba baskısının bittiği yerdir evlilik.” Başka bir kadın der ki “Benim için özgürlük evli olmamaktır, eş baskısı yaşamadan özgürce karar alabilmektir.” Birisi de ki “Benim için özgürlük zamandır, zamana sahip olmaktır”.  
Ancak, gerçek özgürlük bu yollardan mı elden edilir? Yoksa vahşi kapitalizmin ve tüketici/talepkar/devre devre baskıcı toplumun çarklarının dişlilerinde bu para, makam sahibi kişiler de daha fazla mı öğütülür? Özgürlüklerini daha da mı kaybeder? Örneğin, paranın tutsağı olur mu varsıl bir kişi? Makamın tutsağı olur mu makam sahibi biri? Parayı, makamı kaybetme korkusu ile uykusuz geceler geçirirler mi? Gerçek özgürlük makam, güç, para, pul, evlilik, bekarlık, gösterişte midir? Sizin için özgürlük nedir, nerededir?
Birçok zaman kendimizi kendimizin hapsettiği duvarların içinde hissederiz. Birçok zaman da diğerlerinin bizi hapsettiği duvarları hissederiz. Mustafa Balbay gibi gerçek dört duvar hapis içinde olmasak bile, kendimizi özgür hissetmeyiz, her istediğimizi özgürce yapmayız. İçimiz içimizi yer, mutsuzluk içinde debelenir dururuz.   
Hepimiz için özgürlüğün bir başka anlamı, bir başka tarifi vardır. Ben kendi özgürlüğümü aşağıdaki varoluşta buldum. Benim için özgürlük huzur, sevgi ve izin vermektir. Hayata, hayatın olduğu gibi akmasına izin vermektir. Özgürlük kalpten, yürekten gelir. Karşımıza ne çıkarsa çıksın, başımıza ne gelirse gelsin, bunu huzurla kabul edebilmek demektir. Yani, dış güçlerin benim huzurumu bozamaması, beni etkileyememesi, üzememesi, hırpalayamaması demektir. “Hayatta her şey bizim içindir” diyebilmektir.
Toplumda sürekli önümüze konan hedefler var. Çocukken ve gençken sınav geçmek, okumak, başarılı olmak, kariyer sahibi olmak, sonra evlenmek, çocuk sahibi olmak, onları büyütmek, onların sınav yarışında başarılı olmasını sağlamak, ev almak, otomobil almak, vb, sonu hiç bitmeyen bir liste. Bu işler başarıyla sonuçlandı mı mutluluk, başarısızlıkla sonuçlandı mı mutsuzluk… yani, her zaman mutluluğumuz ve huzurumuz dış güçlerin kontrolünde! O zaman ne kadar özgürüz? Ne kadar toplumsal tutsağız?
İşinizi, sahip olduğunuz bir parayı, malı kaybettiğinizde, kandırıldığınızda, siz veya çocuğunuz bir sınavda başarılı olmadığında, ya da çocuk doğuramadığınızda, birisi sizi kırdığında, bir şekilde kötü hissettirdiğinde, bir ilişkiniz bittiğinde, biri tarafından beğenilmediğinizde, onaylanmadığınızda, üzüldüğünüzde özgür müsünüz? Yoksa üzülerek, öfkelenerek, özgüveninizi yitirerek, bir şekilde bir reaksiyon göstererek o dışsal olaya tutsak mısınız? Gücünüzü, özgürlüğünüzü o dışsal olaya mı kaptırdınız?
Özgürlük içimizde bir yerlerde, her koşulda, dışsal olaylara tutsak olmadan,  huzurlu, sevgi içinde bir varoluş, hayatı olduğu gibi reaksiyon göstermeden bilgelikle kabul ediş mi acaba?
Özgür, mutlu bir 2014 yılı dileklerimle…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Böyle mi olacaktı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva