Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Milletimizin efendisi köylü değil mi?
7 Mart 2022 Pazartesi

Bir önceki yazımda “tarımda çöküşümüzün önemli nedenlerinden biri olan tarımsal kitlerin özelleştirilmesi konusuna değinmiş, günümüzde üreticinin ve tüketicinin yaşamakta olduğu olumsuzlukta,  Kamu Kitlerinin  yanında Tarımsal Kitlerin özelleştirilmesinin doğrudan payı yok mu?”demiştim.

Bugün en az  birincisi kadar önemli bir konu olan , “Milletimizin Efendisi Köylü Değil Mi?” üzerinde duracağım.

Çünkü  günümüzde tarımsal desteklemeler,  hedef kitle olan  köylü işletmelerine ulaştırılmadı ve verildiği söylenen destekler de yetersiz kaldı

Bu bağlamda Türkiye’de neo-liberal politikalar bağlamında tarımda uygulanan politikaların başlıca  iki nedenden dolayı doğrudan tarımsal üretimi olumsuz etkilediği söylenebilir.

Birincisi,daha sonrada anlatılacağı üzere yetersiz desteklemeler, aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli işletmeler, bir başka deyişle köylü işletmeleri yerine,şirket temelinde dev tarımsal  işletmelere yönlendirildi. Diğer yandan açıklanan destekleme fiyatları,üretim maliyetlerinin  altında bırakıldı.

Gelinen noktada ürününü değer fiyatına pazarlama olanağını bulmayan küçük  ve orta ölçekli köylü işletmeleri  ve kapsamda da   özellikle nadas zorunluğu ile üretim yapılan alanlarda çiftçiler üretimden uzaklaştılar.

Son 10 yıl içinde tarım yapılmakta olan alanlarda 2.6 milyon hektarlık azalma oldu. Bir başka deyişle toplam tarım topraklarının yüzde 10’un fazlası  ekilmedi.

Üretici sayısı da  yüzde 23 azaldı .

Bitkisel üretimde önemli gerilemeler oldu.Türkiye, son 14 yılda 18 milyar dolarlık tahıl, 17 milyar dolarlık pamuk lifi, 37 milyar dolarlık yağlı tohum ve türevleri ve 3.5 milyar doları geçen bakliyat ithal etti ,daha doğrusu ithal etmek zorunda bırakıldı.

Bir başka olumsuzluk, tarım deseninin değiştirilmesinde gözlemlendi.

Kimi  çiftçiler tarım desenini  değiştirmek zorunda kaldılar. Örneğin pamuktan para kazanamayan çiftçiler,hayvancılık için mısır silajı ve yoncaya yöneldiler.

Bu da pamuk ithalatını gündeme getirdi. 2002-2017 yılları arasında pamuk ithalatına 19,5 milyar dolar ödendi

Belki yeterince bilinmeyen bir bilgi verelim.Savaş durumunda olan Suriye’den bile pamuk ithal ediyoruz.

Kırmız et üretiminde havlu atıldı.Sözgelişi bundan 40 yıl önce insan başına bir koyun düşerken günümüzde 4 kişiye bir koyun düşer oldu .

Buğday ve ayçiçeği konusuna hiç girmeyelim. Artık herkes biliyor.

Hayvan sayısında da hem miktar, hem de nüfus başına önemli düzeyde düşüşler oldu.Türkiye kırmızı et ithalatında sürekli bağımlı ülke durumuna  geldi.

İthalat yapılan ülke sayısı 126 dolayı ulaştı.

Sonuç olarak ,bitkisel ve hayvansal üretim olumsuz olarak etkilendi.

İkincisi, Tarım Kanunu’nda taahhüt edilen tarımsal destekler gerçekleştirilmedi. Bilindiği üzere tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma plan ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için 25.04.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak 5488 sayılı Tarım Kanunu yürürlüğe girmişti. Tarım Kanununda, bütçeden ayrılacak toplam kaynağın GSMH’nin %1’inden az olamayacağı da hükme bağlanmıştı.

Özetleyelim.

Köylerde yaşayanlar bakkal ve marketlerden süt,yumurta ekmek alıyorlar. Köylü,mazot koyamadığı traktörünü alacaklılarına kaptırmış.Gübre fiyatları,yem fiyatları uçmuş.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Köylü Milletimizin Efendisidir”’ sav sözünden uzaklaşarak bu duruma nasıl ve neden düştük?

Daha öncede yazmıştım.1980 yıllardan itibaren “Türkiye'nin Gelişmesinin Önündeki En Büyük Yapısal Engel Köylülük ve Tarımdır”tezi ile kafalar yıkandı.

 “Türkiye'nin gelişmesinin önündeki en büyük yapısal engel köylülük ve tarımdır. Köylülük sadece fakirlik değil, bir zihniyettir. Türkiye, bu sorunla yaşayamaz. Yapısal bir değişikliğe gitmeden ne bu sorun, ne de bu soruna bağlı olarak ortaya çıkan diğer sorunlar çözülebilir. Yeryüzüne ulaşmak istiyorsak, köylülük yakamızdan düşmeli...  Köylülüğün bitirilmesi gerekir.Ülkenin yarısı köylü bunlar da senede bir ay çalışıp 11 ay yan gelip yatıyorlar..” denildi.

Bunun sonucunda  köylü işletmeleri toplumun sırtında yük olarak algılandı.Tarımsal üretim için  büyük dev tarımsal iletmelerini oluşturulması doğrultusunda uygulamalar devreye sokuldu.

Bir temel gerçek bilerek ihmal edildi. Bu gerçek; “Akdeniz ülkelerinin çoğunda olduğu üzere Türkiye’de tarımsal işletmelerin büyük bir çoğunluğunun aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli işletmeler, bir başka deyişle köylü işletmeleri” gerçeği idi.

Aslında bu uygulamalar ile emperyal ülkelerin  tuzağına düştüğümüzü görmedik. Şu söylenebilir mi?Acaba kimileri bilerek mi bizi tuzağa düşürdü?

Tüketicilerin hali mi?

TV Haberlerini herkes  izliyor.Ucuza ayçicek yağı almak için hırpalanan insanları, ezilme tehlikesi geçiren çocukları görmüyoruz mu?

Yazımı, buğday ve ayçiçeği  yetersizliğimizin nedeni olan Ukrayna -Rusya Savaşı  temelinde “Montrö” ile sonlandırmak istiyorum.

Atatürk diplomasi dehasını masaya koyarak, dünya egemenlerinin İkinci Paylaşım (Dünya) Savaşı’nın paylaşımlarını kurguladığı bir ortamda Montrö’yü tarihe ve geleceğe armağan etmişti.Karşı çıkanlar bile şimdilerde Möntrö’ ye sarılıyorlar.

Gelin Mustafa Kemal Atatürk’ün öngörülerine  yeniden sahip çıkalım.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
HZS 7 Mart 2022 Pazartesi 14:19

Son derece doğru tespitler de çözüm mümkün mü? Köylerin Büyükşehir yasası ile mahalleleştirildiği alanları tekrar kırsal mahalle statüsüne alıyorlar. Yeter mi? Tarım ürünlerinde ki yetersizliğe karşı "ithal ederiz, paramız var" diyen tarım bakanı gördük. Köyü ve köylüyü siyaseten oy deposu olarak gören ancak yeterli yatırım yapmayan ve teşviklerle desteklemeyen, köy okullarını kapatıp taşımalı eğitime muhtaç edenlerin, tarım değil, maden diyenlerin Türkiyeyi getirdiği durum budur, sonuç ortada. Bir zaman tarım üretiminde kendi kendine yeten ülkeler sınıfındaydık Fıstık, fındık, üzüm, kayısı ile narenciye dışında her şeyi ithal ediyoruz... "Köylü Milletimizin Efendisidir" yetmez aynı zamanda "Baş Tacımızdır"...

Yorumu oyla      2      3  
Eşitlikçi toplu ulaşım , eşitlikçi hizmet 7 Mart 2022 Pazartesi 12:55

İzmir BB Meclisi kamu hizmeti olan toplu ulaşımda; İzmir köylüsünün ( çevre ilçeler 19 ilçe ) belediye otobüslerindeki ( ESHOT ) 90 dk. aktarma haklarını 10.02.2016 tarihlinde iptal etti . ( İzmir merkez ilçelerdeki “ 11 ilçe “ metro, otobüs , vapur ve tramvaylarda 120 dk. aktarma hakkı devam ediyor. ) İzmir BB ‘si toplu ulaşımda kırsal kesimi kendisine yük olarak görüyorsa , ulaşımda merkez ilçelere uygulanan 120 dk. aktarma hakkını ; İzmir çevre ilçeler için ( kırsal kesim - dış ilçe ) uygulamıyorsa ; İzmir BB ‘nln kırsal kesimde tarıma destek verme çabası bu gerçeği görmezden geleceğimiz anlamına gelir mi . Mesele para meselesi değil . Mesele İzmir toplu ulaşımında ayrımcılık yapılmadan adil ve eşit hizmet veriliyor mu ? İzmir köylüsü toplu ulaşımda merkez ilçelerdeki metro, otobüs , vapur ve tramvaylarda uygulaman 120 dk . aktarma hakkını; hak etmiyor mu ? İzmir BB ‘si İZTAŞIT ( özel halk otobüsü ) uygulamasında ısrar ederse , çevre ilçelerdeki belediye otobüslerini ( ESHOT ) tamamen hizmetten çekerek , İzmir çevre ilçe toplu ulaşımını özelleştirecek.( 2019 Aralık ayında Seferihisar- F.Altay hattında başlatıldı ) “ Bunun sonucunda köylü işletmeleri toplumun sırtında yük olarak algılandı “ İzmir BB’nln toplu ulaşımdaki bu hizmet anlayışına göre kırsal kesim ( dış ilçeler ) İzmir BB’nin sırtında bir yük değilse , neden İzmir çevre ilçe belediye otobüslerinde de İZBAN daki gibi uygulamaya geçilmiyor ?

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Değersizliğin olağan halleri
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İzmirli o üniversite bulutların üstünde!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bir Mayıs, çok renk…
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yeşil Yıkama ve İtibar Yönetimi
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva