Devlet’i “devlet” yapan…

Bayraktır… Topraktır… Bağımsızlıktır… Uğrunda akıtılan kandır…

Devlet’i “devlet” yapan…

O’na koşulsuz canını verecek halkıdır…

Ve…

Devlet’i “devlet” yapan, O’na sahip çıkanlardır…

Böylesi bir giriş…

Biraz “hamasi” oldu ama…

Zamanıdır!

***

Türkiye Cumhuriyeti Devleti…

“Dalya…” demeye bi’basamak kala…

Bence…

Devrim’den farksız şahane bi’şi yaptı…

Tarihimizdeki…

Ermeni asıllı ilk kaymakama…

Ege’nin yükselen yıldızı Denizli’de görev verdi…

Dağ gibi yürekli insanlarının yaşadığı Babadağ…

Çiçeği burnunda Kaymakam Berk Acar’la…

30 Ağustos törenlerinde tanıştı ve de…

Hemencecik bağrına bastı…

Peki…

Ermeni asıllı gencecik avukat Berk Acar…

Nasıl kaymakam oldu?

Geleceğiz oraya ama…

Önce…

Bu toprakların “azınlık” hikayesine bakalım…

***

Bu asil halkın yarattığı şahane bir tekerlemedir ama…

Laf aramızda…

Siyasilere daha çok yakışıyor…

Cumhurbaşkanı Erdoğan 20 yıldır hep söylüyor:

“Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Arabıyla bu ülkede bir ve beraber olmaya mecburuz… Biz kardeşiz… Yaradılanı yaradandan ötürü sevmeye mecburuz…”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri de aynı kapıya çıkıyor:

“Dindarı, dinsizi, sofusu, sufisi, Türkü, Kürdü, Arabı, Çerkezi, solcusu, sağcısı, liberali milliyetçisi birlikte olmak zorundayız... Tıpkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazanılan Milli Kurtuluş Savaşındaki gibi…”

Bir farkla!

Ne hikmetse…

Bu anlamlı tekerlemede…

“Ermenisi, Rumu, Yahudisi, Süryanisi…” dizesi ise…

Kimilerince hiç sayılmaz…”

Hatta…

Arnavutu… Boşnağı… ise hiç söylenmez…

Neden?

Çünkü…

Türkiye Cumhuriyeti’nde “Türk” kelimesi…

Bir Ortaasya kavminden çok…

Araplar dışında kalan Osmanlı Müslümanlarını tanımlar…

Bunlar “Türk Ulusu”nu oluşturduğu için…

Asla azınlık olamazlar…

***

Bu kadim topraklarda…

Taaa, Osmanlı’dan bu yana…

Türk’ün, Ermeni’yle… Ermeni’nin Türk’le…

İster istemez “sıkıntıları” olmuş…

Ancak…

Ekmeğimiz, suyumuz bir olduğu için dost kalmaya hep gayret etmişiz…

Ne zamana kadar?

İkinci Dünya Savaşı patlayıncaya kadar…

1942 yılında hükümet…

İnanılmaz bir karar almış; “Varlık Vergisi”ni icat etmiş…

Bu vergilerin yüzde 80’i kimlere çarptı?

İstanbul’da ticaretle uğraşan TC vatandaşı gayrimüslimlere…

O vergiler…

Müslüman tüccarlara uygulananlara göre…

Yüzlerce kez daha ağırdı!

Ermeniler’e yazılan vergiler…

Gayrimüslimler arasında en yüksek orandaydı…

Devlet Baba…

“Hepimiz kardeşiz…” sözünü, bi’anda unuttu gitti o sırada…

Azınlıklar perişan oldu…

O günleri…

Üstat Yılmaz Karakoyunlu, o kadar güzel anlatır ki:

“İkinci Dünya Savaşı'nın buhranlı günlerini yaşayan İstanbul ve yerlerini Anadolu'dan gelenlere bırakan İstanbul zenginleri... Varlık Vergisi'nin ağır yükünü sırtlayıp Haydarpaşa Garı'ndan Aşkale'ye sürüklenen Rumlar, Ermeniler, Yahudiler... Sürgün dönüşü, Haydarpaşa’da vapur bileti alabilmek için simitçi çocuktan borç para istemek zorunda kalan tanınmış işadamları!”

Yaşananlar öylesine yürek yakıcıydı ki…

***

Daha beteri “6-7 Eylül Olayları”nda yaşandı…

Ulu Önder Atatürk’ün…

Selanik’te doğduğu evin bombalandığı yalanları…

1955’te…

İstanbul’u yangın yerine çevirdi…

Rum, Ermeni ve Musevi vatandaşlarımızın…

Yağmalanmayan ekmek teknesi kalmadı Beyoğlu’nda…

İflas üstüne iflas geldi…

Ekonomi’nin dengesi bozuldu; azınlıkler bi’daha kahroldu…

***

Sonra bu ülkenin başına “Asela” belası geldi!

Kendilerine “Ermeni Gizli Ordusu” adını yakıştırmışlardı…

1975 ile 1994 arasında…

Türkiye dahil 16 farklı ülkede…

Diplomatlarımıza karşı bombalı saldırı düzenlediler…

“Bu ne kindir?” demeye kalmadı…

46 diplomatımızı şehit ettiler…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu acıyı hep içinde yaşıyor!

***

Aslında, bilir misiniz ki…

Ermeni asıllı çok yetenekli vatandaşlarımız…

Genç Cumhuriyet’in…

Taaa bugüne değin…

Alkış yağmuruna tuttuğu altın sanatçıları oldu…

Müzik’te çok yetenekliydiler…

On binlerce hayranı vardı her birinin…

Asu Maralman… Cem Karaca… Onno Tunç… Fedon… Ferdi Özbeğen… Bimen Şen… Cenk Taşkan… Kemani Serkis Efendi… Özdemir Erdoğan… Zehra Bilir…

Sinema’da ise efsaneleştiler…

Ayhan Işık… Adile Naşit… Vahi Öz… Nubar Terziyan… Kenan Pars… Sami Hazinses… Toto Karaca… Ayşe Nana… Danyal Topatan… Figen Say… Toto Karaca… Kenan Pars…

***

Atatürk’ün manevi kızı…

Dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen de…

Ermeni asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı…

***

Veee, 100 yaşına “bir” kala…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin son derece isabetli kararıyla…

Tarihimizde bir ilk…

Denizli’nin Babadağ İlçesi’nde yaşanıyor…

Ermeni asıllı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı…

27 yaşındaki Berk Acar…

Bundan böyle…

İlçe sakinlerinin gencecik “Kaymakam Bey”i Berk Acar…

Babadağ’ın mutluluğu için “Devlet Baba”yı temsil edecek…

30 Ağustos Bayramı’nı fırsat bilmiş…

Neredeyse…

Babadağ’da herkesle tanışmış…

İlçe sakinleri de O’nu bağrına basmış…

Beydağlılar…

Hürriyet muhabirine duygularını anlatmışlar…

Pek de güzel konuşmuşlar:

“Duyduk ki, Fatih’te Kocamustafapaşa’da büyümüş... Orada Babadağlılar çoktur... Bu atama ilçemizin ne denli barışçıl  olduğunun ispatı... Burada Ermeni, Rum, Türk, Kürt hiç fark etmez... Babadağ hoşgörülü kasabadır, bilinçli insanlar yaşar burada…”

***

Çiçeği burnunda Kaymakam Berk Acar…

İlkokulu Özel Sahakyan Nunyan Ermeni Okulu’nda…

Liseyi ise Işık Lisesi’nde tamamlamış…

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu…

Geçen yıl…

Kaymakamlık sınavlarına katılmış…

Sonuç, müthiş…

Berk Acar…

13 bin 374 kişi arasında 72’nci olmuş…

Stajlarını…

Hatay Samandağ, Afyon Sandıklı ve Çanakkale’de tamamlayınca…

Gelsin atama…

Karşınızda…

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir “ilk”…

Ermeni asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı…

Denizli’nin…

Babadağ İlçesi Kaymakamı…

Gülen gözleriyle Berk Acar…

Darısı diğer yetenekli gençlerin başına…

***

Bitiriyoruz…

Cevap bekleyen doğru soru şu:

Ermeni asıllı ilk Kaymakam neden şimdi?

Cumhuriyet’in 100 yaşına “bir” kalana kadar…

İşadamı… Fabrikatör… Tekstilci… İthalatçı… Futbolcu… Artist… Şarkıcı… Milletvekili…

Hatta başbakan danışmanı bile oldular da…

Neden?

Ancak 99 yıl sonra Kaymakam olmaya hak kazandılar?

Bunun bir cevabı olmalı…

Nokta…

Hamiş: Unutulmayan acılar da var; “Hrant Dink Suikastı” gibi… Agos Gazetesi’nin Türkiye Ermenisi genel yayın yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de, o sırada 17 yaşında olan Ogün Samast tarafından Agos'un binasının önünde başının arkasına ateş edilerek öldürüldü… Hrant Dink, önceden çok tehdit almıştı… Samast 17 yaşında olduğu için Çocuk Mahkemesi’nde yargılandı; 22 yıl 10 ay hapis cezası aldı… 15 yıl 7 aydır cezaevinde… Olay, Türkiye'de derin devlet ve milliyetçilik olgularını gündeme taşıdı… Dink'in cenazesinde on binlerce kişi tarafından cinayete tepki olarak atılan “Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeniyiz” sloganı uzun süre tartışıldı… Cinayetin üstündeki sır perdesi hiç kalkmadı…

Nokta…

Sonsöz: “Mum olmak kolay değildir… Işık saçmak için önce yanmak gerek… / Hz. Mevlana…”