Yönetmenliğini Agusti Villaronga’nın üstlendiği, 2017 yapımı ve İspanya iç savaşında geçen bir hikayeyi anlatan “Uncertain Glory (Belirsiz Zafer)” adlı filmin bir sahnesinde; Cumhuriyetçiler safında savaşan askere, sığındığı köy evinin yaşlı kadın sahibi şöyle sitem eder: “Kimin kazandığı umurumda değil. Yorulduk artık. Kim kazanırsa kazansın, yeter ki savaş bitsin”!

Şu anda Afganistan’da yaşanan durum, bundan daha güzel özetlenemez diye düşünüyorum. Bağımsızlığını kazandığı 1919’dan beri, Afganistan toplumu bir türlü aradığı istikrara ve huzur ortamına kavuşamadı. Sovyet işgali dahil, ülkede sürekli yaşanan iş çatışmalar ve savaş teyakkuzu hali, Afgan halkının bir damla gün yüzü görmesine izin vermedi. Bu nedenle, dünyanın en fakir ülkeleri arasında ilk yirmi sıraya giren Afganistan’da, dağ taş; “Kim kazanırsa kazansın, yeter ki savaş bitsin” diye haykırsa yeridir!

Afganistan kadın hakları aktivisti Mariam Wardak “Afganistan’da kadın haklarının geleceği” konulu bir sosyal medya toplantısında; “Taliban’ı onaylamıyoruz ama şu andaki genel geçer parametreler çerçevesinde, Taliban’la diyalog kurmanın bir yolunu bulmalıyız” derken, adeta; “Savaşı kim kazanırsa kazansın, yeter ki savaşı bitirecek bir diyalog zemini kurmanın yolunu bulalım ki artık savaş devam etmesin” vurgusu yapıyor...

“Belirsiz Zafer” filminde, İspanya iç savaşının Cumhuriyetçiler safında yer alan asker; “Bu savaşı kazanacağız ama bu bir zafer olacak mı (?), işte bu belirsiz” derken, aslında, hiç bir savaşın kazananı olamayacağına gönderme yapıyor.

Bu bağlamda, yirmi yıllık Amerikan yönetiminin, Taliban’la anlaşarak Afganistan’dan çekilmesinin ardından, “Amerika yenildi, Taliban ya da Afgan halkı kazandı” yorumu yapanlar, bir kez daha düşünsünler; “Gerçekte kazanan kim, kaybeden kim?” Ya da “Kazanan birileri gerçekten var mı?”