Her iktidar, muhalifini kendisi yaratır. Bu bazen doğal yollarla olur, bazen de bir parti özel olarak seçilir “ters manipülasyonlarla” ana muhalefet yapılır.

Ak Parti’nin sağ ve muhafazakâr DYP, ANAP, MHP gibi partileri eritip CHP’yi de %20 – 25 bandına mahkum etmesi, muhalefet stratejisinin 15 yıllık başarısı olmalı.

Ak Parti’nin CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu vicdanları sızlatırcasına eleştirmesi, canlı malzeme bulamadığında da CHP tarihine doğru-yanlış demeden saldırması, her kötülüğün altında CHP zihniyetini araması… Ak Parti’nin değişmeyen söylemi oldu. Açık söylemek gerekirse başarının anahtarı CHP’nin şeytanlaştırılmasında görüldü.

CHP o kadar “yararlı” bir muhalefet oldu ki Ak Parti’yi adeta yanlış yapmaya cesaretlendirdi. Kışkırttı bile denebilir. Öyle bir noktaya geldi ki Ak Parti, akla zarar ne kadar yanlış yaptıysa hepsini CHP’ye saldırarak örtmeye çalıştı.

-Ekonomik, sosyal ve siyasi başarısızlıklardan,

-Dış politikadaki tarihsel yanlışlardan,  

-FETÖ’den, oy için PKK’nın ocağına düşmekten,

-Eğitim, adalet ve sosyal devlet başarısızlığından,

-Şefkat ve merhameti unutup yardımlaşmayı paralel devlet yapılanması olarak görmesinden,  

-Kamu kaynaklarının yağmalanmasından, rüşvet ve yolsuzluklardan,

-İşsizlikten ve yoksullaşmadan,

-Çağdaş değerlerden uzaklaşmaktan,

-Demokrasi, laiklik, düşünce ve inanç özgürlüğü, hukukun üstünlüğü gibi değerlerin önce helva yapılıp sonra yenmesinden… kavgada dahi söylenmeyecek ağır sözlerle hep CHP sorumlu tutuldu.

Halk da gün boyu, bazen de gece yarılarına kadar “haber” diye Kılıçdaroğlu ve CHP güzellemeleri dinleyip aklını yitirme noktasına geldi.

Harcadığımız her kuruşun içinde CHP’lilerin ödediği vergiler de var… Şehitler arasında CHP’ye oy verenler de var… diyen bir Ak Partili “yurttaşlık görevini yapan bu insanlardan Allah razı olsun!” demedi.

Ak Parti’nin yanlışları seçmen tarafında görülmeye mi başlandı, anketlerde oy kaybı mı var, o zaman izlenecek strateji bellidir:

-Eyy Kılıçdaroğlu, gözüne dizine dursun!

-Alçak, rezil, müptezel herifler!

-Cibilliyetsizler!

-Terör destekçileri!

-Kökü bereketsizler!

-Zihniyeti bozuklar!

-Sizin ağa babalarınızı da biliriz!

-İslâm düşmanları!

-Camilere saman doldurmuşlardı!

-Anlattıklarınızın hepsi yalan!

-Bunun hesabını mahkemelerde vereceksiniz!

-Üç kazı yönetemezler! 

… … …

Bu ve benzeri nice ağır sözler!

Ama Ak Partililerin ağzından CHP’lileri İslam’a davet cümlesi çıkmadı! En büyük korku da camilerin CHP’liler tarafından doldurulma ihtimaliydi! Allah korusun!

***

Ak Parti gemisi, bu ve benzeri belagat yüklü ithamlarla bugüne kadar yüzdürüldü.

Ta ki katil bir virüs her şeyi berbat edene kadar! Katil virüs, Ak Parti’nin büyük iddialarının yalan olduğunu 85 milyon vatandaşın gözlerini yakarcasına ortaya döktü.

-Belediyeler bağış toplayarak devlet içinde devlet kuramaz!

-Belediyelere verilen bağış, teröre yapılan destektir!

-Belediyeler sıcak yemek, soğuk gıda, parasal yardım, maske… de dağıtamaz!

Her şeyini belediyelerde yaptığı çalışmalara borçlu olan Ak Parti, CHP’nin başarılı belediyelerinin yardımlarını engelledi!

Bunlar Ramazan’da ve corona günlerinde Maun Suresi ile namaz kılan Müminlerin gözleri önünde oldu!  

Nasıl oldu… Neden oldu… Ne zaman oldu… Kimin yüzünden oldu… bilen yok!

Peki, “üç kazı yönetemez” denen CHP, Türkiye’yi Ak Parti’den daha iyi yönetebilir noktaya nasıl geldi?!

Erenler susmayın, siz söyleyin! Sağ ve muhafazakâr seçmeni CHP’ye oy vermeye kim ikna etti?

Yoksa Ak Parti’nin peynirden gemisinde naralar atarak eğlenen…

Vatandaşın derdini sümen altı edip koltuğunun altındaki iş takip dosyasına sıkı sıkıya sarılan…

Hazine, yetim, ordu malı demeden bulduğunu satan, satamadığından komisyon alan… bizlerin yüzünden mi oldu?!

Yoksa kendimizi Allah’ın torpilli kulları görürken mi?

Nasıl oldu… Neler oldu… Ne zaman oldu… Kimin yüzünden oldu?

Susmayın erenler, biraz da siz konuşun!