İŞTE O İKİ ÇARPICI YAZI:
Ahmet Hakan: Helal olsun sana İzmirli!
İzmir’de küçük bir çarşının tam ortasında esnafın teki, sırf bisikletinin selesine dokundu diye Suriyeli küçük bir çocuğu yerlere çaldı.
*
Olayın görüntüsünü izlerken...
Tam öfkeden kıpkırmızı olmuştum ki...
Görüntünün devamında...
O küçük çarşıda bulunan vatandaşlarımızın tümünün, anında o esnafın üstüne yürüdüklerini, o esnaftan hesap sorduklarını ve o adamı yaptığına pişman ettiklerini görünce rahatlayıverdim.
*
Helal olsun size İzmirli kardeşlerim!
İnsanlığınızı gösterirken milim tereddüt etmediğiniz için.
Ertuğrul Özkök: Gıcık olsan da soracağım!
İzmir’de Suriyeli çocuğu kaldırıp yere çarpan adama hepiniz gibi ben de fena halde öfkelendim.
Bu fotoğrafı ne Türkiye unutur, ne dünya, ne de Suriyeliler...
* * *
İzmir halkının ve emniyet müdürünün hassasiyetini de kutluyorum.
* * *
Tamam mıyız...
Şimdii... Bana ırkçı, faşist maşist falan demeyeceksin.
Çünkü asıl meseleye geleceğim.
* * *
Çocuğu yere çarpan adam bir seyyar satıcı...
Kemeraltı’nı bilirim. Boynumdaki küçük tepsinin içinde “hacıyatmaz” satmışlığım vardır orada.
Bilirim o sokağın seyyar satıcısı kimdir...
Geçimini oradan çıkaran gariban insandır.
Epey de Kürt vardır aralarında...
* * *
İzmir Kürt göçü alan bir şehirdir.
Ama dışlamaz. Amerika gibi yapar.
İzmirlileştirir.
Öyleyse nedir bu olay...
* * *
Bil ki, gördüğümüzden, bağırıp çağırdığımızdan çok daha derin bir meseledir.
* * *
O yüzden diyorum ki...
O seyyar satıcıyı sadece polisin, savcının sorgulaması yetmez.
Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi de girmeli işin içine, sosyolog ve psikolog da mutlaka karşısına alıp konuşmalı o insanla...
Cezasını zaten sosyal medya fazlasıyla verdi.
Şimdi sıra anlamakta...
* * *
Bak kardeşim...
Anlamak, anlayışla karşılamak demek değildir.
Hafifletici neden aramıyorum ben...
Nedenini arıyorum...
* * *
Çünkü o nedeni bulamaz, cesaretle itiraf edemez, halının altına süpürmeye kalkarsak eğer...
Geçmiş olsun hepimize...
Daha 2.5 milyon Suriyeli bekliyor seyyar satıcıları...
Üstelik büyüyecek, onlara rakip de olacaklar...
* * *
Kemeraltı’ndaki o olay, bir ilktir...
Labalubayla geçiştirilecek bir olay
hiç değildir.