İZMİR - İşsizlik rakamlarına göre işsizlikte düşüş eğilimi devam etti. İşsizlik oranı yüzde 9 ile son 10 ayın en düşüğüne geriledi.
Ancak bu trend İzmir gibi büyük şehirlere özellikle son yıllarda yansımıyor. İşsizlik oranı 2011’de yüzde 9.8 olurken İzmir yüzde 14.7 ile en yüksek işsizliğin olduğu ikinci şehir oldu. 2012’de işsizlik oranı düşüp yüzde 9.2 gerçekleşirken İzmir’de yüzde 14.8 ile yine yükseldi. 2013’te ise Türkiye genelinde işsizlik yüzde 9.7’ye yükselirken İzmir’de yüzde 15.4’e yükseldi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun istihdam-işsizlik verilerine göre İzmir’in metropoller içinde % 16’ya yaklaşan işsizlik oranıyla en ön sırada yer aldığını, İstanbul’da bu rakamın % 11.2, Ankara’da da % 10 olduğunu vurgulayan Aslan, “Bir zamanların sanayi, ihracat, liman ve turizm kenti, işsizler ve yoksullar için umut kapısı olan İzmir, bugün Türkiye’nin işsizlik şampiyonudur. Bu tablo işsizliğin İzmir’de sosyal dokuyu ve toplumsal barışı tehdit edecek bir boyuta ulaştığını göstermektedir” dedi.
İŞSİZLİĞİN ÜÇ SEBEBİ VAR…
Bunun üç nedeni olduğunu, birincisinin İzmir’e ülkenin dört bir tarafından ve özellikle de bölgeden gelen göçe karşılık yeni iş alanlarının yaratılamaması, ikincisinin de kamu yatırımlarından hak ettiği payı alamaması olduğunu kaydeden Aslan, “ İzmir milli gelire % 7, genel kamu bütçesine de % 10 katkı vermesine karşılık devlet harcamalarından aldığı pay, % 5’i bile bulmuyor. Üçüncü neden de, sanayici, üretici ve yatırımcı açısından İzmir’i bir “ilgi odağı” haline getirecek politikaların ne merkezi hükümet ne de yerel yönetimler tarafından geliştirilememesidir. Tam tersine, İzmir’in sanayicileri, girişimcileri yüzünü finansın, sıcak paranın ve rantın merkezi İstanbul’a çevirmiştir. Aslında bu kara tablo İzmir’in kaderi değildir, olmamalıdır” diye konuştu.
İŞSİZLİK HER TÜRLÜ KÖTÜLÜĞÜN ANASIDIR…
Özellikle işsizliğin, toplumun temeline yerleştirilmiş tahrip kalıbı olarak algılanması gerektiğine işaret eden Aslan, sözlerini şöyle noktaladı: “İşsizlik, psikolojik, toplumsal ve demokratik sonuçları itibariyle zaman ayarı bozulmuş bir saatli bomba işlevi görerek, aileyi, toplumu ve demokrasiyi tehdit etmektedir. Özellikle % 20 düzeyinde olan diplomalı genç işsizler aileleri için de, yaşadıkları sosyal çevre için de her türlü olumsuzluğun, şiddetin ve çatışmanın “odağı” olma potansiyelini taşımaktadırlar. İşsizlik, toplumdaki her türlü kötülüklerin anasıdır. Bu nedenle ülkeyi yönetenler işsizlik problemini ötelemeden çözümü için üzerinde yoğunlaşmalıdırlar. “