HABERLER>SAĞLIK
4 Haziran 2020 Perşembe - 12:00

İzmir Tabip Odası Başkanı en çok merak edilen soruyu yanıtladı: Ölüm sayısı düşük mü gösteriliyor?

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz, koronavirüs salgını sürecinde kamuoyunda çokça tartışılan “ölüm sayılarının düşük mü gösterildiği” iddialarına yanıt verdi. Obuz, Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19 pandemisi sırasında hastalık ve ölüm kayıtları için uluslararası iki kod önerdiğini ancak Sağlık Bakanlığı’nın sadece PCR testi ile doğrulanmış olgu sayılarını kullandığını belirtti.

İzmir Tabip Odası Başkanı en çok merak edilen soruyu yanıtladı: Ölüm sayısı düşük mü gösteriliyor?

EGEDESONSÖZ- İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz, koronavirüs salgını sürecinde İzmir’de yaşanan gelişmeleri gazeteciler Muhittin Akbel ve Ender Aldanmaz’a değerlendirdi.

Prof. Dr. Obuz, İzmir’de koronavirüs salgının yayılım noktasını, sağlık çalışanlarının ekipman eksiği iddialarını ve 1 Haziran itibariyle başlatılan “normalleşme süreci”nin kente etkilerini değerlendirdi. Obuz, ayrıca kamuoyunda tartışılan “ölüm vakaları düşük mü gösteriliyor” iddialarına da yanıt verdi.

İzmir’de koronavirüs salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı ve vaka sayısı hakkında net rakamlar nedir? İzmir’in, İstanbul’un ardından en fazla insan kaybının yaşandığı şehir olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Bakanlık iki kez şehirlere göre vaka ve ölüm sayılarını açıkladı. Bir kez de İzmir için 11 Mayıs’ta AKP İl Başkanı Kerem Ali Sürekli vaka sayısını açıkladı. Orada İzmir için belirtilen vaka sayısı 6 bin 400 civarındaydı. Yine bir basın yayın kuruluşunda çıkan ölüm sayısı ise o tarihlerde 225’ti. Bunlar gayriresmi sayılardır. İl Pandemi Kurulu, İzmir Valiliği, ve İl Sağlık Müdürlüğü bu konuda yetkili kurumlardır. Ancak buralardan bir açıklama yapılmadı. Biz de dolaylı yollardan öğreniyoruz. Pandeminin ilk dönemlerinde kendimiz Tabip Odası olarak verileri topluyorduk. Ama vaka sayısı 1000’i geçince toplamaktan vazgeçtik. Sadece sağlık çalışanlarının verilerini topladık. Şu ana kadar Covid-19 nedeniyle enfekte olan 501 sağlık çalışanı var. Ölüm sayısı ise ne yazık ki beş... İzmir Tabip Odası olarak İl Sağlık Müdürlüğü’ne resmi yazı gönderdik. Ölüm ve vaka sayılarının yanı sıra yaş, cinsiyet gibi demografik verileri, PCR testi negatif olup klinik ve radyolojik olarak tanı konan ve tedavi alan hastaları, testi pozitif olup tedavisine evde ya da yataklı kurumda devam edilen hasta sayısını öğrenmek istedik. Biz kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüyüz ve halkın sağlığını ilgilendiren bu bilgileri öğrenmeye hakkımız olduğunu düşünüyoruz.

İzmir vaka sayılarında Türkiye genelinde ikinci sırada olsa da, nüfusa oranlandığında biraz daha gerilerde.  Nüfusa göre ilk beşte yer alıyor İzmir.  Kentin dış ticarete açık olması, turizmin fazla olması İzmir’in vaka sayılarında etkili olmuş olabilir. Çeşme Limanı’ndan yapılan ticaret, onun dışında tüm ülkeyi etkileyen Umre’den gelenler, Avrupa veya Amerika’dan gelen öğrenciler, uluslararası kongreler  de İzmir’deki vaka sayılarında etkili olmuştur.

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı ölüm rakamlarının gerçeği yansıtmadığı konuşuluyor. Ölüm raporlarına farklı hastalık gerekçeleri yazıldığı iddia ediliyor. Bu iddialara katılıyor musunuz?

-Sağlık Bakanlığı sadece PCR testi ile doğrulanmış vaka sayılarını veriyor. Hem vaka hem de ölüm sayısı bu şekilde veriliyor.  Ancak bazen PCR testi iki veya üç kez yapılıp negatif çıkan ve vefat eden hastalar oldu. Bunlar verilen sayılarda yer almamış oluyor. Tedavisi verilmiş, koronavirüs tedavisi gören herkese uygulanan tedavi yöntemi uygulanmış, BT bulguları tipik… Buna biz klinik ve görüntüleme ile tanı almış olası Covid-19 vakası diyoruz. Dünya Sağlık Örgütü bunları da vaka ve ölüm sayılarına dahil etmeyi öneriyor. İki kod kullanın diyor örneğin. Türkiye bunu dahil etmiyor. Rakamlar o yüzden biraz daha düşük olabilir. Bu durumda ölümlerin, şu anki ölüm sayılarının ne kadar üzerinde olduğunu bilemiyorum. Sistemli bir sayı gizleme çalışmasının olduğunu da düşünmüyorum. Türkiye’de uygulanan test stratejisinde sorun var. Hasta olan ya da temaslı olan –onun da belirli kriterleri var, herkese yapılmıyor- kişilere test yapılıyor. Yani hastane ya da sağlık kuruluşlarına giden kişilere yapılıyor. Dolayısıyla genel bir tarama olmadığı için ülke genelindeki durumu bilemiyoruz. Yaygınlığı bilemiyoruz. Örneğin ABD’de hastalık oranı şu an yüzde 20’lerde… Bazı Avrupa ülkelerinde yüzde 17 deniliyor. Türkiye’de ise bu bilinmiyor. Ama İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’den yapılan bir açıklama bu oranın o kadar yüksek olmadığını söylüyor.

İzmir’de koronavis salgınının başlangıç noktası neresiydi, virüs sizce İzmir’e nereden geldi? İzmir Tabip Odası olarak fark ettiğinizde salgın hangi aşamadaydı?

-Yeşilyurt çevresinde bir huzurevi var. İlk vakalar oradandı ve hatta orada ölüm olayları da gerçekleşti. Çoğunda hastalara tanı konulamadı. Zaten ilk dönemlerde sadece Ankara’da Sağlık Bakanlığı laboratuarunda  PCR testi yapılabiliyordu.  Örnek tanı için gitti, geri geldi derken hızla ölen hastalar oldu. Yine o dönem hiç tanı alamamış olan hastalar da var. Çeşme’de 14-15 Mart’ta yurt dışından da katılımların olduğu bir kongre yapıldı O kongreye katılan çok sayıda hekimin enfekte olduğunu biliyoruz. Tabi kaynak sadece bu iki alan diyemeyiz. Bizim bilemediğimiz alanlardan da virüs kente gelmiş olabilir. Yine Umre ziyaretinden gelenler de bu grup içerinde sayılabilir.

-İlk vaka duyurulduğunda İzmir Tabip Odası olarak neler yaptınız?

İlk vakanın açıklandığı hafta 14 Mart Tıp Haftası  etkinliklerimizin olduğu haftaydı. 11 Mart’ta son etkinliğimizi yaptık ve diğer etkinlikleri durdurduk. Biraraya gelişleri engelledik, meslekte 40. ve 50. yılını dolduran hekimlere yapacağımız plaket törenini dahi iptal ettik. Hiçbir hekim meslektaşımızı riske atmak istemedik. İlk yaptığımız şeylerden birisi İl Sağlık Müdürü’nü ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanını aramak ve işbirliği önermek oldu. Tabip Odası olarak kentte kurulacak herhangi bir koordinasyon kurulunda yer almak istediğimizi belirttik. Ancak İl Sağlık Müdürü’nden böyle bir kurul için bir davet alamadık. Bir kez Oda olarak görüşmemiz oldu bu süreçte. Kendisi zaman zaman da sorduğumuz sorulara yanıt verdi.

Tabip Odası olarak, koronavirüs ile mücadelede ekipman eksikliğine dikkat çekmiştiniz. Ekipman açısından İzmir’in tablosu o zaman nasıldı? Uyarınız sonrası ne gibi değişimler yaşandı?

-Hem Türkiye’de hem de İzmir’de ekipman eksikliği vardı. Çünkü tam bir hazırlık yoktu pek çok kurumda. Kişisel koruyucu donanım ihtiyacı çok fazlaydı. Mesela Birinci. Basamakta bu çok eksikti. Orada enfekte olan çalışanların çoğu malzeme eksikliğinden hastalandı büyük olasılıkla. Bunları duyurduk, şikayet ettik, İl Sağlık Müdürü’ne gittiğimizde de aktardık. Anketler düzenledik. İlk ay bunların çalışması ile geçti. İl Sağlık Müdürlüğü gönderdi, Oda olarak biz de bağış yapılan ekipmanları dağıttık. Şu anda o sorun pek kalmadı diyebilirim. Önemli olan bunun süreklilik taşıması. Çünkü ne zaman biteceği belli olmayan bir süreç bu…

Filyasyon çalışmaları ne durumda?

-Filyasyon ilçe sağlık müdürlükleri tarafından yapılıyor. Diş hekimleri, sağlık memurları filyasyonda görevlendirildi. Basından öğrendiğimiz kadarıyla İzmir’de 400 kişilik bir ekipten bahsediliyor. Yaklaşık 150 kadar da diş hekimi burada çalışıyormuş. İzmir Diş Hekimleri Odası’na da sordum. Onlar da sahada kaç diş hekimi olduğunu tam olarak bilmediklerini aktardı. Temaslılar ya da Covid-19 olup tedavisi evde devam edenler daha sonra aile hekimlerine yönlendiriliyor. Onlar telefon üzerinden kontrollerini sürdürüyor. Takip etmediklerinde sistem kendilerini uyarıyor.

İzmir’de salgını kontrol altına aldık diyebiliyor musunuz?

-1 Haziran’a kadar ülkede sayılar düşüyordu. Tam olarak hastalık yok olmadı ve yeni vakalar çıkıyordu. 1 Haziran sonrası bütün ülke ve İzmir’de her yer açılmış oldu. Bu açılma sürecinin vaka sayılarını artırıp arttırmadığını hep beraber göreceğiz. Hasta sayıları atabilir. Çünkü toplu taşıma tam kapasite kullanılmaya başlandı. Yüzde 50 kotası kaldırıldı. Maske kullanımı var ancak o maske nasıl kullanılıyor, soru işaretleri ile dolu. Çenede taşınıyor çoğu zaman. Korunma açıkçası kişilere bırakılmış oldu. Olayın bilimsel bir şekilde, epidemiyolojik verilere göre değerlendirilmesi ve normalleşmeye geçişin buna uygun biçimde yürütülmesini isterdik. Örneğin, İstanbul, İzmir, Ankara gibi şehirler biraz daha geç açılabilirdi. Ama bütün ülke aynı anda açılmış oldu. Bir tek 65 yaş ve üstü ile 0-18 yaş arası evdeler.

Koronavirüs salgınında İzmir’de en çok hangi yaş grubu etkilendi? İzmir’de 200 bin civarı mülteci var. Mülteciler salgından ne kadar etkilendi?

Keşke biz de bilebilsek. Çünkü hiçbir demografik ve sınıfsal veri paylaşılmıyor. Fakat Buca Cezaevi’nden 65 hükümlüde testin pozitif olduğu yönünde bir duyum almıştık. Onlar Buca Devlet Hastanesi’nde takibe alınmıştı. Şakran Cezaevi’nden bazı memurlar ve hekim arkadaşlar enfekte olmuştu. Bir de Harmandalı Geri Gönderme merkezi’nde 30 vakadan söz edildi. Oraya Türkiye’nin değişik bölgelerinden girip çıkan çok sayıda mülteci var. Bir bilgi alamıyoruz biz de. En kırılgan, en dezavantajlı gruplar, yoksullar, göçmenler, huzurevi sakinleri, yine cezaevlerinde kalanlar. Salgın en çok onları etkiliyor. Çalışmak zorundalar. Evde kalma şansları yok. Aynı şekilde fabrikalarda çalışanlar da risk altında kaldı. Türkiye’de ölüm sayılarının azlığında 65 yaş ve üstünün disiplinli bir şekilde sürece destek vermesi, kurallara mümkün olduğunca uymasının büyük etkisi oldu. Ama 20-65 yaş arası çalışıyor.

Uzun süredir tedavileri aksayan hastalar artık hastanelere gidebilir mi?

Hastanelerde yoğun bakım doluluğu çok olmadı. Pek çok hastane pandemi hastanesi haline getirildi. Doluluk sorunu yaşanmadı. Önümüzdeki süreçte hastalar telefonla randevu alarak, istedikleri hastaneye  istedikleri tedavi  için başvuru yapabilirler. Randevusuz gitmemek gerekiyor. Belli bir süre, belli sayıda hastaya bakılacak çünkü. Şunu unutmamak lazım; hastaneler hala kronik hastalar için risk taşıyor. Ayrıca aile sağlığı merkezlerine de gitmeden randevu alınması çok iyi olur bu dönemde.

Normalleşme süreci başladı. Bu süreçte vatandaşlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Salgının, bir süre sonra yeniden ortaya çıkması gibi kaygınız var mı?

Zaten salgın halen devam ettiği için, dalgalanmalar görebiliriz. Burada Bilim Kurulu’nun her açılan yer için önerileri var. Toplu taşıma araçları, restoranlar, havuz ve plajlar gibi. Sınırlı sayıda kişi kabul ederek, belli mesafelere ve hijyen kurallarına uyarak kullanmak gerekiyor. Çok gerekmedikçe de kullanmamak lazım. Fiziksel mesafeyi koruyabileceksek gidelim. Sosyal hayat elbette devam edecek. Toplum bağışıklığı, yani bu hastalığı geçirenler tüm toplumda yüzde 60-70 olduğu zaman bir toplum bağışıklığı elde edilebiliyor. O zaman daha rahat açılımlar yapılabilir. Şimdilik bundan çok uzaktayız. Aşı ve ilaç bizi kurtaracak olan. Bunlar da olmadığına göre, kişisel korunma, bizim için en önemlisi. Maske takamız, el dezenfektasyonuna çok dikkat etmemiz gerekiyor. Yüz siperliği de oldukça koruyucu. Şu anda Türkiye’nin yapması gereken test sayısını artırmak. Böylece toplumda enfekte olan veya hastalığı geçirenlerin gerçek sayısını bulabiliriz.

Şu an itibariyle ülkemizde yapılan test sayısı 2 milyon civarında. Türkiye’de verilen mücadeleye bakarsak, ortada çok büyük bir başarı yok. Tabi İngiltere veya, Amerika’yla karşılaştırırsak, bizimki bir başarı olarak kabul edilebilir.

Nüfusa göre, milyon kişi başına ölüm sayılarına baktığımızda İspanya, İtalya, İngiltere çok önlerde.  Milyon kişi başına 820 ölümle Belçika, en başta görünüyor. Türkiye’de milyon kişi başına ölüm şu an için 54… İran’a göre daha iyiyiz.  Rusya’da vaka sayısı arttı ama milyon kişi başına ölümde Türkiye’ye göre daha geride. Ancak diğer bir komşumuz Yunanistan’da toplam ölüm sayısı sadece 179. Bunu incelememiz lazım. Yunanistan’ın, yaşadığı ekonomik sorunlara rağmen çok iyi ve çok erken önlemler alarak bunu başardığını düşünüyorum.

Çin’de, milyon kişi başına ölüm, 7… Nüfusa orantılandığında Türkiye’deki ölümlerden daha az… Çin’i örnek almalıyız. Salgınlar çağına girdik. Aşı ve ilaç olmadığı için, Kasım ve Aralık gibi ikinci dalga bekleniyor. Grip gibi salgınların çok olduğu o dönemde ikinci dalga kaçınılmaz görünüyor. Ağustos gibi vakaların oldukça azalacağı tahmin ediliyor. Koronavirüs ile mücadelede sıcağın etkisi pek öngörülmüyor aslında. Çünkü Güney Amerika da, Afrika’da da çok fazla vaka var. Sıcak havanın etkisi şöyle açıklanabilir. Açık havada olunması, kapalı yerlerde daha az bulunulmasının etkisi olabilir.

İzmir Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin pandemiyle mücadele kapsamında yaptıkları çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Büyükşehir Belediyesi, Pandemi Kriz Masası kurdu. İzmir Tabip Odası olarak biz de orada temsil ediliyoruz. Büyükşehir Belediyesi en baştan beri sağlık çalışanlarına yönelik çok yararlı işler yaptı. Örneğin ücretsiz toplu taşıma getirdi, belli alanlara servisler düzenlendi, evine gidemeyen sağlık çalışanlarımız için konaklama yerlerini ayarladı. belediye panolarında salgınla ilgili paylaşımlar yapıldı. İlçe belediyelerinden de çok destek gördük.

Sağlık çalışanları, bu süreçte en büyük mağduriyeti yaşayan kesim oldu. Sağlık çalışanlarını yeterince koruyabildik mi?

İlk başlarda koruyucu donanım eksikliği çok belirgindi. Sürecin başında daha çok hastalanan meslektaşımız olmuştu. Kaybettiğimiz hekim arkadaşlar, 50-60 yaş, hata daha ileri yaştaydı. İki işyeri hekimi arkadaşımızı kaybettik. Bir arkadaşımız emekli olmuştu, bir kurumun hekimliğini yapıyordu. Bu ölümler de bize gösteriyor ki, iş yerlerinde koruyucu donanımlara daha az dikkat ediliyor. Korumayı kurumların sağlaması gerekiyor. Bir meslektaşımız da özel bir tıp merkezinde çalışırken vefat etti koronadan. O sırada malzeme olmadığı için, bu sorunun hayatına mal olduğunu öğrendik. Maske falan takmadan çalışmak zorunda kalmışlar. Vefat eden hekimlerden biri de huzurevinde yaşayan bir meslektaşımızdı. Aktif hekimlik yapmıyordu. 

 
AK Partili Nasır: Destek paketi ekonomiye can suyu olacak
 
‘Karpuz’ deyip geçmeyin
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Lombak 4 Haziran 2020 Perşembe 22:39

1980 darbesinden bu yana bu meslek odaları halk düşmanlığı ve marjinal siyasete soyundular. Meslek odası olma görevlerini bırakıp yetkilerini gelire çevirme amacı güttüler. Yakın zamanda bu saçma?ıktan toptan kurtuluyoruz umarım.

Yorumu oyla      2      8  
altan koralttan 4 Haziran 2020 Perşembe 19:10

devlet bu işten alnının akıyla çıkıyor ya...hasetten kuduruyorsunuz..

Yorumu oyla      5      14  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Özlü: Birkaç gün sonra tekrar yükselme olabilir
1 Haziran'da başlayan normalleşme sürecinin sonuçlarının birkaç gün içinde ...
Sonbahar için korona uyarısı: Küçük pikler olabilir!
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik, ...
DSÖ'den 'sıtma ilacı' için yeni karar
DSÖ, Covid-19 hastaları için "hidroksiklorokin"in denemelerini tekrar başlatıyor.
 
'Salgının bitmesi için iki olasılık var'
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, "Virüs maalesef birçok kızamık, su çiçeği virüsü ...
Sosyal mesafe uzaklığı virüsten ne kadar koruyor?
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından finanse edilen büyük bir araştırmada, ...
Bilim Kurulu üyesinden hayati uyarı: Virüs için çok uygun bir alan!
Normalleşme sürecinin başlamasıyla toplu taşıma araçlarındaki yüzde 50 ...
 
Bilim Kurulu üyesi o tarihi işaret etti: Vaka sayısı 100'e düşer!
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, Koronavirüs ...
'15 Haziran’da çok ciddi rahatlama bekliyorum'
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Koronavirüs ...
Koca'dan Çince göndermeli normalleşme mesajı!
Sağlık Bakanı Koca, "Sokağa çıkma kısıtlamasının kalkması, her şeyin normale ...
 
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çöl tozu meselesi: Yararlı mı, zararlı mı?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü anlamak
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
O gün bugündür!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva