İSTANBUL - Necip Fazıl Ödülleri, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlendi.
Geceye katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alan Hüseyin Atlansoy, Güray Süngü, Gülru Necipoğlu, İsmail Erünsal ve Nuri Pakdil'i kutladı.
Konuşmasında "Necip Fazıl Ödülleri, sanatta ve kültürde bile olan 'al gülüm ver gülüm' anlayışına karşı bir itiraz olacaktır" diyen Erdoğan, öğrencilik döneminde Necip Fazıl ile olan bir anısını anlattı.
Konuşması sırasında zaman zaman Necip Fazıl'dan dizeler okuyan Erdoğan, şunları söyledi:
"Kendisini şahsen de tanıma bahtiyarlığına eriştim, hatta ve hatta takdim fırsatını yakaladım. Üniversite yıllarımın en hareketli günlerinde üstada jübile yapacağız. İki genç olarak, bir tanesi de benim, Milli Türk Talebe Birliği'nin (MTTB) Cağaloğlu'ndaki merkezine gittik. Takdimi nasıl yapacağız. Diğer arkadaşım benden önce takdim yapıyor. 4 sayfa hazırlamış A-4 kağıtları boyutunda. Üstadı öyle övdü, öyle övdü ki, üstad dayanamadı, şu anda burada söylemeyeceğim, o kendisine has üslubuyla orada bir ifade kullandı ve orada iş kesildi.
Ondan sonra sıra bana geldi. Bende avuç içi kadar bir kağıt vardı, ben de takdimi yaptım. Ve üstad 'Benim takdimimi bu genç yapsın' dedi. Ve iş bana kaldı. Ve o gece takdim bu fakire kaldı. Tabii o jübile başlangıç oldu, birçok yeri üstad ile birlikte dolaştık. Ve gayet yakından iyi tanıdım. Üstad Necip Fazıl işte o söylendiği gibi mütefekkir olsaydı, o 4 sayfalık takdimi yapan arkadaşı kutlardı. Ama Necip Fazıl aslında bir aksiyon insanıydı.
O dönemde yüzlerce, bugün yüzbinlerce genci dünyaya ve ukdaya hazırlamış bir okuldur, tek başına bir ekoldür. Şuraya özellikle dikkatinizi çekiyorum. Necip Fazıl'ın bir selefi yoktu. Belki Mehmed Akif diyeceksiniz. Ne yazık ki Akif'in Cumhuriyet döneminde fikirlerini inşa edebileceği bir zemin olmadı, olamadı. Sadece Cumhuriyet değil, yeni bir dil, yeni bir sanat anlayışı vardı. Özellikle tek parti döneminde fikirler belli kalıplara hapsedilmişti, bunu kırma imkanı da yoktu. Yani mazi ile bağlar koparılmış, gelenek adeta unutulmuştu. Her şey yabancılaşırken, Necip Fazıl yerli olmayı, bizim olmayı başarmış, üstelik bütün saldırılara karşı bunu sürdürmüştür. Bu az şey değildir.
Necip Fazıl bugün Türkiye için, genç nesiller için çok büyük bir talihtir, imkandır. Kimse yokken Necip Fazıl vardı."
'BÜYÜK TÜRKİYE' HAYALİ
Necip Fazıl'ın 'Büyük Türkiye' hayaline değinen Erdoğan, şöyle devam etti: "Büyük Türkiye hayali. İşte Necip Fazıl budur. Bütün yokların altında, bahanelere sığınmayıp, büyük Türkiye için mücadele eden büyük bir mütefekkir. Büyük ve yeni bir Türkiye'ye başını koymuştur. Bugün 'Yeni Türkiye' diyorsak, Necip Fazıl'ın izi vardır, alınteri ve mücadelesi vardır..."