HABERLER>POLİTİKA
6 Nisan 2012 Cuma - 15:28

Cemil Çiçek: Anayasa treni kaçmasın!

Cemil Çiçek, ESİAD’ın YİK toplantısında konuştu, “Türkiye bu anayasayı yapamazsa, ülkemiz treni kaçırır. Bir 30 yıl daha anayasadan şikayet ederiz” dedi.

Cemil Çiçek: Anayasa treni kaçmasın!

Erkan İYİGÜNGÖR/EGEDESONSÖZ - TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Ege Sanayici ve İşadamları Derneği’nin 29. Yüksek İstişare Toplantısı’nda çarpıcı  açıklamalarda bulundu. Çiçek, Konuşmasında demokrasi ve cumhuriyetin önemine vurgu yaptı. 
Çiçek, İzmir’den uzlaşma mesajı vererek, 4 siyasi parti bir an önce bir araya gelip yeni anayasa çıkarılmalı” dedi. ESİAD Başkanı Bülent Akgerman da “Bize göre gündem, neredeyse sadece “Toplumsal Uzlaşma” fikrinin etrafında düğümlenmektedir” diyerek, toplumda yarın kaygısı, adalet kaygısı, istikrar kaygısı, refah kaygısı, belirsizlik kaygısı, eğitimde kaygı, sporda kaygı, sokakta kaygı, kışlada kaygı, ibadethanede kaygısı olduğunu söyledi.

Çok partili hayata geçeli yaklaşık 60 yıl olduğunu ve 60 yılında son 30 yılında şimdiki anayasanın olduğunu belirten Çiçek, insanı ön plana almayan, özgürlüklerin olmadığı, güvenliğin ön plana çıktığı 82 anayasası ile yola devam etmenin mümkün olmadığını ifade etti. Çiçek, “ 60 yıllık anayasanın 30 yılında istikrar var son 30 yılda yılında istikrar yok. Türkiye istikrarın olduğu dönemde kazandı. İstikrardan kasıt bir partinin tek partinin hükümet kurabilmesidir. Siyasi istikrar çok önemlidir. 82 anayasası son 30 yılda 17 defa değişiyorsa en temel yasada 13-14 defa değişiklik yapma mecburiyeti oldu. Bu demektir binanın temeli 13 ayda bir sızıyor. Eğer biz bu anayasayı çıkaramazsak bu tren kaçar. 30 yıl daha şikayet ederiz,  ben yapacaktım sen yaptırmadın kısır döngüsüne döner iş. Halkla yazık olur. Bir 30 yıl daha ülke bunu çekmemeli” diye konuştu ve şöyle ekledi: “4 siyasi partinin olumlu çaba içinde olmasında fayda vardır. Bu anaya uzlaşma anayasası olacak. Uzlaşmayı önemsiyorum. Artık ülkemizin de demokrasinin güzel örneklerini vermesi zamanı geldi”



ARTIK MECBURUZ!
4 Nisan’da başlanan tarihi 12 Eylül davasının ardından yeni anayasa çıkarmanın her şeyin üstünde bir zorunluluk olduğunun altını çizen Çiçek, “12 Eylül darbe anayasasını ülkenin başına getirenlere yönelik yargı süreci başladı. Demokrasinin içinde olmayan her şeyi yaptılar. Onları yargılamazsak, onların anayasasını değiştirmezsek bu büyük bir çelişki olur. Kimse kaçamaz, oyunbozanlık yapamaz. Ne yapıp edip 4 parti uzlaşmayla yeni anayasa yapılacaktır. Yoksa siyasete güven kalmaz. Güven kaybederiz. Anayasayı yapamamış darbe anayasa ile çağdaşlaşmak isteyen bir ülke dışarıda da zor durumda kalır. Bu işi öteleme lüksü yoktur. Bu anayasa lütuf değil, bu partiler borçludur” dedi.

DEVLET BİREY İÇİN VARDIR
Mevcut anayasada devletin çıkarlarının ön planda olduğunu kaydeden Çiçek, “Devlet mi birey mi tercihinden devlet tercih edilmiş. Toplumda devletin yeri tabii ki önemlidir ama önemli olan devlet bireyin mutluluğunu temin etmek için oluşan bir örgüttür. 82 anayasası devleti öne çıkardı. Biz bireyin mutluluğu için çalışıyoruz. Her taraftan kısıtlanmış bir siyaset var. Devleti kilitleyen bir anayasa var. 30 yıllık anayasanın 25 yılında görev aldım. Bu pratiği yaptım. Bu ülkeyi yönetmenin ne kadar zor olduğunu biliyoruz.

SİZLER EN BÜYÜK ALACAKLISINIZ
Toplantıda olan işadamlarına ve halka mesaj veren Çiçek, “Sizler anayasa konusunda en büyük alacaklısınız, alacağınızı iyi takip edin. En çok şikayet edilen ve en fazla yürürlükte kalan tek anayasa bizimki. Bu toplumun bir anayasa tecrübesi var. Bu akademik birikim de toplumsal birikim de var. Bu dönem bu anayasayı yapamazsak bu siyaset grubunun beceriksizliğidir.
 
Çiçek’in konuşmasının diğer satırbaşları şöyle:
Anayasa yapmaktaki en büyük çekincelerim şöyle. En önemlisi uzlaşırken muhatap olanlar ciddiye alınmalı. Her şeyi ben bilirim mantığı uzlaşmanın en büyük engelidir. Muhatap alınan insanların da söylediklerinin doğru olma ihtimali vardır. Anayasanın tarafları karşındakini ciddiye almalı. ,

İDEOLOJİK KÖRLÜK KÖTÜ!
İdeolojik körlük uzlaşmayı engeller. Olaya ideolojik açıdan bakmamalı hayat gerçeklerden oluşur. Anayasa gerçeklerle olmalı. Dogmalardan oluşan anayasada sıkıntılar olur.

SLOGANCILIK HASTALIKTIR
En bariz hastalık slogancılıktır. Bu ülkenin en bariz hastalığıdır. Slogancılık sorun çözmeye yetmiyor artık. Talep tecrübe var bir de uzlaşma iklim meselesi var. Biz bunun için çalışıyoruz. Demokrasi sabır tahammül ister. Vatandaşa güvenmek lazım.

DEMOKRASİ KÜLTÜR MESELESİDİR
Cumhuriyet ve demokrasi olmasaydı biz Arap Baharı’ndan etkilenirdik. Demokrasi ve cumhuriyet bir kültür meselesidir. Demokrasi sandıktan ibaret değil. Hukuki düzenlemelerden ibaret değildir. Bunların temelinde sıkıntı varsa yasal yollarla çözmeniz mümkün değildir. Biz hangi sorunla karşılasak meclis kanun çıkarsın deniyor. Bunlar bizim demokrasi ve kültürümüzdeki eksiklikten zaaflardan oluşuyor. Hukuki düzenlemeler demokrasiye kalite getiriyor.

ANKETLE ANAYASA OLMAZ
19 Ekim’den bu yana anayasayı anlatmak için cumartesi pazar demeden çalışıyoruz, ülkeyi geziyoruz. Halkımız yeni dönemde ne bekliyor, onu araştırıyoruz. Anayasa bir toplumsal sözleşmedir. Bu şartları belli bir elit grup değil halkın da oluşturmasını istiyoruz. Herkesin bize gelmesini beklemeden, herkese ulaşarak bu şartların nasıl olmasını istiyorsunuz sorusuna cevap alıyoruz. Biz anaya yazmıyoruz, anayasa yapmak istiyoruz. Yazmakla yapmak arasında fark var. Belli bir elit grubun belli sayıdaki insanların anketiyle yapılan anayasayı istemiyoruz.

UZUN TUTUKLULUK SÜRELERİ SIRADANLAŞTI
ESİAD Başkanı Bülent Akgerman da toplantıda önemli çıkışlarda bulundu.
“Dün yargının siyaseti kuşatma gayretine karşı çıktığımız gibi, bugün de siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz” söylemi, sadece bir tesadüften mi ibarettir? Sorusunu  sorarak, hükümetin samimiyetsiz bir üslupta olduğunu söyledi. Akgerman, “Tutuklama, yargılama usulünde istisnai bir tercihtir. Buna rağmen ve ilâve olarak, uzun tutukluluk sürelerinin sıradanlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Hemen herkesin yakındığı bu durumun önlenememesi, Parlamentomuzun, tarih önünde, bu samimiyet sınavından başarıyla geçemediğini düşündürmektedir. Yeni Anayasa çalışmalarında sıkça dile getirilen “Devlet için birey değil, birey için devlet” ilkesini, bu paradokstan daha iyi ne açıklayabilir? Uluslararası arenada, çağdaş hukuk ilkeleri ve düzenlemelerine her zaman ilk sıralarda imza koyarak, “ileri hukuk devleti” olma iradesini esirgemeyen bir ülkede sokaktaki adamın, “yargının yeterince tarafsız olmadığı” yönündeki algısının güçlü ve yerleşik bir kabule dönüşmesi, sıradan bir deformasyon sayılabilir mi?” diye konuştu.

SIFIR SORUN SIFIR KOMŞU MU?
Dış politikada, komşular ile “sıfır sorun” politikasının başarısız olduğuna vurgu yapan Akgerman, “Nasıl olmuştur da İran Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı, “Türkiye artık dışlanmıştır” cümlesini sarfeder hale gelmiştir. “Sıfır sorun”, “sıfır komşu” mu demektir?” ifadesini kullandı.

4+4+4 İYİ ANLATILAMADI
“4+4+4” olarak bilinen yeni eğitim sistemi, bu konuda kendini taraf ilân eden İktidar ve Muhalefetin ağzından düzenlemeyle doğrudan ve hayati menfaat ilişkisi bulunan kamuoyuna, neden yeterince iyi anlatılamadığının altını çizen ESİAD Başkanı, mecliste yaşanan yeni eğitim sistemi tartışmalarını da eleştirdi. Akgerman, “İlköğretime başlama yaşı hakkında, 60 ay, 72 ay çerçevesinde dönen pedagojik münakaşalardan İmam Hatip Liselerinin Orta Kısımlarının açılması hakkındaki belirsizliklerden kamu ihale rejiminin milli eğitime ilişkin istisnalarına kadar, şeffaflık karinesine uymayan girişimlerin ve uzlaşı kültüründen yoksun yaklaşımların verdiği rahatsızlık, neden dikkate değer bulunmamıştır?” dedi.
BDP BU CESARETİ NEREDEN BULUYOR?
BDP’nin Grup Başkan Vekili olan şahsın, “Bahar geliyor, korkuyorum” diyebilmek cesaretini nereden aldığı sorusunu soran Akgerman, “Bu partinin, “aba altından sopa gösterme” siyasetine nasıl terfi ettiği, neden hâlâ yürek paralayan bir merak olmaya devam etmektedir? Siyasi enstrüman olarak, ırk milliyetçiliğini seçen ve başta etnik zenginliğimiz olmak üzere, farklılıkların istismarıyla hayat bulmaya çalışan bütün siyasi oluşumlar, varlık ve siyaset yapma sebeplerini bir kere daha gözden geçirmeye, “kesin bir dille” ne zaman davet edileceklerdir?” şeklinde konuştu.
YENİ ANAYASAYA PARANTEZ
“Burada büyükçe bir parantez açarak, hazır konunun en üst düzey muhatabı da aramızdayken toplantımızın tematik yolculuğunu, Yeni Anayasa hazırlıkları üzerinde derinleştirmek istiyorum” ifadesini kullanan Akgerman, “Bugüne kadar hep demokrasi dışı iradelerin hazırladığı anayasalarla yönetilmiş bir ülkede,”sivil” diye tarif edilen bir anayasa hazırlamanın çok zor olduğu, bunun aynı derecede önemli ve “tarih yazmak”la eşdeğer bir görev olduğu açıktır. Bu nedenle “ulusal uzlaşma metni” ideali, sürecin her adımında dikkatlerden kaçırılmaması gereken, yönlendirici bir hedef olarak korunmalıdır” dedi.

ANAYASA HER KESİMİ SAHİPLENMİYOR
Bülent Akgerman, yeni anayasa metninin her kesimi kapsamadığına vurgu yaptı. Akgerman, “İlk olarak Anayasanın ülkemizin gelecek vizyonunu çizen, hak ve özgürlükleri genişleten, ulus olarak ortak hedef ve değerlerimizi yansıtan heyecan verici bir metin olmasını arzu etmekteyiz. Anayasa metni ayrıntıya girmemeli, kısa ve öz olmalıdır. Ayrıntılı çalışmamızın aynı zamanda mevcut maddelerin eleştirisi şeklinde değerlendirilmesini, kısa ve özlü yeni maddelerin tasarlanmasında ilham kaynağı olmasını diliyoruz.  Belirli bir kesimin adıyla anılmasına imkân vermeyecek bir Anayasa yazımının, ancak uyumlu ve sorumlu bir süreç yönetimiyle başarılabileceği, gün gibi ortadayken “4+4+4” ismiyle anılan düzenlemeden, hazırlık, tartışma ve yasalaşma için ihtiyaç duyulan sürenin esirgenmiş olması, uzlaşmaya yönelik ümitleri zayıflatmaktadır.

Akgerman’ın konuşmasının satırbaşları da şöyle: Zorunlu Temel eğitimin kesintili de olsa 12 yıla çıkmış olmasını, bir kazanım olarak değerlendirmeliyiz. Henüz hiçbir şey için geç değil. Buradan, ilk ve orta öğretimin her kademesinin nasıl şekillendirilmesi gerektiği üzerinde herkesin hassasiyetle durmasını ve Kalkınma Planı, Sanayi Stratejisi ve Türkiye Vizyonu doğrultusunda, YÖK ile üniversite ve yüksekokulları da kapsayacak şekilde, katılımcı, bütünleşik ve ciddi bir “eğitim-öğretim reformu” için düğmeye basılmasını öneriyoruz.

Yeni Anayasamıza zemin hazırlaması gereken önemli bir husus da, siyasi partiler ve seçim yasalarının yeniden ele alınma zaruretidir. Siyaset kültürü ve etiği de yeni Anayasanın yönlendirici olmasını beklediğimiz alanlarındandır. Meselâ, Almanya ve Macaristan Cumhurbaşkanlarının istifalarına yol açan nedenlerin bizim ülkemizde de artık siyasi ahlâk ve kültürün yazılı olmayan kuralları arasına girmesini bekliyoruz.

Bu soruların ortak paydasını teşkil eden toplumsal ruh hali, yazık ki, “kaygı” sözcüğü etrafında kümeleniyor. Kaygı, öğrencisinden ev kadınına, işçisinden işadamına kadar, bireysel ve toplumsal ölçekte vatandaşın, ailenin, kurumların ve ülkenin özgüvenini kemiren en tehlikeli hislerden biridir. 

Yarın kaygısı, adalet kaygısı, istikrar kaygısı, refah kaygısı, belirsizlik kaygısı, eğitimde kaygı, sporda kaygı, sokakta kaygı, kışlada kaygı, ibadethanede kaygı…

Ama asıl garip, ironik, manidar ve talihsiz olan; toplum bu kadar endişeli iken ve bu kadar çeşitli kaygıyı omzunda taşırken bir tek kaygının gündemde kendine yeterince yer bulamaması halidir. Güçlendirmemiz ve körüklememiz gerekirken eksik bıraktığımız o kaygı, “Anlamak ve anlaşılmak” kaygısıdır !

Çizdiğim bu elle tutulur gözle görülür çerçeve, Egeli Sanayici ve İşadamlarının da zaman zaman bu kaygılardan nasiplendikleri bir resmin tarifidir.  Bugün, ben de aynı özen ve sorumluluk içinde konuşmaya çalışıyorum.  Bize göre gündem, neredeyse sadece “Toplumsal Uzlaşma” fikrinin etrafında düğümlenmektedir. Her türlü azınlığın yaşama ilişkin tercihlerinin, çoğunluğun sağduyu ve korumasına emanet edilmiş olması teminatı, meselenin püf noktasıdır.

ÇOLAKOĞLU: YARGI BİRİNCİ ÖNCELİK OLMALIDIR
Yüksek İstişare Konseyi Kemal Çolakoğlu da, Delillerin karartılması, toplatılamaması ya da tanıkların dinlenememesi, yurtdışına kaçma olasılığı gibi devletin ve yargının kolayca çözebileceği bazı endişeler gerekçe gösterilerek yıllardır tutuklulukları devam edenler vardır.
Dolayısıyla yeni anayasada “yargı” birinci önceliğimiz olmalıdır. Artık devletine güvenen bir vatandaş, vatandaşına güvenen bir devlet görmek istiyoruz. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın söylediği gibi, “yapılacak reformlara, geçmişle hesaplaşmak adına gölge düşürülmemelidir” ifadesini kullandı.

Toplantı sonunda Akgerman ve Çolakoğlu Cemil Çiçek’e plaket verdi.

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
CHP Gaziemir'e gençlerin adayı Tekin
CHP Gaziemir’de gençlik kolları başkanlığı dahil bir çok görevlerde bulunan ...
AK Parti'de İzmir'de 'Teşkilatın başkanı' kim olacak?
İl Koordinatörü Mehmet Erdem 12 Mayıs'ta yapılacak kongre öncesinde bu ...
CHP'nin meşaleleri bu kez Karşıyaka'da yandı
Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik gerçekleştirilen operasyonlarla ilgili ...
 
Baykal: Benim hesaplaşmam henüz bitmedi
12 Eylül’den sonra Zincirbozan’a gönderilenler arasında bulunan Deniz ...
Anayasa Mahkemesi'nden CHP'ye rekor ceza!
Anayasa Mahkemesi, CHP’nin hesaplarındaki toplam 3 milyon 372 bin 446 ...
CHP Bayraklı'da ilçe kongresi öncesi Güler sürprizi
CHP Bayraklıda sürpirz gelişme yaşandı. İlçe kongresi öncesi üç adaydan ...
 
Erdoğan'dan İran'a sert yanıt: Dürüst olun
Başbakan Erdoğan, nükleer müzakereler için İstanbul'u değil Şam veya Bağdat'ı ...
Gül'den askere: Sıcak çatışma ihtimali var!
Harp Akademileri'nde konferans veren Gül, "İran'ın nükleer programı çerçevesinde ...
Fransa'da ‘Ermeni soykırımı yoktur’ diyecek
Fransız Senatosu’ndan dönen Ermeni soykırımı iddialarının inkarını suç ...
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çöl tozu meselesi: Yararlı mı, zararlı mı?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü anlamak
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
O gün bugündür!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva