ANKARA - Balıkesir'in Susurluk ilçesinde 3 Kasım 1996'da meydana gelen, Abdullah Çatlı, Gonca Us ve Hüseyin Kocadağ'ın ölümü, DYP milletvekili Sedat Bucak'ın yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasının üzerinden 16 yıl geçti. Polis, mafya, siyaset ilişkilerinin bir bölümünün gün ışığına çıktığı olayla ilgili bir çok sır ise, 16 yıla rağmen karanlıkta kalmaya devam ediyor.
Kuşadası'ndan İstanbulâ gitmek üzere 3 Kasım 1996'da yola çıkan emniyet müdürü Hüseyin Kocadağ'ın kullandığı 06 AC 600 plakalı Mercedes, Susurluk ilçesi yakınlarında, Hasan Gökçe yönetimindeki 20 RC 721 plakalı kamyona çarptı. Kazada, ''Mehmet Özbay'' sahte kimlikli Abdullah Çatlı ile polis şefi Hüseyin Kocadağ ve manken Gonca Us öldü, Sedat Edip Bucak yaralandı.
Kazada ölen Mehmet Özbay sahte kimlikli, kişinin, Ankara’daki Bahçelievler katliamından aranan Abdullah Çatlı olması kazayı gündeme taşıdı. Çatlı’nın Fransa’daki kaçak yılları, uyuşturucu ile yakalanması, cezaevinden kaçması, Asala ile mücadele için devlet tarafından görevlendirildiği iddiaları gündeme geldi. Sahte silah ruhsatları ve yeşil pasaportlar ortaya çıktı.
Kaza sonrası Ömer Lütfi Topal, Tarık Ümit ve faili meçhul cinayetler tartışıldı. İçişleri Bakanı Mehmet Ağar istifa ederken, Sedat Bucak, Abdullah Çatlı, İbrahim Şahin, Korkut Eken ve özel harekat polisleri arasındaki ilişkiler ortaya çıktı. Eken, Şahin ve özel harekatçı polisler yargılanarak mahkum oldu. Kamyon şoförü Hasan Gökçe de para cezası aldı.
Susurluk kazası 16 yıldır hiç gündemden düşmedi. Ergenekon davası ve özel harekatçı Ayhan Çarkın’ın yıllar sonraki itirafları ile konu yeniden alevlendi. Eski bakan Mehmet Ağar, sahte silah taşıma belgesi ve pasaport vermekten mahkum oldu ve cezaevine girdi. Sedat Bucak politikadan çekildi. (Gazeteport)