Metehan UD/ EGEDESONSÖZ - Türkiye’nin en verimli toprakları arasında yer alan Manisa'daki Gediz Havzası’nda çiftçilerin üzüm bağları ve tarımsal üretime zarar verdiği gerekçesiyle JES'lere karşı mücadelesi sürerken ve mahkemeler peş peşe ÇED iptal kararları çıkıyor.
Son olarak Zorlu Holding’in bir JES projesi mahkemeden döndü. Manisa 1. İdare Mahkemesi, Alaşehir ilçesi Alhan ve Şahyar mahallelerinde yapılması planlanan Zorlu Jeotermal Enerji’ye ait Alhan-II Jeotermal Enerji Santrali (10MWm/10MWe) için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen “ÇED Olumlu” kararını iptal etti. Karar, çevresel etkiler ve hukuki mevzuata ilişkin eksiklikler gerekçe gösterilerek oybirliğiyle alındı.
Dava, Alaşehir Ziraat Odası ve bir vatandaş tarafından açıldı. Davacılar, projenin planlandığı alanın tarım arazileri, bağ ve zeytinlikler arasında yer aldığı, yerleşim yerlerine ve içme suyu kaynaklarına yakın konumda bulunduğu gerekçesiyle çevresel etkiler açısından risk oluşturabileceğini belirtti. Ayrıca, sondaj ve işletme aşamasında ortaya çıkabilecek jeotermal akışkanların çevreye etkileri ile toprak ve su kaynaklarının korunması konusundaki eksikliklere dikkat çekildi.
BÜYÜK OVA KORUMA ALANI
Bilirkişi raporuna göre, proje alanının Büyük Ova Koruma Alanı sınırları içerisinde bulunduğu ve jeofizik, jeolojik ve sondaj çalışmalarının santral yerinin ve kuyu konumlarının belirlenmesinde yeterince yer almadığı tespit edildi. Nihai ÇED dosyasında jeofizik veriler, yorumlar veya raporların proje alanı ve kuyu konumlarıyla ilgili somut biçimde yer almadığı belirtildi.
FAY ÜSTÜ JES
Ruhsat sahası ve santral alanının Türkiye Diri Fay haritalarında gösterimi, santral alanının 1969 Alaşehir depremi sırasında oluşan yüzey kırığı üzerinde yer aldığını ortaya koyuyor.
ÇED SAHASI ZEYTİNLİK
Raporda, santral alanının büyük çoğunluğunun dikili tarım arazileri ve bağlardan oluştuğu, bir kısmının zeytinlik kapsamında yer aldığı, H2S gazı emisyonlarının azaltımı için projede yeterli önlem öngörülmediği ve mevcut akademik çalışmaların bölgede yüksek H2S konsantrasyonu gösterdiği belirtiliyor.
MEVZUATA AYKIRILIK
Tüm bu teknik ve hukuki tespitler ışığında, Mahkeme ÇED Olumlu kararının hukuka ve mevzuata uygun olmadığına hükmetti.
Mahkeme kararından kesitler:
– Büyük Ova Koruma Alanı (Manisa Ovası) sınırları içinde yer almasına karşın tarım dışı amaçla kullanılması hakkında DSİ vb. kurum görüşleriyle evrakların tamamlanamadığı, Maski ve DSİ gibi kurum görüşlerinin açıklanmadığı,
– Gediz Havzası düzeyinde içme suyu üreten yeraltı suyu rezervlerinin korunması için alınmış bir önlem olarak gönderilen Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün 14.08.2017 tarih ve 22850967-251.09-173934 sayılı yazısında belirtilen yeni ruhsat ve kuyulara izin verilmemesi konusunun cevaplanmadığı,
– Dava konusu etkinliğin Gediz Havzasında fazladan 1.750 ton/sa jeotermal akışkan kullanımını gerektirdiği, bu kapsamda Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nce önerilen yeraltı suyu rezervlerinin korunması için alınmış önlemin geçersiz kılındığı,
- Jeofizik Mühendisliği Yönünden; Nihai ÇED raporunda jeofizik ile ilişkili herhangi bir veri, yorum ve görüş bulunmadığından “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının dayanağının bulunmadığı ve Nihai ÇED raporunun usülüne uygun hazırlanmadığı,
– Dava konusu jeotermal kaynak arama Alkan-Il JES (10MWm/10MWe) projesinin bulunduğu alanların imar planındaki fonksiyonları ile bu alanlarda bu faaliyet yapmak için yapılacak santralin yer seçimi ve güvenli zemin seçimi için jeofizik, jeolojik ve sondaj çalışmalarının yapılmadığı,
– Dava konusu jeotermal kaynak arama faaliyetinin çevresel etkileri, etki alanına ilişkin belirlemeler bu konuda yapılmış herhangi bir jeofizik çalışmanın mevcut olmadığı,
– Proje sondaj noktalarının en yakın yerleşim yerlerine olan uzaklığı da dikkate alınarak çevre üzerindeki etkilerinin, jeofizik veriler, yorumlar ve görüşler olmadığından jeofizik açıdan belirlenemeyeceği ve bu konunun eksik olduğu,
– Proje konusu jeotermal kaynak arama faaliyetinin konusu, tesisler, tesislerin yapımı, üretim sürecindeki çevresel etkiler, faaliyetin çevresel etki alanı, süreç boyunca faaliyetin çevresel etkilerinin en aza indirilmesi için alınması taahhüt edilen önlemlerin etkin ve yeterli olarak alınıp alınmadığı konusunda bunlarla ilişkili jeofizik veri, yorum ve görüş bulunmadığından eksik olduğu,
- Ziraat Mühendisliği Yönünden; Mevcut işletme şekli doğaya, toprağa veya tarıma bir yarar sağlama durumu bulunmadığı, aksine olumsuz etkilere neden olacağı,
– Davaya konu kuyu ve alanların tamamının Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilen Manisa-Alaşehir için “Büyük Ova” koruma alanı içerisinde yer aldığı,
– Söz konusu alanların neredeyse tamamının, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu kapsamında belirlenmiş dikili tarım arazileri içerisinde bulunduğu; bu alanların büyük çoğunluğunu bağların oluşturduğu ve ilgil kanun çerçevesinde korunması ve değerlendirilmesi gerektiği,
– Ayrıca bu alanların bir bölümünün zeytinliklerden oluştuğu ve 5403 sayılı kanunun yanında, 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu’na tabi olması nedeniyle, bu alanların değerlendirilmesinde aynı kanunun 20. maddesi hükümlerinin esas alınması gerektiği,
– Söz konusu alanların inşası, bağlantı yolları ve diğer yapılaşmaların toprak bütünlüğünü ve doğal ekosistem dinamiklerini bozucu nitelikte olduğu,
– Kümülatif etkilerin ve ekolojik eşiklerin proje dosyasında yeterli bilimsel gerekçeyle değerlendirilmediği,
– ÇED raporu içerisinde Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün 14.08.2017 tarih ve 22850967-251.09- 173934 sayılı yazısında belirtilen “havzadaki yeraltı suyu kütlelerinde jeotermal ve madencilik faaliyetlerine yeni izin ve ruhsatların verilmemesi gerekmektedir” görüşünün geçerliliğini koruduğu,
-H2S emisyonlarının azaltımı ile ilgili bir projelendirme yapılmamış olması önemli bir eksiklik olduğu,