Silah yaparak, ordular kurarak savaşmak suretiyle öldürdüğü canlıların kanıyla tarih yazan ve pusu kurarak, kavga ederek her an birbirini büyük hazla öldüren türe verilen ad; insan.
O insan ki 10 bin yılda ulaştığı uygarlık doruklarında, zırvanın da zirvesini gördü.
Saçmanın olağanlaştığı koşullarda, savaş trafiğini en etkili yöneten Trump’a Nobel Barış Ödülü tam da zırvanın zirvesinde olması gerekendir.
Hayat öğretiyor; İnsan oldukça kusurlu bir yaratık, ahlak yoktan var edilemiyor, karakter durduk yere oluşmuyor,olmayan vicdanla iyilik mümkün değil.
Etkili yalan söylemenin en büyük erdem olduğu koşullarda, piyasaya düşen insanı konuşuyoruz. Kötü insanın iyi insanı kovaladığı piyasa…
Gerçek yürüyor; Aydınlanma-endüstri devrimi ekseninde zuhur eden akıl çağı, geçen yüzyılda son buldu. Akıl çağının son aşamasında, aptal toplumu bulduk.
Aydınlanma eşliğinde, bilimin ışığında ilerledik, geliştik, kalkındık… Ve zirveyi gördük; 8 milyar insanın 6 milyarı yoksul, 1 milyarı aç.
Şimdi, tükeniş zamanlarındayız. Ürete tükete uygarlık yolunda ilerlerken, mülk zannettiğimiz yeryüzünde havanın, suyun, toprağın insan yaşamına sırt çevirdiği zamanlar…
İnsan sadece ve sadece birbirini tepelerken muktedir. Tabiat karşısında muktedir değil. Hayattan aldığımız son ders…
Ve hayattan almamız gereken derslerden sınıfta kaldığımıza dair bütün emareler ortaya çıkmış bulunuyor.
Dünya’yı yöneten muktedirlerden tutun da mahallenin muhtarına kadar her düzeyde oluşturulan yöneten-yönetilen hiyerarşisiyle mütecanis aptallık zinciri, toprağından bereket fışkıran yeryüzünde insanı aç bıraktı. Toprak, hava ve su, buraya kadar, dedi.Artık zırvanın zirvesindeyiz.
Saçmanın ve aptallığın zırvadan zirveye yol hikayesi…