Bak İsmet vallahi seni mahvederim!
Mehmet KARABEL

Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de...

Ulu Önder Atatürk ile…

En yakın çalışma arkadaşı İsmet İnönü’nün…

Neden uzun bir süre dargın kaldıklarını gün ışığına çıkaralım…

Bunu yaparken de…

O özel anıları…

Bugünlere taşıyan herkesi…

Saygı ve minnetle analım…

***

Birbirlerini ilk kez…

Harp Akademisi’nde gördüler…

Mustafa Kemal

İsmet İnönü’den iki sınıf ilerideydi…

Okul yıllarında pek samimi değillerdi…

İki silah arkadaşı…

Ordu’da göreve başladıktan sonra samimi oldular…

Sonra…

Bi’daha hiç kopmadılar…

Sadece “uzun süren” bir dargınlık süreci dışında…

Daima…

Vatanını savunan iki “silah arkadaşı” olarak tarihe geçtiler…

***

Birbirlerinden ayrı olsalar da…

Sık sık telgrafla hasret gideriyorlardı…

Ortak arkadaşları ise…

Fethi Okyar’dı…

O, Atatürk’ten de bir yaş büyüktü…

Kalpleri hep vatan için çarpıyordu…

***

Tabii ki, aralarında ateşli tartışmalar oluyordu…

Kuşkusuz, birbirlerini kırdıkları da biliniyordu ama…

O tartışmaların…

Neredeyse tamamı vatan içindi…

Ancak…

O "söz dalaşları"ndan sadece biri…

Az daha…

Onların savaş meydanlarında bile…

Sarsılmadan devam eden dostluklarını bitiriyordu…

***

Ortak dostları Atatürk’ün çocukluk arkadaşı Salih Bozok

O inanılmaz “küslüğü” bugünlere taşıdı…

***

Tarih; 1937, Ağustos'un ortaları…

Bir İngiliz gazetesinde…

Atatürk’e…

“Dizbağı Nişanı” verileceği haberi yer alıyor…

Bu nişan…

İngiliz soylularına verilen çok önemli bir ödül…

Atatürk, doğal olarak heyecanlanıyor…

Başbakan İsmet Paşa…

O gece…

Atatürk ve diğer dostlarla Yalova Köşkü’nde…

İsmet İnönü…

Tecrübesini konuşturuyor ve…

Gazete haberinin asılsız olduğunu öne sürüyor…

Bir söz dalaşı başlıyor…

Ardından da tartışma…

Tarihçi yazar Murat Bardakçı’ya göre…

Şöyle bir tartışma geçiyor sofrada…

Atatürk…

Başbakan İnönü’yü kast ederek…

Önce şöyle diyor, herkesin ortasında:

“Anlaşıldı. Bu akşam dolgun gelmiş… Bir derdi var galiba…”

Ardından son derece sinirle bi’şekilde sürdürüyor konuşmasını:

“Efendiler! Bu anda hükümet makinesi işlemiyor... Başvekil bu dakikada Ankara’da emirlerini yaptıracak mesul bir muhatap bulamıyor… Bu nasıl idaredir? Hükümet makinesi idaresizlikten durmuş, yorulmuş vaziyettedir…”

Sonra İsmet İnönü’ye dönüyor ve…

Son bir cümle ile geceyi sonlandırıyor:

“Bak buraya İsmet! Vallahi seni mahvederim! Böyle idare olmaz!”

***

Ağır sözler, havayı da ağırlatmıştı…

Dost meclisi erkenden dağıldı…

Eskiden de böyle çok tartışmalar iz bırakıyordu ama…

Bu seferki…

Görülmüş-yaşanmış bir gece değildi…

Ertesi gün İstanbul’da Tarih ve Dil Kurultayı'nın bir dizi toplantıları vardı…

İnönü ve Atatürk aynı trendeydiler…

Ulu Önder…

İsmet Paşa’yı yanına çağırdı ve şunları söyledi:

“Bugüne kadar bin meselede bin defa kavga ettik… Fakat dün akşamki bayağı aleni oldu… Biraz çekilmen, istirahat etmen lazım, biraz ara verelim…”

 

Başvekil İnönü…

Lozan Barış Konferansı’nda çok yorulmuştu…

Arkadaşının teklifini tartışmasız kabul etti…

Gazi Paşa, “Aklında bir isim var mı ?” diye sordu…

İnönü, sessiz kalmayı tercih etti..

Hiç kimseyi kendi makamına teklif etmiyordu…

Atatürk, “Celal Bayar” deyince…

İnönü, isabetli bir karar demedi ama…

“Bana iyi tesir etti…” diyerek, karşılık verdi…

***

Aradan kısa bir süre geçti…

Yine bir özel toplantıda  yan yana, aynı locada oturuyorlardı…

İsmet İnönü…

Bir kağıda “Bana dargın mısın?” diye yazarak…

Atatürk’e uzattı…

Ulu Önder de…

Aynı pusulanın altına…

Kalbinden geçen samimi duygularını karaladı:

“Hayır her şeyi unuttum, bildiğin gibi arkadaşım ve kardeşimsin…”

***

Peki, sonra ne oldu?

İsmet İnönü 20 Eylül 1937'de istifa etti; emekliye ayrıldı…

O yaşta İngilizce öğrenmek için ders almaya başladı…

Siyasetin ayrılmışlardı fakat dostlukları devam ediyordu…

Gazi paşa…

“Bizde adettir, makamından ayrılanlar taşlanır” diyerek…

İsmet İnönü’ye…

Eskisinden daha fazla saygı gösterilmesine önem vermişti...

İnönü'ye maaşından yapmış olduğu yardımı…

1000 Lira’dan 3.000 Lira'ya çıkardı…

***

Bitiriyoruz…

O ebedi dostluk…

Atatürk'ün aramızdan ayrılışına kadar sürdü…

İsmet İnönü…

Her 10 Kasım’da…

Herkesten önce Anıtkabir'e gider ve…

Üzgün bir şekilde etrafta gezinirdi…

Kim bilir; belki de…

Atatürk ile o eski anılarını hatırlayıp duygulanıyordu…

Hatırlamayanlar olabilir ama…

İnönü, 1973 yılında vefatından aylar önce…

Yine koşarak…

Herkesten önce “son kez” de olsa Anıtkabir'e gitmişti…

Nokta…

Sonsöz: “Politika gerçekleri yadsıyıp (yok sayıp), yalan söylemek değil; gerçeklerin istediğimiz yanını göstermesidir… / Sir Winston Churchill – Birleşik Krallık eski Başbakanı…”



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/bak-ismet-vallahi-seni-mahvederim/18470