Atışmanın zarafeti
Rifat ÖZER

Selçuk Ayhan… 1953 doğumlu. Makine Mühendisi ve iş insanı. CHP İzmir İl Başkanı,

2007’de de Milletvekili oldu…

Başarılı bir başkanlık ve milletvekilliği yaptı. Alçak gönüllü, saygılı, insana rahatlık ve ferahlık verici bir yapısı vardı…

***

Yaşını 66’ya bağlamıştı… Bornova’da Münip Beyin Kahvesinde arkadaşlarıyla okey oynar, zaman geçirirdi. Kongreler dönemiydi… Örgütün gel-gitlerine direnemedi. Bayraklı İlçe Başkanlığına aday oldu. Ne varki, feragatinin takdir edilmesi yerine eleştirilmesi, gerçekten insaf dışıydı…

Oysa, benzerlerinin dünyada çok sayıda saygın da örnekleri vardı… Bizde de vardı ;

İsmet İnönü döneminde CHP Genel Sekreteri bir Şeref Bakşık vardı. İzmir Senatörlüğü de yaptı… SODEP kurulduğu zaman, hiç yüksünmeden İzmir İl Başkanlığını kabul etmişti.

Aynı şekilde Murat Karayalçın, SHP Genel Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı yapmıştı… O da hiç düşünmeden İstanbul İl Başkanlığını kabul etmişti…

Dünyaya gelince… sadece bir örnek olarak ;

Fransa’da Valeri Giscard d’Estaing, 18.000 nüfuslu bir komün olan Chamalieres belediye meclis üyeliğinden başlayarak, belediye başkanlığı, milletvekilliği yapmış, 1974-1981 yıllarında da Cumhurbaşkanı olmuştu…

Seçimi kaybedince… aynı yolu takip ederek, gitti, Chamalieres Belediye Başkanlığına aday oldu ve seçildi. Ancak, yeniden Cumhurbaşkanı olamasına fırsat kalmadan, covidden 2020’ de öldü…

***

Selçuk Ayhan, başına geleni, bir kaç kaç gün önceki facebook sayfasındaki paylaşımında… Yaklaşığıyla şöyle anlatıyordu ;

Israr üzerine Bayraklı İlçe Başkanlığına aday olmuştum… Bir milletvekili, partilileri dolaşıp,

“O adam yaşlı oy vermeyin” demişti… Aradan

4 yıla yakın süre geçmişti. Bu uzun boylu arkadaş benden 3 yaş küçük…

Baktım yeni dönem için de vekilliğe müracaat etmiş… Şimdi geldin benim yaşıma. Kendi tabirinle yaşlandın! Aday adayı olduğuna göre, ne diyeyim sana… bilmiyorum!

Bizdeki siyasette, rakibi ekarte etmenin en kolay yolu “yaşlandı” demek… Sanki kendileri hiç yaşlanmayacak! Sanki yaşlı denilenler de, başka partilerde yaşlanarak… buraya gelmişler gibi!

***

Selçuk Başkan, yakınlarda yine bir paylaşım yapmıştı ; Bornova’dan Muammer Uluocak’ın vefatı nedeniyle, rahmetli için bir taziye mesajı yayınlamıştı… Öbür dünyadaki, bir espri uğruna kırılan arkadaşlarına, selam da gönderiyordu!

Diyordu ki, “Sevgili Muammer Uluocak, Nehri ağabeyi görürsen bizlerden selam söyle. Huzur içinde yat dostum.”

Öncelerin İl Başkanı Kemal Karataş durur mu? Sakin bir adam, üstelik bir de ölene selam ha… Kaçırır mı bu espriyi? Aldı eline kalemi dedi ki ;

“Sayın Selçuk Ayhan…

Yeni rahmetli olmuş Muammer kardeşi, Nehriye selam söylemesi için neden aracı yapıyorsunki, direk kendin söylesen… Hem hasret gidersen.”

Selçuk Ayhan cevap veriyor…

“Kemal ağabey diyalizdeyim. Sonra merakını gideririm.”

Sonra devam ediyor ;

“Bu arada bana öl diyorsun sanırım.”!

Kemal Karataş, çevir kazı yanmasın yapıyor ;

“Yok ya Selçuk Kardeşim… Yanlış anladın sanırım… ( Git-Gel..) Hani derler ya!…

Öbür dünyaya gittim geldim. İşte öyle yap…”!

Daha da uzayıp gidiyor bu tatlı göndermeler…

***

Bu atışmalarda kullanılan dillerin özelliği ;

Selçuk Ayhan’ın… yumuşak dilli olması.

Kemal Karataş’ın bile, yumuşak dilli olması!

İkisinin de sivrisiz, dikensiz ve ironik olmaları.

Ama kimi dikenli diller de var ki, eğlenceli ;

Hani uzaylı lakaplı Mustafa Topaloğlu’nun, bir şarkısı var ya ; ‘Sabah Yıldızı Mısın.’ Sözleri

hoş benzetmelerle dolu : “… eruk dikeni gibi”!

İyi Pazarlar…



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/atismanin-zarafeti/18339