İstilacılardan kurtulmak gerek
Nedim ATİLLA

Sanki bizim insafsız balıkçılar yetmiyormuş gibi bir de başımıza bunlar çıktı: Kızıldeniz’den veya gemilerin balast suları ile gelen istilacı balık türleri.
Mavi yolculuklarda eskiden görmediğim ama şimdilerde sıklıkla karşımıza çıkan kavun kadar deniz kestanelerini gördüğümde ve bizim kaptanlar, “aman ha dokunma zehirlidir” dediklerinde farkına varmaya başlamıştım bu istilacı türlerin.

Son otuz yılda yaklaşık 50 istilacı türün Akdeniz’deki varlığından haberdarız. BizSlowFood gönüllüleri biyolojik çeşitlilik için tehlike oluşturan tüm türlerle mücadele etmeye kararlıyız. Hemen her alanda da mücadele ediyoruz. 

Neden kararlıyız? Çünkü bir ekosistemde yaşayan tüm organizmalar büyük ölçüde birbirlerine bağımlı ve bu nedenle, ne kadar küçük olursa olsun her tür önemli bir role sahip. Bu karmaşık yaşam ağının herhangi bir parçasını ortadan kaldırmak, hatta basitçe tehlikeye atmak, tüm ekosistemlerin işleyişini bozma potansiyeline sahip. Buna karşılık, artan biyoçeşitlilik, doğanın istikrarının yanı sıra sürdürülebilirliğini de sağlar. Tüm bu nedenlerle, toprağı bol olsun Edward O. Wilson( “biyoçeşitliliğin babası” olarak da bilinir) “biyoçeşitliliği korumanın etik bir zorunluluk olduğuna” inanıyordu. Bu fikir, birçok ekosistemde biyoçeşitliliğin geleceğinin belirsiz olduğu ve bunlardan birinin Akdeniz olduğu günümüzde, belki de her zamankinden daha fazla geçerli…

İstilacıların en meşhuru aslan balığı… (Pteroismiles ve P. volitans). Oldukça ilginç bir isme sahip olan bu tür, midesi 30 kata kadar genişleyebildiği için çok büyük miktarlarda küçük yerli balıklar ve kabuklular ile besleniyor. Aslan balığının yediklerinin yüzde 95'iekolojik ve ekonomik açıdan önemli yerli balıklardan oluşuyor. Bu istilacı türlerin sayısındaki yüzde 40'lık bir artış, avladıkları balıklarda yüzde 65'lik bir azalma ile açıklanıyor. 

Başka bir tehlike de Balon balıkları: (Lagocephalussceleratus), benzer şekillerde bir tehdit oluşturuyor. Deniz biyoçeşitliliği açısından bu türün çok hızlı üremesi ve omurgasızlarla beslenmesi nedeniyle olumsuz bir etkisi var. Çok güçlü dişleri, balon balıklarının balıkçı ağlarını kesmesine ve avı çalmasını sağlıyor. En büyük tehlike bu değil: Balon siyanürden 1.250 kat daha güçlü bir zehir olan tetrodotoksin (yumurtalıklarında, derisinde, kaslarında ve karaciğerinde) içerir. Japonların ünlü yemeği “fugu” bundan yapılır ama siz görünce uzak durun aman!

Aslan ve balon balıklarının artmasını engelleyemez isek denizlerimizdeki tehlike daha da artacak özetle…

***
Ülkemizin ilk ve tek SlowFish örgütü Mersin’de organize. Pek yakında Çeşme’de de bir SlowFish kuracağız inşallah. Sonra da Marmara ve Karadeniz kıyılarındaki noktalara gelecek sıra.

Önceki gün Mersin’de kıymetli bir etkinlik vardı. Küçük ölçekli balıkçılığı tehdit eden bu soruna dikkat çekmek, yeni balık türleri hakkında bilgi vermek ve yenebilir türleri mutfak kültürümüze kazandırarak tüketimini teşvik etmek üzere Mersin Deniz Ticaret Odası, Slow Fish Mersin Platformu ve Akdeniz Koruma Derneği iş birliğinde ‘Yeni Balıklar’ etkinliği gerçekleştirildi.

SlowFish liderimiz Ezgi Biçer Uçar’danedindiğim bilgilere göre “İstilacı denizel türlerin” ekonomik değerine ilişkin konuşma ve sunumların yer aldığı programda ayrıca aslan balığı üzerinden gelir elde eden balıkçılar, Mersinli balıkçılarla deneyimlerini paylaşmışlar. 

Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve SlowFish Mersin Üyesi Prof.Dr. Deniz Ayas, 700 kadar balık türü 8 bin 500’den fazla gözle görülür organizmaya ev sahipliği yapan Akdeniz’in Süveyş Kanalı’nın açılmasının yanı sıra deniz suyu sıcaklığı ile tuzluluğun artışı ile büyük bir değişim geçirdiğini anlatmış. Ayas, Kızıldeniz’den Akdeniz’e birkaç türün değil aslında bir besin zincirinin geçtiğini kaydetmiş.

Aslan Balığı’nın yerel gastronomide kullanılmaya başlaması da önemli. Bu konuda da tadım etkinliği düzenlenmiş. Daha önce Tohum İstanbul Grubu Bodrum’da düzenlediği programda da Aslan balığının gastronomik değerine dikkat çekmişti. 

Maalesef bu ülkenin en büyük problemlerinden biri kıyı balıkçılığının hızla kaybediliyor olması. Bunda vahşi avlanma ve trolcülüğün yanı sıra istilacı türler de etkili… 

Farkındalık yaratılması adına SlowFish Mersin ve Akdeniz Koruma Derneği’ni alkışlıyor, ev sahipliğini üstlenen Mersin Deniz Ticaret Odası’na da teşekkür ediyorum. 



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/istilacilardan-kurtulmak-gerek/17518