İki Kandıralı
Rifat ÖZER

Yedek subaydayken çok şakalaştığımız bir komuttu : Bölüük durr… Kandıralı sende dur!

İlk akla gelenin aksine, Kandıralıların, üstün zekalarının ürünü olan, bir espriydi bu…

Nereden çıktı derseniz… çeşitli anlatılar var da. Kocaeli Gazetesi Yazarı Mesut Akbulut’un köşesinde, emekli Öğretmen Hasan Özdemir’in eni konu bir anlatısı da var…

Yaklaşığıyla…

Kandıralı, uzun boylu, saf görünümlü, yakışıklı ve aslında uyanık bir delikanlıdır. Isparta Er Eğitim Tugayına askere alınır. Düştüğü bölüğün Astsubayının eğitimi çok disiplinlidir. Her gün bölüğe, marş marş diyerek koş… dikenli yere gelince de… yat - sürün diyerek emirler verirdi.

Kandıralı kurtulma çaresi aradı… buldu da!

Bir gün komutan : marş marş istikamet Davras Dağı diye komut verdi. Bölük eğitim alanının karşısındaki dağa doğru koşmaya başladı…

Komutan ‘bölük dur!’ diye bağırdı. Ama Kandıralı duymazdan gelerek dağa kadar koştu… O gün eğitim bitene kadar da, dağın eteğinde ağaçların gölgesinde dinlendi...

Kandıralı dönüp bölüğe geldiğinde…

Komutan : Bu gün nereye gittin?

Kandıralı : Marş marş Davras… dediniz, ben de

oraya gittim Komutanım.

Komutan : Ben bölük dur diye emir vermedim

mi?

Kandıralı : Ben bölük müyüm Komutanım, ben

Kandıralıyım!

Bundan sonra Komutan :

Bölük dur… Kandıralı sen de dur! demeye başlar ki, hikaye değişiklerle de olsa,

sonuçta bu düzlemde ünlenir… gider!

***

Kandıra Kocaeli’ne bağlı, 52.000 dolayında nüfusu ve Karadeniz’e kıyısı olan bir İlçe. Ama Nüfus olarak küçük olsa da. Ünlü büyükleri var. Siyasette : Ecevit ve Kıbrıs Barış Harekatı dönemi Dışişleri Bakanı Prof.Dr. Turan Güneş. Müzikte : Klarnet sanatçısı Mustafa Kandıralı.

Mustafa Kandıralı… 1930 yılında Kandıra’da doğmuş. 13 yaşında evden kaçarak İstanbul’a gelmiş, 50 yıl süren sanat yaşamı başlamıştı. Safiye Ayla, Müzeyyen Senar ve Zeki Müren gibi değerli sanatçılara eşlik etti. Yeteneği ve insanlara saygısı ile bir ekol yarattı. Klarnetçi

Hüsnü Şenlendirici de dahil, bugünkü kimi sanatçıları yetiştirdi. 2020 yılında da öldü...

***

Işığa eşlik eden bir İnsan… Kemal Anadol. Ege’de Sonsöz’ le, Cumhuriyet Gazetesindeki yazılarını, EGE YAZILARI “Prekarya” adı altında kitaplaştırmıştı… Yazılan kimi başlıkları

o zaman, şimdi de tümüyle okudum…

O akıcılığıyla bizi, geçmişin ve şimdinin derinliğine indirdi de, yine… zenginleştirdi.

Bir Kandıralı olayı da… yaşanmışlığı ile,

kitapta, yaklaşığıyla da aşağıda yer aldı.

Kıbrıs Barış Harekatı günleriydi… Bir akşam Kemal Anadol, arkadaşları ile birlikte ünlü Maksim Gazinosundaydı. Zamanın çok ünlüleri, Zeki Müren, Behiye Aksoy, Nesrin Sipahi, sırayla sahneye çıkıyorlardı…

Masalarına, büyük klarnet ustası Mustafa Kandıralı geldi… Yarım saat kadar oturdu. Gururla, Turan Güneş’le hemşeri ve sınıf arkadaşı olduğunu anlattı… Sırası geldiğinde sahneye çıktı. Masadakiler için onun varlığı, artık daha da bir değerli ve anlamlı olmuştu…

Bir süre sonra… İstanbul’da görkemli bir Kandıralılar günü düzenlenmişti.

Dışişleri Bakanı Turan Güneş geldiğinde,

tüm salon ayakta alkışlıyordu…

Hoca bir Profesördü ama… Espri ile içli dışlıydı. ‘Gözlüklerinin altında fır dönen şeytani bakışlarıyla… Her an bir kahkaha salvosunun gürültüsünü müjdelerdi.’

Biraz yürümüş, şöyle bir çevresine bakmış, sonra herkesi susturarak… bağırmıştı :

“En büyük Kandıralı… Mustafa Kandıralı!”

Salon, Hoca’nın bu sloganı ile çınlıyordu…

Yazar, “sanata ve sanatçıya verilen değerin

o yıllara yansımasıydı bu…” diyordu.

***

Diyeceğimiz…

Sanata ve sanatçıya değerini veren…

Gücün değil, barış dilinin konuşulduğu

o yılları geri getirmek… yine elimizde ki!

İyi Pazarlar…



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/iki-kandirali/17222