Gıda Günü: Eylemlerimiz geleceğimizdir
Nedim ATİLLA

Bugün 16 Ekim Dünya Gıda Günü…  Gün boyunca zamanın elverdiğince çeşitli etkinliklerde olacağız ama baştan söyleyeyim bugün yaratacağımız farkındalıklar tüm yıl boyunca geçerli olmalı.

Dünyada bugün yüzlerce etkinlikte bir kez daha gıda kaybını ve israfını azaltmanın, “Açlığa Sıfır” hedefi de dahil olmak üzere diğer “Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine” katkıda bulunmanın yolları tartışılacak. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nun “Dünya Gıda Günü” teması “Eylemlerimiz Geleceğimizdir” adını taşıyor.

Bugün bizim gibi gıda güvensizliğinin genellikle şiddetli olduğu düşük gelirli ülkelerde, gıdaya erişimin artırılması kritik önem taşıyor.

Bugün çeşitli Rotary etkinliklerinde yapacağım konuşmalarda dile getireceğim gibi “Küçük ölçekli üretimde yerel düzeyde gıda kayıplarının önlenmesi hem gıda kıtlığını hafifletebilir hem de çiftçilerin gelirlerini artırarak erişimi iyileştirebilir”.

Diğer uçta, yüksek gelirli ülkelerde öncelik beslenme ve diyet kalitesi elbette. Ve obeziteye karşı diyet kalitesinin değişmesi de şart…

Slow Food'un yıllar içinde üstlendiği ve gıda güvenliğini artırmak için düşük gelirli ülkelerdeki kırsal topluluklarla çalışmasının ne kadar değerli olduğu ortaya çıkıyor.

Bu konu ile ilgili olarak Rotary kulüplerimiz İzmir çevresinde kurdukları toplum birlikleri ile küçük ölçekli çiftçilerin geleneksel gıda kültürünü canlı tutmalarına ve yerel gıdaları geliştirmelerine yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bunun bile önemli bir farkındalık yaratacağına eminim.

***

Bugün dünya da adaletsiz ve sürdürülemez bir gıda üretim sistemi var. Dünyada 800 milyonun üzerinde insan, yani her dokuz kişiden biri yatağa aç giriyor.

Gıda israfı da son derece karmaşık bağlantılara sahip küresel bir sorun. Yılda yaklaşık 1,3 milyar ton gıda çöpe giderek heba olmaktadır. Tüketilmeyen ve çöp olan bu gıda ile açlık çeken 800 milyon insanı doyurabilmek mümkün.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odasının açıkladığı rakamlara göre ülkemizde insanlarımızın yüzde22`si dengeli ve yeterli beslenememekte, yüzde 8,5`u ise açlık sınırında yaşamaktadır. Unutulmamalıdır ki dünya üzerinde üretilen tarım ve gıda ürünleri 7,5 milyarı geçen dünya nüfusunu beslemeye yetecek miktardadır. Yaşanan bu açlık; bitkisel ve hayvansal ürünlerin yetersizliğinden değil adil olmayan gelir ve gıda dağılımından kaynaklanmaktadır.

***

Öte yandan biyo-çeşitliliğin korunmasının önemi giderek daha fazla gündeme gelmektedir. Sağlıklı beslenmeyi sağlamak ve çevreyi korumak için çeşitlilik çok önemli. Unutmayalım doğadaki biyoçeşitliliğin zenginliği, gıdaların beslenme kalitesini iyileştirmemize yardımcı olabilir.

Yine kimyasal ürünler, koruyucular ve sentetik katkı maddelerinin kullanılmadığı üretim uygulamaları sayesinde, bitkilerin yetiştiği toprakların verimliliğinin yanı sıra hayvanlara verilen yemden daha zengin olan yemlerin kalitesini de korumaktadır.

Buğday Derneği’nin çalışmalarından çıkan ve bugün yani Dünya Gıda Gününde konuşmamız gereken bir mevzu da “Biyosidal ürünlerin insan sağlığını ve doğal varlıkları tehdit ediyor” olmasıdır. Yapılan araştırmalara göre, kentsel alanlarda kullanılan pestisitler, tarım alanlarında olduğundan daha yoğun bir biçimde yeraltı sularına karışıyor. Türkiye’de içme suyu arıtma tesislerine ulaşan sularda saptanan 49 mikrokirleticinin 33’ünün pestisit olduğu ortaya çıktı.

Parklar, okullar, siteler, yol kenarları, piknik alanları ve ticari alanlar dahil pek çok yerde tarım zehirleri ile aynı aktif maddelere sahip, Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan biyosidal ürünler kullanılıyor. 2018 yılında, İtalya’da Güney Tirol’deki 19 çocuk oyun alanından, dört okul bahçesinden ve bir pazar yerinden alınan 96 çim örneği, pestisitlerin yaşam alanlarına nasıl yayıldığını gözler önüne seriyor. Yapılan analizlerde, düşük miktarlarda olsa da tespit edilen 32 pestisit etken maddesinin yüzde 76’sında endokrin sistemi bozucu kimyasallar bulunduğu belirtiliyor.

2017 yılında BM İnsan Hakları Konseyi’ne sunulan Gıda Hakkı Özel Sözcüsü Schutter’in raporu da tarım zehirlerinin bebeklere yönelik risklerine dikkat çekiyor: “Pestisitlere maruz kalan hamile kadınların düşük yapma, erken doğum ve doğuştan gelen bozukluklarla karşılaşma riski daha yüksek. Yeni doğanların göbek kordonu ve ilk dışkılarında birçok tarım zehirinden oluşan bir karışım bulunuyor. Hamile kadınlardan aktarılan pestisit etkileri, lösemi ve diğer kanser türlerinin yanı sıra, otizm ve solunum hastalıkları riskini de artırıyor.”

Sadece bugün değil tüm zamanlarda tartışmamız gereken mevzular bunlar.

Dünya Gıda Günü’nde bunları dile getiriyoruz ama tartışmaya devam edeceğiz.



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/gida-gunu-eylemlerimiz-gelecegimizdir/16469