Duyduklarımız felaket ötesi!
Harun ÖZDEMİR

Nasıl bir günah işledi, bilmiyorum.  

Nasıl bir bedduaya uğradı ki bu hale geldi! Bunu da bilen yok.

Bilmesek de büyük bir günah işlediği kesin. Hatta, birçok büyük günah işlediği… duyulmamış cinsten!

Düştüğü duruma bakın, uğraşıyor ama bir türlü içinde yalan olmayan bir cümle kuramıyor!

Bu durumun bir açıklaması olmalı.

İnanın, yaşanan durum felaket ötesi.

Damarlarda haram lokma dolaşmaya başlayınca insanın başına her iş gelebilir.

Bazen insan baskı altında kalabilir.  

Yetmez, kafasına silah dayalı da olabilir.  

Onurlu bir insanın yalana mecbur kalması için bu da yetmez…

Kim bilir, yarım kalan işleri vardır, onları tamamlamak için titrek bir sesle yalan söylemiş olabilir.

Oysa Allah’a inanan bir kişi korkudan yalan söylemez.

Ne baskı var ne de kafaya dayanmış soğuk bir namlu!

Bunların hiçbiri yok.

Aksine, her faniye nasip olmayan makam ve mevki var ise…

Para pul da namütenahi ise…

Adamlarının sayısı da ordudan fazla ise…

Yediklerinin adı kitaplarda bile yoksa…

Sen gel bunların hepsine sahip ol amma ağzından bir cümle olsun doğru söz çıkmasın! Bir cümle de olsa doğru bir söz çıkmıyorsa…

Nasıl olur, demeyin, oluyor işte!

Duy da inanma cinsinden. Gün boyu konuş, konuş… İçinde doğru bir söz olmasın!

Duyduklarımız yalan ötesi!

Öyle böyle yalan da değil!

Yere atsan kaldırmaz…

Göğe assan taşımaz türünden yalanlar.

Bu yalanları bir insan hangi akılla, inançla ve ahlakla söyler!

Bu durumda dualarımıza bir yenisini daha ekleme zamanı geldi:

Allah doğru söylemeyi nasip etsin!

Öyle günlere kaldık ki doğruyu duymak şansa kaldı!

Para, servet, şan, şöhret arttıkça bilimin, dinin, sanatın ve edebiyatın yerini okkalı yalanlar aldı.



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/duyduklarimiz-felaket-otesi/16440