Başımıza gelenler
Harun ÖZDEMİR

Başımıza ne geldiyse, ellerimizle yapıp ettiklerimizden geldi. Yaptıklarımızı unutarak başkalarını sorumlu tutmak pek çoğumuzun sıyrılma yöntemi.

Unutmamak gerekir, verdiğimiz zararların da faydaların da ilk elden sorumlusu bizleriz. Öfke anları hariç herkes bunu bilir ama çoğumuz kabul edemeyiz.

Hayatın karmaşık yapısı önümüzdeki en büyük engel. Bu bizi gerçeği görmekten ve onu sahiplenmekten alıkoyar.

Sözü uzatmaya gerek yok:

Doğanın yasalarından kaçarak…

Allah’ın buyruklarına sırt dönerek…

İkna edilecek en kolay ve maliyetsiz varlığın Allah olduğunu sanarak…

Her türlü kötülüğe kılıf uydurup bunları vatana, millete hakikat gibi sunmak helakımıza neden olacak belalara ve musibetlere çıkarılmış en büyük davetiyedir.

Biz zavallı kullar her türlü fenalığı yapıp cezayı ve musibetleri savmak için ulema, hükema ve meşayihten himmet ummak, fetva almak çare olmayacaktır.

Bu kadar dolambaçlı yollara başvurmadan, neden başından beri sağlam adımlar atılmaz da tehlikeli sularda yüzülür?  

Neye güvenilir?

Kime güvenilir?

Hangi bilgi ve hangi beceriyle bu kadar tehlikeli yollara düşülür?

Ailesine bakıldığında izine rastlanmayan…

Okuduğu derslerin hiçbirinde öğretilmeyen…

Hangi sohbette öğrenildiğini bilemediğimiz nice huylar ve maharetlerle nasıl olur da bir milletin başına çorap örülür?

***

Gelinen noktaya bakıldığında uykuda kabus olarak dahi görülemeyecek bir tabloyla karşı karşıyayız:

Bir ateist, bir deist, bir Yahudi ve bir Hıristiyan, Müslümanım diyene dürüstlük nasihati verebiliyorsa vay ki vay halimize!

Müslümana bak hizaya gel!

Ateiste bak, kafayı yeme!

Her şey bir yana, haramın bu kadar lezzetli olacağı aklıma dahi gelmezdi!

Bu da oldu ey halkım, altına hücumdan sonra bir de harama hücumla karşı karşıya kaldık!

Sözün bittiği yerdeyiz artık, ört ki ölem!



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/basimiza-gelenler/16124